in ,

Karayılan: Türkiye tıkandığı yerlerde kimyasal kullanıyor

Murat Karayılan, „Türk devleti tıkandığı yerlerde kimyasal silah kullanıyor“ dedi.

Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanı Murat Karayılan

Stêrk TV’de yayınlanan özel progama konuşan Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanı Murat Karayılan, Türkiye´nin başlattığı işgal saldırılarını ve gerillanın direnişini değerlendirdi.

HSM Karargah Komutanı Murat Karayılan’ın Stêrk TV’de yayınlanan röportajı şöyle:

Bildiğiniz gibi Mayıs ayı şehitler ayıdır. Bu ayda çok büyük kahramanlıklar da yaşandı. Buna ilişkin neler söylemek istersiniz?

Öncelikle tüm inançlı insanların, Kürdistan halkımızın ve İslam aleminin Ramazan Bayramı kutlu olsun. Umut ediyorum ki önümüzdeki bayramlar zaferin, başarının ve birliğin vesilesi olur. Halkımız çok ağır şartlarda Ramazan Bayramı’nı karşılıyor.

Yine 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı günüdür. Halkımızın Kürt Dil Bayramı kutlu olsun, umut ediyorum herkes Kürtçeye daha fazla sahip çıkacak, yaşamın her alanında anadilini kullanacaktır.

Mayıs ayı mücadele tarihimiz için de önemli bir aydır. İlk büyük şehidimiz Haki Karer bu ayda şehit düştü. Yine bir çok kahraman arkadaşımızın şahadeti bu ayda yaşandı. Mayıs ayı şehitleri şahsında tüm Kürdistan devrim şehitlerini minnetle anıyorum. Onlara verdiğimiz söze bağlı kalacağız. Birlikte özgürlük yoluna çıktığımız ve bu yolda şehit düşen yoldaşlarımıza verdiğimiz sözün arkasında duracağız. Silahlarını yerde bırakmayacağız ve davalarına sahip çıkacağız. Adlarını bu şekilde Kürdistan tarihine altın harflerle yazdıracağız. Devrimimizin geldiği bu aşama tamamen şehitlerimizin ve Rêber Apo’nun emeği sayesindedir. Şehitlerimiz bu devrimi kanlarıyla, emekleriyle, direnişleriyle geliştirdi. Bizler onlara borçluyuz.

MAYIS AYI ŞEHİTLERİ

Mayıs ayı hem Kürdistan Özgürlük mücadelesi, hem de Türkiye devrim mücadelesi açısından büyük şahadetlerin yaşandığı bir aydır. 1 Mayıs 1977 yılında Taksim’de bir katliam yaşandı, 34 öncü ve emekçi hayatını kaybetti. Yine 1 Mayıs 1985 yılından Garzan komutanımız Ramazan Kaplan şehit düştü. Cudi komutanımız Hamza Amerini, 2 Mayıs’ta ilk komutanımız Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin yoldaşımız şehit düştü. Abdulkadir Çubukçu yoldaşımız da 2 Mayıs 1981 yılında Lübnan’da şehit düştü. 2 Mayıs günü değerli komutanlar heval Azad Siser ve Çekdar Amed’in de şehit düştüğü gündür.

Bilindiği gibi 6 Mayıs Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın da idam edildiği gündür. 9 Mayıs 2010 yılında İran devleti Şîrîn Elemhuli -Ronahi Maku, Ferzat Kemanger, Ferhad Wekîlî, Alî Haydaryan ve Mehdî Îslamiyan yoldaşları idam etti. 11 Mayıs değerli sanatçı Mizgin (Gurtbet Aydın) yoldaşın şahadet günü. Hem kültür, hem askeri, hem de örgütlenme alanlarında büyük emekleri olan bir yoldaşımızdı. Yine 13 Mayıs 1999 yılında Cudi’de değerli komutan Hamza Gundikremo ve bir grup yoldaşımız kimyasal silahlarla şehit edildi.

