İletişim ve teknolojinin sunduğu imkanları kullanan hibrit savaşlar, sınırlı savaştan çok daha kapsamlı gerçekleşiyor. Hibrit savaşların ‘melez savaş’ olarak adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler’in Osmanlı Devleti’ne karşı faaliyetlerinin hibrit savaşın izlerini taşıdığını söyledi. Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı uyguladığı askeri operasyonlar, Ukrayna hükümetini yıldırma ve yıpratma politikaları da hibrit savaş olarak değerlendirilebilir.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler İngilizce Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan, uzak ve yakın tarihte örnekleri olan hibrit savaşlar ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Hibrit savaşlar ‘melez savaş’ olarak adlandırılıyor
Hibrit savaşların ‘melez savaş’ olarak da adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Hibrit savaş, farklı düşünürler tarafından farklı şekillerde tanımlanıyor. Bunu yeni bir kavram olarak ele alan düşünürler, hibrit savaşı düzensiz ve düzenli güçlerin birlikte kullanımı olarak tanımlarken bazı düşünürler de onu asimetrik savaş olarak değerlendirme eğilimindedirler. Asimetrik savaşta hiçbir devlete bağlı olamayan düzensiz silahlı grupları güçsüz olan aktörlerdir ve güçlü olan aktöre kendi gücünden ve potansiyelinden daha fazla hasar vermeyi hedeflerler.” dedi.
Sınırlı savaşlara göre çok daha kapsamlı oluyor
Prof. Dr. Havva Kök Arslan, hibrit savaşların sınırlı savaşlar olarak da düşünülebildiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Devletler sınırlı savaşlarda olduğu gibi hibrit savaşlarda da topyekün birbirleriyle çarpışmıyorlar. Fakat hibrit savaş, sınırlı savaştan çok daha kapsamlıdır ve askeri gücün önceliği yerini diğer araçlara bırakmaktadır. Genel olarak hibrit savaşlar, iletişim ve teknolojinin sunduğu sosyal, siyasi, askeri, ekonomik ve benzeri fırsatlardan yararlanan düzensiz ve düzenli güçlerin, sivil ve askeri öğelerin, geleneksel ve modern stratejilerin, şiddet içermeyen ve şiddet içeren yöntemlerin birlikte uygulanmasıdır. Yani hibrit savaşlar, geleneksel kapasitelerin, düzensiz taktik ve oluşumların yanı sıra terör eylemleri, rastgele şiddet, zor ve toplumda kargaşa oluşturma gibi savaş yöntemlerini içeriyor.”
Hibrit savaşların yaygınlığı artıyor
Hibrit savaşın yeni bir kavramlaştırma olmasına rağmen tarih boyunca çeşitli savaşlarda yaygın olarak tercih edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler’in Osmanlı Devleti’ne karşı faaliyetleri, Amerikan kolonilerinin Amerikan iç savaşı sırasında kullandığı taktikler, Irak ve Afganistan savaşlarında uygulanan stratejiler, hibrit savaşın izlerini taşıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte savaş taktiklerinin etkililiği ve çeşitliliği artıyor. Bu da hibrit savaşların yaygınlığının artmasına neden oluyor. Hibrit savaşta karma kuvvetlerle karma stratejilerin aynı anda kullanılması, onu etkili bir yöntem haline getiriyor.” ifadelerini kullandı.
Ukrayna hükümetine yıldırma politikası uygulanıyor
Prof. Dr. Havva Kök Arslan, günümüzde hibrit tehditlerin çok geniş bir yelpazede terör ve korsanlık faaliyetlerini, göç ve etnik çatışmaları da kapsadığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hibrit savaşta bu hibrit tehditler, düşman aktör tarafından kasıtlı olarak siyasi amaçlarına ulaşmak için kullanılmaktadır. Bu bağlamda örneğin Rusya’nın Ukrayna’ya karşı uyguladığı askeri operasyonlar, Ukrayna hükümetini yıldırma ve yıpratma politikaları da hibrit savaş olarak değerlendirilebilir. Rusya’nın uzun yıllardır uyguladığı ‘maskirovka’ yani yanıltma ve gizleme stratejisi; yoğun propaganda, fiziksel güç kullanma tehdidi ve şiddet içermeyen diğer yöntemleri kapsıyor. Bu strateji, savaşın tanımlanabilmesini zorlaştırırken, hedef ülkeye yapılan tacizleri görünmez kılıyor. Diğer yandan hibrit savaş kavramı, bu tarz taktikleri kendi alanına dahil ederek modern savaşın tanımını genişletiyor.”
Hedef devlet işgale daha açık hale geliyor
Savaşla barış arasındaki çizgiyi muğlaklaştıran hibrit savaşların bazı şiddet barındırmayan yöntemleri nedeniyle de oldukça etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Bu savaşların verdiği sosyal, ekonomik ve siyasi zararlar sıcak savaşlardan geri kalmıyor. Bu yüzden yer yer bu şiddet içermeyen taktikler, askeri taktiklerden daha çok tercih ediliyor. Fakat her zaman askeri güç kullanma tehdidi de bulunuyor. Hedef ülkedeki ‘insani yardım’ adı altında yürütülen faaliyetler, hareketlerin gizli bir askeri kuvvetle desteklenerek sivil muhalif protesto faaliyetlerinin propaganda, iletişim, istihbarat, psikolojik, ekonomik ve politik araçlarla birlikte kullanımı, bu savaş çeşidini daha da etkili hale getiriyor. Sonuçta istikrarsızlaşan ve her anlamda zayıflayan hedef devlet, işgale ve manipülasyona daha açık hale geliyor.” İfadelerini kullandı.