in , ,

Erinç BÜYÜKAŞIK / KİTAPLIKTAN

Kavramsal Tartışmalar

Aşk Üzerine, tüm dünyada aşk, seyahat, mimari ve edebiyat üzerine yazdığı denemeleriyle tanınan Alain de Botton`un, henüz yirmi üç yaşındayken yayımlanmış ilk kitabı.

Yiğit Kalcı
Siyasetin Dili – Kavramlar, Teoriler ve Uygulamalar
Liman Yayınevi

Bu bilimsel çalışma, politika biliminin teorik bileşenleri ile iletişim tekniklerinin belirleyici özellikleri birlikte irdelenerek ele almaktadır. Çalışma, akademik araştırma yöntemleri ve etik değerleri çerçevesinde kaleme alınmış olmakla birlikte, özellikle siyasetin içinde olmak isteyen, siyaset bilimi ve yakın alanlarda öğrenim gören ve akademik çalışmalarda yorum merkezli yaklaşımlara erişmek isteyen kişileriiçin baş ucu bir yayın sayılabilir. Siyaset, insan aklının bir ürünü ve iletişim temelli bir organizasyon olduğundan, siyasette iletişim tekniklerinin yeri ve önemi büyüktür. Siyaset kuramcılarının ve iletişim alanında akademik çalışma yürüten bilim insanlarının ortak kanaati, siyasetin salt yönetimsel bir eylem olmadığı, aynı zamanda kolektifi ve ortak paydaları olan bir iletişim eylemi olduğu yönündedir. Bu bağlamda siyasetin iletişim bilimi ve siyaset bilimi ile olan ilişkisi, bu iki bilimsel disiplinin verilerinden ne ölçüde faydalandığı, siyaset kurumunun geleceği açısından da siyasetin amacına uygun şekillendirilmesi açısından da son derece önemli olduğunu da kitap boyunca vurguluyor yazar.

Türk Milliyetçiliğinin Temelleri
Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri
Uriel Heyd

“Türk Milliyetçiliğinin Temelleri: Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri Türk kültür tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınan Uriel Heyd’in en önemli eserlerindendir. 1950’de Londra’da yayımlanan kitap Türk milliyetçiliğinin kuramcısı olarak Ziya Gökalp’in zihniyet dünyasının gelişimini gösterirken döneme yön veren düşüncelere de ışık tutar.”
Bir Cemil Meriç çevirisi olan eser, Meriç’in edebiyat ve edebiyat dışı alanlardaki çevirileri kadar, onun, “kültürle derinlemesine alışveriş kaygı”sının, “düşünce mesaisi”nin izlerini taşıyor. Çevirilerinde Türkçeye olduğu kadar çeviri yaptığı dillere de hâkim olduğunu gösteren Meriç’in derinlikli dünyasını da yansıtan bu eser, çeviri olsa da yazarın kendine özgü üslûbuyla bir yandan edebiyat ve düşünce dünyamıza katkıda bulunmaya devam ederken zaman zaman da çevirdiği eserlerle ve yazarlarıyla ilgili kimi çalışmalarını da okurlarla paylaşıyor

İlhami Algör
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
İletişim Yayınevi

“Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?” dedi.
“Herif rüzgarı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı.”
“Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku,” dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi.
“Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku,” dedi, arkasını dönüp gitti.
Hikayeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor… Edebiyatımızın özgün kalemi Algör, belk klişe bir bağlamın izinden ilerlerken bülbülün çilesi, yazarın zulası… İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak… Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman olarak belki de romanımızın geçmişe dair izlerine de saygı duruşunda bulunuyor. “Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.” diyen alaycı bir yazar ve anlatıcının peşi sıra
İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı olduğunu da kanıtlıyor..
Ez cümle “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku”, İtalyan Yokuşu’ndan aşağı, rüzgara asılıp Tophane’ye inen roman. Avaramu!

Alain de Botton
Aşk Üzerine
Everest Yayınları

Aşk Üzerine, tüm dünyada aşk, seyahat, mimari ve edebiyat üzerine yazdığı denemeleriyle tanınan
Alain de Botton`un, henüz yirmi üç yaşındayken yayımlanmış ilk kitabı. Paris-Londra arası tarifeli bir uçuşta başlayan bu romanda yaşları, eğitim düzeyleri, toplumsal konumları benzer iki genç tesadüf eseri tanışır, birbirlerinden hoşlanır, görüşmeye başlarlar.

