Küresel gündeminin güncel konularına mercek tutan Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), bu kez dünyanın zorlu sınavı enerji krizini ve yenilenebilir enerji konusunu; İstanbul’da düzenlediği “Dünya Enerji Krizi: Çözümler & Yenilenebilir Enerjinin Rolü” başlıklı bir konferansta ele aldı. Enerji krizinden çıkış yolları ve sürdürülebilir bir gelecek için yenilenebilir enerjinin öneminin konuşulduğu konferansta, IICEC tarafından hazırlanan ve sektörde bir ilk, aynı zamanda öncü çalışma olan ‘Türkiye Yenı̇lenebı̇lı̇r Enerji̇ Görünümü 2022 Raporu’ lansman sunumu da yapıldı.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, IICEC’in ekosistem içerisinde çalışmalarını ve etki alanını büyütüyor olduğunu görmekten çok memnun olduğunu belirterek, “IICEC, bu perspektifte, Türkiye’de öncü bir model ve merkezdir. Bu yıl da Outlook serileri kapsamında, Türkiye’nin en önemli fırsat alanlarından olan yenilenebilir enerjiye odaklı, analitik bir perspektif sunan, sektörde bir ilk ve öncü çalışmasını, sektör paydaşları ile katılımcı bir anlayışla tamamladı. Bundan sonra da Türkiye enerji ve iklim politikalarının önünü açıcı, karar vericilere ve tüm paydaşlara yol gösterici çalışmalarına devam edecek” dedi.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol ise global enerji krizi nedeniyle 2023’un çok daha zor bir yıl olacağını ve 2022’yi aratabileceğini vurgulayarak, “2022 yılı birçok insan için özellikle de Ukrayna’da yaşayanlar için son derece acı oldu. İleride 2030’da bugüne baktığımız zaman 2022’yi sadece zor ve acı bir yıl olarak hatırlamayacağız, aynı zamanda temiz enerji teknolojilerinin tarihi bir ivme kazandığı bir yıl olarak hatırlayacağız” diye konuştu.
Türkiye’nin de bu süreçte yenilenebilir enerji ile ilgili çok büyük bir sıçrama yaptığına dikkat çeken Dr. Fatih Birol, “Türkiye’nin önümüzdeki 5 yılda da yenilenebilir enerjide yüzde 65’e yakın büyüyeceğini düşünüyoruz. Bu, Avrupa’nın ilk 4’üne, dünyanın da ilk 10’u arasına girmek anlamına geliyor” diyerek, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelinin çok fazla olduğunu kaydetti.
Konferansta ‘Türkiye Yenı̇lenebı̇lı̇r Enerji̇ Görünümü 2022 Raporu’nun lansman sunumunu yapan IICEC Direktörü Bora Şekip Güray da, raporda tüm paydaşlara 7 somut öneri sunduklarını ifade etti. Güray, “Çalışmamıza göre; 2050’ye kadar Türkiye elektrik üretiminde yenilenebilir enerji oransal katkısı iki kat, toplam enerji sisteminde ise yenilenebilir enerji katkısı dört katın üzerinde artış gösterebilir. Bir birim elektrik yatırım artışının, ithal fosil yakıt ve emisyon maliyetlerinde on birim tasarruf yaratacağını görüyoruz” şeklinde konuştu.
Dünyadaki enerji krizi ve buna yönelik çözümler ile Türkiye’de yenilenebilir enerjinin gelişimi, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından Sabancı Center’da düzenlenen ‘Dünya Enerji Krizi: Çözümler & Yenilenebilir Enerjinin Rolü’ başlıklı bir konferansta ele alındı.
IICEC’ten yenilenebilir enerji konusunda sektörde bir ilk ve öncü çalışma
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın, online olarak yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan konferansta Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol da ‘Kynote Konuşmacı’ olarak yer aldı. Konferans kapsamında, IICEC tarafından hazırlanan ve sektörde bir ilk, aynı zamanda öncü çalışma olan “Türkiye Yenı̇lenebı̇lı̇r Enerji̇ Görünümü 2022 Raporu”un lansman sunumu da IICEC Direktörü Bora Şekip Güray tarafından yapıldı.
