HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağını vurgulayarak, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nda demokrasiden yana olan herkese mutlaka yer vardır. Bu yolu gelin 14 Mayıs’ın zafer yolu yapalım” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında konuşuyor. HDP’nin büyük bir moral ve inançla çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Buldan, dört bir yanda halk buluşmaları gerçekleştirdiklerini söyledi. 4-5 Şubat’ta gerçekleştirilecek Demokratik Cumhuriyet Konferansı’nda cumhuriyeti demokrasiyle buluşturacak süreci tartışacaklarını belirten Buldan, konferansa katılım çağrısı yaptı.
Sözlerini seçim gündemi üzerinde sürdüren Buldan, “Malum seçim süreci giderek hızlanmaktadır. Halkımızın, demokratik kamuoyunun, değişim isteyen milyonların HDP’den beklentisinin çok büyük olduğunun hepimiz farkındayız. Gözler HDP’nin üzerindedir. HDP’nin her biz sözü değişime giden yolu daha da büyütmekte, umutları her geçen gün arttırmaktadır. Çünkü HDP bu toprakların bereketidir, huzurudur, birlikte yaşamın harcıdır, özgürlüğün teminatıdır. HDP demokratik siyasetin onuru ve yüz akıdır” ifadelerini kullandı.
‘BU GEMİYİ DEMOKRASİYE ULAŞTIRACAĞIZ’
Demokrasi ısrarlarını sürdüreceklerini vurgulayan Buldan, “Karşımıza dev dalgalar çıksa da, bu gemi demokrasinin kıyısına mutlaka ama mutlaka ulaştıracaktır. Çünkü bizim rotamız bellidir. Yol haritamız nettir. Demokrasidir. Türkiye’yi içine sürüklendiği bu alaca karanlıktan kesinlikle kurtaracağımıza bir kez daha Türkiye halklarına, Türkiye toplumuna bu kürsüden söz vermek istiyoruz. HDP’nin duruşunu ve gündemini değiştirmeye, bir belirsizlik ortamı yaratarak, umutsuzluğu pompalamaya çalışanlar, kesinlikle başaramayacaklar” şeklinde konuştu.
AYM ELİYLE SEÇİM SÜRECİNE MÜDAHALE
HDP’ye yargı eliyle süren saldırılara değinen Buldan, “Bizim siyasetimizin karşısına kumpaslarla çıkanlar, kendi komplolarıyla baş başa kalacaklardır. Geçen hafta biliyorsunuz AYM, kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması yönündeki başvurumuzu reddetti. Ret gerekçesi; elbette ki ret ve inkâr politikasıdır. AYM’nin bu kararı Saray’ın baskısı altında aldığını de çok iyi biliyoruz. AKP-MHP kumpas ittifakı, AYM eliyle seçim sürecine siyasi müdahalede bulunma hazırlığı içerisindedir. O yüzden kapatma davasına hazine bulmuş gibi dört elle sarıldıklarını hep birlikte gördük ve tanıklık ettik” dedi.
ORGANİZE İŞLERLE GİZLİ TANIK İCAT ETTİLER
Kapatma davası kapsamında Hazine yardımı yapılan hesaplara bloke konulmasıyla ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AYM’ye sunduğu “somut” delillere dikkat çeken Buldan, “Bunlar o kadar kirli ki, Hazine yardımının kesilmesi için emniyet aracılığıyla bir günde bir gizli tanık buldular, icat ettiler. Gizli tanık adına gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan, tamamen komploya dayanan 100 sayfalık bir ifade kurguladılar. Bunu da ışık hızıyla AYM’ye servis yaptılar. Hukukun temel ilkelerine göre hareket etmesi gereken Anayasa Mahkemesi de gizli tanığın servis yapılan gerçek dışı ifadelerine dayanarak, HDP’nin Hazine yardımına bloke kararı koydu. Tam bir tezgâh. Tam bir organize işler. Tam bir kumpas” diye konuştu.
