Besin alerjisi olan bir çocuğun beslenme yönetiminin en zor olduğu ortamlardan biri de okullardır. Okul ortamının yarattığı etkileşim, çocuğun alerjisi olduğu besinden kaçınmasını zorlaştırırken beraberinde bu durum, okullarda özel önlemler alınmasını zorunlu kılıyor. İlk aşamada çocuğun alerjisi hakkında bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Melike Ocak “Öğretmenler, okul yönetimini bilgilendirilmeli, doktordan alınan alerjik şok belirtileri ve ilk yardım planı okul yönetimi ve öğretmenlerle yazılı olarak paylaşılmalıdır. Çocukta besin alerjisine bağlı alerjik şok gelişmesi halinde ise yapılması gerekenler belirtilerek, okul mutfağında alerjik çocuklar için besinlerin ayrı bir alanda hazırlanması sağlanmalıdır” dedi.
Besin alerjisi; son yıllarda dünya çapında görülme sıklığının artması, önemli psikososyal, ekonomik ve fiziksel sağlık yükleri ile sonuçlanması nedeniyle giderek büyüyen bir halk sağlığı sorununa dönüştü. Ülkemizde okul çağındaki çocuklarda kuruyemişler, inek sütü, susam ve yumurta en sık saptanan besin alerjilerinden bazılarını oluşturuyor. Bebeklik döneminde beslenme, evde ve çoğunlukla bakım verenin gözetiminde olduğu için besin alerjisinden korunmak daha kolay iken, okul çocuklarında ev dışındaki ortamlarda daha çok zaman geçirme, arkadaşlarıyla beslenme sırasındaki etkileşimin artması, çocuğun alerjisi olduğu besinden kaçınmasını zorlaştırması nedeniyle özel önlemler alınmasını da zorunlu hale getiriyor. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Melike Ocak, bu konuda öncelikle çocuğun alerjisi hakkında bilinçlendirilmesi gerektiğini belirterek, besin alerjili çocuklar için okullarda alınabilecek önlemleri sıraladı.
1- Çocuğunuzu alerjisi hakkında bilinçlendirin: Çocuğunuza anlayacağı basit bir dille, onu korkutmadan hastalığını anlatmanız ve alerjisi hakkında bilinçlendirmeniz çok önemlidir. Alerjisini belirten bir kolye veya bilezik taktırmanız çevresindekileri bilgilendirmesi açısından önemli olacaktır. Alerjisi olduğu besinlerin hem kendisinden hem de içeriğinde yer aldığı ürünlerden uzak durmasını ve tüketeceği tüm besinlerin etiketlerini önceden kontrol etmesini öğretin. Ayrıca arkadaşlarının kendisine ikram ettiği yiyecekleri kabul etmeden önce içerisinde, kendisinde alerjiye yol açan etkenin yer almadığını iyice öğrenmesi konusunda bilgilendirin. Hatta yakınlarının önerisiyle bile olsa bilmedikleri ve güvenmedikleri hiçbir yiyeceği tüketmemelerini sağlayın. Alerjik şok (anafilaksi) geliştiğinde uygulayacakları adrenalin otomatik enjektör demoları ile pratik yapmalarını oyuna dönüştürerek bu konuda bilgilenmelerini sağlayın.
2- Öğretmenleri ve okul yönetimini bilgilendirin ve iş birliği içinde olun: Okullarda besin alerjisini yönetmenin en iyi yolu; ebeveynlerin ve okul personelinin birlikte bir ekip olarak çalışmasıdır. Etkili iletişim, herkesin besin alerjisini anlamasına yardımcı olmak ve çocuğun güvenliğini sağlamak için çok önemlidir. Tüm öğretmenlerinin ve yemekhane görevlilerinin çocuğunuzu tanıdığından ve alerjisi olduğu besinleri bildiklerinden emin olun. Ayrıca aylık yemek menüsünü ve içerdiği besinleri yemekhane personelinden edinin ve çocuğunuzla birlikte tek tek kontrol edin. Okul tarafından düzenlenen okul gezileri, doğum günleri gibi toplu etkinliklerde kendiniz yer almaya çalışın. Katılamayacaksanız, adrenalin oto-enjektör uygulaması konusunda güvendiğiniz bir aile üyenizin veya arkadaşınızın katılmasını sağlayın.
