Yaklaşık 35 yıl sigara kullanmasına bağlı olarak henüz 51 yaşında gırtlak kanseriyle tanışan Mehmet Fidan’ı doktora götüren sıkıntısı ise sadece ses kısıklığıydı. Yapılan ilk değerlendirmede tümörün bulunduğu konumu nedeniyle gırtlağının alınabileceği ve bir daha konuşamayacağı söylenmişti. KBB, Baş Boyun Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Zeynep Alkan ve ekibinin gerçekleştirdiği ameliyatla Mehmet Bey bugün sağlıklı şekilde hayatına devam ediyor.
Mehmet Fidan’ın kendi deyimiyle hayatta ikinci virajını aldığı süreç 2,5 yıl önce başladı. Uzun yol tır şoförlüğü yapan 51 yaşındaki Mehmet Bey ciddi bir sigara tiryakisiydi. Boğazıyla ilgili yaşadığı tek şikâyet ise ses kısıklığıydı. Bu durumu önce önemsemedi. Ancak eşinin ısrarları üzerine hekime başvurduklarında akıllarının ucuna bile gelmeyen tanıyı duydular “gırtlak kanseri”…
Mehmet Bey yaşadığı bu süreci şöyle anlattı: “Aslında yaşadığım tek sıkıntı ses kısıklığıydı. Ama kendi sesimden bile rahatsız olabilecek bir noktaya gelmiştim. Bunun yanında herhangi bir ağrım ya da sızım yoktu. Yemek yerken de sorun yaşamıyordum. Eşimin ısrarları üzerine hekime gittiğimizde ise hiç beklemediğimiz o sonucu duyduk. Böyle bir şey hiç aklımıza dahi gelmiyordu. Yapılan incelemeler sonucunda bize gırtlağın alınacağı ve bir daha konuşamayacağımı söylediler. Bunun üzerine farklı arayışlara girerek Zeynep Hoca’ya ulaştık.”
“HASTALIĞIN ERKEN EVREDE OLMASI BÜYÜK ŞANSTI”
Gırtlak kanserinin de birçok kanser türünde olduğu gibi insanlar için korkutucu olabildiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Zeynep Alkan, ama erken evrede tanı konulduğunda yüzde 90’lara varan oranlarda tedavi edilebildiğini söyledi.
Mehmet Bey’in de tanı konduğunda ikinci evrede olduğunu anlatan Prof. Dr. Zeynep Alkan, süreçle ilgili şu bilgileri verdi:
“Mehmet Bey bize gırtlağını kaybedeceği korkusuyla gelmişti. Yaptığımız muayene soncunda tümörün gırtlağın ön kısmından kıkırdağın içine girdiğini tespit ettik. Yeri itibariyle kapalı cerrahi yapılmasına çok imkan sunmayan bir tümördü. Bu nedenle açık cerrahi uyguladık ve gırtlağının bir kısmını ve ses tellerinin tümör olan kısmını aldık. Bu dönemde hastanın besin ihtiyacını gidermek için burnundan ya da midesinden besliyoruz. Boğazından açılan delik de hava yolu sağlamak içindi ve bir süre sonra o da kapatıldı. Ameliyat sonrasında da hastaya en baştan tekrar yutmayı öğrettiğimiz bir rehabilitasyon süreci oldu.”
“SEBEBİNİ BİLDİĞİMİZ TEK KANSER TÜRÜ GIRTLAK KANSERİ”
Gırtlak kanserinin sebebi bilinen nadir kanserlerden biri olduğunu ve buradaki asıl suçlunun sigara olduğunu belirten Prof. Dr. Zeynep Alkan, “Gırtlak kanseri çok az kişide sigara içmeden otaya çıkıyor. Onlarda da HPV denen virüsler, reflü denen kimyasal yanıklar veya genetik faktörler etkili oluyor. Ancak hastalığın mimari sigara. Gırtlak biraz gizli bir organ, akciğer filminde görülmez. Bu nedenle endoskop ve stroboskopik muayene çok değerli, Bununla birlikte bizim için asıl uyarıcı ses kısıklığı. Bu belirtiyi iyi değerlendirmek ve ihmal etmemek önemli” diye konuştu.