Diyarbakır zindanında heval Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık, Mahmut Zengin de Mayıs ayında bedenlerini ateşe vererek şehit düştüler. Yine devrimci önderlerden İbrahim Kaypakkaya da Diyarbakır zindanında büyük bir direniş göstererek şehit düştü. Halil Çavgun ve Müslüm Baran da 11 Mayıs’ta şehit düştü. 21 Mayıs 1985 tarihinde Urfa’nın Bozova ilçesinde gerilla komutanı Sabri Gözübüyük ve bir grup yoldaşımız destanca bir direniş sonucu şehit düştü. 25 Mayıs’ta heval Cemşid (Ahmet Kesip) ve heval Bedran (Mehmet Sevgat) şehit düştü. Bu kahraman komutanlar mücadele tarihimize damga vurdu.

Fedai militan Eriş ve Andok 25 Mayıs 2012 tarihinde Kayseri’de büyük bir eylem gerçekleştirerek şehit düştüler. 27 Mayıs günü dağların filozofu, değerli komutan Kasım Engin yoldaşımızın şehit düştüğü gündür. 31 Mayıs günü THKO önderlerinden Sinan Cemgil ve yoldaşları Nurhak bölgesinde şehit düştüler. Türkiye ve Kürdistan özgürlük hareketinden Mayıs ayında çok önemli şahadetler yaşandı. Bir kez daha Mayıs ayı şehitleri şahsında tüm şehitleri saygı ile anıyorum.

GİTTİKLERİ HER YERDE İZ BIRAKAN KAHRAMANLAR…

Son süreçte HPG’de şehit düşen komutan arkadaşlarımıza da değinmek istiyorum. 27 Ekim 2020’de işgalci Türk devletinin düzenlediği hava saldırısında HPG Komuta Konseyi üyesi Sinan Dersim (Dalokay Şanlı) şehit düştü. Sinan yoldaşımız özgürlük mücadelesinde çok önemli çalışmalar yürüttü. Aynı zamanda HBDH çalışmalarında yer alarak Türkiye solu ittifakında büyük bir rol oynadı. Özgürlük davasına kendisini adamış, emekçi bir yoldaşımızdı. Bu vesile ile heval Sinan’ı da bir kez daha minnetle anıyoruz.

Bagok bölgesinde şehit düşen Mardin Eyalet Komutanı heval Hewram Awyer, Rojhilatlı bir yoldaşımızdı. Hareketimize katılımından şehadetine kadar fedai bir şekilde emek verdi. Gittiği her yerde iz bıraktı. Botan’da çok çalışma yürüttü. Zaten Botanlı olmuştu. Örnek bir arkadaştı. Heval Hewram Botan’da bir çok operasyona katıldı. Örneğin, Kasım ayında Cizre’deki eylemde, Silopi müdahalesinde, Beytüşşebap’taki eylemde yer aldı. Yani Botan’daki bir çok eyleme damgasını vurdu. Bu yüzden eyalet komutanı olarak görevlendirildi. Mardin’de kaldığı 2 yılda verdiği emekler ve yürüttüğü çalışmalarla önemli bir rol üstlendi. Heval Hewram şahsında Bagok’da şehit düşen yoldaşları bir kez daha minnetle anıyorum.

HER ŞEHADET YENİ BİR HAMLENİN TEMELİNİ OLUŞTURDU

Rêber Apo başlangıçta arkadaşlar arasında yoldaşlık ruhunu oluşturdu. Daha ilk çıkan grupta yoldaşlık ilişkisi o kadar derin oluyor ki, kan bağı, aile ve akrabalığın da ötesine geçiyor. Aralarında bu kadar güçlü bir bağ oluyor. Tabi ilk şahadet yaşandığı zaman da herkes çok etkileniyor. Çünkü birbirlerine çok bağlılardı. Bu yüzden Rêber Apo ilk şehidimiz Haki Karer’in anısına PKK’yi kurdu. O dönem karar tartışma aşamasındaydı ama heval Haki’nin şehadetinden sonra kesinleşti. Bu bir yöntem haline geldi. Artık her şehadet yeni bir hamlenin temeli oldu. Bu şekilde PKK’de yoldaşlık ilişkisi daha da derinleşti. Her şehidin ardından daha büyük katılımlar oldu. Şehitler gücün, cesaretin ve fedailiğin kaynağı oldu.