Zamanla ilişkileri derinleşir, hayat artık iki kişiliktir… Fakat taze aşkın kelebekleri kanatlarını çırpmaz olduğunda, gözlerdeki tozpembe perde aralandığında ne olacaktır?
Aşkı ayakta tutmak mümkün müdür? Tam da kitabın odak noktası olan “aşk”ın insanlık halleri Botton gibi bir düşünürün derin analizleriyle “modern”in aşk alegorisi olarak da karşımıza çıkıyor.

Alain de Botton Aşk Üzerine`de modern zamanların en çok kafa yorulan meselelerinden biri olan romantik ilişkilere, düşün dünyasının olanakları ve yöntemleriyle yaklaşıyor; filozof ve düşünürler de bu yolsa yazara eşlik ediyor.

Dimitris Sotakis
Soluğun Mucizesi
Delidolu

“Sotakis, kitlelerin psikolojisini ve insanın doğuştan boyun eğmeye eğilimli yapısını müthiş bir ironiyle ele alıyor.”

  • Eleftherotypia

“Bir hikaye anlatıcı olarak Dimitris Sotakis’e şapka çıkarıyoruz. Romanda yarattığı atmosferle okur olarak sizi tutsak alıyor; yarattığı gerçekçi klostrofobik alan ise tüylerinizi diken diken ediyor.”

  • Ta Nea
    Evinize mobilya teslimatı yapılmasına izin vermeniz karşılığında zengin olacağınız söylense ne cevap verirdiniz? Genç adam “Evet” dedi ve tüm yaşamı değişti…
    İnsanların arzularını yerine getiren büyük şirkete evini teslim ederken kurduğu hayallerle aydınlandı dünyası. Bir ev alacak, uzun süredir mutlu edemediği sevgilisiyle oraya taşınıp her şeye yeniden başlayacaktı. Tek yapması gereken, bir yıl boyunca bütün gün evde durmak ve evine yapılacak teslimatları beklemekti.
    Soluğun Mucizesi, Yunanistan’daki ekonomik krizin bireyler üzerinde yarattığı baskıyı, insanın doğuştan boyun eğmeye eğilimli yapısına dayandırarak müthiş bir ironiyle ele alıyor. Romanda yaratılan gerçekçi ve klostrofobik atmosfer ile sıkıştırılmışlık hissinin sebep olduğu gerilim, okuru karanlık ve vurucu bir deneyime sürüklüyor.
    Ev, Yeşil Kapı, On Bir Erotik Ölüm, Gürültü ve Mısır Adam adlı yapıtlarıyla da tanıdığımız, 2010’da Vincitore dell’ Athens Edebiyat Ödülü’nü alan yazar, 2011’de de Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü “Soluğun Mucizesi” romanıyla yazarlığının zirvesinde olduğunu kanıtlıyor.

Tarık Tufan
Kekeme Çocuklar Korosu
Doğan Kitap

“Her acı çekene hayatın devam ettiğini hatırlatmalarından nefret diyorum. O anlarda hayat devam etmiyor aslında. Sen durduğun anda hayat da duruyor. Ama sen yitirmeye devam ediyorsun.”
Bir radyo istasyonunda gece programları yapan genç bir adam. Mikrofonun başında gece yarılarına kadar hayat hakkında savrulan karanlık ve öfkeli sözler. Fonda doksanlı yıllar var ve bir yandan akıp duran da o yılların acılı, sancılı sesleri.
Zamanın bulanıklaştığı gece yarısında radyo, şehrin farklı yanından yükselen hikâyelerle doluyor: Yaralı ve yalnız genç kadınların, işçi çocukların, mahcup adamların, çaresiz âşıkların hikâyeleri.
Genç bir insanın, karanlık çöktüğü anda başlayan kendisiyle ve hayatla amansız kavgası. Beklentiler, aşklar, hayal kırıklıkları, yüzleşmeler, düşüşler ve umut arayışı.
Kekeme Çocuklar Korosu, bir ilk roman. Tarık Tufan’ın insanın iç dünyasına dokunan edebi diliyle tanıştığımız bu eserde bireyin aşk hezeyanları, yüzleşmeleri, gündelik hayatın acıları karşımıza çıkıyor. Yazarın kahramanlarıyla kentin içindeki bu duygu yüklü yolculuğunun yoksulluğun katı gerçeğiyle mücadelesi okurun keyifle keşfebileceği ve kitabı ayrıksılaştıran önemli bir ayrıntı.
Yayınevi : Doğan Kitap
Yazar : Tarık Tufan

