Bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nden Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne mektup gönderen gazeteci Erdal Süsem, AİHM kararına rağmen tahliye edilmediğini belirterek, dayanışma çağrısında bulundu.
Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan gazeteci Erdal Süsem, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne (DFG) bir mektup gönderdi. Mektubunda 1999 yılında İstanbul’da gazetecilik yaptığını, Kerem Bükre adında bir itirafçının ifadesi doğrultusunda arandığını ve 21 Mart 2000’de gözaltına alındığı bilgisini paylaşan Süsem, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde işkence gördüğü bilgisini aktardı. Bu durumun Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarında kayıtlı olduğunu söyleyen Süsem, 5’inci günün sonunda ise tutuklandığını anımsattı.
‘BENDE DE HİKAYE DEĞİŞMEDİ’
Tutuklandığı dönemde gazetecilerin sokak ortasında öldürüldüğünü, gazetelerin bürolarının bombalandığını aktaran Süsem, “Eleştirel ve muhalif bir pozisyonda konumlanmanın ağır bedelleri bulunuyordu ve muhalif gazeteler, son on yılda sıklıkla tanık olduğu üzere, gazetecilik faaliyetleri illegal örgütlerle ilişkilendirilip ‘terör soruşturmasına’ dahil ediliyor ve ‘örgüt üyesi’ isnadıyla tutuklanıyordu. Bende de hikaye değişmedi; itirafçının ifadeleri gerekçe gösterilerek tutuklandım. Kara mizah konusu; itirafçı şahıs ifadesinde beni tanımadığını, hiç görmediğini söyleyip eklemiş. O, farklı bir illegal örgütte olmasına rağmen bana dair çok duyum almış. Kerameti kendinden menkul itirafçının hayal hikmeti öyle geniş ki, ‘gizlilik’ ilkesiyle çalışan ve bu mantık gereği aynı örgütte bulunanların dahi birbirlerini tanımadıkları ve ne yaptıkları bilmedikleri bir gerçeklikte farklı bir örgütte olmasına rağmen tafsilatlı duyumlara malikmiş” ifadelerini kullandı.
ASKER SELAMI HIZINDA
Kısa sürede tutuklanmasını “Asker selamı hızı” şeklinde tanımlayan Süsem, “Bağımsız yargı hukukun ‘maddi gerçeğin irdelenmesi ve şüpheye yer vermeyecek somut deliller ile kanıtlanması’ ilkesine masal muamelesi yapıp itirafçının duyumlarını esas alınıp tutuklandım. İsnatın hukuki savunması olur da, gıybetten ya da zihni yaratıcılıktan müteşekkil duyumun savunmasını yapmak mahirliği namevcut bende. Yine de ‘insaflı’ davranmış itirafçı, kıyamet alameti ‘deccal’ olduğumu iddia etseydi nice olurdu halim? Kusura bakmayın, bu durumun ancak mizahı yapılır” diye ifadelerde bulundu.
‘BEN MİZAHINI YAPSAM DA…
Süsem, mektubunun devamında, “Ben mizahını yapsam da ‘devlet söz konusu ise gerisi teferruattır’ düsturuyla kurulan Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin heyeti kaşlarını çattı vazifesini icra etti. Git-gel tutukluluk halinin devamına… İfadeleri veren şahıs geldi polis yönlendirmesi ve baskısıyla ifadeleri verdiğini belirttiği halde yargılama ilk üç yıl örgüt üyeliği isnadıyla devam etti. Tahliye ve beraat umarken, dosyanın delil durumunda hiçbir değişiklik olmasa da, savcılık makamı ve heyete yapılan müdahale ile iddianame ‘sınıf atladı’, üyelikten ‘Anayasal düzeni cebren yıkmak’ ile içeriklendirilmiş meşhur urgan maddesi 146/1’e terfi ettirildi” dedi.