Düşman sürekli rakam veriyor hatta Erdoğan kendisi ve bakanları bile her gün kaç arkadaşlarımızın şehit düştüğüne dair sayılar veriyorlar. ‚Şu kadar kişiyi öldürdük, bitirdik‘ diyorlar. Halbuki PKK’nin bitmesi onlar için bir hayaldir. PKK şahadetlerden güç alarak kar topu gibi büyüyor. Bu yüzden önderlik PKK için şehitler partisi diyor. Bizler şehit düşen arkadaşlarımıza verdiğimiz sözleri yerine getirmek için yaşıyoruz. Bu söz zafer sözüdür. Sadece davalarını sürdüreceğimize dair bir söz değildir. Zafer sözü verdik şehitlerimize ve bu ruhla mücadele ediyoruz. Şehitlerimize borcumuzu bu davayı zaferle sonuçlandırarak ödeyebiliriz.

Mayıs ve devrim şehitleri için bunları belirtebilirim. Şehitlerimizin izinde yürümeye devam edeceğiz. Halkımız da bu inançtadır. Özellikle Botan bölgesinde bir evde şehit düştüğünde aynı evin başka üyesi kardeşimin silahını yerde bırakmayacağım diyerek saflara katılıyor. Yani belki her yerde değil ama Kürt toplumumuzda da böyle bir ruh gelişmiş durumda. Bu yüzden şehitlerimiz gücümüzün kaynağıdır, geleceğimizdir.

Türk devleti Güney Kürdistan’ı işgal etmek amacıyla 23 Nisan’da Medya Savunma Alanları’na yönelik bir saldırı başlattı. Saldırının daha ilk günlerinde gerilladan büyük darbe de yediler. Özellikle Zagros ve Metina alanlarında savaş hangi boyutta devam ediyor? Gerillanın direnişi nasıl bir aşamadadır?

Genel olarak Türk devletinin bir işgal konsepti var. Bu konsept son 5 yıldır aralıksız sürüyor. Çöktürme planı çerçevesinde Hareketimize yönelik saldırılar devam ediyor. 2021 yılı ise savaşın en üst boyuta çıktığı bir yıl oluyor. Türk devleti kendi içinde her ne kadar Kürt karşıtlığı çerçevesinde örgütlendi ise de şimdiye kadar başarıya ulaşamadı. Doğrudur biz de darbe aldık, şehadetler yaşandı ama mevzilerimizi koruduk. Hareketimize yönelik tekrar geniş konseptli bir saldırı başlatıldı. Neden? Çünkü bu rejim bize karşı zafer kazanamazsa yok olacaktır. Yine bize karşı savaşmaz ise kurdukları ittifak dağılacaktır. Çünkü bu ittifak kendi aralarında anlaşamayan fakat Kürt karşıtlığında bir araya gelenlerin kurduğu bir ittifak. Tek amaçları tüm Kürt halkının kazanımlarını yok etmek ve soykırım siyaseti yürütmek. Bu konsept üzerinden saldırılar başlatıldı.

Bu saldırılar sadece Avaşin, Zap ve Metina’ya yönelik değil. Bugün Bakur’un her alanında savaş, saldırı ve direniş var. Yine İmralı’da büyük bir saldırı var. İmralı’ya ilişkin o kadar çağrılar yapılıyor, zindanlarda, Maxmur’da, Lavrio’da tecridin sona ermesi için başlatılan açlık grevi eylemleri devam ediyor. Grevde olan bütün direnişçileri bu vesile ile selamlıyorum. Yani düşmanın saldırıları İmralı’da derinleşiyor. Yine kadınlara, gençlere yönelik saldırılar var. Devlet terörü ile karşı karşıyayız. Türk devleti terör devletidir. 1925 yılında Şark Islahat Planı yaptılar. Nedir bu plan? Kürt halkına yönelik soykırımdır, Türk devletinin terör yöntemleri yürütmesidir. Bu devleti o günden bu güne kadar Kürdistan’da hiç bir hak, hukuk yürütmemiştir, terör estirmiştir. Bize ’siz terörsünüz, teröre karşı bu saldırıları yapıyorum‘ diyor ama özünde halkımıza karşı kendileri terör estiriyor. Operasyonlar bu çerçevede başlatıldı. Amaçları PKK’yi zayıflatarak ortadan kaldırmak ardından da tüm Kürt halkının kazanımlarını yok etmek. Türk devleti için bütün Kürtler aynıdır. Bu yüzden tüm parçalardaki kazanımlar bu konseptte hedeftir.