‘AYM’NİN KAYYIMI İKTİDARIN KÜÇÜK ORTAĞI’
Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savcıları, hâkimleri, kolluk güçlerini, valileri, imamları, bürokratları seçim kampanyasında ‘Truva atı’ gibi kullanan AKP-MHP, bunlarla yetinmemiş olacak ki, gizli tanıkları da seçim kampanyasına kattılar. İşleri gizli tanıklara kalmış durumdadır. İşte HDP hakkındaki kapatma davası Türkiye’nin tam bir özetidir. Bu kumpaslar sarkacı, iktidarın Türkiye’ye yerleştirmek istediği rejimin en net röntgenidir. HDP’ye yönelik kumpaslardan beslenmek isteyenlere diyorum ki, size buradan bir ekmek asla çıkmayacaktır. AYM’nin kayyımı gibi hareket eden iktidarın küçük ortağı da şunu iyi bilsin, sizin siyasetiniz çökecek, HDP daha da güçlenerek yoluna devam edecektir. HDP öyle sizin sandığınız, sizin bildiğiniz gibi küçük bir lokma değildir. Boğazınızda kalacak lokma ile uğraşmaktan vazgeçin. Bizi kendinizle kesinlikle karıştırmayın. HDP’nin mücadele geleneği ve Kürt halkı tarih boyunca öyle oyunlar ve öyle tuzaklar gördü ki, sizin bu kumpaslarınıza asla yabancı değildir. Seyit Rıza kendisine tuzak kuranlara ‘Sizin hilelerinizle baş edemedim’ demişti. Ben de diyorum ki, Kürt halkı ve dostları sizin hilelerinizle de faşizminizle de baş edecek, tuzaklarınızı bir bir bozacak örgütlü güce sahip iradeyle sizi kesinlikle yenecektir.
HDP’NİN HAMLELERİYLE MAT OLACAKSINIZ
HDP’siz bir seçim süreci tasarlayanlar bilsin ki, tasarılarınız çöp olacaktır. Biteceksiniz, tükeneceksiniz, siyasetten silinip gideceksiniz. Zaten oylarınız anketlerde de halkın nabzını yokladığımızda da günden güne eriyor. Bu erime sandıklarda mum gibi eriyecektir. Bundan hiç kimse şüphe duymasın. Bir gerçek daha var ki alınlarına yapışan Kürt düşmanlığıyla hep anılacaklar. Siz hileli zarlarla oynamaya devam edebilirsiniz. Ama bu satrançta HDP’nin yapacağı büyük hamleler karşısında da kesinlikle şah-mat olacaksınız! Bizden söylemesi. Milyonların demokrasi çıkışı karşısında tarihin en büyük bozgununa uğrayacaksınız.
SEÇİM SÜRECİNDE ROJAVA’YA SAVAŞ HAZIRLIĞI
AKP-MHP ittifakının seçim kampanyasının birinci ayağı, ifade ettiğim gibi siyasi kumpaslardır. Kampanyalarının diğer ayağı ise savaş politikasıdır. Mart başlarında seçim kararı kesinleştikten sonra Suriye’ye yönelik yeni bir operasyon başlatma hazırlığını yaptıkları artık sır değildir. Çünkü seçim meydanlarında halka verebilecekleri bir vaatleri yoktur, kalmamıştır. Halkın sorunlarına yönelik bir çözümleri hiç yoktur. Topluma yaşattıkları açlığın, yoksulluğun üzerini savaş siyasetiyle örtmek istiyorlar. Tüm kamuoyu ve muhalefet özellikle bu gerçeğin farkına varmalıdır. Türkiye’de kurulacak seçim sandıklarının kampanyasını Suriye üzerinden yürütmeye hazırlanan bir iktidar ve ortağı ile karşı karşıyayız.”
İMRALI HUKUKUN SIFIR NOKTASIDIR
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve haber alınamama haline değinen Buldan, şöyle devam etti: “İşte bizim sürekli tecrit politikasına dikkat çekmemizin önemli bir nedeni de budur. İmralı’da Sayın Öcalan’a yönelik geliştirilen ve dalga dalga bütün ülkeye yayılan bir hukuksuzluk sistemini yarattıklarını hep birlikte görüyoruz. Mesele sadece İmralı değildir. Bütün ülkedir. Bütün ülke halklarıdır. Tüm siyaseti ve toplumu kuşatan karanlık sistemi İmralı tecridi üzerinden yürütüyorlar. Hukuk ve anayasa Ankara’da askıdadır, askıya alınmıştır. Asıl İmralı sistemiyle devreye sokulan özel bir hukukla ve özel bir anayasayla, tecrit anayasasıyla ülkeyi yönetiyorlar. İmralı hukukun sıfır noktasıdır.