Konferansın ardında düzenlenen ve üst düzey panelde ise, iş insanları; dünyada yaşanan enerji krizini ve yenilenebilir enerji alanındaki son gelişmeleri sektör ve şirketler açısından değerlendirdi.
Güler Sabancı: “IICEC, yol gösterici çalışmalarına devam edecek”
Konuşmasında, Dr. Fatih Birol’dan enerji ve iklim alanında en son gelişmeleri ve ufuk açıcı perspektiflerini, IICEC ayrıcalığıyla dinlediklerini vurgulayan Güler Sabancı, şunları söyledi:
“ABD Başkanı Biden’dan Japonya Başbakanı Kişida’ya, Hindistan Başbakanı Modi’den Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a devlet liderleri Dr. Fatih Birol’a mevcut enerji ve iklim konularındaki değerlendirme ve tavsiyeleri için sürekli ve düzenli olarak danışıyorlar. Fatih Birol, liderliği ile Uluslararası Enerji Ajansı’nı küresel enerji ve iklim konularına liderlik eden bir organizasyon niteliğine ulaştırdı. Kendisinin, aynı zamanda IICEC Onursal Başkanı olarak burada bulunması bizler için ayrı bir mutluluk vesilesidir. IICEC’in vizyonuna ve gelişimine verdiği destekler için de kendisine tekrar teşekkür ediyorum.
IICEC, benim ‘Başarı Üçgeni’ olarak, tanımladığım model içerisinde, paydaşları ortak akıl üretmek üzere buluşturmaya devam ediyor. Dünyada ortak akla çok ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz. IICEC’in ekosistem içerisinde çalışmalarını ve etki alanını büyütüyor olduğunu görmekten çok memnunum. IICEC, bu yıl da Outlook serileri kapsamında, Türkiye’nin en önemli fırsat alanlarından olan yenilenebilir enerjiye odaklandı. Analitik bir perspektif sunan, sektörde bir ilk ve öncü çalışmasını, sektör paydaşları ile katılımcı bir anlayışla tamamladı. Bu çalışmaya katılan, emek veren, sektörün tüm oyuncularına, bu konuda katkısı olan üniversiteye, katılımcılarımıza ve çok emeği geçen IICEC ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Çok güzel bir katalog ve kitap olmuş. Bundan sonra da IICEC yine Türkiye enerji ve iklim politikalarının önünü açıcı, karar vericilere ve tüm paydaşlara yol gösterici çalışmalarına devam edecek.
Sabancı Üniversitesi olarak, bilime dayalı yaklaşımlar ve iş dünyasının iş birliklerinden değer yaratılmasına, çok önem veriyoruz. IICEC bu perspektifte, Türkiye’de öncü bir model ve merkezdir.”
“2023 yılında, 2022 yılını bile arayabiliriz”
Dr. Fatih Birol ise, dünyanın içinde bulunduğu enerji krizine bakmak için öncelikle 24 Şubat günü, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği güne bakmak gerektiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
“1970’li yıllarda petrol krizleri oldu ama bugün çok daha farklı bir enerji kriziyle karşı karşıyayız. Rusya, 24 Şubat itibarıyla dünyanın bir numaralı enerji ihracatçısı idi. Bu ülkenin Ukrayna’yı işgali ve sonrasında buna karşı atılan adımlar 1. Global Enerji Krizine neden oldu. Şu anda petrol, doğalgaz elektrik fiyatları hemen hemen dünyanın her yerinde almış başını gidiyor. Dünyanın birçok ülkesinin hatta tamamına yakınında enflasyon oranları 40 yıldır görmediğimiz seviyelere ulaşmış durumda. Dünyadaki birçok ülke ki, buna AB’de dahil resesyona girme tehlikesiyle karşı karşıya. Arkadaşlarımız, ‘2022 yılı kötü bir yıl oldu, Allah’tan geride bırakıyoruz’ diyor. Gerçekten doğru, ama bence popülist bir yaklaşım çünkü; 2023 çok daha zor bir yıl olacak. Yani 2022’yi arama durumumuz bile olabilir. İki tane soru var. Birincisi; ‘ülkeleri kriz nasıl etkiliyor ve nasıl etkileyecek?’ Bunun için üç bölgeye bakmak gerekiyor; gelişmekte olan ülkeler, Avrupa ve Rusya.
