in ,

Ayşe Yetişen: TOKMAKALAN

Kitap

Bu çocukluğumda en çok dinlediğim tekerlemeden biriydi. Benim de her çocuk gibi masallar, tekerlemeler, ilginç efsaneler dinleyerek geçti çocukluğum. Nedense bu tekerlemenin bende bıraktığı iz farklı. 
TOKMAKALAN
Masal masal mas atar
İki sıçan kıç atar
Bindim sıçanın boynuna
Gittim halep yoluna
Halep yolu taşlıymış
Yengemin kızı kaşlıymış
Yengemi bıçakladım
Kızını kucakladım
Bu çocukluğumda en çok dinlediğim tekerlemeden biriydi. Benim de her çocuk gibi masallar, tekerlemeler, ilginç efsaneler dinleyerek geçti çocukluğum. Nedense bu tekerlemenin bende bıraktığı iz farklı.
Halep yolu taşlıymış cümlesinden olsa gerek bu tekerlemeyi dinlerken  köyümüz gelirdi aklıma.  Aradan onca yıl geçmesine rağmen bugün  bile bu tekerlemeyi duyunca köyümüzü hatırlarım.
Köyümüzün yollarında taşlar, yol boyu uzanan mersinler, hayıtlar vardı. Köy yolu işte taşlı, topraklı, çamurlu köy yolu. Yolunda, bağında, bahçesinde mis gibi kokan mersinler, hayıtlar. Bu yaşımda bile bu koku köyü hatırlatır bana.
Köyde yolda yürüken bir yandan mersin dallarını koparıp koklar, bir yandan da  yolumuza devam ederdik.
Köyümüz dediysem ben köyde hiç yaşamadım. Çocukluğumda zeytin zamanı zeytin toplamaya gider, büyükler zeytin toplarken, kardeşim ve kuzenlerimle ağaç gölgelerinde oyunlar oynardık. Bazende ağaçlara tırmanır kim daha yükseğe çıkacak yarışması yapardık. Az düşmüşlüğüm yoktur köydeki ağaç dallarından. Bütün kuzenlerim bir arada büyüdük. O nedenle çocukluk arkadaşı denildiği zaman da aklıma kuzenlerim gelir hep.
Annem ve babam bile çocuk yaşta iken; annemin söylediğine göre dokuz yaşındaymış, babam ise 16 yaşında ayrılmışlar köylerinden,  kasabaya göç etmişler. Annem babam aynı köyde doğup büyümüşler, aynı köylüler.
Annem hep der
“Köyümde okula gidiyordum. Bu ayı olası kasabaya taşındık okulumdan da oldum“ diye.
Ne ilginç değil mi?  Bin dokuz yüz altmışlı   yıllarda köyde okula gidebilen bir kız çocuğu, şehre göç edince okuluna devam edemiyor. Oysa hep tam tersi düşünce ile büyümüşüzdür. Köylerinde okula gönderilmeyen kız çocukları, şehre gelince okula gönderilir, okuma yazma öğrenir diye.
Annemde tam tersi olmuş. Köyde iken üçüncü sınıfa kadar okumasına izin verilmiş. Kasabaya gelince anneanem
“Buraları büyük yer, ben seni güdemem okula gidip kendine koca mı bulacan“ deyip çocuğu okula göndermemiş.
 Dayımın da köyden kasabaya göç edince okulu yarım kalmış ama o erkek çocuk ya, okuluna devam edebilmiş şehirde.
Ayşe Yetişen 

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Okulda Verilen Ödevleri Ebeveynler Değil, Öğrenciler Yapmalı!

Erstes Arbeitsprogramm für HERA