in ,

Uluslararası Kayıplar Günü

Tehdit Altındaki Halklar Derneği

Bağdaş kurarak oturan Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana Türkiye'nin çeşitli kentlerinde eylem yapıyor.

Dünya çapında bu korkunç uygulamanın on binlerce kurbanı var

Tehdit Altındaki Halklar Derneği (Gesellschaft für bedrohte Völker), 30 Ağustos Uluslararası Kayıplar Günü’nde, dünya çapında bu korkunç uygulamanın on binlerce kurbanını anıyor. Adi suçlular ve ait oldukları etnik, dini ya da dilsel grubun haklarını savunan insanları ortadan kaldıranlar çoğunlukla otoriter rejimlerdir.

Bağdaş kurarak oturan Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana Türkiye’nin çeşitli kentlerinde eylem yapıyor. 1984-1999 yılları arasında Türk devleti tarafından kaybedilen çocuklarının akıbeti hakkında bilgi talep ediyorlar. Bugün Türkiye’deki Kürt etnik grubunun 17.000 üyesinin kayıp olduğu düşünülmektedir. GfbV’nin Orta Doğu uzmanı Dr. Kamal Sido, „Türkiye’nin AB ile yakınlaşması sırasında, Türkiye’nin bu karanlık yüzü kamuoyunda kısaca tartışıldı“ diye konuştu. „2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından Erdoğan’ın gücünü pekiştirmesiyle birlikte, rejim her türlü açıklama talebini bastırıyor.“ Türk ordusu ve ona bağlı İslamcı milisler de Suriye’de zorla kaybetme eylemleri gerçekleştirmektedir. Türk işgali altındaki bölgelerde çoğu Kürt ailelerden olmak üzere yaklaşık 7.000 kişi kayıp. „Ancak Türk işgali altındaki bölgelerde tam bir adaletsizlik var. Kendilerinin de öldürülme ya da kaçırılma korkusuyla aileler artık kayıp çocuklarını sormuyor,“ diyor.

Meksika’da da kayıp vakaları büyük boyutlara ulaşmıştır. Yaklaşık 100.000 vaka resmi olarak kayıt altına alınmıştır – 2011’de sadece 5.000 vaka vardı. Bildirilmeyen vaka sayısı muhtemelen daha yüksektir. „Bu korkunç artışın sorumlusu, genellikle yolsuzluğa bulaşmış devlet yetkilileriyle işbirliği yapan ya da onlar tarafından göz yumulan organize suç çeteleridir. Kurbanları arasında giderek daha fazla sayıda çocuk yer almaktadır. Bazıları 12 yaşında kadar küçük“ diye açıklıyor GfbV’nin yerli halklar uzmanı Regina Sonk. „Kırsal bölgelerde yerli halk da sürekli olarak kartellerin hedefi oluyor. Örneğin, yerli insan hakları aktivisti Obtilia Eugenio Manuel 2019 yılında kaçırıldı. Çoğu kurbanın aksine, birkaç gün sonra serbest bırakıldı.“ Kayıp vakalarının sadece yüzde 2 ila 6’sı kovuşturmayla sonuçlanmıştır. Devlet yetkilileri, olaya karışan yetkililer ve askeri görevlilerin iç işlemlerinde de düzenli olarak başarısız olmuştur.

Afrika kıtasındaki çeşitli ülkelerde insanlar düzenli olarak kaybolmaktadır. „Bunun sorumlusu sadece birçok eyalette terör estiren Boko Haram ve El-Şebab gibi silahlı gruplar değildir. Bazı hükümetlerin güvenlik güçleri de insanları ortadan kaybetmektedir. Dolayısıyla siviller farklı taraflardan risk altında ve kaybolan sevdikleri için endişeleniyorlar“ diyor GfbV’nin soykırımı önleme ve koruma sorumluluğu uzmanı Nadja Grossenbacher. „Mağdurların istismara uğrama, işkence görme, tecavüze uğrama veya öldürülme riski tüm fail grupları için yüksektir.“ Örneğin Kenya’da terörle mücadele birimi ATPU’nun yanı sıra devletin militarize edilmiş koruma kurumu Kenya Vahşi Yaşam Servisi de insanları ortadan kaybetmekle suçlanıyor. Grossenbacher, „Özellikle Sudan ya da Etiyopya gibi çatışmaların yaşandığı ülkelerde sorun çok büyük olacak“ diyor.

Foto: BirGün

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Abdullah Erol Göksu´s „Berühmtheiten, die ich getroffen habe“

Ausstellung „Erdgesichter“ des Bildhauers Akay