Saldırılar bu çerçevede başlatıldı. Şüphesiz bu saldırılarda hegemonik ve bazı yerel güçlerin de onayı var. Amaçları soykırım siyasetidir. Şuan tamamen teknik olarak yürütüyorlar bu saldırıları. Bütün silahları ve her çeşit teknolojik savaş araçlarını kullanan Türk devleti Metina, Zap ve Avaşin’de böyle savaşıyor. Çok geniş çaplı bir saldırı söz konusu. Her dakika keşif uçakları hareket halinde. Sürekli havadan, karadan bombardıman yapıyor. Gerillanın karşısına çıkma cesareti yok. Kamuoyuna da tam tersini söylüyorlar. Dün bir açıklamalarına denk geldim, gerillanın karşılarına çıkma cesareti olmadığı için havadan saldırdığını söylüyorlar. Gerçekleri tam tersine çarpıtıyorlar. Halbuki onların gerillanın karşısına çıkma cesaretleri yok. Bir grup arkadaş gördüklerinde arkalarına bakmadan kaçıyorlar, hemen koordinat veriyorlar uçaklar havadan bölgeyi bombalıyor.

TÜRK DEVLETİ TÜM GÜCÜNÜ BU SAVAŞA YATIRDI

Çeteleri getirip savaştırıyorlar. Mesela Suriye’den getirdikleri çetelerin hepsi El Kaide, DAİŞ, El Nusra artıklarıdır. Hepsini toplayıp getirmişler. Bu çetelerle kayıplarının yerini doldurmak istiyor. Bütün gücünü bu savaşa yatırmışlar. Çünkü AKP-MHP rejimi bu yıllarda başarılı olmazsa yok olacağını biliyor. Bu yüzden bu direniş sadece PKK’nin direnişi değil, tüm Kürt halkının direnişidir. Hatta Türkiye demokrasi mücadelesidir, bölge demokrasi mücadelesidir. Çünkü eğer bu konseptlerini başarıya ulaştırırlarsa Arap halkına karşı da büyük bir tehdit ve tehlike olacaklardır. Irak, Suriye ve Ortadoğu’daki birçok ülkeye saldırmak istiyor. Böyle bir planları var ve bu plana karşı verilen direniş çok kutsal ve önemli bir direniştir. Arkadaşlarımız bu inanç ve kararlılıkla düşmana karşı direniyor. Direniş an itibari ile 20. güne giriyor.

Düşman saldırıları başlattığı ilk gün askerlerini indirdiği yerden 2 ya da 3 km ilerlemiş, bazı yerlerde ise yerinden kıpırdayamıyor. Böyle bir savaş yürütülüyor. Savaşı takip edenler de fark edecektir. İlk saldırılar başladığında Zendura, Mamreşo, Mervanos ve Qela Bêdewê alanları bombalanıyordu. Hala da öyle. Düşman o kadar teknik kullanıyor, o kadar çete getiriyor, her yolu deniyor ama gerilla karşısında ilerleyemiyor. Tıkandığı yerde ise kimyasal silah kullanıyor.

Bu çok önemli bir konu, Türk devletini uluslararası alanda yargılatacak bir suçtur kimyasal silah kullanımı. Gerillaya karşı bir çok alanda kimyasal silah kullanıldığına dair bilgiler var. Bu konuda uluslararası kamuoyuna araştırma yapmaları için çağrılar var. Türk devleti savaş suçu işliyor. Kimyasal silah konusunu biraz daha açabilir misiniz?

Kürdistan’da Türk devleti de, Saddam da uluslararası hukuku çiğnedi ama kimse bunun hesabını sormadı onlardan. Türk devleti 90’lı yıllardan bu yana bize karşı zaman zaman kimyasal silah kullanıyor. Son saldırılarda da tıkandığı yerde kimyasal silaha başvuruyor. Halepçe’deki gibi bütün alana kullanmıyor, kontrollü bir şekilde kullanıyor. Mesela bir bölgede kullanıyor ve bir kaç gün o bölgeden uzak duruyor. Etkisinin ortadan kalkması için ölçülü bir şekilde kullanıyor. Türk devleti Kürdistan’da terör yürütüyor ama bunları ustaca saklıyor. İhsan Sabri Çağlayangil, Dersim katliamında ‚mağaralara fare zehri attık hepsi hayatını kaybetti‘ itirafında bulundu. Şu anda aynı şeyi yapıyorlar fakat maalesef kamuoyu buna karşı sessiz.

