AKP her ne kadar “İşkenceye sıfır tolerans” dese de tutuklu ve hükümlülerin yaşadıkları, cezaevlerindeki ölümler, darp, şiddet, işkence olayları bu söylemi yalanlar nitelikte. Son olarak işkence ve kötü muamele sonucu öldüğü belirtilen Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde kalan tutuklu Ferhan Yılmaz’ın ardından cezaevleri bir kez daha gündeme geldi. Bu yılın başından bu yana cezaevlerinde en az 19, son 5 yılda ise 255 mahkûm yaşamını yitirdi. Ayrıca Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Cezaevinde yaşananlara karşı Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Ferhan Yılmaz, Sinan Kaya, Şervan Can Güder son dönemde cezaevindeyken yaşamını yitiren mahkûmlardan birkaçı. Bu mahkûmların hepsinin ölümünde yüksek şüphe bulunuyor. Mahkûmların aileleri, cezaevinde yaşanan işkence ve kötü muamele, baskı, şiddet vakalarının altını çiziyor.
BASKI DA VAR ŞİDDET DE
Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde işkenceye maruz bırakıldığı belirtilen Ferhan Yılmaz, 10 Nisan’da, tahliye edilmesine 2 gün kalmışken hayatını kaybetti. Ferhan Yılmaz’ın yoğun bakımda kaldığı anlara ilişkin ortaya çıkan görüntüsünde darp izleri görüldü. Yılmaz’ın ölüm nedeni hastanede aileye ‘kalp krizi’ olarak açıklansa da yakınları işkence izleri gördüklerini söyledi. Ön otopsi raporuna ise ölüm nedeni ‘bulaşıcı hastalık’ olarak yazıldı. Ferhan Yılmaz’ın ağabeyi Hikmet Yılmaz ise kardeşinin fotoğrafını hatırlatarak “Eğer o fotoğraftan bir anlam çıkaramıyorlarsa, yalanlıyorlarsa onların ayıbıdır. Doktorlar bile senin kardeşini kesinlikle şiddet öldürdü dedi. Doktorlar bunu söylüyorsa devlet neden saklamaya çalışıyor? Fotoğraf ortada, doktora götürüp göstersin Adalet Bakanı, bu çocuk kalp krizinden mi şiddetten mi öldü? Bizim çabamız başkaları da ölmesin diye” dedi. Suçluların bulunup yargılanmasını isteyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Covid-19 nedeniyle bir ara dışarı çıkmıştı. Koşulların kötü olduğunu söylemişti. İçeride tehdit, darp ediyorlardı, ‘Doktordan darp raporu aldığınız zaman ikinci seansı olur’ diyorlardı. Avukatımızdan rüşvet istediler. Adli Tıp Kurumu’nndan biri ‘30 bin TL karşılığında 2 ayda çıkartırım ayrıca raporun aslını çıkarırım’ demiş. Sessiz kalmayacağız. Asla vazgeçmeyeceğiz.”
Ferhan Yılmaz
ÖLÜMÜ ÇOK ŞÜPHELİ
Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 28 yıldır tutuklu bulunan 65 yaşındaki Mehmet Sevinç ise 3 Nisan’da şüpheli şekilde geçirdiği beyin kanaması sonucu kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Mehmet Sevinç’in kızı Berivan Sevinç, babasının yalnızca tansiyon hastası olduğunu bunun dışında bir rahatsızlığının bulunmadığını aktardı. “Doktorlar, gayet sağlıklı olduğunu söylüyordu” diyen Sevinç, “Kalp hastalığı yoktu, tansiyonu vardı sadece başka bir hastalığı yoktu. Babam cezaevinde yaşadıklarını bize yansıtmazdı. Yanındaki arkadaşının ailesinden duyuyorduk. En son görüştüğümüzde başka tansiyon ilaçları verilmiş ama etki etmiyormuş. Cezaevini aradım. Babama bir şey olursa sizden bilirim, dedim. Ertesi gün ilaçlarını getirdiklerini söyledi” dedi. Sevinç, “Peşini bırakmayacağız. Hastaneye ilk gittiğimizde hiçbir şey bilmiyorduk. Saatlerce orada durduk kimse bilgi vermedi. Sonradan bir doktor, şiddetli bir şekilde beyin kanaması geçirdiğini söyledi. Gece saat 3.50’de hastaneye götürmüşler. Gardiyan yemek götürmeye gittiğimizde bulduk, dedi. Çok şüpheli” diye konuştu.
Mehmet Sevinç
HAPİSHANELER KAPALI KUTU
Cezaevlerinin yoğunlaşarak artan işkence ve kötü muamele mekânları haline geldiğine dikkat çeken İHD Hapishaneler Komisyonu Eş Başkanı Nuray Çevirmen, şunları dile getirdi: “Giderek ağırlaşan tecrit koşulları var. Bu vakalara ilişkin soruşturmalar açık ve şeffaf şekilde yürütülmüyor. Bunlar bilinmediği için kapalı kutu halinde. Ceza ve Tevkifleri Genel Müdürlüğü ‘böyle bir sorun yaşanmamıştır’ diye açıklama yapıyor sadece. Bu vakaların aileler, avukatlar ve mektuplar aracılığıyla dışarı yansıması sorunu gösteriyor. Mahkûmların tekli hücrelerde tutulması işkenceye karşı savunmasız bırakıyor.
Cezaevlerindeki işkence ve kötü muamele vakalarına ilişkin herhangi bir soruşturma yapılmıyor. Bilgi talep ediyoruz ama sorunun giderildiğine dair bir dönüş gelmiyor. Engellenmiyor ki devam ediyor. Mahkemede yargılanıp ceza alan insanlar, cezaevine girdikten sonra sadece özgürlüğünden mahrum bırakılmayla cezalandırılması gerekirken içeride ikinci kez cezalandırılıyorlar. Tolumun her kesiminin bu sorunlara dair bir kamuoyu oluşturması lazım. Sorunun çözüm odaklarından biri de STK’lere cezaevlerinin açılması. İzleme yapıp sorunları tespit edecekler ve bunların çözüme ulaştırılması gerekiyor. Açık ve şeffaf şekilde, barolar, sağlık örgütleri sivil toplum kurumları dahil edilerek bir çalışma yapılmalı.”