3- Doktorunuzdan aldığınız alerjik şok belirtilerini ve ilk yardım planını okul yönetimi ve öğretmenle yazılı olarak paylaşın: Çocuk, okulda alerjisi olduğu besini kazara tüketirse öğretmenin çocukta ne gibi bulgular çıkacağını bilmesi ve reaksiyonu erkenden tanıması hayati önem taşımaktadır. Belirtiler besinin kazara alımı sonrasında genellikle dakikalar içinde hızla başlar ve uygun tedavi edilmezse ölüme neden olabilir. Tipik olarak bu belirtiler arasında; vücutta yaygın kaşıntı, kızarıklık ve kabartı, dudak, boğaz ve dilde şişme, arka arkaya çok sayıda hapşırma, gözlerde kızarıklık, kaşıntı ve yaşarma, burun tıkanıklığı/akıntısı, öksürük, nefes almada zorlanma, hırıltılı solunum, mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, ishal, baş dönmesi, tansiyon düşmesi, bayılma yer alır. Bu belirtilerden herhangi biri ortaya çıkarsa yapılması gereken ilk yardım planını, doktorunuzdan alarak okul yönetimi ve öğretmenle yazılı olarak paylaşın. Alerjik şok olarak bilinen anafilaksi, birden fazla belirtiyle ortaya çıkan alerjik reaksiyonların en ciddi formudur. Yardım planının yönetimindeki en önemli basamak, potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durum olan anafilaksiyi tanımaktır. Anafilaksi tanısı konulduktan sonra ilk tedavi seçeneği adrenalindir. Çocuğunuzun ve gerekli kişilerin adrenalin oto-enjektörlerinin nerede bulunduğunu, bunlara kimin erişimi olduğunu, acil bir durumda nasıl uygulanabileceğini bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle öğretmenin nasıl bir müdahalede bulunacağının önceden belirlenmesi ve bunun için ilk yardım planı hakkında daha önceden eğitim alması çok önemlidir. İlk yardım planını bilen öğretmenlerin olması aileleri çok rahatlatacaktır.
4- Besin alerjisine bağlı alerjik şok gelişmesi halinde yapılması gerekenler konusunda yazılı planın olması ve bu plan çerçevesinde uygulama yapılması sağlanmalıdır: Çocukta alerjik şok tablosu gelişirse;
– Çocuğu hemen sırt üstü yatırın ve ayaklarını yükseltin,
– Ağzındaki yiyecek kalıntılarını uzaklaştırın ve rahat nefes almasını sağlayın,
– Eğer çocuk yanında daha önceden hekimleri tarafından verilmiş hazır adrenalin iğneleri taşıyorlarsa bunu hemen uyluğun ön-yan tarafından uygulayın. Ardından hemen 112’yi arayın.
5-Okul mutfağında alerjik besinlerle temas olmaması, alerjik çocuklar için besinlerin ayrı bir alanda hazırlanması sağlanmalıdır: Okul mutfaklarındaki hazırlık ve servis gereçlerinin kontaminasyonu alerji açısından risk taşır. Yemek hazırlanan ve servis edilen alanlarda önlemler alınmalıdır ve kullanılan tabak ve çatal, bıçaklar özenle yıkanmış olmalı ve ortak pişirme kabı kullanılmamalıdır. Okulda çocukların tüketecekleri tüm besinlerin etiketleri mutfak görevlileri tarafından da önceden kontrol edilmelidir.
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Hakkında:
Ülkemizde alerji ve immünoloji alanında kurulan ilk dernek olan Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD), erişkin- çocuk alerji ve klinik immünoloji uzmanlarını bir çatı altında toplamaktadır. Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ve hizmetinin ülkemizde gelişimine katkı sağlamayı ve alerjik – immünolojik hastalıklar konusunda toplumda farkındalık oluşturulmasını hedefleyen AİD, uluslararası katılımlı kongre ve bilimsel toplantılar gerçekleştirerek branş hekimlerinin ve ilişkili sağlık personelinin en yeni bilgiler ile güncellenmesi sağlanmaktadır. Uluslararası bilimsel kurumlarla (AAAAI, EAACI, SIAF, WAO) iş birliği yapan dernek bu iş birliklerinin ışığında uluslararası kurumların düzenlediği kongre ve kursları ülkemizde başarıyla gerçekleştirmiş, ülkemizi başarıyla temsil ederek biliminin ilerlemesine önemli bir katkı sunmuştur. Yine farkındalık yaratma misyonuyla öne çıkan dernek, üyeleri için bilimsel toplantılara katılımı için maddi destek sağlamakta dernek üyeleri dışında da bedelsiz bir şekilde kurs ve okul şeklinde çeşitli eğitim toplantıları düzenlenmektedir.