Bolu’nun Gerede ilçesindeki bir jelatin fabrikasında arıtma vana odasındaki vanayı kontrol ederken gaza maruz kalarak zehirlenen 4 işçiden 3’ü hayatını kaybetmesi fabrikalardaki İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) konusunu gündeme getirdi. Araştırmalara göre iş kazalarının yüzde 98’i, meslek hastalıklarının yüzde 99’u önlenebilirken, gerekli önlemler alınmadığı için her yıl iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı birçok kayıp yaşanıyor.
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı PhD Şebnem Akman Balta merak edilenleri anlattı.
İşveren sorumlu
‚İşyerlerinde her zaman güvenlik ve sağlık öncelik olmalı‘ diyen Balta, fabrikalarda alınması gereken önlemler hakkında „6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında kanunun öngördüğü asgari standartlarda alınması gereken sağlık ve güvenlik tedbirlerini yerine getirmemek en alt düzeydeki yöneticiden, şirket ortaklarına kadar tüm seviyelerdeki kişilerin müteselsil sorumluluğunu ortaya çıkarmaktadır“ ifadelerini kullandı.
‚İş yeri kapatılabilir‘
Bir iş kazası veya meslek hastalığı olmasa dahi işletmede yapılacak denetimler sırasında tespit edilecek eksiklikler işletmenin faaliyetinin durdurulmasına kadar uzanan pek çok yaptırımı doğurabileceğine dikkat çeken Balta, önlem alınmayan iş yerlerini çalışanların şikâyet edebileceğini söyledi.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 417/2’de yer alan „İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür“ maddesini hatırlatan Balta, „Madde metninde yer alan gerekli her türlü önlem ifadesi, işverenin yükümlülükleri bakımından herhangi bir sınırlandırma yapılmayacağına işaret etmekte olup mevzuatta açıkça öngörülmemiş olsa bile işverene işin niteliğine göre teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı her tür önlemi alma yükümü yükler. Önlemek ödemekten daha ucuzdur“ dedi.
Balta, iş yerinin sorumluluklarını ise „işyerinde risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmak, iş sağlığı ve güvenliği için her tür önlemi almak, önlemlere uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri bilgilendirmek ve eğitmek, işçilerin görüşünü almak ve katılımını sağlamak“ olarak sıraladı.
‚Önlem yoksa işçi çalışmayabilir‘
İşçilerin önlem alınmayan kurumlarda çalışmama hakkı bulunduğunu dile getiren Balta, şunları söyledi: „İş Kanunu kapsamında çalışan ve 6331 sayılı Kanun m. 13 gereği ciddi ve yakın bir tehlikeyle karşı karşıya kalarak çalışmaktan kaçınma hakkını kullanan işçi, gerekli önlemler alınmadığı takdirde kural olarak İş Kanunu m. 24/1,a bendi kapsamında iş sözleşmesini feshedebilir. Hükme göre, işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olursa işçi sözleşmeyi derhal feshedebilir. Burada işin tehlikeli olup olmadığı belirlenirken işçinin yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu gibi sübjektif koşullara dikkat edilmesi gerekir. Tedbirler alındığı andan itibaren işçinin çalışmaktan kaçınması ise Medeni Kanun m. 2 anlamında hakkın kötüye kullanımı teşkil eder.
Çalışmaktan kaçınma hakkının kullanıldığı süre boyunca iş sözleşmesi ayakta kaldığı için işçi ücret ve diğer haklarını almaya devam edecektir.“
Bunlara dikkat!
Balta, iş yerlerinde yaşanabilecek güvenlik sorunlarını ise yangın, elektrik, kaygan zemin, düzensiz çalışma ortamı, termal konfor şartlarının olmaması, hasarlı el aletleri kullanımı, basınçlı ekipmanların bakımsız olması, toz, gürültü, titreşim, havalandırma sistemi olmaması, elle taşıma,
patlama, malzeme devrilmesi, kimyasal sızıntı, zehirlenme, yüksekten düşme, kaynak ışını olarak sıraladı.