MUHALEFET TECRİDE KARŞI TUTUM ALMALI
Bakın geçtiğimiz hafta 7 ülkeden 35 avukat, aktivist ve siyasetçi Türkiye’ye geldi. Bunlar Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon Üyeleri idi. Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da onlarca kurum, aile, parti ve yapılarla görüşmeler yaptıktan sonra 28 Ocak’ta İstanbul’da bir basın açıklaması yaparak İmralı tecrit sistemine son verilmesini istediler ve talep ettiler. Dünyanın gördüğü gerçeği, Türkiye’de siyaset yürütenlerin de görmesi ve karşı bir tutum alması gerekir. ‘Devleti çürümeden kurtaracağız’ diyen siyasal muhalefete düşen sorumluluk, öncelikli olarak bu çürümenin başlangıcı olan tecrit ve savaş politikalarını görmesi, karşı tutum almasıdır. Sorunların kaynağını görmeyen bir yaklaşım, doğru çözümler üretemez. İşte seçim sürecine tam da bu tecrit ve çürüme ortamında giriyoruz ve bunun farkında olmamız gerekiyor.
İKTİDARIN PAYANDASI OLMAKTAN KURTULAMAZ
AKP-MHP’nin kendi koltuklarını sağlama almak için devreye sokmaktan kaçınmayacağı savaş politikalarını boşa çıkarmanın yolu, en büyük savaş karşıtlığı koalisyonunu oluşturmaktan geçer. Savaş politikalarına karşı çıkmayan bir anlayış, iktidarın payandası olmaktan da kurtulamaz. Ret ve inkâr sisteminin yarıklarını alçıyla kapatarak, üzerine de boya atarak bu ülkeyi demokratik bir geleceğe kavuşturamazsınız. Özellikle bizim dışımızdaki muhalefetin bunu çok iyi görmesi ve anlaması gerekir. Suriye’den Beştepe’deki Saray’a iktidar tüneli inşa etmek isteyen bu savaş lobisinin oyunları karşısında herkes duyarlı ve uyanık olmak durumundadır.
HALKIN OYLARINI SATILIK GÖRÜYORLAR
Özellikle seçimlerin ve sandıkların güvenliği için iktidarın kumpaslarına, oyunlarına karşı demokratik güç birliğinin, işbirliğinin yapılması tarihi önem taşımaktadır. Bu seçimleri, iktidar blokunun değil, halkın, demokratik kamuoyunun ve demokrasi güçlerinin yönettiği bir zemine evriltmemiz gerekir. Ne bu ülkede, ne de komşu ülkelerin topraklarında savaş istemiyoruz. Bu iktidarın koltuk savaşına heba edilecek gençlerimiz yoktur. ‘Bu savaşa heba edilecek ekonomik kaynaklarımız yoktur’ demek herkesin ortak görevi ve sorumluluğudur. Buradan tüm demokratik kamuoyuna ve yurttaşlarımıza sesleniyorum. Her gün yeni paketlerle, vergi aflarıyla, hayal tüccarlığı ile halkın karşısına çıkan iktidarın bu ülkeye sunabileceği hiçbir çözüm yoktur, kalmamıştır. Seçimler yaklaşınca, halkın kaynaklarıyla kendilerine seçim yatırımı yaptıklarını biliyoruz. Halkın oylarını da satılık olarak gördüklerinin farkındayız. Çünkü onların zihniyetleri budur, anlayışları bu kadardır.
EYT HESAPLAMASI 1 OCAK İTİBARİYLE YAPILMALI
Bunların tek hesabı yarattıkları korkunç rant düzenini kurtarmaktır. Halkın geçim savaşı asla bunların umurunda değildir. Tek düşündükleri kendileri, koltukları ve yandaşlarıdır. Bakın EYT’lileri sürekli oyaladılar. EYT eğer Ocak ayı itibariyle yasalaşsaydı, 12 milyar 650 milyon TL, EYT’lilerin hesabına yatmış olacaktı. Ama bunu yapmadılar. Şimdi Mart’ta maaşlar yatacak diyorlar. EYT’lilerin Şubat maaşına da çöktüklerinin farkındayız. Çünkü bu parayı yandaşlarına aktarmak için, seçim kampanyalarını yürütmek ve trol ordularını beslemek için kullandıklarını herkes biliyor ve bunun farkında. Bunu kullanmaya devam edeceklerini de biliyoruz. Buradan çağrı yapıyorum: EYT yasalaştığında maaş hesaplaması ve ödemesi 1 Ocak itibariyle yapılmalı ve EYT’lilerin hesabına yatırılmalıdır.