Kürt halkına karşı katliamlar da herkes sessiz kalıyor. Halepçe katliamında da aynı sessizlik vardı. En son işte Saddam’ı ortadan kaldırmak için bahsetmeye başladılar, şimdi bahsediyorlar ama zamanında hepsi sessiz kalmıştı. Bu durum Kürt halkının talihsizliğidir. Türk devleti gerillaya karşı kalleş, namert bir savaş yürütüyor. Tamamen teknik ve kimyasal silahlarla yürütüyor bu savaşı. Tarih bunları da yazıyor. Mesela Mamreşo’daki arkadaşlarımız düşmana karşı 10 gün aralıksız bir şekilde savaştı, düşmanın kıpırdamasına izin vermedi. Çünkü Mamreşo komutanı Serhat Giravi öncülüğünde destansı bir direniş yaşandı.

Serhat Giravi yoldaş ile 7 yoldaşımız da Mayıs ayı şehitleri kervanına katıldı. Düşman bu arkadaşlarımıza karşı kimyasal silah kullandı. Cenazelerinde kurşun izleri yoktu. Bu arkadaşlarımızın cenazesini düşman aldı, araştırmak isteyenler bu arkadaşlarımızın cenazelerini inceleyebilirler. Serhat Giravî (Kamuran Alpsar), Ruken Zagros (Seher Bingöl), Sarya Diyar (Bişeng Hezer), Canfeda Hesekê (Şehbaz İzzettin Seydo), Xebat Aso (Ubeyt Mevludi), Zafer Tolhildan (Muhammed Abdulkadir Hüseyin) ve Kamuran Amed (Mustafa Şimşek) arkadaşlarımız Mamreşo’da tarihi bir direniş sergiledi.

Gerilla şu an düşmana karşı çok büyük bir direniş sergiliyor. Kürdistan gençlerinin gösterdiği fedailiği dile getirmekte zorlanıyoruz. Örneğin komutanlık o arkadaşlara eğer zorlanırsanız orayı bırakıp çekilebilirsiniz diyor ama arkadaşlarımız ‚hayır geri çekilmeyi doğru bulmuyoruz, düşmana karşı direneceğiz‘ diyorlar. Bu kahramanlar destan yazıyor. Bu arkadaşların hepsi de çok genç onlar için ne dersek eksik kalıyor. Çok büyük fedakarlık ve cesaret gösterdiler. İnsanlık tarihinde bu tarz örnekler çok azdır.

SALDIRILARDA ŞİMDİYE KADAR 18 ŞEHİDİMİZ VAR

Düşman gerillanın direnişi sayesinde 19 gündür planladığı alanlara giremedi. Gerilla düşmana karşı bir destan yazıyor. Son teknolojik silahlara rağmen düşman bir adım ilerleyemiyor. Türk ordusu nereye gidersem orayı alırım mantığı ile hareket ediyor. Ama Medya Savunma Alanları’nda tıkandı kaldı. Bunları bir şeyleri abartmak için söylemiyorum sadece gerilla arkadaşların verdiği emeği anlatmak için belirtiyorum. Arkadaşların verdiği direniş, emek çok değerli ve kutsal. Düşman bu direniş sayesinde Zap, Avaşin ve Metina alanlarında tıkanmış durumda. Gerillanın direnişi hala devam ediyor. Farklı yöntemlerle birçok eylem de yapılıyor.

Şüphesiz bu direniş birincisi Rêber Apo’nun felsefesi ve ideoloji esas alınarak sergileniyor. İkincisi ise yeni dönem gerillasının tarz ve taktikleri ile direniş büyüyor. Teknik silahları yeni dönem gerillası ile boşa çıkaracağız. Tekniğe karşı insanın cesaretini, maneviyatını, aklını, cesaretini, çalışkanlığını kullanacağız. Zaten yeni dönem gerillası olmasaydı, cesaret, fedailik, fedakarlık, akıl, yaratıcılık, yeni yol ve yöntemler olmasaydı kimse 2 saat bile duramazdı. Bu esaslar üzerinden Kürdistan gerillası bu kadar vahşi ve alçak bir düşmana karşı direnebiliyor. Biz iddialıyız. Gerillalar bu yöntemlerle başarıya ulaşacaktır. Düşmanı yenilgiye uğratacaktır. Düşman kara propagandalarla kendisini başarılı gösterebilir ama gerçekler saklanamaz.