Adam Phillips
Kaçırdıklarımız
Metis Yayınları

Hepimiz bir şeyleri seçmekle başka şeyleri kaçırdığımız hissine kapılırız zaman zaman. Bir hayatı seçmekle başka hayatlardan mahrum kaldığımızı düşünürüz. Psikanalist ve yazar Adam Phillips’in kitabının adı bu kaçınılmaz ve içinden çıkılmaz duruma göndermede bulunuyor.
Her zamanki incelikli ve özgün bakış açısıyla Phillips, temel insanî duygu ve tecrübelerden bazılarını mercek altına alıyor.
Küçüklüğümüzden beri yakından tanıdığımız hüsran neden kaynaklanır?
• Aşkla hüsran arasında nasıl bir ilişki var?
• Peki ya tatmin?
• Arzulanan şeye ulaşmak tatmin getirir mi, yoksa olası bir tatmini sonsuza dek yok etmekten başka bir işe yaramaz mı?
• Gerçek bir tatmin mümkün mü?
• Neden illaki bir şeyleri anlamak, kavramak isteriz?
• Kavrayamamak neden bir dışlanmışlık ve küçük düşme duygusu verir?
• Kuralları ihlal etmenin yanımıza kâr kalmasından keyif almamız bizim hakkımızda ne söyler?
Birçok benzer soruya dair kafa yoran Phillips, başta Shakespeare ve Freud olmak üzere edebiyatın ve psikanalizin önde gelen isimlerinden de bu zihin yolculuğunda hakkıyla faydalanıyor.

“Toprak ayağımızın altında yumuşacık, kırmızı. Bacaklarımızı ısıran dikenlere aldırmıyoruz. Çalıların içinde bin bir çeşit hışırtı, kıpırtı, çıtırtı, vızıltı… Kuşlar, böcekler, taşlar… Uçanlar, koşanlar, sürünenler, sıçrayanlar ve dahi öylece durmayı seçenler. Doğa, yavaş yavaş yükselen güneşle birlikte başlıyor günlük serüvenine. Hep birlikte uyanıyoruz. Hep birlikte yaşayacağız gelen günü. Birimiz diğerimizden ne daha az ne daha çok var olacak. Her şey yan yana ve her nasılsa öyle.”
Edebiyatımızda kadının sesi ve özneliğine dair çarpıcı bir örnek sayılması gereken bu kitap başlayıp biten aşklar, terk edişler, mutsuzluklara odaklanıyor. Annelik, kadınlık hâlleri yalnızlıklar, çaresizlikler… Yarım kalan hesaplar, pişmanlıklar… Denize dönüşler, tekrar ayağa kalkışlar… Çocukluktan kalan tatlı hisler, yüzleşmeler, umutlar…
Melisa Kesmez, iç içe geçmiş birbirinden farklı hayatları, kendine özgü diliyle her birine ince, uysalca anlatıyor; insan ilişkilerini bir kuyumcu titizliğiyle işleyip buz dağının ardındakine kafa yoran yazar, doğayı, denizi, güneşi, doğumu ve ölümü de atlamadan kahramanlarına yol arkadaşlığı yapıyor.
Küçük Yuvarlak Taşlar, kaybedişlerin ve hayata yeni başlangıçların kitabı bir anlamda.


Yayınevi : İletişim Yayınevi
Yazar : Melisa Kesmez

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

SAC empfing den Schriftsteller Murathan Mungan bei der Veranstaltung „Ein Schriftsteller – eine Stadt“

IS-Häftlinge in Nordsyrien: Außenministerium muss Behördenkontakte zulassen