Kadına yönelik şiddetin sadece maruz kalan kadınları değil, aileleri ve tüm toplumu etkilediğini belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, şiddetin önlenmesinde sağlıklı toplumsal ve kültürel değer yargılarının ön planda olmasının ve pekiştirilmesinin sağlanması gerektiğini söyledi. Çekin, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında ailelerin ekonomik, eğitim ve hukuksal yönlerden psikologlar ve sosyal çalışmacılar tarafından korunması ve güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada kadına yönelik şiddetin psikolojik etkilerini değerlendirdi.
Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, günümüzde insan hakları ihlali olarak sıklıkla rastlanılan kadına yönelik şiddeti, “kadınların cinsiyetleri sebebi ile maruz kaldıkları cinsel, fiziksel, özgürlük haklarından yoksun bırakılma ya da psikolojik olarak kişiye acı verebilecek eylemler bütünü” olarak tanımladı.
Saldırgan davranışlar öğreniliyor
Saldırgan davranışların büyük ölçüde öğrenilmiş davranışlar olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Kadınların doğdukları andan itibaren hatta doğum öncesinde maruz kalmaya başladıkları bir tür olan kadına şiddet, toplumumuzun büyük bir çoğunluğunu etkileyen bir konu iken çözüm üretmekte de zorlandığımız bir konudur. Saldırgan davranışlar öğrenme, pekiştirme, taklit, saldırganlık özendiricileri ile ilgili bir süreçtir. Bunlar büyük ölçüde öğrenilmiş davranışlardır ve öğrenmenin pekiştirmesi sürecin daha kalıcı ve baskın hale gelmesine sebep olmaktadır.” diye konuştu.
Kadına yönelik şiddetin farklı sebepleri var
Şiddetin temelde bireylere zarar veren bir unsurken kadınlara yönelik şiddetin neden daha fazla olduğunun da akıllarda soru işareti uyandırdığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, bu noktada kadına yönelik şiddetin altında yatan bazı bireysel ve toplumsal sebepler bulunduğunu söyledi. Bu sebeplerin de toplumsal, bölgesel, aile, bireysel alt alanlar olarak çeşitlere ayrıldığını kaydeden Solin Çekin, “Aile içerisinde ve toplumda kadınlara verilen daha düşük değer, biyolojik ve bireysel etkenler, kültürel açıdan ataerkil toplumlarda cinsiyetler arası eşit olmayan ilişkiler, evlilikte uyumsuzluk, yoksulluk, eşitsizliği körükleyen politikalar, yüksek suç işleme oranı, alkol ve madde kullanımının artması, çocukluk çağında yaşanan şiddet, erkek otoritesi, cinsel kimlik, şiddet içeren dizi ya da film denetimsizlikleri, şiddete bulaşmış arkadaşların varlığı ya da psikolojik nedenler, kişilik bozukluklar olarak sayılabilir.” dedi.
Kadına yönelik şiddet, tüm toplumu etkiliyor
Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, kadına yönelik şiddetin tüm toplumu etkilediğini belirterek gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. “Toplumumuzda ve kültürümüzde kadına yönelik şiddetin hayatımızın bir gerçeği olmakla birlikte sadece şiddete uğrayan kadını değil, tüm aile bireylerini ve daha genelde tüm toplumu önemli ölçüde etkilemektedir” diyen Çekin, bu açıdan ailelerin ekonomik, eğitim ve hukuksal yönlerden psikologlar ve sosyal çalışmacılar tarafından korunması ve güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Sağlıklı değer yargıları pekiştirilmelidir
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çok yönlü hareket edilmesi gerektiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Toplum içerisinde argo ve küfürlü konuşmaların normalleştirilmesi, şiddetin bir disiplin yahut adalet sağlama aracı olarak görülmesi, kadınların şiddet görmeyi hakkediyorum algılarının olması ki çoğunlukla karşı tarafın değersizlik ve yetersizlik hissettirmesi ile alakalı da olabiliyor, şiddetin tolere edilmesi, çocuk gelinlerin varlığı ve göz yumulması gibi eksik ve yanlış noktaların da çalışılmasının önemi bulunmaktadır. Bu açıdan sağlıklı toplumsal ve kültürel değer yargılarının ön planda olması ve pekiştirilmesi sağlanmalıdır.” tavsiyesinde bulundu.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde devlet kurumlarının da alması gereken önlemler olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, şunları söyledi:
“Elbette devlet tarafından da kişinin kendini güvencede hissetmesi önemli bir nokta. Sığınma evlerinin yeterliliği ve gizliliğin sağlanabilmesi, toplum içerisinde cinsiyet dengesizliği ve kadına yönelik şiddet üzerine ülkece imzalanan sözleşmeler ki bizim için İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi kilit noktalarımızdan biridir. Mevcut duruma dayalı şiddetin mağdurlarından kadına ayrıca önem vermekle beraber çocukların korunmasını da içermektedir. Sözleşmede kadın terimi yalnızca yetişkin kadınları değil, 18 yaşından küçük kız çocuklarını da kapsamakta ve bu yönde uygulanacak politikaların nasıl olacağını belirlemektedir. Sözleşmenin öncelikli vurgusunun şiddeti önleme çabası olması ve bu politikaları benimseyip yol haritası çıkarmak toplumu da daha güvende hissettirecektir.”
Şiddete maruz kalındığında ilgili kurumlar aranmalıdır
Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, şiddete maruz kalındığında valilik, polis merkezleri, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve Sağlık Hizmetleri Birimleri’ne başvurulabileceğini ayrıca Alo 183 Sosyal Destek Hattı ve 112 Acil Çağrı merkezlerinin aranabileceğini söyledi. Çekin, aynı zamanda Kadın Destek Sistemi (KADES) Şiddet İhbarı için bir mobil uygulama olarak kadınlara destek sunduğunu da söyledi.