Arat Barış
Meral Şimşek, bir Kürt kadın yazar. Şiir, roman ve öyküleri ile adından söz ettiren Şimşek, çeşitli dergi ve yayınevlerinde editoryal çalışmaların yanı sıra, şarkı sözü yazarlığı ve besteler de yaptı.
Gösterdiği başarılar sonrası birçok yarışmada şiir ve öykü jüriliği yapan Şimşek’in yazıları ve şiirleri birçok dile çevrildi. Kürt PEN, Kürt Edebiyatçılar Derneği ve Mezopotamya Yazarlar Derneği üyesi..
Nar Lekesi (Roman), Mülteci Düşler (Şiir), İncir Karası (Şiir), Ateşe Bulut Yağdıran (Şiir) Arzela (Öykü) kitapları yayınlanan Yazar Meral Şimşek, aynı zamanda farklı tarihlerde Irak’ta Deniz Fırat Şiir Ödülü, Türkiye’de Bin Çiçekli Bahçe Yaşar Kemal Şiir Ödülü, Altın Toprak Ödülleri’nden Diyarbakır’ın En İyi Yazarı, Almanya’da AABF Öykü, UNESCO AABF/KSK Hacı Bektaş-i Veli Mektup Ödülü, Dersim Gemeinde e V.Köln Dersim Tertelesi Öykü Ödülü, İngiltere’de Comma Press Öykü Seçkisi, son olarak da 2022 Thedor Kramer Direniş ve Sürgün Edebiyatı Ödülü‘ne layık görüldü.
Kadın mücadelesi ve toplumsal meseleler üzerine çokça edebi metin kaleme alan Meral Şimşek, kimi yazılarından dolayı yargılandı, ceza aldı ve yargılanmaya devam ediyor.
• Dilerseniz önce sizi tanıyalım. Meral Şimşek kimdir, nerede büyüdü, nasıl yaşadı merak eden okurlar için anlatır mısınız?
1980 Amed doğumlu ve iki çocuk annesi bir Kürt kadın yazarım. Anne tarafı politik baba tarafı yakın zamana kadar apolitik olan iki ailenin savaşı ve Kürde uygulanan vahşet arasında büyüdüm. Yedi kardeşin ortancasıyım. Bir abimi ve ablamı 90’larda yaşanan savaş sürecinde kaybettim. Birçok Kürdün yaşadığı trajedi aslında. Devlet şiddetiyle henüz çocukken tanıştım ve bu bende hem fiziksel hem de ruhsal derin yaralar açtı. Baba tarafının apolitikliği de tüm bunların yanında üzerimizde sarsıcı etkiler oluşmasına ve trajedimizin bir noktada büyümesine sebep oldu aslında. Yoksulluk, savaş, göç, feodal zulüm, devlet şiddeti hepsinin arasında yaşama devam etmek zorunda kalan çocuklar… Kürde yaşatılanların toplamı işte…
• Son öykü kitabınız Arzela çok ses getirdi ve basımının ikinci ayında ikinci basımını yaptı, ödüller aldı. Nedir bunu sırrı, öykülerinizi bu denli benzersiz kılan şey ne?
Öncelikle şunu belirteyim Arzela basıldıktan sonra bir ödül almadı. İçinde bulunan öykülerden bazıları henüz kitap oluşmadan farklı ödüllere değer görüldü. Bunun sırrı nedir bilmiyorum ben sadece hakikati ve düşlerimi yazdım.
• Arzela nasıl ortaya çıktı? Kitabın yaratım sürecinde size ilham veren şey neydi?
Aslında kitaba adını veren Arzela öyküm, benim öykü yolculuğumun miladıdır diyebilirim. İngiltere’de özel bir seçki için bazı Kürd yazarlardan öyküler yazılması istendi. İstenen öyküler bir konsept doğrultusunda yazılacaktı. Bu bağlamda yazacak çok geniş bir alanımız yoktu aslında. Sadece gelecekte Kürdlere dair düşlerimi ve öngörülerimi kaleme aldım. Bugüne dek kaleme aldığım ilk kurgu çalışmam, zaten sonrasında da kurgu yazmadım. Ben yaşamın kendisini kaleme almayı tercih edenlerdenim. Ancak Arzela kurgu olsa da bir noktada yaşanmışlıkları da barındırıyordu. Yazdım ve Arzela İngilizce çevirisi ile seçkiye girmeye hak kazandı. Bu sanırım biraz öykü yazarlığı noktasında beni cesaretlendirdi ve öykü olarak ele almadığım yazılarımın üzerinde çalışmalar yürüttüm ve yazdıklarımı birkaç yarışmaya gönderdim. Her biri ayrı ayrı ödüller almaya başladı. Kadınları yazdım, renk renk kadınlar, trajedileri, umutları ve var etme savaşları. Böylece de 7 öykü ve bir sunum mektubundan oluşan bir kadın öyküleri kitabı ortaya çıktı.