“Global enerji krizi; gelişmekte olan ülkeleri, Avrupa’yı ve Rusya etkileyecek”
Gelişmekte olan ülkeler; önümüzdeki yıllarda mevcut global enerji krizinin 1 numaralı kurbanı bu ülkelerin ekonomisi olacak. İkincisi Avrupa. Bu kriz bittiği zaman Avrupa’nın özellikle de kıtanın motor gücü olan büyük ülkelerin oturup enerji ile ilgili bir özeleştiri yapmaları gerekecek; ‘Biz niye on yıllar boyunca enerjimizin büyük bir kısmını tek bir ülkeye bağladık’ diye. Biz, Avrupa’da beş yılda bir enerji incelemesi yapıyor, rapor hazırlıyoruz. Son yaptığımız tavsiyelerden bir tanesi; enerji ithalatınızı çeşitlendirin ve tek bir ülkeye bağlanmayın idi. Şimdi Avrupa bunun cezasını çekiyor. Şu an itibarıyla Avrupa bu kışı geçirecek gibi gözüküyor ama bence esas sorun 2023-2024 kışı olacak. Üçüncüsü de Rusya. Rusya, dünya enerji sisteminin köşe taşlarından bir tanesiydi. Rusya ekonomisinde enerji ihracatından elde edilen gelirler son derece önemli. 24 Şubat itibarıyla Rusya’nın toplam petrol ihracatının yüzde 55’i, yine toplam doğalgaz ihracatının yüzde 65’i Avrupa’ya gidiyordu. Avrupa, parasını zamanında ödeye, son derece iyi bir müşteriydi. Rusya en büyük müşterisini günden güne kaybetti. Rusya’nın Avrupa’yı ikame edecek yeni pazarlar bulması çok zor. Orada ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacak ve önemli gelir kaybına neden olacak. Enerji konusunda 24 Şubat’ta çok önemli bir rol oynayan Rusya’nın dünya ölçeğinde rolünün değişeceğini ve daha değişik bir rol olacağını söylemek mümkün. Dolayısıyla global enerji krizi her üç bölge için de iyi şeyler getirmiyor diyeiliriz.
“Yenilenebilir enerjide bugün dünyada muazzam bir gelişme var”
İkinci soru da ‘Bu kriz, temiz enerjiye geçişi hızlandıracak mı yoksa yavaşlayacak mı?’ Tespitlerimiz; bu mevcut global enerji krizinin temiz ve güvenli enerji teknolojilerine geçişi hızlandıracağı şeklinde. Bunun için de birkaç tane gerekçeye bakabiliriz. İlki; birçok ülke acil programlar finansal ve yasal programlar çıkartıp, temiz ve güvenli enerji teknolojilerini kendi ülkelerinde hızlandırdılar. Yenilenebilir enerjide bugün dünyada muazzam bir gelişme var. Önümüzdeki beş yıl içerisinde dünyadaki yenilenebilir enerji kapasitesi 2400 Gigavat artacak. Bu dünyanın son 20 yılda yaptığı artışa bedel bir orandır. Özellikle bütün dünyada güneş ve rüzgar olmak üzere hızlı bir artış görüyoruz. Yine enerji verimliliğinde de çok önemli bir artış var. Bu yıl, enerji verimliliğindeki artış, ortalama yıllardaki artışın iki misli kadar oldu. Bunun da nedeni yine hükümetlerin hem teşvik getirmeleri hem de bu alanda attıkları adımlar. Üçüncüsü; elektrikli arabalar. 2019 yılında dünyada satılan her 100 arabanın 4’ü elektrikliyken, bugün dünyada satılan her 100 arabanın yaklaşık 15’i elektrikli. Tahminlerimize göre, 2030 yılında dünyanın en büyük üç pazarı Amerika, Çin ve Avrupa’da satılacak her iki arabanın bir tanesi elektrikli olacak.
