in ,

Eleştiri Notları – 40

Nazan Bekiroğlu’nun „Lâ Sonsuzluk Hecesi“ isimli romanı

Nazan Bekiroğlu'nun "Lâ Sonsuzluk Hecesi" isimli romanı

Elitist ve Kemalist yerli edebiyat dünyasına göre bir tek Kürtlerin değil dincilerin, siyasal İslamcıların da romancısı, edebiyatçısı yok. Ne kadar boş ve aptalca bir iddia. En azından Nazan Bekiroğlu bu ceberrut iddiayı çürütüyor. Yazar kısaca okura güzel bir yaratılış öyküsü sunuyor. 7. baskısını yapmış, 380 sayfalık romanda Adem ile Havva’yı, cenneti, şeytanı, melekleri, yaratanı anlatıyor. Eski Ahit’ten, Kur’an’dan hikayelerle süslendirilmiş güzel bir edebi tat ile hem de.

Bekiroğlu’nun romanı şimdiye kadar okuduğum en güzel Adem ile Havva romanı. Çarpıcı, etkileyici adım adım yoğurulmuş, güzel ve neredeyse mükemmel bir çabanın ürünü. Romanın Habil ile Kabil’e kadarki kısmı ile hatta dört dörtlük bir ilk insan hikayesi, romanı diyebiliriz. Cennetten kovulma, yeryüzünde ilk karşılaşanların detayları bir yazarın ne denli düş zengini olabileceğinin de kanıtı.

Kabil usta işi bir kalemle anlatılmış. Tam da bu ama romanın ana ekseninin Adem ile Havva’nın hikayeleri olmasından çıkıp Habil ile Kabil’in hikayesine, dahası Kabil’in içindeki kötünün ortaya çıkmasının mükemmel ve oldukça başarılı anlatısına dönmüş. Tabii ki yazarını bu üstün emeği için kutlamak gerekir hem de hiçbir ideolojik komplekse kapılmadan.

Yazar Havva ile Adem’i anlatırken romanın ağırlığı çocuklarının hikayesiyle dengeyi yitirmiş. Tabii bunlar benim algılarım. İlk baba ve anne olunca çocuklarının da olması doğal değil mi sorusunun yanıtı, o denli öne çıkarılmayabilinirlerdi. Başlı başına yazar onları, yani çocukları, ilk cinayeti, kardeş kanını akıtmayı anlatan bir roman yazabilirdi, ki bunun için elinde oldukça zengin ve renkli malzeme söz konusu.

Nazan Bekiroğlu’nun hem dini, hem de edebiyatı tanıyor olması, ikisini ustalıkla yoğurması ortaya önemsenmesi gereken güzel bir yapıt çıkartmış. Beğensek de, beğenmesek de hak ettiği başarıyı yazar sergilemiş. Bize Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek düşer.

Roman başlı başına dini bir yapıt değil, edebi anlatımlar, itinayla aranılmış, bulunmuş ifadeler, semboller, zenginleştiren birden çok çağrışımlara yol açan sözcükler dikkat çekici. Başlı başına kuru bir edebiyat hiç değil. İlk defa dini camiadan edebiyatla bu denli iç içe bir yapıt okumak keyiflendirdi.

İktidar partisinin veya onun gücünün edebiyata yansımayacağını düşünmek aptallık. Cumhuriyeti, askeri, devleti reforme eden bir dalganın edebiyatı etkilememesi için bir neden yok. Bu etki yasakçı olmadığı, sansür uygulamadığı sürece edebiyatı sadece ve sadece zenginleştirir. Dogmatik ve bağnaz olup çağdaş geçinip sonuna kadar yasakçı mantığın kırılmasına da katkıda bulunabilir. Bekiroğlu’nun bu çalışmasını biraz da bu yüzden önemsemek gerekir.

güzel ve başarılı, en edebi Adem ile Havva hikayesi, ilk cinayeti çarpıcı biçimde anlatan usta bir roman.

05.09.2012

20:00

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

“Para olsa bile ürün bulamayacağız bir süreç geliyor”

HUK-COBURG investiert in Neodigital