Sadece ses kısıklığı değil, kulağa vuran ağrı, boğazda takılma hissi, ağızdan gelen kanamalar ya da yutma zorluğunun da gırtlak kanseri belirtisi olabileceğine işaret eden Prof. Dr. Zeynep Alkan, “Bu belirtileri olanlar, özellikle de sigara alkol kullanıyorsa zaman kaybetmeden hekime başvurmalı” dedi.
“TEDAVİDE HASTA AİLESİYLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMELİ”
Prof. Dr. Zeynep Alkan, gırtlak kanserinde de tedavilerin kişiye özel planlandığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Hastanın genç ya da yaşlı olması. Altta yatan farklı hastalıklarının olması ya da spikerlik, öğretmenlik gibi sesiyle mesleğini sürdüren kişilerin tedavileri farklılaşabiliyor. Bu nedenle hastayı ailesiyle birlikte değerlendirmek gerekir. Hasta, hasta yakını ve hekimin birlikte karar vermesi gereken bir süreç.”
CERRAHİ YÖNTEMİ HASTANIN DURUMUNA GÖRE DEĞİŞİYOR
Gırtlak kanseri tedavisinde önceliğin cerrahide olduğunu söyleyen Prof. Dr. Zeynep Alkan, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Baş boyun bölgesi için ışın tedavisi hastanın hayatında bir kez alabileceği bir yöntem. Dolayısıyla olası bir nüks durumuna karşı ışın tedavisini sonraya bırakmak gerekebiliyor. Çünkü bazı nüksler ikinci bir cerrahiye izin vermeyebiliyor.”
Bugün baş boyun cerrahisinde hastanın durumuna göre farklı cerrahi yöntemler uyguladıklarını anlatan Prof. Dr. Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
“Tümör izin verdiği sürece gırtlağın içinden ulaşılabilecek kapalı cerrahiler uygulanıyor. Ancak Mehmet Bey’de olduğu gibi tümörün kıkırdağın içine girdiği vakalara açık cerrahi gündeme geliyor. Burada da gelişmeler var. Parsiyel cerrahilerle dokuda önemli olan dokuyu çıkardıktan sonra onarım. Ya bölgesel yamalar yapıyoruz ya da başka bölgelerden yamalar koyuyoruz. Böylece hasta yine konuşur ve yemek yiyebilecek halde ameliyattan çıkmış oluyor.”
EN ÖNEMLİ KRİTER TELEFONLA KONUŞABİLME
Ameliyat sonrasında da terapi döneminin çok önemli olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Zeynep Alkan, “Ses terapileriyle hastanın iletişimini sürdürmesini sağlamaya çalışıyoruz. Kişinin en önemli kriteri telefonda konuşması oluyor ve ses telefonda değerlendiriliyor. Yani kişi karşındakine telefonla derdini anlatabiliyor ise veya doğru cinsiyette sesini karşı tarafa duyurabiliyorsa bizim için ilk etapta yeterli. Bu sayede herhangi bir acil durumda kimseye ihtiyaç duymadan hayatını sürdürmesini sağlayabiliyoruz.
“AİLEM HEP YANIMDAYDI”
Ameliyatının üzerinden yaklaşık 2,5 yıl geçen Mehmet Fidan şu an son derece sağlıklı olduğunu ve hastalığı yendiğini söyledi. Bir ciddi deneyimi yaşamış bir hasta olarak da şunları anlattı:
“Şu an ben hayatımın ikinci virajını aldım diyebilirim. Bunu iyi değerlendireceğim. Ben geç de olsa sigarayı bıraktım ama herkese tek önerim sigara içmemeleri. Bu arada yaşadığım tüm süreçte ailenin desteği çok önemli. Benim ailem hep yanımdaydı. Birlikte ameliyata karar verdik ve bugünlere geldik.”