“2022 temiz enerji teknolojilerinin tarihi bir ivme kazandığı bir yıl olacak”
Bir başka gösterge de temiz enerjideki hızlanmadır. Yine aynı şekilde şu anda dünyada nükleere ciddi ve çok hızlı bir geri dönüş var. Yani; global enerji krizinden hükümetlerin verdiği tepki, bizim tahminimize göre temiz ve güvenilir enerji teknolojisine geçişi hızlandıracaktır. Bunun üç nedeni var; birincisi enerji güvenliği, ikincisi sanayi politikaları üçüncüsü de iklim değişikliğiyle ilgili gelişmelerdir.
2022 yılı birçok insan için özellikle de Ukrayna’da yaşayanlar için son derece acı oldu. İleride 2030’da bugüne baktığımız zaman 2022’yi sadece zor ve acı bir yıl olarak hatırlamayacağız, aynı zamanda temiz enerji teknolojilerinin tarihi bir ivme kazandığı bir yıl olarak hatırlayacağız.
“Türkiye’deki yenilenebilir enerjinin 5 yılda yüzde 65’e yakın büyüyeceğini düşünüyoruz”
Dr. Fatih Birol, bir soru üzerine de Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında çok büyük bir sıçrama yaptığını belirterek, “Biz IEA olarak, Türkiye’deki yenilenebilir enerjinin önümüzdeki 5 yılda üçte iki oranında, yani yüzde 65’e yakın büyüyeceğini düşünüyoruz. Bu büyüme anlamında; Avrupa’nın ilk 4’üne, dünyanın da ilk 10’u arasına girmek anlamına geliyor. Potansiyelimiz çok fazla. Güneş, rüzgar, jeotermal, hidroelektrik… Türkiye’de umarım bu krizden bu şekilde, yenilenebilir enerjisini daha da artırarak çıkabilir” şeklinde yanıtladı.
“Türkiye yenilenebilir enerjide bir birim yatırımdan on birim ekonomik katkı sağlayabilir”
Konferansta IICEC tarafından hazırlanan ve sektörde bir ilk olan “Türkiye Yenı̇lenebı̇lı̇r Enerji̇ Görünümü 2022 Raporu”nun lansman sunumu ise, IICEC Direktörü Bora Şekip Güray tarafından yapıldı. Hazırladıkları çalışmada, tüm paydaşlara yenilenebilir enerjide daha güçlü 7 somut öneri sunduklarının altını çizen Bora Şekip Güray, şöyle devam etti:
“IICEC, ‘Türkiye Yenilenebilir Enerji Görünümü’ çalışmasına göre, 2050 yılına kadar, Türkiye elektrik üretiminde yenilenebilir enerji oransal katkısıiki kat, toplam enerji sisteminde ise yenilenebilir enerji katkısı dört katın üzerinde artış gösterebiliyor. 2050 yılında Yüksek Senaryo’da elektrik üretiminin %90’a yakını yenilenebilir enerjiden karşılanabiliyor. En hızlı büyüme güneş ve rüzgarda gerçekleşirken, bu iki kaynağın elektrik üretimine katkısı oransal olarak dört kat artışla 2050 yılında üçte ikiye ulaşıyor. IICEC analizlerinde, fosil yakıt ağırlığı büyük oranda azalırken, bu gelişim Türkiye enerji ekonomisine ve çevresel performansına kritik kazanımlar sunuyor.
Özellikle yenilenebilir enerji odaklı ve verimli bir elektrik sistemi için yapılacak yatımlar, Türkiye’nin fosil yakıt ithalatını ve emisyon envanterini büyük oranda azaltacaktır. Bu da daha güvenli ve temiz enerji geleceğinin en önemli destekçisi olacaktır. Bir birim elektrik yatırım artışı ithal fosil yakıt ve emisyon maliyetlerinde on birim tasarruf yaratacaktır. Yenilenebilir enerjide verimli ve güçlü büyümeyi desteklemek üzere; piyasa gelişiminde, yatırım ortamında, finansmanda, şebekelerde, teknolojik gelişimde ve stratejik hedeflerde gelişim kritik olacaktır”.
