Bir ilkbahar sabahıydı. Birbirinden güzel kuşlar baharın tadını çıkarıyorlardı. Ormana neşe katar daldan dala konarlardı. İlkbaharın şarkısını ilk onlar fısıldardı. Cıvıl cıvıl sesleri ile baharı ilk gören yavru kuşlar, henüz uçmayı bilmiyorlardı. Yuvalarında annelerinin onları beslemesini bekliyorlardı. Anne kuş yine işe koyulmuştu. Yavrularını beslemek için, kanatlarını süzerek gökyüzünde ormanın derinliklerinde en güzel, en taze yiyeceklerin peşindeydi. Şarkılarını neşe içinde söyleyen kuşlar ansızın ritim değiştirerek, tehlikenin varlığını hissetmişlerdi. Ormanda kuş cıvıltıları bir anda panikle ötüşen kuşların çığlıklarıyla yankılanıyordu. Avcılar yerini almış yavru kuşların peşindeydi. Avcı en güzel ağacın dalındaki yuvaya baktı. Yavaşça ağaca çıktı. Yavruyu alarak hızla uzaklaştı. Bir muhabbet kuşuydu yakaladığı, onu da satacağı kuşların yanına bıraktı . Yavru kuş acı acı ötüyordu. Annesini istiyordu. Gözünden bir damla yaş aktı. Sonra gökyüzüne baktı. Sanki son kez bakacağını hissetmişti. Gökyüzünden süzülen kuşları görürken iç geçirdi. Avcı arabasını çalıştırarak hızla uzaklaştı. Şehre yaklaştığında, ormanın mis kokusunun yerini, arabaların egzoz kokusu sarmıştı. Yavru kuş nefes almakta zorlanıyordu. Avcı ise doğanın nimetlerinden faydalanarak kazanacağı parayı düşünüyordu. Avcı yavru kuşu alıcısına teslim etti. Yavru kuş ayaklarında sıcak bir dokunuş hissetti. Annesini anımsadı. Bir daha onu göremeyeceğini düşünerek, bu sıcak dokunuşa teslim olmuştu. Yeni yuvası sevgi dolu bir evdi. Ev halkı kapıda karşılamıştı minik yavru kuşu. Bu yoğun ilgi ve sevgi karşısında en güzel şarkısını söyledi. Kuşun yeni sahibinin adı Canan idi. Canan yavru kuşu usulca kafesine bıraktı. Yavru kuş sessizce ev halkını izliyordu.
Zamanla alışmıştı. Artık Canan’ın sesini duydukça kıpır kıpır oluyor, yerinde duramıyordu. Artık ev halkını benimsemiş, kendini buraya ait hissediyordu. Canan kuşu kafesinden hiç çıkarmıyordu. Boncuk her geçen gün büyüyordu. Hayatını küçük bir kafesin içinde geçiriyordu. Her sabah Canan’ı gördükçe seviniyor, onun söylediklerini tekrarlıyordu. Canan Boncuk’u çok seviyordu. Her gün onunla muhabbet ederdi. Onun boncuk gözlerini çok sevmişti. Bütün gün Boncuk ile vakit geçiriyor, Boncuk ise neşe içinde şarkılarını söylüyordu. Canan bir süre sonra iş buldu. Çalışmaya başladı. Canan’ın Boncuk ile yaptığı muhabbet gün gün azalıyordu. Canan işten güçten vakit bulamıyor, Boncuğunu çok ihmal ediyordu. Boncuk kafesinden hiç ayrılmamıştı.
Boncuk her geçen gün sıkılıyor, sıkıldıkça tüylerini yolluyordu. Canan işe giderken Boncuğun canı sıkılmasın diye kafesini açık bırakıyordu. Ancak uçmayı öğrenemeyen kuş, kafesinden çıkmıyor, uçmayı bile denemiyordu. Boncuk zamanla sevgisiz ve ilgisiz kalınca hayata küsmüştü. Her geçen gün sessiz kalmayı tercih ediyordu. Artık Canan’ı görünce sevinmiyor ve ötmüyordu. Boncuk ölmek için çaba harcıyordu. Boncuk evde yalnız kalmayı başlayınca sevgiden ve ilgiden yoksun kaldıkça depresyona girmişti. Canan Boncuğun sessizliğini anlıyordu. Onunla konuşmaya çalışsa da, Boncuk yalnız kalmaya tahammül edemiyordu. Uçmayı öğrenemeyen kuş türlerine aykırı düşüyordu. Canan işe başladıktan sonra kafesin kapısını açık bıraksa da kuş hiç kafesinden çıkmıyordu. Yaşamını 30-40 santimlik bir alana sığdırıyor, sevildiği ve ilgi gördüğü zamanlar bu kafeste mutluluğu bulabiliyordu.
Boncuk ilgisiz kalınca kafes de ona dar geliyordu ve kuş kendi kendini öldürmeye karar verdi. Canan eve geldiğinde Boncuk öylece kaskatı kesilmişti. Canan Boncuğun ölümüne çok üzülmüştü. Boncuğu usulca aldı. Bahçesindeki toprağa gömdü. Günlerce Boncuğu aklından çıkaramadı. Bir hafta sonra Boncuğun mezarına kocaman bir yer yaptı. Her gün buraya yem atıyor, gökyüzünde özgürce uçabilen kuşların beslenmesini sağlayarak vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu. Bir daha kuş beslememeye karar verdi. Uçmayı öğrenemeden yaşamına veda eden Boncuk, Canan’ın yüreğinde bir yara bırakmıştı. Ancak Canan bundan sonraki yaşamında doğadaki bütün kuşlara sevgiyle bakıyor ve doğal yaşamlarında olması gerektiğini düşünüyordu…
MESİME ELİF ÜNALMIŞ / (24.03.2022)