Maliyetlerin artması ve peş peşe gelen zamlar birçok ürünün fiyatında fahiş artışlara neden oldu. Bu ürünlerin arasında kitaplar da yer alıyor. Türkiye’de artık kitap okumak lüks oldu. Yeni çıkacak olan kitaplarda fiyatların daha da yükseleceği ve yüzde 20’lik yeni bir zam geleceği belirtiliyor. Mana Yayınları’nın kurucusu Latif Kınataş, giderlere yetişilemediğini belirterek „Bu ülkede kitap okumak zaten lüks gibi görülüyordu, ihtiyaç listesinde görülmüyordu. Şimdi daha da kötüye gitti.“ dedi.
Türkiye’de yayıncılık, birçok sektörde olduğu gibi ciddi bir krizin ortasında. Döviz kurunun artması ve Türk lirasında yaşanan ciddi değer kaybı nedeniyle giderler ikiye katlandı. Zamlanan kitaplara yüzde 20 zam geleceği öğrenildi. Fiyatları 60-70 lira civarında yükselen kitapları okumak Türkiye’de lüks hale geldi.
Bu durum en çok öğrencilerle okumayı seven ve bunun en temel ihtiyaçlardan biri olduğunu düşünen kesimi zorladı. Yayınevleri yetkilileri ne mevcut durumdan memnun ne de önlerini görebiliyor. Yayıncılar yılbaşında bile fiyatların ne olacağını kestiremediklerini söylüyor. Bilindiği üzere yayınevlerinin en büyük maliyet kalemi, kağıt. Dövize endeksli bu ürünün fiyatının artması ve doların yükselmesi, giderlerin katlanmasına neden oldu.
Buna bir de kira, depo gideri, bandrol ve nakliye gibi farklı kalemler eklenince yayıncılıktaki karlılık hiç olmadığı kadar düştü. 400 sayfalık bir kitaptan 2 bin 200 adet basmanın maliyeti 11 ay önce 9 bin 500 TL civarındayken, bu rakam 26 bin TL seviyelerine yükseldi. 200’lü sayfalarda da sonuç benzer oldu. Yaklaşık yüzde 175’lik zam oranı yayıncıların belini büktü.
Independent Türkçe’nin görüş aldığı yayıncılar, özellikle son iki senedir ayakta durmakta zorlandıklarını aktardı. Yeni çıkacak kitaplarda fiyatların daha da yükseleceğini ifade eden isimlere göre yüzde 20’lik yeni bir zam hiç da şaşırtıcı değil.
„BU ÜLKEDE KİTAP OKUMAK ZATEN LÜKS GİBİ GÖRÜLÜYORDU“
Mana Yayınları’nın kurucusu Latif Kınataş’a göre matbuat (basılı yayın) maliyetleri yüksek oranda arttığından mevcut gidişat pek çok yayınevi açısından sürdürülebilir değil.
Sadece kağıt fiyatları değil, ofis ve depo kirası ödeyen yayınevlerinin darda olduğunu söyleyen Kınataş, kartopu gibi büyüyen giderlere yetişilmediğini belirtti.
Kınataş’ın verdiği bilgilere göre kiralar üçe katlandı. 3 bin lira kira ödenen yer, 10 bine çıktı. Depo kirasında da durum aynı. Kitap gönderilecek koliler de üç katı oldu. Bir koli ortalama 30 lira civarında. Kargo maliyetleri de katlandı. Bu ülkede kitap okumak zaten lüks gibi görülüyordu, ihtiyaç listesinde görülmüyordu. Şimdi daha da kötüye gitti.
„Elbette kitap sevdalıları, okumaya gönül veren, kültürü önde tutan kesim mutlaka var“ diyen Kınataş, „Onlar kitapları ihtiyaç listesinin ilk sırasından düşürmeyecek, zorlansalar da okuyacaklar ama bu da belli bir kesim“ ifadelerini kullandı.