HANEDANLIK İÇİN TECRİDE SARILIYORLAR
Bakın Saray’ın koruma giderlerine aylık harcanan para tam 43 milyon TL’dir. Bu her ay 5 binin üzerinde asgari ücretlinin maaşı demektir. Halkın sofrasından çalınan ekmek işte buralara harcanmaktadır. Örnekler elbette daha da çoğaltılabilir. Bütün harcamalar, yaptıkları bütçe hesaplamaları tamamen kendi hanedanlıklarının sefası içidir. Halkın sofrası yine her zamanki gibi boştur. Böyle giderse boş kalmaya devam edecektir. Bu hanedanlığı ayakta tutmak için tecride, savaşa, kumpaslara sarıldıklarının farkındayız.
ERDOĞAN 3’ÜNCÜ KEZ ADAY OLAMAZSIN
Cumhur İttifakı’nın gündemine bakıyoruz, AKP Genel Başkanını yeniden Cumhurbaşkanı adayı yapma telaşı içinde olduklarını görüyoruz. Yurttaşın geçimi ve sofrası bunların gündeminde yoktur. Evet, anayasaya göre 3’üncü kez aday olamazsın Erdoğan. 3’üncü kez aday olamazsın. Çok açık ve nettir. Adaylığı meşru değildir. Buradan tarihe not geçmek istiyoruz. Aday olduğu taktirde meşruluğu olmayan bir adayla karşı karşıya kalacağımızı Türkiye halkları görmeli ve bilmelidir. Ama anayasayı takmayacakları da ortadadır. AKP Genel Başkanı, yeniden aday olabilmek için ‘kronometre 2018’de sıfırlandı’ dedi biliyorsunuz. 2018 öncesi yaptığı cumhurbaşkanlığı görevini kendisi yok saydı. Bu çok açık bir şekilde ifade edildi. Bu sayılmaz diyor. Yani kendi kendisini sıfırlıyor. Sıfırlamada usta olduklarını biliyoruz.
KENDİ CUMHURBAŞKANLIĞINI TANIMIYOR
Bugünkü Erdoğan, 2018 öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstünü bir kalemle çizdi. Kendi cumhurbaşkanlığını kendisi tanımıyorsa, halk sizi hiç tanımaz. Ben de diyorum ki, sıfırlamak için kendinizi bu kadar yormanıza gerek yok. Halk zaten sizi sandıklarda sıfırlayacak. Anayasayı sağa sola bükerek aday olacağınıza, gelin bu işten vazgeçin. Çünkü sandıklarda halkın iradesini asla bükemeyeceksiniz. Cumhurbaşkanı olamayacaksınız. Halk size sandıkta izin vermeyecek. Hukuku hiçe sayan, her türlü keyfiliği siyaset haline getiren, halkın kaynaklarıyla kendilerine imparatorluk yaratmak isteyen bu iktidara karşı dur demek tarihi bir sorumluluktur.
GÜCÜ SANDIKLARA TAŞIYALIM
Ekmeği çalınan, geleceği çalınan, umudu çalınan her yurttaşımız bir olursak, ortak bir seste ve yolda buluşursak bu gidişatı kesinlikle tersine çevirmek mümkündür. Yeter artık seslerini öyle bir yankılandıralım ki, sarayın koltukları sallansın. Tecrit politikasını da savaşını da iktidarını da talanını da yalanını da istemiyoruz diye haykıralım. Çünkü bizler çoğuz. Biz onlardan daha büyüğüz. Yeter ki yan yana gelelim. Meydanlarda büyüteceğimiz gücü sandıklara taşıyalım ve bu devranı hep birlikte sona erdirelim. Önümüzde kritik ama aynı zamanda tarihsel bir seçim süreci var. Çünkü sadece cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri değil, bu ülkenin geleceğinin nasıl olacağına karar verileceğimiz bir seçim süreci var. Statükoyu koyu bir faşizmle devam ettirmek isteyenlerle bu ülkenin geleceğini eşit ve özgür bir birliktelikte inşa etmek isteyenler arasında bir seçim olacağı çok açık ve nettir.
