ZEYNEP KURAY
Kürtçe hutbe okudukları gerekçesiyle tutuklanan 9 din aliminin tutuklanmasına yönelik bir tepki de ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık’tan geldi. Eliaçık, din alimlerinin tutuklanmasının tek nedeninin muhalif duruşları olduğunu vurgulayarak, bunun açıkça zülüm olduğunu kaydetti.
İstanbul’da 3 Temmuz’da Demokratik İslam Kongresi (DİK) ve Din Alimleri Derneği (DİAY-DER) üyelerine yapılan operasyon kapsamında 9 din alimi gözaltına alınmıştı. İlerlemiş yaşlarına rağmen 7 gün boyunca gözaltında tutulan ve aralarında DİAY-DER Başkanı Ekrem Baran’ın da olduğu 28 kişiden 9’u çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Dernek faaliyetleri suç sayılarak tutuklanan din alimlerine “Diyanetin hutbesini neden okumadınız?” ve “Namazı, duayı neden Kürtçe yapıyorsunuz?” gibi sorular sorulması dikkat çekmişti.
RÛM SURESİ 22. AYETE ATIF
Konuyu ANF’ye değerlendiren İhsan Eliaçık, Kürtçe hutbe okudukları gerekçesiyle 9 din aliminin tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu tutuklanmanın ne mevcut yasalarda ne de dinde yeri olduğunu kaydeden Eliaçık, “Kur’an-ı Kerim’de Rûm Suresi 22. Ayet var. O ayette, ‘Sizin dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu Allah’ın ayetlerindendir’ der. Buradan bakıldığı zaman, Kürtçe ile Türkçe arasında bir fark yok. Kürtçe anlayan insanlara Kürtçe hutbe okunur, Türkçe anlayan insanlara da Türkçe hutbe okunur. Mesele, anlaşılmasıdır. O nedenle ‘Kürtçe hutbe okuyamazsınız’ dendiği zaman bunu hangi suça dayandıracaksın? Mevcut yasalarda, ceza kanununda, ‘Kürtçe hutbe okunamaz’ diye bir şey yok. Diyanet’in bu hususta kraldan çok kralcı kesilerek insanlar illa Türkçe hutbe okuyacak diye karışması da olacak bir şey değil” dedi.
‘İSLAMİ BAKIŞ AÇISIYLA ALAKASI YOK’
Kürtçe hutbe okuduğu için din alimlerini tutuklayıp, haklarında dava açmanın, Türkçe anlamayan insanlara illa Türkçe hutbe dinleyeceksiniz, Türkçe eğitim göreceksiniz dayatmasının Allah’ın ayetlerinden birisini hiçe saymak anlamına geldiğini ifade eden Eliaçık, bu yapılanın İslami bakış açısıyla alakası olmadığını vurguladı. Diyanetin hutbesini okumamanın yönetmeliği ihlal anlamına geldiğini anlatan Eliaçık, ama hutbeyi Kürtçe okuyamazsın, illa Türkçe okuyacaksın dendiğinde burada dine de sığmayan bir durumun söz konusu olduğunu söyledi.
Din alimlerini tutuklamanın arkasındaki asıl nedenin muhalif duruşları olduğunu kaydeden Eliaçık, muhalif olan herkese zaten bir yaptırım söz konusu olduğunu ve bundan din alimlerinin de nasibini aldığını belirtti. Bunun açıkça zulüm olduğunu vurgulayan Eliaçık, “Din alimlerinin Kürtçe okudu diye tutuklanması ise katmerli zulümdür ve bir açıdan da ırkçılıktır. Çünkü ‘Dilinizi unutacaksınız, benim söylediğim dili öğreneceksiniz, bununla eğitim göreceksiniz ve bununla hutbe dinleyeceksiniz’ denmiş oluyor. Bu her şeyden evvel, ırkçılık üzerinden adaletsizlik, hak yeme, dolayısıyla zulüm kapsamına giriyor” diye konuştu.
‘TUTUKLANMALARIN TEK NEDENİ MUHALİF DURUŞLARIDIR’
Demokratik İslam Kongresi’nin düzenlediği konferanslarda yer aldığını, gözaltına alınıp tutuklanan din alimlerinin çoğunu tanıdığını belirten Eliaçık, hepsini doğru işler yapan insanlar olarak bildiğini ifade etti. Tutuklanan din alimlerinin Medine Sözleşmesi temelinde anti-kapitalist İslam anlayışını bulundukları çevrelerde yaymaya çalıştıklarını anlatan Eliaçık, “Din alimlerini bu nedenle gözaltına almak, tutuklamak bir algı yaratmaya yöneliktir. Onlarla çeşitli konferanslara katılmış birisi olarak bu tür tutuklamaları öncelikle kınadığımı belirtmek istiyorum” dedi.
‘DİYANET’İN ANLATTIĞI DİN EMEVİ İSLAM’IDIR’
İktidarın kendisinden olmayan herkesi kriminalize etmeye çalıştığına işaret eden Eliaçık, iktidarın bir çerçeve çizdiğini ve bu çerçevenin dışına çıkan siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, din alimleri ve ilahiyatçıların hedef olduğunu belirtti. Bu dayatmayı kabul etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Eliaçık, şöyle konuştu: “Devletin din anlayışı Diyanet’tir diyorlar. Ancak Diyanet’in anlattığı din, Emevi İslam’ıdır. Biz zaten Emevi İslam’ına karşı çıkıyoruz. Peygamberin Medine’deki İslam’ını buna karşı alternatif olarak koyuyoruz. Onlar da bundan rahatsız oluyorlar. Diyarbakır İslam Kongresi’nin bir numaralı maddesi Medine Sözleşmesi’dir. Siz hiç Diyanet’in Medine Sözleşmesi’ni tartıştığını gördünüz mü? Görmediniz. Dolayısıyla birçok şeyi dayattıkları gibi devlet adına bir resmi din anlayışı dayatıyorlar. ‘Bu çerçevenin dışına çıkmayacaksınız’ diyorlar. Çoğulcu anlayıştan çok rahatsız oluyorlar. Ama bunlar fayda vermez, iktidara da hiçbir fayda sağlamaz. Bunları iktidarın son demlerindeki şahin politikalar olarak değerlendirmek gerekir. Zaten muhafazakârlar İslamiyet’i bilmezler; muhafazakârlar İslamiyet’i kullanırlar. Kur’an-ı Kerim’de ne yazıldığını da anlamazlar. İslam’ın ruhuna da vakıf değiller. Sadece para, mevki, servet getirecek mi diye bakarlar. Dinin bu yönde kendilerine zenginlik, makam getirdiklerini gördükleri için din ve İslam ile ilgileniyorlar. Ama ilgileri bu kadar. Gerçek İslam’ı savunanlar zaten şu anda iktidarın yanında değil, karşısında.”
ANF