YENİDEN TUTUKLANDI
Tahliye olduktan sonra dergi çıkardığını ve editörlüğünü yaptığını dile getiren Süsem, bu sıralarda DGM’nin verdiği müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından ikinci defa bozulduğunu kaydetti. Bu nedenle yargılamanın yeniden başladığını ifade eden Süsem, “1 Şubat 2010 tarihinde, Eylül Dergisi adına yaptığım görüşmeler gerekçe gösterilerek gözaltına alındım ve çıkarıldığım mahkemece tutuklandım. Gözaltı ve tutuklanmayı demokratik kamuoyunun aşina olduğu üzere, ‘örgütsel operasyon’ havası verildi ve basına aslı astarı olmayan iddialarla sunuldu. Amaç, iddianame bile olmadan ana akım medya aracılığıyla yargı merciini basınç altına almak ve algı yönetmek” diye belirtti.
AİHM BOZDU
Bu dosyadan iki yıl yargılandığını ve beraat ettiğini paylaşan Süsem, “Olması gereken de buydu. Fakat asıl gaye, bir önceki dosyada Yargıtay, baskı altına alarak kararında direnmesine mani olmaktı. Bunu da gerçekleştirdiler. Müebbet infazının mahpusluğu başladı. O dönem Anayasa Mahkemesi’nde ‘bireysel başvuru hakkı’ bulunmadığından, iç hukuk yolu kapandığından dosyayı avukatımla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürdük. AİHM, TC. Devleti ile yaptığı görüşmeler neticesinde, devlet, dosya kapsamında ‘Adil yargılama hakkının sistematik olarak ihlal edildiğini’ ve bu ihlalin yeniden yargılama ile giderileceğini kabul / taahhüt etmesiyle; dosyayı ‘yeniden yargılama kararıyla’ 2019’da bozdu” ifadelerini kullandı.
20 YIL GERİDE KALDI
AİHM kararının ardından yerel mahkemeye başvurduğunu dile getiren Süsem, başvurunun reddedildiğini kaydetti. Durumu AYM’ye taşıdığını ifade eden Süsem, şöyle devam etti: “Olağanda, AİHM kararıyla yeniden yargılamanın başlatılıp tahliye olmam gerekiyordu. Yerel mahkemenin ayak diremesiyle süreç sürüncemeye bırakılıyor ve – haksız olarak- hükümlülük sürem uzuyor. Zaten, hüküm aldığım dosyada takriben 20 yılı geride bıraktım.”
BASKILAR KATLANDI
Gazetecilerin üzerindeki baskı ve yasaklamaların her geçen gün arttığına değinen Süsem, tutuklanmaların katlandığını kaydetti. Sansür ve oto sansüre teslim olmayan gazetecilerin ise işlerine son verildiğini belirten Süsem, devamla “Tutuklu gazetecinin başat sorunun fikri üretimini yansıtacak olanaklardan mahrum bırakılması olduğunu düşünüyorum. Bu vurgu, sadece tutuklu gazetecileri kapsamıyor, siyasal saiklerle tutuklanan bütün mahpusları kapsıyor. Yurt sorununu protesto eden üniversite öğrencilerinden anadilde eğitim talebinde bulunana, kürsü bağımsızlığı hakkını kullanan milletvekillerinden belediye başkanlarına, siyasal parti aktivistlerinden dernek faaliyetinde bulunanlara kadar uzayan geniş bir yelpazedeki mahpusları kapsıyor” ifadelerini kullandı.
GAZETECİNİN KALEMİ NE ZAMAN KIRILIR?
Gazetecilerin tutuklanmasının bireysel değil toplumsal olduğunu vurgulayan Süsem, “Topluma gözdağı vermek ve korku salmak, özgür ve eleştirel aklı ortadan kaldırmak, eleştirel çoğulcu düşünceyi bastırarak tek tip toplum yaratmak amaçlarını güttüğünden, oyunu tersine çevirmek için, tutuklu gazetecinin fikri mütalaasını yansıtacak olanaklar, alanlar ve sayfalar açmak gerektiğinin elzem olduğunu düşünüyorum” diye belirtti. Süsem, gazetecilerle dayanışma gösterilmesini de sözlerine ekledi.