in , , , ,

Eleştiri Notları -2

Faik Baysal’ın Madam Bambu’su (II)

“Madam Bambu”

Madam Bambu, Senar Kul’un aşık olduğu bir kadın. Kendisini unutmak için gittiği Mavi Motel’de karşılaştığı, Almanya’dan gelen, daha önce hiç görmediği babasının mezarını yaptırmak ve yazı geçirmek için oraya yerleşen biri. Ayrıca Senar Kul’un kadın açlığını giderebileceğini sandığı ama onun için ulaşılmaz biri.

Çok değil kısa bir süre sonra Madam Bambu civar sakinlerinden Senar Kul’un tanıştığı Kaptan’ın manevi oğlum dediği Amerikalı şampiyon yüzücü Johnny ile yakınlaşır. Senar bu yakınlığı göze batan bir kıskançlıkla izler.

Emekli veterinerin karısı erken ölmüştür. 66 yaşındaki dul yaşlı yalnızlık çekmektedir. Toplumda kadının yeri, anlamı, manevi değerler konusunda yazarın görüşlerini ustaca yansıtır. Hiciv ve yergi dolu eleştirilerle Senar her tanık olduğu çirkinliği kendi samimi öz eleştirileriyle yansıtır. Kimseye yukarıdan bakmayıp, halktan biri olması, kızdığı insanlardan biri olması onu okura yakınlaştırır.

Kadın demek, Senar’ın gözünde ettir, kalçadır, yenilmesi gereken çerez veya meyvedir. Mukaddes Hanım’dır, Senem Hanım’dır, Hande Hanım’dır yani Madam Bambu‚dur, sonlara doğru da Raziye Salkım’dır. Yine de Faik Baysal Senar Kul’un bunlardan hiçbiriyle beraber olmasına sıcak bakmaz, anlaşılan gönlü el vermez. Roman biterken televizyonu açtırır, şansına bir aşk filmi başlar.

Acaba aşk şans mıdır yazarımız için? Faik Baysal‚ın kadına, aşka, cinselliğe bakışını üstadın eserlerinde aramak zorundayız. Emekli veterinerin duyduğu çığlıklar, mezbahada kesilen ve ölüme götürülen hayvanların çığlıkları ve duyduğu kan kokusu mutsuzluğunun ana gerekçeleri değildir. Öldürme, yok etme onu iktidarsız yapmamıştır. Tersine etten iğrenmeye başlamış, etsiz yaşamaya başlamıştır.

Gittiği hemen her üç doktor veya psikolog da aynı şeyleri tavsiye ederler. Kadın eti yemesini yani evlenmesini önerirler. Kadın yenilecek nesnedir mi asıl söylenmek istenen, yoksa hasta evlenince karnın doyar diye telkin mi edilmektedir? Ne olursa olsun tedavisinin kadında olduğu, aşkın insanı genç ve diri tuttuğu, kadının mutluluk demek olduğunu satır aralarından okur ve anlarız.

Senar Kul ne kadar Faik Baysal‘dır tartışılır. Yazar vefatından bir yıl önce bu yapıtı yazdığına, dahası kitap yayımlandığına göre kendi yaşam bilgeliğinden epeyce yararlandığını söyleyebiliriz. Zira gözlemler, eleştiriler, tahliller emekli bir veterinerden çok büyük ve usta bir yazarın kafasından çıkabilecek denli çaplı, renkli ve çokgendirler.

Kadını çözmek bir muamma. Erkekler binlerce yıldır onu yazmaya çalışıyor. Her yazar onunla öyle veya böyle karşılaşıyor, onu yazmak ihtiyacını duyuyor. Faik Baysal bu işi şanslı bir tarzda yapıyor. Memlekette yaşıyor, bir yazarın en büyük silahı dediğimiz gözlemlerini, kelimelerle dansını kullanıyor. Ortaya unutulmaz, görmezden gelinemeyecek bir başyapıt çıkıyor.

