İkisi de aslan burcu, ikisi de Bakırköy’lü ve ikisi de tiyatroya, sinemaya sevdalı, sıkı iki arkadaş. Hayat çizgilerinde hep iç içe olmuş iki dost, unutulmaz oyuncu Münir Özkul ve yönetmen Sırrı Gültekin ne güzel insanlardı. Her ikisinin de sanat hayatı tiyatro ile başlayıp sinemayla devam etmiştir.
Sırrı Gültekin ile yıllarca, Münir Özkul ile ara ara çalışma şerefine ben de eriştim. Sırrı Gültekin çekeceği filmlerde ekibini kendine yakın insanlardan seçerdi ben de onun çizgisini devam ettirdim. Sırrı Gültekin, benim ustamdı, kamera arkası serüvenimde hep beraberdik.
Tiyatro ve sinema ekip işidir. Ekibi sağlam olan işler hemen her sektörde başarıya ulaşır. Görsel sanatlarda ekip ve ekibi sağlam tutmak çok önemlidir. Yıllar boyu bozulmadan yol alan insanlar böylece ekip ruhunu oluşturur. İşte en önemli başarı anahtarı ekip ruhunda gizlidir. Sırrı Gültekin, bu ruhla sinemamıza bir çok yeni yüz kazandırmıştır.
Münir Özkul 1950’de mahalle arkadaşı olan Sırrı Gültekin’den aldığı teklifle Vatan ve Namık Kemal filminde küçük bir rolle sinemaya başlayıp, sonraları ise, o unutulmaz filmlerin oyuncusu olmuştur. Tiyatro adabı her iki insanın yol haritasındaki merkezdir. Sahne Münir Özkul için çocukluğunda filizlenen büyük aşktı, hiç bitmeyen aşk. Paşa torunu olan Münir Özkul dadılarla büyümüş olsa da hep mütevaziydi. Bakırköy Halk Evi hem Münir Özkul hem de Sırrı Gültekin’in tiyatro eğitimlerinin çekirdeğidir.
1952’de „Evli mi bekar mı?“ Filmiyle baş role yükselen Münir Özkul, aynı yıl „Edi ile Büdü“ filmindeki Edi karakteriyle halkın gönlüne girdi ve 1956’da oynadığı Altın Kafes filmiyle dramda da ne denli başarılı olduğunu ispatladı. Şüphesiz ki çok büyük bir oyuncuydu. 1971’de Kanlı Nigar tiyatro oyunundaki rolüne büyülenen İsmail Dümbüllü, meşhur Kavuğunu ustaya devretti. Münir Özkul tuluat sanatının da en iyi icracısıydı. 1972’de Antalya Film Festivalinde, yönetmenliğini Ertem Eğilmez’in yaptığı Sev Kardeşim filmindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Münir Özkul, Arzu Film’le yaptığı filmlerle ününe ün kattı. Filmlerdeki tiplemeleri halen izleyicinin zihninde, sözleri dillerde olan oyuncu Devlet Sanatçısı ünvanına da sahipti. Sahnenin ve beyaz perdenin kahrını çekmiş, alanında çok başarılı olmuş ama sağlık sorunları onu uzun süre uğraştırmıştır. Ailesi ve sevdikleri hastalığı boyunca ona çok iyi baktılar. 2018 yılında aramızdan ayrılan Özkul, filmlerindeki üstün oyunculuğuyla bizler için hala yaşıyor ve yaşayacak. Bir kaç yıl evvel Hamburg’da bir etkinlikle de andığımız kıymetli oyuncumuzu, normale döndüğümüz zamanlarda yine anma umudunu içimde taşıyorum. Onunla daha çok dublajda beraber olduk. Onun hiç sevmediği bir işti, dublaj. Çok sıkılıyordu, bir an evvel bitirip gitmek isterdi. Bir prova bir kayıt, genelde çok takılmaz, bitiriverirdi işini. Onunla çalışmanın haklı gururunu taşıyor ve ona teşekkür ediyorum.
Sırrı Gültekin, Sami Ayanoğlu’nun asistanı olarak başladığı sinema serüvenine, 1954’de yönetmen olarak devam etmiş olmakla beraber 1962’de başrol oyuncusu olarak Damat Beyefendi filminde oynamıştır. Sinemamıza yüzlerce filmçekmiş olan Sırrı Gültekin, en çok film üreten yönetmenler arasındadır. Daima sinemanın içinde olan Sırrı Gültekin, zaman zaman yapımcılık, senaristlik, dublaj, efektörlük, dernek başkanlığı (Filmsan gibi) da yaparak yaşam biçiminin sinema olduğunu bize yansıtır. 38. Antalya Film Festivalinden Onur Ödülü sahibi olan Gültekin, sinemamızın kahırdaşlarındandı. Var olmak için verdiği mücadelenin canlı şahitlerindenim. Tam bir aslan burcuydu, mağrur ve gururlu bir o kadar da tevazu sahibi ve iyimserdi. Kendisiyle hep uyum içinde çalıştım, asistanlığını yaptığım iki film (Bahar’da Umut ve Kasabadaki Yabancı)’nın kurgusunda da beraberdik. 2008’de aramızdan ayrılan ustam Sırrı Gültekin’i özlüyorum..
İki arkadaş, parlak zamanlarından, daha çok birbirlerine destek olacakları yapımlarda hep birarada olmuşlardı.. Zeyrek Yokuşu, Bir Ömrün Bedeli bu yapımlara örnektir. Arkadaşlıkları kuvvetliydi, zamanımızda rastlanması çok zor olan dostluk ve arkadaşlık, onlar için çok kolay bir akıştı..Olması gerekendi.
Ekip ruhuyla…
Böyle sıkı dostluk ve arkadaşlıkların günümüzde de var olmasını diliyor, değerli okurlarıma saygılar sunuyorum. Sevgiyle kalınız.