ALMANYALILAR – 19 Mayıs işgal altındaki bir ülkenin hayatta kalma mücadelesinde tarihi bir yere ve öneme sahiptir. Hemen her tarihi ve özel böylesi benzeri günlerde, Türkiye’de göstermelik ve cahil Atatürk sevgisi ve bağlılığı ayyuka çıkar. Kendi tarihini ve önderini bilmekten yoksun nice insan, yine bir o kadar sadece gönül bağından dolayı onu anmak için sosyal medyada olur olmaz caps patlaması yaşatanlar klavyenin başına geçerler.
19 Mayıs’a Amerikancı cuntacılar ve onların oğlanları kadar son dönemde İslami faşizmin en âlâsını o topraklarda yaşayan ve yaşatanlar da, onun arkasına saklanarak yarım ağızla da olsa sahip çıkarlar. Emperyalizm karşıtlığından, ulusal bağımsızlıktan dem vururlar. Oysa 19 Mayıs’a ve Türkiye tarihine kabaca şöyle bir bakılsa, devrimcilerden başka Ata’ya ve onun mirasına gerçek anlamda sahip çıkanların olmadığı gözükecektir.
Böylesi özel ve anlamlı bir günde Atatürk’ün memleketi emanet ettiği günümüz gençleri gelinen noktada, kapağı nasıl yurt dışına atarım mücadelesini veriyor. Muazzam mücadeleler sonucu kapağı herhangi bir üniversiteye atmışlar etliye sütlüye karışmadan mezun oluyor. Diplomasız işsizler ordusunun yanında cahiller ordusuna yeni neferler ekleniyor.
Bugün 102. yılı kutlanan bu günde yine Atatürk’ü anacaklar ama neden andıklarını bilmeksizin. Bıraktığı ülkenin ne hale getirildiğini görmeksizin, ona en büyük düşmanlığı, beş vakit namaz kılıyormuş takılıp aslında dindar olmayan insanlar gibi, dillerinden onun adını düşürmeyenlerin yaptıkları yine yakın tarihin arşivlerine geçmiş vaziyette.
Cumhuriyetin yetiştirdiği bireylerin entelektüel seviyesi ortada. Üniversite diplomaları lise, lise diplomaları Almanya’da orta okul diploması yerine denkleştiriliyor. ALMANYALILAR olarak biz tam da bu dönemde Atatürk’e ve onun bıraktığı mirasa sahip çıkmak gerektiğini savunuyoruz. İçeride kendi halklarıyla barışık, özgür düşünen, yaşayan ve kendi fikirlerini savunabilen bireylerin yetişmesi için çabalayan bir devleti özlüyoruz. Yoksa çetelerle olan münasebetinin pisliğinin kokusu binlerce kilometre öteden buralarda bile burnumuzun direğini zonklatan yağmacı, talancı, rüşvetçi, zorba ve baskıcı bir devlet ve ona musallat olmuş her türden karanlık insanların ülke yönetiminde cirit attığı bir devleti değil.
Türkiye’de, cumhuriyet de, onun gençliği de değişiyor. Muhalefetinin de aynı kalitede olduğu bir ülkenin karanlık gidişatı onu sevenleri kara kara düşündürüyor. Böylesi günlerde özgür gazetecilik yapmak, her türden fikirlerin tartışılıp konuşulacağı platformlar yaratmak imkansızlaşıyor. Herkes herkese düşman, hele ki bizim gibi düşünmeyen herkes düşman mantığı, devletin yasalarından sıradan bireylerin kör zihniyetlerine kazındıkça kazınıyor.
19 Mayıs bu anlamda acı verici boyutlarda günümüzde; ne gençliğin ne de gırtlağına kadar siyasete ve her türlü çeteci zihniyetin at koşturduğu sporun bayramı. Ama bu özel günde Atatürk’ü anmak içinde azıcık ülke sevgisi olan her insanın, o toprakları bilen, seven, daha beter karanlığa gömülmesini istemeyen her yurdunu ve milletini seven vatandaşın sıradan görevidir.
Atatürk’ü anmak demek bu anlamda onu kuru kuruya ve zır cahil bir biçimde içi boş davul gibi vurunca garip sesler çıkartan aynı koronun dilindekileri sıralayarak sevmek değil, memleket sorunlarına kafa yorarak, kendimizi ve çevremizi aydınlatarak, örgütlü mücadelenin herhangi bir yerinden sımsıkı tutarak mümkün olabilir.
19 Mayıs 2021