“Madam Bambu” romanı Senar Kul’un emekli olduktan sonra, dul kaldıktan sonraki yalnızlığını, karşı cinse bakışındaki sakatlıkları traji komik olaylarla ustaca anlatıyor. Karşımızda ilk romanını 19 yaşında yazmış, o yıllarda 80’in üzerinde bir çınar ağacı var. Özgün bir dil, çarpıcı bir üslup, her yazdığı olay olan bir tarz var.

Faik Baysal da yerli edebiyatın yetimlerinden. Fazla medyatik olmamasını birinde bir yazımda farklı etnik kökenden gelmesine, bir öteki olmasına yorumlamıştım. Yerli edebiyattaki ırkçı damar, şakşakçıları severken, selam duranları, ceket ilikleyip ellerini önünde kavuşturanları benimseyip önemser. Faik Baysal usta bir yazar olduğu kadar yine büyük bir edebiyatçı, elindekileri çok iyi bilen ve kullanan biri. “Madam Bambu” buna alçak gönüllü bir ispat. Farklı kadın tipolojileriyle farklı kadını yansıtan yazar, Senar gibi erkeklerin varlığına dikkat çekiyor. Her erkekte ondan bir parça görüyor. Simgesel kahramanlarla usta yazar farklı çağrışımlarda bulunuyor. Aşkın, evliliğin gitti mi gelmeyeceğini mi burada burada vermek istiyor? Senar Kul’un trajik yalnızlığı sonunda onun, doktorlarının da tespit edip teşhis koydukları gibi kafayı yemesine mi neden olacak? Bunların hiç mi biri olmayacak, yaşlı adamın hayatında yanıt yok, dahası okurun bizzat kendisine bırakılmış gibi.

66 yaşı buralı Avrupalı bir erkek için yaşlı olmak anlamına gelmiyor. 80-90 yıl yaşayan o kadar çok komşum ve tanıdığım var ki. Dul insanların evlenmelerine yardımcı olan o denli çok olanak, büro, sosyal kurum var ki. Senar Kul yanlış mekanda yine yanlış zamanda yaşıyor. Madam Bambu ile tam bir paradoksal gerçeğe denk geliyorlar. Gerçek hayatta onun gibi bir evladın gidip babasını bulma, ona sahip çıkma duygu ve düşünceleriyle dolu olabilecek birinin varlığına ihtimal vermek zor. Yine de Faik Baysal inandırıcı kahramanlar yaratmayı ustalıkla başarıyor.

“Madam Bambu” romanında düşünmek var, toplumsal yergi, sosyolojik eleştiriler, kendini sorgulayan bakış açısı, başkalarını yeren düz olmayan bir mantık var. İç içe geçmiş olaylar romanın ritmine mükemmellik katıyor. Sıkılmayıp tersine meraklandırıyor okurunu.

Hemen her konuda olduğu gibi ailede, komşularda, okulda, mahallede, askerde, iş hayatında, arkadaşlarımızda görüp yaşadıklarımız da, şekillendiriyor kadın hakkındaki anlayışlarımızı. Yasak, günah, ayıp, namus, erkeklik gibi şekillendirmelerin ve telkinlerin bizi getirip bırakacağı, götüreceği yer her zaman Senar Kul’un ulaştığı nokta olmayabilir de.

Yazar Faik Baysal sayısız haklı eleştiri, alay, yergi, geyik ve hicivden sonra yine de karamsar bir son hazırlamış romanın bitiminde. Romanın büyüklüğüne gölge düşmüş gibi. Senar Kul dul kalmak zorunda mıydı, sorunları yüzünden kafayı yeme potansiyeli taşıyan birine neden böyle bir sonu reva gördü kendi kendime sorup durdum.

03.01.2012

17:00

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Almanya’da Kovid-19 vakası sayısı 3 milyona yaklaştı

Der erste Lkw der Welt wird von Gottlieb Daimler im Jahr 1896 gebaut