HDP SONUCU BELİRLEYEN OLACAKTIR
Emeğin, alın terinin hakkını savunanlar ile emek sömürüsü, açlık ve yoksulluğu kader haline getirmek isteyenler arasında bir seçim olacaktır. HDP, nasıl ki Türkiye’nin tüm sorunların çözümünde anahtar bir noktadaysa bu önemli seçimde de kesinlikle sonucu belirleyen parti olacaktır. Açık ve net söylüyoruz; Ülkeyi yıkımdan kurtararak, eşit ve ortak geleceğe taşıyacak temel güç HDP ve birlikte mücadele ortaklığı kurduğu Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Çünkü bu ittifak faşizme, karanlığa, emek sömürüsüne, ekolojik talana, kadınlara yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığa, inanç ve kültürlerin yok sayılıp ötekileştirilmesine, cinsiyet kimliğinden dolayı ayrımcılığa maruz bırakılmaya, tüm toplumu teslim alıp tek sesliliğe mahkûm etmek isteyenlere karşı kurulmuş en güçlü toplumsal ittifaktır. Çünkü bizler, bu ülkenin iki kutuplu siyasete mahkûm olmadığını biliyoruz. Yıllardır bunun mücadelesini veriyor, bunun aynı zamanda siyasetini yapıyoruz.
BAŞKA BİR ÜLKE MÜMKÜN DİYEN MİLYONLAR VAR
Bu ülkenin tek bir sokağı olduğunu ve o sokağın da sadece kendilerinden oluştuğunu sananlar iyi bilsin ki bu toprakların başka bir sokağı daha var. Orada iradesini yok saydığınız Kürtler var, Aleviler var, Ermeniler var, Süryaniler var, Rumlar var, Lazlar var, Pomaklar var, Romanlar var, kadınlar var, emekçiler var, gençler var. Başka bir ülke mümkün diyen milyonlar var. İşte bu güç; HDP’yle ve Emek Özgürlük ittifakıyla ortaya çıktı ve en güçlü toplumsal ittifaka dönüşmek için de var gücüyle çalışmalarını yürütmektedir. Hem Emek ve Özgürlük hem de Kürt ittifakımız bu toprakların en köklü mücadelelerinin birleştiği, geçmişten gücünü alan ve geleceğe tarihi not bırakacak en köklü ittifaktır. Seçimlere ülkeyi büyük değişime ve güçlü demokrasiye ulaştıracak en geniş güç birliğiyle, en güçlü mücadele ortaklığıyla yani Emek ve Özgürlük İttifakıyla yürüdüğümüzün altını çizmek istiyorum.
14 MAYIS’I ZAFER YOLU YAPALIM
Buradan tüm ülke halklarına; işçilere, işsizlere, emekçilere, kadınlara, emeklilere, gençlere, sanatçılara, yazarlara, aydınlara, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine, inanç kimliklerine bir kez daha seslenmek istiyorum: Kendi gücümüzle, kendi mücadelemizle yeniyi, emekten ve özgürlükten yana olanı, yeni bir yaşamı beraber kazanabilir, beraber inşa edebiliriz. Bu birliktelik geleceğin kesinlikle kurucu gücüdür. Geleceği biz kuracağız. Bu saydığım kesimlerle birlikte kuracağız. Bu yürüyüşü büyütmek bizim bu ülkenin halklarına karşı tarihi sorumluluğumuzdur. İşte sizleri de bu yürüyüşü büyütmeye ve geleceğimizi hep birlikte bir kez daha kazanmaya davet ediyorum. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda demokrasiden yana olan herkese mutlaka yer vardır. Kendisini demokratik bir gelecekte ve Demokratik Cumhuriyet’te görmek isteyen herkes için ittifakımızın açtığı yol, birleşme yoludur. Bu yolu gelin 14 Mayıs’ın zafer yolu yapalım.