IICEC, ‘Türkiye Yenilenebilir Enerji Görünümü’; Türkiye’nin yenilenebilir enerjide ve ilgili teknolojilerde, enerji güvenliği, temiz enerji dönüşümü, rekabetçi ve teknoloji-odaklı sanayi gelişimi için çok boyutlu fırsatlar sunan, yüksek büyüme potansiyelinin değerlendirilmesi için insan kaynağı gelişimi odağı da dahil tüm paydaşlara 7 somut öneri sunuyor:
- 2050 yılında 250 GW’nin üzerinde toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü ile yüzde 85’in üzerinde yenilenebilir elektrik üretim payına, nihai enerji talebinde yüzde 50 toplam yenilenebilir payına ulaşılmasını ve buna yönelik yol haritalarının kaynakları, teknolojiler ve sektörler bazında belirlenmesi.
- Verimli, derinlikli, maliyetleri yansıtan, öngörülebilir bir elektrik piyasası işleyişi için sürdürülebilir yatırım ve finansman modellerinin geliştirilmesi, böylelikle proje stoğunda güçlü büyümenin sağlanması.
- Elektrik sisteminin omurgasını oluşturan şebekelerin kapasitesinin ve esnekliğinin, uzun vadeli dinamik planlama ile desteklenen teknoloji odaklı yatırımlar ile güçlendirilmesi.
- Rüzgar ve güneş teknolojisinde gelişimin, tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğini, Türkiye’nin bölgesel temiz enerji teknolojileri üretim üssü olmasını destekleyecek şekilde sürdürülmesi; enerji depolama ve yeşil hidrojen üretimi teknolojilerinde gelişmelerin hayata geçirilmesi.
- Binalarda, sanayide, ulaşımda ve diğer enerji tüketicisi sektörlerde temiz elektrifikasyona ek olarak, doğrudan yenilenebilir enerji katkısının da en az üç kat artırılmasını temin ederek, enerji güvenliği ve temiz enerji dönüşümünün desteklenmesi.
- Değer zincirinde enerji verimliliği potansiyelinden ve dijitalleşme çözümlerinden faydalanarak, yenilenebilir enerji ekosistemlerindeki büyümenin yüksek katma değerli fırsatlara dönüştürülmesi.
- Yenilenebilir enerjide güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi ve rekabetçiliği destekleyecek, nitelikli insan kaynağının ve girişimcilik ekosistemlerinin geliştirilmesi.
PANEL
Enerji krizi ve yenilenebilir enerjinin önemi sektör ve şirketler açısından değerlendirildi
Konferansta Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde ise dünyada yaşanan enerji krizi ve yenilenebilir enerji alanındaki son gelişmeler değerlendirildi. Panelde Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı, Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, ING Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Semra Kuran ve Sanko Enerji Grubu CEO’su Hakan Yıldırım konuşmacı olarak yer aldı.
“Krizler fırsatları da beraberinde getiriyor”
Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler:
“IICEC raporu, analitik bir perspektifle hazırlandı. Günümüzde bir yandan enerji dönüşümü gündemi hızla ilerlerken, diğer yandan Rusya- Ukrayna Savaşı, Avrupa’daki enerji güvenliği tartışmaları ve enerjide rekor fiyatlar yaşanıyor. Krizler, aynı zamanda fırsatları da beraberinde getiriyor. Hatta dünya savaşlarında, dünyanın en büyük inovasyonları, yenilikleri ortaya çıkıyor. Rusya- Ukrayna Savaşı’nın oluşturduğu ortam da temiz ve güvenilir enerji alanındaki gelişime çok önemli katkılar yaptı. Temiz ve güvenilir enerji teknolojilerinin ekonomisinin de rekabetle oluşacak fayda ile makul seviyelere gelebileceğini ümit ediyorum.”
“Türk yatırımcılar, enerji için son derece pozitif ve istekli”
Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak:
“Enerjide yaşanan krizin önüne geçmek için değişim ve dönüşümün bir günde olamayacağı aşikar. Yenilenebilir enerji tesislerinin kurulması, batarya ve depolama sistemleri için gerekli olan sürdürülebilir madenciliğin yapılabilmesi ve tesislerin kurulması için uzun zamana ihtiyaç var. Enerji alanında Türk yatırımcısına baktığımızda, yatırımcı son derece pozitif ve istekli. Ancak görüyoruz ki Avrupa’da yatırım yapmak Ortadoğu ile karşılaştırıldığında daha maliyetli ve rekabet daha zor. Biz de Avrupa’daki şarj istasyonu yatırımlarımızda bunu görüyoruz. Türk yatırımcıların ülkemizdeki yatırımların yanı sıra yenilenebilir enerji alanındaki fırsatlar ve teşvikler nedeni ile rotasını Ortadoğu, Hindistan ve Amerika’ya çevirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde keşfi yapılan Karadeniz gazına da çok önem veriyorum. Bahsedilen seviyelere ulaştığında Türkiye’nin her anlamda avantaj yakalayacağını düşünüyorum.”