Düşmanın saldırılarından sonraki 19 günlük bilanço elimizde. Biz savaşta yaşanan hiçbir şeyi saklamayız. Dünyanın gözü önünde her türlü vahşi saldırıları yapan bir düşmana karşı savaş veriyoruz. Bu savaşta nasıl bir bedel verdiğimizi halkımız ve tüm dünya bilmelidir. Bu yüzden kimse ‚acaba arkadaşlarımız büyük kayıplar mı veriyor‘ şüphesine girmesin. Elbette bu savaşın bedeli var ama bu bedeli göze alamazsan bu savaşı veremezsin. Bu yüzden verdiğimiz sayılar kesin sayılardır. Bu konuda halkımızın bunu bilmesi lazım. Düşmanın öldürülen unsurları konusunda eksik, fazla olabilir ama bizim kayıplarımızın sayısı nettir. Şimdiye kadar devam eden saldırılarda 18 şehidimiz var. 6 arkadaştan ise haber alınamıyor şehit düştüklerine dair bir bilgimiz yok henüz.

Arkadaşların tespitlerine göre öldürülen düşman askeri 187, yaralananların sayısı ise 20. Düşmanın ilk hamlesi, bu saldırıları başarıya ulaştırarak tampon bir bölge kurmak, ikinci hamlesi ise tüm Kürdistan’ı işgal etmek. Böyle bir planları var. Biz de bu plana karşı direneceğiz ve savaşacağız. Bu konuda halkımıza sözümüz var. Bizler Kürt halkının kazanımlarını koruma gücüyüz. Kürdistan halkımızın kazanımlarını ve bölgedeki demokrasi güçlerinin kazanımlarını koruyacağız. Çünkü bu düşman tüm halkların kazanımlarını tehdit ediyor. Halkımız ve komşu haklar bu gerçeği görmelidir, sessiz kalmamalı ve görevlerini yerine getirmeliler.

Kürdistan gerillasının verdiği kahramanlıklara değindiniz ama bu savaş devrimci halk savaşı perspektifinde yürütülüyor. Bu hususa ilişkin bir çağrınız var mı?

Doğrudur bu savaş gerilla ve halkın birlikte mücadele etmesi ile zafere ulaşır. Dersim, Amed, Mardin, Botan, Zagros ve Medya Savunma Alanları’nda gerillanın verdiği mücadele bir çağrıdır. Başta Bakurê Kurdistan halkı olmak üzere tüm Kürdistan halkına bir çağrıdır, Türkiye demokrasi güçlerine bir çağrıdır. Çünkü bu faşist rejim herkes için büyük bir tehlikedir. Bölgeyi karanlığa sürüklemek istiyor. Verdiğimiz savaş da varlık, özgürlük, demokrasi savaşıdır. Biz bölgeyi aydınlığa kavuşturmak istiyoruz. Türkiye’yi parçalamak istemiyoruz, Türkiye’yi demokratik bir ülke yapmak istiyoruz. Tüm bölgede özgürlük ve demokrasi rüzgarı essin istiyoruz. Gerillanın direnişinin böyle bir rol ve misyonu var.

Yine halkımızın kazanımlarını korumak istiyoruz. Düşman Başur’un, Rojava’nın statüsünü, Bakur ve Rojhilat’ın kazanımlarını ortadan kaldırmak istiyor. Bizler buna karşı direneceğiz. Halkımızın da bu direnişe katılması lazım. Arkadaşlar daha önce de çağrıda bulundu, ben de bu çağrıya katılıyorum. Kürdistan’da ve Avrupa’da eksiklikler olsa da halkımız gerilla direnişine destek veriyor. Ben de özgürlük gerillası adına tüm eylemcileri selamlıyorum. Genç gerillalar direnişleri ile bizleri bile geçmiş durumdalar hala savaşıyorlar. Bu çok önemli bir şey. Halkımız ve dünya için bu yeni bir şeydir. Çok kutsal ve değerli bir şey.