• Son kitabınızla devam edelim. Arzela, Türkiye’de yargılanır ve ceza alırken, kitabın içinde yer alan ve aynı ismi taşıyan Arzela isimli öykünüz İngiltere’de Comma Press Yayınevi tarafından hazırlanan Kürdistan+100 Antolojisine girmeye hak kazandı. Dışarıda ödüller alan, onurlanan, kendi ülkesinde yargılanan bir yazar olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arzela bir kitap olarak yargılanmadı önce bunu belirteyim. Arzela isimli öykümde kurduğum hayali ülke, beraberinde Nar Lekesi kitabımdan pasajlar ve İncir Karası kitabımdan şiirler ve ödüller yargılanma gerekçelerimden olarak iddianamemde yer aldı. Tüm bunlara ek olarak imza günlerim, katıldığım edebiyat etkinlikleri vs…
Elbette bu tarz bir yargılanmaya bir tek ben maruz kalmadım. Sistemler sanatın sesinden yeryüzü var oldukça korkmuşlardır. Çünkü sanat hakikati en estetize edilmiş haliyle gün yüzüne çıkartır bu da birilerini korkutur. Tüm bu yaşadıklarıma şaşırmadım ama bu kabul ediyorum anlamı taşımıyor. Çünkü yazmaya devam ediyorum ve yaşadığım sürece de yazmaya devam edeceğim.
• 2021 Haziran ayı sonunda, Yunanistan’a geçmek isterken adeta ölümden döndünüz. Çıplak aramaya maruz kaldınız, dövülerek Meriç nehrine atıldınız ve akabinde de Türkiye’ye geri gönderildiniz. Bütün bu akıl almaz haksızlıklara rağmen üretmeye ve gülmeye devam ediyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsun?
Yunanistan sürecim bir başına olayı okuyanlara oldukça trajik ve vahim gelebilir ancak ben bu ülkede çok daha kötüsünü çocuk yaşlarda yaşadım. Devlet vahşetinin en üst perdeden nasıl uygulanabileceği tecrübesine zaten sahiptim. Ancak bu etkilenmedim ve acı çekmedim anlamı taşımıyor. Yunanistan süreci sonrası aldığım fiziksel hasar yüzünden nükseden rahatsızlıklarım yüzünden ameliyat oldum. Hatta hayatımda ilk kez bu kadar uzun süreli ve ilaçlı psikolojik tedavi görüyorum. Çünkü yaşadığım tüm travmalar ne yazık ki bir uyanış sürecine geçti. Yine de pes etmeyeceğim ve gülümsemeye, üretmeye devam edeceğim aksi halde yenilmiş olurum, yenilmiş oluruz. Kardeşlerim ben pes edeyim diye ölmediler bunu çok iyi biliyorum ve bilincindeyim.
. Tam da bunun üzerine son aldığınız ödüle değinmek istiyorum. Avusturya da verilen 2022 Thedor Kramer Direniş ve Sürgün Edebiyatı Ödülü. Ödül kimlere, hangi sebeplerle verilir. Bu ödüle değer görülmek size neler hissettiriyor?
Bu ödüle birlikte değer görüldüğüm Gerhard Fritz Oberschlick’in ismini anmadan soruyu yanıtlamak ikimize de haksızlık olacaktır. Kendisini sizin aracılığınızla bir kez daha kutluyor ve bu ödülü kendisiyle paylaşmaktan onur duyduğumu belirtmek istiyorum. Yarışmanın yönetim kurulu öncelikle edebi dilin güçlülüğüne bakar, ardından da ödüle aday gösterilen kişilerin yaşamlarını ele alır. Aslında bu noktada hem edbiyatınız hem de direnişiniz ödüllendirilmiş olur. Bu bağlamda da benim açımdan oldukça kıymetli. Her iki şartı da yerine getirmiş olduğumun tescili bir noktada. Ve benim bildiğim kadarıyla bunu alan ilk Kürd yazar oldum bu açıdan da oldukça önemli. Komitenin Kürt yazarları bir sonraki yıllarda aday göstermesinin önü açılmış oldu. Evet ben henüz bir Kürdçe eser yazmadım ama zaten seçici kurulun önüne yazdıklarımın İngilizce çevirileri gitti. Yazdıklarım Kürdün hakikatine dayanıyor anadilimde yazmamış olsam da. Ki kaldı ki bu ödülü salt kendim aldım diye bakmıyorum. Biz Kürdler aldık bunu.
• Edebiyatınızda kadının yeri nedir? Kadın, edebiyatınızda bir öğe mi yoksa bütün her şeyi merkezine alan bir ana unsur mu?
Kadın benim nasıl ki yaşamımın merkeziyse edebiyatımın da tam merkezinde. Kadın, yazdıklarımın öğesi değil öznesidir her zaman. Çünkü kadın yaşamın öznesidir. Ben hep şöyle derim; yaşamın estetize edilmiş yeni bir matematiğe ihtiyacı var ve bunu kadınlar başaracak ama gerçekten “kadın” olmanın ne demek olduğunu bilen kadınlar…