“Yeni bir enerji ekonomisinin doğuşuna tanıklık ediyoruz”
Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı:
„Bugün iklim krizi ve enerji krizinin ortasında büyük bir enerji dönüşümüne, yeni bir enerji ekonomisinin doğuşuna tanıklık ediyoruz. Geçmişte biyoyakıtlardan, kömüre oradan petrole doğru, yakıtların kullanımının birbirine eklenmesiyle enerji dönüşümü döngüleri büyük çalkantıları ile birlikte yaşandı. İklim krizi ise, tüm dünyayı bazı kaynakları denklemden çıkarması gereken bir sürece soktu. İklim ve enerji krizleri birbirine bağlı ve biz de ikisine hızlıca cevap vermek zorundayız. Bugün verilecek doğru yatırım kararları; temiz ve güvenli, maliyeti tüketiciler tarafından karşılanabilir bir enerji geleceği için tarihi dönüm noktası niteliğinde. Bu dönüm noktasında da enerji krizinin ortasında alınan kararların temiz enerji dönüşümü çok büyük ölçüde hızlandırdığını görüyoruz.
Enerji arz güvenliği, enerjinin uygun maliyetle tedarik edilmesi ve 2053 net sıfır hedefi çerçevesinde ülkemizin enerji politikası; yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği potansiyellerinden azami faydalanmayı hedefliyor. 2053 net sıfır hedefi, Yeşil Mutabakat çerçevesinde Sınırda Karbon Düzenlemesi ülkemizin temiz enerjiye dönüşümünü hızlandıracak önemli unsurlar. Yenilenebilir enerji potansiyeli açısından şanslıyız, ancak halihazırda bu potansiyelin çok küçük bir kısmından faydalanıyoruz. Bu potansiyeli hayata geçirmede kanun koyucuyu, finans kuruluşlarını ve yatırımcıları ortak faydada buluşturacak öngörülebilir, sürdürülebilir yatırım ve finans mekanizmaları hayati rol oynayacak.”
“TOGG’un elektrikli araçları için 400 Shell istasyonu belirlendi”
Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem:
“Öngörülebilir ve vereimli enerji piyasası gelişimini kritik buluyorum. 2022’de savaş ve yaşanan insanlık dramı, enerji güvenliği riskleri, iklim değişikliği endişeleri, hızla yükselen enerji fiyatları, küresel enflasyon ve resesyon beklentisi gündemdeydi. Bu şartlar altında enerji dönüşümü devam edecek, hatta yenilenebilir ile sıfır ve düşük karbonlu enerji yatırımları hızlanarak artacak. Dünyada enerji sistemleri değişirken, Shell de öncü bir rol oynuyor. Shell olarak, hedefimiz 2050’ye kadar net sıfır emisyonlu bir enerji işletmesi olmak. Bugün dünyanın en büyük biyoyakıt üreticilerinden biriyiz ve hidrojen üretimi için küresel elektrolizör kapasitesinin %10’una sahibiz. 2030’a kadar yılda yaklaşık 560 Teravat saat elektrik satmayı hedefliyoruz. 2020’de yaklaşık 60.000 bin olan elektrikli araç şarj ağımızı, 2021’in sonunda yaklaşık 90.000’e çıkardık. 2025’e kadar 500.000’in üzerine ve 2030’a kadar 2,5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz.
