Kısa bir google araması yaptıktan sonra ilginç bir veriye ulaştık. “Suriye + deprem” anahtar kelimeleriyle yapılan aramada gördük ki Suriye’de 6 binden fazla ölü (10 bine yaklaştığını çok daha sonra görebildik) on binlerce yaralı var. Net rakamı veremiyoruz. Zira bu yazının odak noktası da Suriye’de depremden ölen insanların haberlerinin neredeyse hiç verilmiyor olması. Net bilgi edinemememizin gerekçesi de bu.
Türkiye’nin Maraş kentinde meydana gelen deprem 11 kenti yıkarken Suriye’nin etkilenmemiş olmasını düşünemezdik. Türkiye’deki yıkım neyse Suriye’de de aynısı mevcut. İnsanlar sokakta, yardım bekliyor. Evsiz, aç, başlarının üzerinde bir çatı olmadan 14 gündür yok sayılmanın ızdırabını çekiyorlar. Adıyaman’daki görüntü neyse Afrin’deki de öyle. Üstelik Afrin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) kontrolünde. Silah ve askerî yığınağını gayet hızlı, nizami şekilde yapan Türkiye, insanî yardımda ne kadar hevesli tartışılır.
Burada tartışmanın merkezine koymak istediğimiz sorun medyanın ırkçı yayınları. Irkçılıktan kasıt Ümit Özdağ ve çetesinin hedef gösterdiği Türkiye’deki Suriyelileri anlatmak değil. Bizim ilgilendiğimiz Türkiye medyasının manşetinde yer almayan ve depremden aynı şiddette etkilenen Suriye ve Suriyeliler. 4 milyondan fazla insanın yardım beklediği Suriye’de hiçbir şey olmamış gibi davranan gazetecilerin ve internet habercilerinin hızlı bir taramasını yaptığımızda, en güncel Suriye haberinin (depremle alakalı) 3 gün önce verildiğini görüyoruz. Galaksi genişliğinde bir internet haber ağında çölde vaha gibi karşılaştığımız Suriye’de deprem bilançosu haberlerini yapanlar da Türkiye menşeili siteler değil. En yakın deprem haberi ‘Deprem Suriye’yi de vurdu’ naifliğinde verilmiş. Zannedersiniz ki uzak bir diyarda hafif sallantı hissedilmiş. Tekrar edelim: Urfa’da ne olduysa Rojava’da da aynısı oldu.
Türkiye medyası neden Suriye’deki deprem yıkımını, ölen on binleri, sokakta kalan milyonları görmüyor? Yanıtımız çok net: Irkçılar çünkü! Türkiye medyası, solcu ve liberal kanatta yer aldıklarını gördüğümüz gazeteciler dahil, Suriye’deki ölümleri görmüyor, görmek istemiyor. Zihinlerindeki fay hatları iki ülke sınırı gibi aynı yerde birleşiyor, paralel ilerliyor. Irkçı zihinleri sınırdan ötesine kör bakıyor.
Yaptığımız araştırmada Suriyelilerle ilgili geçilen haberlerin ‘Yüzlerce Suriyeli depremden sonra ülkelerine dönüyor’ başlığında ortaklaştığını görüyoruz. Bu insanların depremden sonra neden tersine göçe kalkıştıkları, Suriye’de kayıplarının olup olmadığı, Rojava’da depremin yarattığı yıkımın büyüklüğü ve dahasını hiçbir şekilde öğrenemiyoruz. Gözümüze sokulan şey ‘gidiyorlar’ sözcüğü. 40 binden fazla insanın an itibariyle öldüğü, 11 kentin felç olduğu, Türkiye tarihinin bu en büyük yıkımında dahi ırkçılıktan vazgeçmeyen gazetecilere Suriye’de deprem olduğunu hatırlatalım.
Değinmek istediğimiz diğer bir nokta ise haber başlıklarındaki tek taraflı anlatı. İletişim Başkanlığı’nın ‘yoğun çalışmaları’ sonucu yarattığı ‘Asrın Felaketi’ ile başlayan deprem cümlelerini bir yana bırakalım. Bunu başka bir yazıda irdelemeyi düşünüyoruz. Ancak deprem haberlerine atılan başlıklar ve yazılan spotların Suriye’deki depremi yok sayacak şekilde dizayn edildiğini de belirtmemiz gerek. Her başlık ‘Türkiye’deki deprem’ ön sözcükleriyle atılıyor neredeyse. Oysa gazeteciliğin önemli kurallarından biri olayı çerçevenin dışında bir şey kalmayacak şekilde başlıklandırmaktır. Bu nedenle nadiren karşılaştığımız ‘Türkiye – Suriye depremi’ başlığının kullanılmasının çok hayatî olduğunu düşünüyoruz. Başlıkta iki ülkeyi de anmak yıkımın tek bir yerde gerçekleşmediğine vurgu yapmaktır. Suriye’de de aynı felaket oldu ve oraya da insanî yardım gerekiyor mesajını başlıklar yoluyla zihinlerde oluşturmak gerekir. Suriye’siz deprem başlıkları o bölgenin bir süre sonra unutulmasına neden olacaktır, ki oldu da. Türkiye’den Suriye’ye hangi miktarda yardım gittiğini bilemiyoruz. Oradaki depremzedelerin yaşam şartları hakkında sağlıklı bilgi alamıyoruz. Çünkü Türkiye medyası Suriye’yi görünmez kılmayı başardı maalesef. BBC Türkçe, Aydınlık, World Socialist Media, Gazete Duvar gibi haber sitelerinde Suriye depremine yönelik haberler bulabildik ancak en yakın tarihlisi bile 4 gün öncesine ait. Örneğin TGRT Haber’de bugüne ait bir haber şöyle: Balinalar ölüyor: New York’ta bir balina daha sahile vurdu. Bakıyoruz TGRT’ye Suriye’de deprem olmuş mu diye. Hayır, olmamış. Ayrıca yukarıda isimlerini saydığımız haber sitelerinden sadece World Socialist Web ‘Türkiye – Suriye depremi’ tamlamasını deprem felaketini anlatmak için kullanıyor.
Manşete çekilen kavramlar gazetecinin neye dikkat çekmek istediğiyle ilgilidir. Suriye’yi görmek ve göstermek istememek en hafif tabiriyle ırkçı gazeteciliktir. Felaketin ardından bölgeye giden kaç Türkiyeli gazeteci var? Türkiye’de kaç haber sitesi depremi anlatırken Suriye’yi de öne çekti? Bunlar arşivde yerini alacak. Biz de bunu ‘şimdilik not ediyoruz’!