Bugün, Türkiye devrimci hareketi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Kızıldere Katliamı’nın 50. yıl dönümü. 12 Mart muhtırası sonrasında devlet şiddeti artarken, Türkiye Halk Kurtuluş Parti-Cephesi (THKP-C) ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) militanı 10 devrimci Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamını engellemeye çalışırken Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde kıstırıldılar. Çatışma sonucunda Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp katledildi.
Kızıldere Katliamı’na giden yolda gün gün özetle şunlar yaşandı:
12 Mart 1971: Darbe
12 Mart 1971 günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, diğer kuvvet komutanlarının da katılımıyla meclise bir muhtıra verdi. Adının muhtıra olmasına rağmen, ülkedeki tüm erkleri orduda toplaması nedeniyle, bu eylem bir darbe karakterine büründü. Ordunun talebiyle Nihat Erim başkanlığında bir teknokrat hükümet kuruldu ve „Balyoz Harekatı“ adı altında Türkiye’deki bütün sol ve muhalif unsurlar üzerinde terör estirilmeye başlandı. Bu harekât ile darbecilerin, devrimci mücadeleye olan düşmanlığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere pek çok kentte sıkıyönetim ilan edildi.
16 Mart 1971: Deniz Gezmiş yakalandı
THKO önderlerinden Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, 16 Mart 1971 Salı günü Sivas’ın Gemerek ilçesinde yakalandı.
Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanması ardından 16 Temmuz 1971’de Ankara Altındağ Veteriner Okulu binasında THKO-1 Davası başladı. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.’lu Mahkemesi’ndeki davanın Mahkeme Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi, Savcısı ise Baki Tuğ’du.
22 Mayıs 1971: İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom kaçırıldı
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanmasının ardından THKP-C militanları Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Necmi Demir, Oktay Etiman ve Ziya Yılmaz, 17 Mayıs 1971’de İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırdılar. THKP-C, yayımladığı bildiri ile tüm devrimcilerin serbest bırakılmasını istedi. THKP-C’nin talepleri yerine getirilmeyince Elrom, 22 Mayıs 1971 günü öldürüldü.
1 Haziran 1971: Hüseyin Cevahir öldürüldü
Elrom’un öldürülmesinin ardından Çayan ve arkadaşlarına yönelik kapsamlı bir operasyon başlatıldı. 29 Mayıs 1971’de Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, İstanbul-Maltepe’de bir evde kuşatıldılar. Üç gün süren kuşatma 1 Haziran sabahı keskin nişancı, deniz binbaşı Cihangir Erdeniz’in perdenin arkasında nöbet tutan Hüseyin Cevahir’i vurması ile son buldu. Cevahir, evden ölü olarak çıkartıldığında vücudunda 25 kurşun vardı. Mahir Çayan ise yakalanmamak için kendini vurduysa da yaralı olarak yakalandı.
19 Ekim 1971: THKO önderleri hakkında idam kararı
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 16 Temmuz 1971’de başlayan „THKO-1 Davası“nda TCK’nin 146. maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle 9 Ekim 1971’de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı.
29 Kasım 1971: Mahir Çayan ve arkadaşları cezaevinden kaçtı
29 Kasım 1971’de THKP-C’den Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ile THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna, tünel kazarak Maltepe Cezaevi’nden firar etti.
19 Şubat 1972: Ulaş Bardakçı katledildi
Ulaş Bardakçı, 19 Şubat 1972 günü saat 07.00 sularında Arnavutköy’de kaldığı evde kuşatıldı. Bardakçı evin arka kapısından kurtulmaya çalışırken Üvez Sokak’ta emniyet güçleriyle girdiği silahlı çatışmada öldürüldü. Ulaş Bardakçı’nın katledildiği operasyonda yer alan isimlerden biri olan eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, daha sonra Mahir Çayan ve 9 arkadaşının katledildiği Kızıldere’deki operasyonda da yer aldı.
