Ericsson’un yeni yayımladığı Enerji Eğrisini Kırmak raporu, iletişim hizmeti sağlayıcılara (İHS) 5G’nin ölçeğini genişletmenin efektif yollarını açıklıyor. Rapor, hem iş hedeflerine ve sürdürülebilirlik amaçlarına ulaşmalarına hem de enerji ve maliyet verimliliğini yüksek tutabilmelerine yönelik tavsiyelerde bulunuyor.
2020’de ilk defa yayımlanan raporda Ericsson, mobil ağları işletmenin yıllık küresel enerji maliyetini yaklaşık 25 milyar ABD doları olarak hesaplıyor. Bu raporu izleyen yıllarda enerji krizi ve artan enflasyonla şekillenen küresel ekonomik zorluklarla birlikte, bu rakamın artması bekleniyor.
Bu gelişmeler, İHS’lerin ağ operasyonları çerçevesinde daha verimli ve sürdürülebilir bir yaklaşım gütmesinin gerekliliğini daha da vurguluyor. Ericsson’un güncellenen ‚Enerji Eğrisini Kırma Yolunda‘ raporu, İHS’leri bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik desteklemeyi amaçlıyor.
Konuyla ilgili yorum yapan Ericsson Başkan Yardımcısı ve Şirketin Ağlardan Sorumlu Başkanı Fredrik Jejdling şu ifadelere yer verdi: “5G bağlantısının küresel kullanımları devam ederken, enerji bilinciyle oluşturulmuş ve geleceğe hazır bir portföyün sağlayacağı faydalar daha belirgin hale geliyor. Ancak, bu tür bir portföyün ağ genelinde enerji tüketiminde sağladığı büyük ölçekli tasarrufların başka eylemlerle de güçlendirilebileceği aşikar.”
Jejdling sözlerine şöyle devam etti: “Bundan sonraki süreçte ‘aynı tas aynı hamam’ gibi bir yaklaşım güdemeyiz. Küçük çaplı değişiklikler yerine daha geniş kapsamlı ağ değişikliklerinden ve modernizasyondan yararlanmalıyız. Enerji tasarrufu işlevlerini etkin kılmak adına son teknolojiyi kullanmalı ve enerji kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Basitçe söylemek gerekirse, farklı düşünmemiz gerekiyor.”
Bir önceki rapordan bu yana 5G, dünya çapında 200’den fazla ağda kullanıma geçti. Güncellenen rapor, 5G’nin ölçeğinin sürdürülebilirlik ön planda tutularak nasıl artırılabileceğine ve geleneksel endüstri yaklaşımına meydan okuyarak toplam ağ enerji tüketiminin nasıl azaltılacağına ilişkin üç adımı genel hatlarıyla ortaya koyuyor.
- Farklı planlama yapmak: Sürdürülebilir bir ağ gelişimine odaklanmak; iş ve sürdürülebilirlik hedeflerini destekleyen ağ planlaması ve operasyonuna olanak tanımak adına şirket hedeflerine ve ağın gerçek dünyadaki durumuna yönelik bütünsel bir bakış açısı benimsemek.
- Farklı şekilde konuşlandırmak: Mobil ağın toplam enerji tüketimini azaltmak için 5G’yi ölçeklendirirken mevcut ağı etkin bir şekilde modernize etmek.
- Farklı bir işletme yaklaşımı benimsemek: Kullanımda olan donanımın trafik performansını asgari oranda enerjiyle en üst düzeye çıkarmak adına yapay zeka/makine öğrenimi ve otomasyondan yararlanmak.
Bir mobil ağda en fazla enerjiyi tüketen bileşenler radyo erişim ağı (RAN) ürünleri ve çözümleri olduğu için, rapor, İHS’lerin enerji verimliliği sağlayan yeni nesil ürünler piyasaya çıktıkça RAN enerji tasarruflarına sürekli olarak öncelik vermesi gerektiğinin altını çiziyor. Bu, mükemmel bir kullanıcı deneyimi sunarken enerji kullanımının kontrol altında tutulmasını sağlayacak en iyi yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor.
Rapor, mobil ağların enerji tüketiminin yukarı yönlü gidişatına dur demek için ağ evrimi, genişlemesi ve operasyonuna bütünsel bir bakış açısı getirilmesini öneriyor. Bu yaklaşımın, katlanarak artan veri trafiği sorununun çözülmesine de yardımcı olması bekleniyor.
Rapor, yeni ve gelişmiş kullanım senaryolarıyla 5G’nin kapsamını ve faydalarını artırırken enerji verimliliğinin, sürdürülebilirliğin ve maliyet verimliliğinin nasıl yüksek bir düzeyde tutulabileceğine ilişkin yönergeler sunuyor ve böylece İHS’lerin genel hedefe, yani 2050 yılına kadar öngörülen *Net Sıfır hedefine ulaşmasına yardımcı oluyor.
*Net Sıfır Nedir: BİT endüstrisi, yatırımcılar ve düzenleyicilerin talep ettiği kritik ve katlanarak artan iklim eyleminin gerçekleşmesinde belirleyici bir rol oynamanın yanı sıra, toplam küresel endüstriyel emisyonları yüzde 15’e kadar azaltma potansiyeline sahiptir. Tüketicilerden, müşterilerden ve tedarik zincirinin genelinden gelen yoğun baskılarla söz konusu talepler artmaktadır. Bu talepleri karşılamak ve Paris Anlaşması’nın belirlediği küresel 1,5°C hedefine uymak adına, işletmelerin, 2030 yılına kadar toplam emisyonları yarıya indirme ve 2050 yılına kadar Net Sıfır’a ulaşma taahhüdüyle, bir Net Sıfır zaman çizelgesi doğrultusunda iklim hedefleri belirlemek üzere eksiksiz bir değer zinciri yaklaşımı benimsemeleri gerekiyor. Net Sıfır’a ulaşma hususunda enerji tüketimini azaltmak ve eğriyi kırmak büyük önem taşıyor.