Yani bugün Avaşin’de yaşananlar sıradan şeyler değil. Ateşin ortasında kalan gerillalar ne olursa olsun geri çekilmeyeceklerini söylüyorlar. Düşman gerillanın bu direnişini geçemiyor. Halkımızın bunu görmesi ve anlaması lazım. Gün namus günü, onur günü. Böylesi süreçlerde rolümüzü oynamayacaksak ne zaman oynayacağız? Arkadaşlar şuan bu temelde direniyor, risk almış durumdalar.

HAREKETE KATILMAK İSTEYEN GENÇLER EYALETTEKİ GERİLLALARA ULAŞMALI

Bugün bütün Kürdistan gerillası özel kuvvet, fedai bir güç olmuş. Halkımız da buna göre fedakarlık etmelidir. Gençlere de bir çağrım olacak; gençler gerilla saflarına katılmalıdır. Süleyman soysuz diye biri çıkmış her gün yok şu yılda şu kadar kişi katıldı, bu yılda bu kadar kişi katıldı diye açıklama yapıyor. Gençler gerillaya katılarak cevabını vermelidir. Derin Peşmergelerine de selamlarımı iletmek istiyorum, onlar da gerillaya katılım çağrısında bulunmuştu. Ben de aynı çağrıyı yapıyorum. Gerilla bir savunma gücüdür ve bu gücü büyütmemiz gerekir.

Açıkçası Bakur’dan katılım yapmak isteyenlerin olduğunu ama nereye gideceklerini bilmediklerine dair bilgiler alıyoruz, sınırlar eskisi gibi açık değil. Bu yüzden katılım yapmak isteyen gençler eyaletteki gerillalara ulaşmalılar. Amed, Serhat, Dersim, Botan her yerde gerillaya ulaşabilirler. Yol ve yöntemler arayarak eyaletteki gerilla arkadaşlara ulaşabilirler. Eskiden eyaletteki arkadaşlar yeni şervanları almıyorlardır. Yeni oldukları için eğitim almaları gerektiğini belirtiyorlardı ama artık eyaletteki gerillalar da yeni şervanları alacaklardır, almaları lazım. Elbette zorlukları vardır ama arkadaşlar kendi yolları üzerinden yeni şervanları çıkarabilirler. Eyaletteki gerillalar katılım yapan gençleri almalı, korumalı, eğitmeli ve bir direniş gücü yapmalıdır. Özellikle Bakur’daki gençler böyle bir yöntemi esas alabilirler.

Türk, Arap, Fars ve tüm bölge gençlerine de çağrıda bulunmak istiyorum; bu dönem demokrasi ve özgürlük bayrağını dalgalandırma dönemidir. Herkes faşizme, soykırıma karşı direnmeli ve görevini yerine getirmelidir. Devrimci halk savaşı bu şekilde gelişir. Kürt ulusu olarak hepimiz birlikte direnişi geliştirmeliyiz. Bugün yurtseverlik şüphesiz bedel, fedakarlık istiyor. kolay bir şey değil. Her şeyden önce devletin ajan, uyuşturucu, fuhuş politikalarına karşı tedbir almak lazım. Çünkü düşman gençlerimizi bu yol ve yöntemlerle düşürmek istiyor.

Bu yüzden her mahalle, her köy, her sokak, herkes kendisini MİT’in faaliyetlerinden, ajanlıktan kendini korumalıdır. Herkes onurunu, şerefini, namusunu savunmalı, bu şekilde güç ve irade sahibi olmalı. Türk işgaline karşı toplum iradesini bu şekilde göstermelidir. Eğer bunu gerçekleştirirsek başarıya ulaşırız. Gerilla arkadaşların alanlarda yürüttüğü mücadele umudumuzu daha da güçlendiriyor. Kürdistan özgürlük mücadelesi böyle önemli bir süreçten mutlaka sonuç alacaktır. Bu temelde herkese başarılar diliyorum.

(ANF)

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Gruner + Jahr bekennt sich zum Standort Hamburg

Auf Kommunen wartet viel Arbeit