Günümüzde kirli havadan bahsedilirken artık toz ya da dumandan ziyade kimyasal maddeler dikkate alınıyor. Otomobillerden çıkan egzos dumanlarının, fabrikalardan çıkan kimyasal atıkların ve Covid-19 gibi virüslerin solunum yollarını olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, havadaki partiküller çok ince olduğu için şal ve mendillerin korumada yetersiz kaldığının altını çizerek mutlaka maske kullanılmasını öneriyor. Op. Dr. K. Ali Rahimi; partiküllerin sinüslere, akciğer borusuna ve küçük bronş yoluna kadar ulaştığına dikkat çekerek eğer risk grubunda yer alınıyorsa özellikle akciğer hastalıkları açısından mümkün olduğu kadar kirli havalarda dışarı çıkılmamasını tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. K. Ali Rahimi, kirli ve sisli havaların solunum yollarında neden olduğu rahatsızlıklara değindi ve önemli tavsiyelerde bulundu.
Solunum koruma sistemleri yetersiz kalıyor
Kirli hava dendiğinde artık doz ve duman değil, bol miktarda kimyasal maddelerden bahsedildiğini belirten Op. Dr. K. Ali Rahimi, “Arabalardan çıkan egzozlar, fabrikaların kimyasal atıkları hepsi havada geziyor. Bu burnumuzdan başlayarak bütün solunum yolumuzu etkiliyor. Burun ve solunum yolu için bazı koruyucu önlemlerden bahsetmek mümkün. Burunda mukosiliyer aktivite, burun kılları, salgıladığımız mukus, akciğerde öksürük ve balgamın atılması koruma mekanizmalarının bir parçasıdır. Ancak özellikle modern çağda artan kirliliğe karşı bu solunum koruma sistemleri artık yetersiz kalıyor. Bu yüzden de hastalıkların sayısı artıyor” dedi.
Ağızdan değil burundan nefes alınmalı
Op. Dr. K. Ali Rahimi, solunum kirliliğine neden olan etkenlere virüslerin eklenebileceğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Yakın bir zamanda korona virüsü ile karşı karşıya kaldık. Günümüzde de influenza hastalığı yaygın olarak görülüyor. Bunların hepsi solunum kirliliğinin içindedir ve hepsi burnumuzdan girerek bedenimize kadar yayılıyor. Solunumda bu defans mekanizmasının başlangıcı burundur. Burundan yeteri kadar nefes almayıp ağızdan nefes alınırsa bu virüsler hiçbir korunma önlemi olmadan akciğerlere inebilir. Bu durumla karşılaşmamak için en önemli kriter burnun açık olmasıdır. Alerji, polip, septum deviasyonu veya sinüzit varsa bu dönemde ağızdan nefes alarak daha kötü bir durumla karşılaşılabilir. Giren hava öncelikle büyük partikülleri burun kılları tarafından tutulur. Daha sonra geriye doğru gittiğinde burunda salgılanan mukus tarafından tutulur. Dışarıya veya içeriye doğru temizlenir. Ancak bunun da bir sınırı vardır. Çok aşırı kirliliklerde buna destek olmak gerekiyor.”
Maske partiküllere karşı koruma sağlıyor
Havadaki partiküller çok ince olduğu için şal ve mendillerin korumada yetersiz kaldığına dikkat çeken Op. Dr. K. Ali Rahimi, “O yüzden başka önlemler alınması gerekiyor. Bu önlemlerden ilki de maske takmaktır. Maske büyük partiküllere karşı koruma sağlayabiliyor. Hatta tam modern maskele çok daha küçük partikülleri bile tutabiliyor. Maskeyi sürekli kullanmak gerekiyor. Havayı maskenin süzgeçten geçirerek temiz bir hava almak daha doğru. Partiküller sinüslere, burnun içindeki pharynx’e (yutak), akciğer borusuna ve küçük bronş yoluna kadar ulaşabiliyor. Bu yüzden mümkün olduğu kadar temiz hava solumakta fayda var” ifadelerini kullandı.
Kirli hava solunum enfeksiyonlarına yol açıyor
Op. Dr. K. Ali Rahimi, “Eğer risk grubundaysak özellikle akciğer hastalıkları açısından mümkün olduğu kadar kirli havalarda dışarılara çıkmayalım. Temiz hava soluyalım. Evin içinde kalalım ama dışarıya çıkacaksak da maske kullanalım. Burun içinde aldığımız her türlü virüs solunum yolu enfeksiyonuna, farenjit, bronşite neden olabilir. Kronik bronşit ve akut bronşit gibi hastalıklarda da kirli havanın etkisi büyük. Sigara içmeyerek ve maske kullanarak kendimizi birçok hastalıktan koruyabiliriz” tavsiyelerinde bulundu.