DAYANIŞMA BÜYÜTÜR VE KARANLIĞI DAĞITIR
Bildiğiniz üzere başlattığımız HDP’yle dayanışma kampanyamız çığ gibi büyümektedir. Öncelikle tüm halkımıza, demokratik dayanışma içinde olan herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Dayanışma büyütür ve karanlığı dağıtır. Kampanyamıza dünyanın farklı yerlerinden binlerce cevap geldi, gelmeye de devam etmektedir. Tiyatrolar HDP için oynamakta, konserler HDP için düzenlenmekte, her masada bir yer HDP için açılmaktadır. Herkes bir gününü HDP’ye vermektedir. Nasıl ki HDP’liler ‘kendimize oy veriyoruz’ diyorsa, şimdi de ‘kendimize yardım ediyoruz’ diyorlar. Bu çok değerli ve anlamlı bir dayanışmadır. Çünkü HDP biziz. HDP halkın bizzat özüdür. Kumpaslarla HDP’yi durdurabileceklerini sananlar bizleri tanımıyor. Tanıyacaklar.
KUMBARASINI BAĞIŞLAYAN ROJAVA
Bakın birkaç örnek vermek istiyorum. Biliyorsunuz, ilk bağışçımız 20 TL ile ‘Öğrenciden bu kadar’ diyen Özgür arkadaşımız oldu. Van’da bir anne partimize ulaşarak, HDP’yle dayanışmak için iki koyununu sattığını ifade etti. Kocaeli’nden bir ailenin çocukları, karne harçlıklarını yollamışlar. Arkadaşlarımız arayıp görüştüler. Geleceğe umut olan bu çocuklara hepimiz adına başarı sözü verdiler. Bu başarı sözünü bu kürsünde de vermek istiyorum. O kadar çok mesaj ve destek geliyor ki, Hakkâri’de bir anne tüm il binası için Keledoş yapmış. Annemizin eline sağlık, emeği var olsun. Kumbarasını bağışlama kararı alan küçük Rojava’nın gözlerinden öpüyorum.
DEMOKRASİDEN YANA OLANLARA NE MUTLU
Kafede çalışan öğrenci, yevmiyesinin yarısını göndermiş. Bir başka öğrenci ‘Bu akşamki çay paramız partimize’ deyip yatırmış. ‘Yemin ederim son paramdı’ diyen arkadaşa sesleniyorum buradan, vallahi onların da son seçimidir! ‘Öğrenciyim, idare edin’ dedikten sonra ‘en güzel ve en iyi yarınlara’ diyen kardeşimiz iyi bilsin ki, tüm mücadelemiz tam olarak işte bunun içindir. Sizlere iyi bir yarın için çabaladığımızı bilin istiyoruz. Sadece HDP’liler değil destek verenler, özellikle dayanışma içinde olan çok farklı kesimler de var. Bizlerle dayanışma içinde olan ve olmak isteyen dostlarımız çok fazladır, bunun farkındayız. Dayanışmalarını ‘safımız demokrasiden yana’ diyerek yürüttüklerini biliyoruz. Safı demokrasiden yana olanlara ne mutlu! İşte hep birlikte kazanmanın yolu budur ve kazanacağız da.
HARÇLIĞINI BAĞIŞLAYANLARLA BAŞ EDEMEYECEKSİNİZ
Kumpasçılar kulaklarını iyi açsın: Okul harçlığını partisine bağışlayanların iradesiyle baş edemeyeceksiniz. Ceketimi satarım, partimi yine ayakta tutarım diyen bir iradeyi durduramayacaksınız. Safımız demokrasiden yana diyenleri asla engelleyemeyeceksiniz.
Kendi örgütlülüğüne ve öz gücüne güvenen bir halka asla geri adım attıramayacaksınız. Kampanyaya destek nedeni sorulan bir gencin dediği üzere ‘Nedensizce HDP’ diyoruz. Bundan daha güzel bir neden var mıdır? İnanın yoktur. Herkesin dayanışma içinde olduğu bir yerde işler asla yarım kalmaz, kalamaz. Her yer HDP’nin dayanışma gücüdür. Tekstiller, sokaklar, beldeler, fabrikalar, esnaf caddeleri ve okullardan gelen sesleri duyuyoruz. Bu destek, bu inanç gösteriyor ki gelecek çoktan kazanılmıştır. Bu güçlü iradenin aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Çünkü zafer umut edenlerindir, zafer inananlarındır, zafer sizindir.”