30 Mart 1972: Kızıldere…
Arkadaşlarının idamlarını engellemek isteyen Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan ve Ertan Saruhan, 25 Mart 1972 gecesi saat 19.30’da Ünye’de İngiliz teknisyenlerin kaldığı apartmana keşif yapmaya gittiler.
26 Mart 1972’de üç İngiliz görevli rehin alındı, geride kalanlar bağlanarak hareket edemez hale getirildi. Mahir Çayan ve arkadaşları İngilizlerin aracıyla yola çıktılar.
27 Mart 1972 gecesi yanlarında rehineleriyle birlikte, arkadaşlarının da kalmakta olduğu Kızıldere köyü muhtarının evine ulaştılar.
30 Mart 1972 günü ise Mahir Çayan ve 9 arkadaşı, Kızıldere’de üç İngiliz görevliyi rehin tuttukları evde kuşatıldı.
Öğleden sonra saat 14.00 Mahir Çayan evin çatısında görüşmeleri sürdürürken bir keskin nişancı tarafından katledildi. Ardından ev, ağır makinalı silahların da yer aldığı çatışmada tarandı.
Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp, Kızıldere’de devrimci kararlılık ve dayanışmanın tarihe geçen bir örneğini göstererek yaşamlarını yitirdi. Katliamdan sadece alt kattaki samanlığa sığınan Ertuğrul Kürkçü kurtulabildi.
Türkiye sosyalist ve devrimci hareketinin tarihinde „Kızıldere Katliamı“ olarak bilinen olay, gerçekleşmesi ve gelişmesi sürecinde Türkiye’de ve Türkiye dışında büyük tepkilere yol açtı. Ancak yapılan bütün yanlış bilgilendirme, saptırma ve spekülasyonlara karşın devletin bu „katliam“ı savunması ve meşrulaştırabilmesi mümkün olmadı. Halkın vicdanı Kızıldere’de öldürülenlerin yanında yer aldı.
Associated Press (AP) ajansının, Çayan ve 9 arkadaşının katledildiği çatışma ardından köyde yaptığı çekimler, arşivde ortaya çıkmıştı.
Kızıldere’nin 50. yılında Vakıf arşivimizden kimi fotoğrafları paylaşıyoruz.
Mücadeleleri ve anılarına saygıyla. #Kızıldere pic.twitter.com/GmWw7Lg9zC— TÜSTAV (@tustav92) March 30, 2022
24 Nisan 1972: Gezmiş, Aslan ve İnan’ın idamları onaylandı
24 Nisan 1972 Pazartesi günü yapılan TBMM oturumuna THKO önderlerinin idam kararları getirildi. Dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, oturumda yaptığı konuşmada, „27 Mayıs’tan sonra idama mahkûm edilenlerin idam edilmemeleri için parti olarak var güçleriyle çalıştıklarını, siyasi suçlardan dolayı idam olmamasını, yeni bir kanun çıkarılmasını“ önerdi ve şöyle devam etti: „Suçluların cezaları müebbet hapse çevrilmelidir. Nihayet bunlar genç, tecrübesiz, taşkın insanlardır. Taşkınlıklarının hiçbir netice veremeyeceği kendilerine ve emsallerine öğretilmiştir.“
Konuşmalardan sonra yapılan oylamada Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararı, 48 „ret“ oyuna karşılık 273 „kabul“ oyu ile Meclis tarafından onaylandı. İsmet İnönü ve Bülent Ecevit „ret“, Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş ise „kabul“ oyu kullandılar. Necmettin Erbakan ise oylamaya katılmadı. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da 23 Mart 1972’de idamları onayladı.
6 Mayıs 1972: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde gece 1.00-3.00 arası, Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi.
İdama tanık olan Avukat Halit Çelenk’e göre Deniz Gezmiş’in idam sehpasındaki son sözleri şöyledir:
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm’in yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!”