„MARJİNAL DE OLSALAR ESAS KÜÇÜK YAYINCILAR DESTEKLENMELİ“
Fuarlarda da satışların çok düştüğüne değinen Latif Kınataş, fikir yayıncılarının bile stant kirasını çıkarmak için farklı ürünler sunduğunu, nitelik ve içerik kriterlerinin değiştiğini ve herkesin ‚günü nasıl kurtarırım‘ derdine düştüğünü vurguladı.
Yayıncılara desteğin şart olduğunu savunan Kınataş, şöyle konuştu:
Sübvansiyon gerekli, aksi takdirde birçok yayıncı matbu basımı terk etmek zorunda kalacak. Bu durumda bir tek holding yayıncıları yayıncılığı sürdürebilir, onlar da zaten tekel. Esas küçük yayıncılar desteklenmeli, korunmalı. Marjinal de olsalar, gözetilmeleri gerekli. Büyük yayıncılar fikir dünyasına katkıda bulunsa da kendi görüşlerine uygun bulmayıp yayımlamadıkları kitaplar var. Çeşitliliği sağlamak için küçük yayıncıların daha fazla gözetilmesi şart.
Geçmişte 6 ayda bir değiştirdikleri fiyatlarda artık 3 ayda bir, kimi zaman ise her ay güncelleme yaptıklarını, bu durumun ne kendileri ne de tüketiciler açısından tolere edilebilir olduğunu aktaran Kınataş, yeni çıkacak kitaplarda maliyetin daha da yükseleceğine dikkati çekti.
„YENİ NESİL, SOSYAL MEDYADA GEZİNİYOR, ESKİLERE GÖRE DAHA AZ KİTAP OKUYOR“
Latif Kınataş’a göre sosyal medyaya ilgi arttıkça fikir yayıncılığına azaldı. Geçmişte de insanlar fikir yayıncılığına mesafeliydi, zihni yorduğundan cazip gelmedi ama neticede düşünen, üreten bir kesim de var, hep de oldu. Ama günümüzde çok zayıfladı.
Genç neslin eskilere kıyasla kitaba daha az ilgi duymasının altında yatan sebeplerin başında sosyal medyanın geldiğini dile getiren Kınataş, „Özellikle gençlerin günün ne kadarını kitap okuyarak ne kadarını sosyal medyada gezinerek geçirdiğini görmek mümkün. Yalnızca gençler de değil. Karamsar tablo çizmek istemem ama gerçekler ortada. Yeni nesil, eskilere göre daha az kitap okuyor“ şeklinde konuştu.
“YAYINCILIĞIN SÜBVANSE EDİLMESİ ŞART“
Grafik tasarım, bandrol, baskı ücreti adede bölündüğünde onu 4-5 ile çarparak etiket fiyatını belirlendiğini söyleyen Kınataş, işletme giderleri hariç olmak üzere 10 liraya mal edilen bir kitabın etiket fiyatının 40-50 lira arası olduğunu söyledi.
Kınataş, dağıtımcıya yüzde 45-50 indirimle verildiğinden belirlenen etiket fiyatının 25 lira civarında olduğunu kaydetti.
„DEVLET BELLİ MİKTARDA KİTAP SATIN ALSIN“
Son olarak yayıncılık konseptinin de değişime uğradığını, klasik yayıncılıktan elektronik kitap (e-book) formatına geçildiğini vurgulayan Kınataş, „Bazı kitaplar artık matbu olarak basılmıyor. Ofset yerine dijital baskıyla ihtiyaç kadar basılanlar var. Bin-iki bin yerine 200-500 yüz adet basma yoluna gidiliyor. Basılan kitap satılmayıp depoda birikiyorsa, bu maliyetinizi daha da artıyor“ şeklinde konuştu.
Yaz döneminde düşen kitap satışları okulların açılışıyla bir nebze hareketlense de yine de çok düşük kaldığını belirten Kınataş, bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi devletin çıkan kitaplardan belli miktarda satın almasının bir benzerinin Türkiye’de hayata geçirilmesini talep etti.