Shell Türkiye olarak, bir yandan kendi faaliyetlerimizde verimlilik, tasarruf, yenilenebilir enerji kullanımı ve güneş paneli yatırımları ile karbon ayak izimizi azaltmaya çalışırken, diğer yandan da sıfır veya düşük karbon yoğunluğuna sahip ürünleri müşterilerimizin kullanımına sunmayı amaçlıyoruz. Shell & Turcas olarak, elektrikli araç kullanıcılarına kesintisiz bir deneyim yaşatmak için Türkiye’nin elektrikli otomobili TOGG’un, elektrikli araç şarj çözümleri sunan Trugo şirketi ile iş birliğine imza attık. Trugo ve Shell & Turcas olarak, 81 ilde 180 kWs üzeri şarj cihazları ile tüm elektrikli araç kullanıcılarına hizmet vermek için birlikte çalışacağız. Bunun için de öncelikle 400 Shell istasyonu belirlendi.
“Yenilikçi çözümlerle 2050 yılı net sıfır hedeflerimize ilerliyoruz”
ING Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Semra Kuran:
“Bugün karşı karşıya olduğumuz küresel sorunların çözümünde enerji kritik bir role sahip. Net sıfır bir dünya için yapılan yatırımların yüzde 50’den fazla artması beklenen bu dönemde yenilenebilir enerji yatırımları en büyük payı alacak. Bu doğrultuda finans kurumlarının, bu yatırımların sürdürülebilirlik odağında gerçekleşmesini sağlamak üzere yeşil finansman araçları geliştirmeleri, müşterilerine danışmanlık sunmaları ve gerekli çerçeveleri ve standartları oluşturmaları stratejik bir önem taşıyor. 1990’lardan bu yana sürdürülebilirlik hareketine öncülük eden bir kurum olan ING olarak, bu alanda yenilikçi çözümlerle 2050 yılı net sıfır hedeflerimize doğru ilerliyoruz. Bir yandan kendi operasyonlarımızdan kaynaklı etkileri minimize ederken, bir yandan da müşterilerimiz ve iş ortaklarımızın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarında rol oynayan ürün, hizmet, çözüm ve standartlar geliştiriyoruz. Aynı zamanda içinde bulunduğumuz toplumların bu alanda farkındalık kazanmalarına önem veriyoruz. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası platformlarla yaptığımız iş birlikleri ve üyeliklerle çalışmalarımıza güç katıyoruz. Bunun bir yansıması olarak, IICEC ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğinin hem kendi iklim eylemi çalışmalarımızı güçlendirmesi hem de toplumsal, ekonomik ve çevresel dönüşüme hizmet etmesi nedeniyle çok kıymetli buluyoruz.”
“Türkiye son 15 yılda rüzgar ve güneş başta olmak üzere ciddi atılımlar yaptı”
Sanko Enerji Grubu CEO’su Hakan Yıldırım:
“Türkiye olarak, yenilenebilir enerji teknolojilerinde nasıl bir yol haritası izlememiz gerektiğine odaklanmamız gerekiyor. Bugün ülkemizde enerji sektörünü hem heyecanlandıran hem de düşündüren çok önemli konular var. Sektörün en büyük kaygısı şüphesiz belirsizliktir. Buna karşın heyecanlandıran konular da yok değil. Heyecanlandıran konuların başında ise, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, yenilenebilir enerjinin stratejik öneminin bir daha asla unutulamayacak şekilde anlaşılması geliyor. Dolayısıyla teknolojinin verimliliğinin arttığı, maliyetinin düştüğü süreçleri yaşayacağımız bir gerçek. Başta güneş enerjisi olmak üzere elektrikli depolama ve hidrojen alanlarında yaşanacak gelişmeler, sektör genelinde büyük heyecan uyandırıyor.
Türkiye özellikle son 15 senede rüzgar ve güneş alanları başta olmak üzere yenilenebilir enerji alanında ciddi atılımlar yaptı. Bugün artık rüzgar alanında türbinlerin yüzde 55-60’ı yerli olarak imal edilebiliyor. Güneşte hammaddeden yani polisilikondan itibaren üretim kabiliyeti mevcut. Yine bataryada modül imalatı var, şimdi ise hücre imalatını gerçekleştirecek firmalar yatırımlarına başlamış durumda. Bu imalat gücünü desteklemek lazım. Yerel talep yaratmalıyız. Sektörün önünü adını açabilecek adımlara ihtiyaç var. Şirketler yerel pazardan kazandıkları ile yeni geliştirmeler yapacaklar, imalatlarını ucuzlatacaklar ve küresel pazarlarda rekabetçi olabilecekler.”