İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, 8 Mart etkinlikleri kapsamında “Bir Hak Savunucusu Olarak Kadın Olmak” başlıklı panel düzenledi. Amed Şehir Tiyatrosu’nda düzenlenen panelin moderatörlüğünü İHD Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Bataray yaptı. İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise panele konuşmacı olarak katıldı. Panelin yapıldığı salona, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”, “Hak Savunucusu olarak kadın olmanın dünü ve bugünü” pankartları asıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), Diyarbakır Tabip Odası, Rosa Kadın Derneği yöneticileri ve çok sayıda kişi paneli izledi.
KADINLARIN MÜCADELESİ
Moderatör Rahşan Bataray, Kürt kadınlarının verdiği mücadeleye işaret ederek, “Sadece çocuklarını kaybeden annelerin yanında bulunmak bile çok önemli. O annelerin yanında yer aldıktan sonra bu yolu hiç bırakamıyorsunuz. Bu mücadeleyi yürütürken bir de kadın olmanın zorlukları var” dedi. Bataray, mücadele eden Eren Keskin, Emine Şenyaşar ve Cumartesi Anneleri’ne destek vermenin bile savaş politikalarının azalmasında etkili olacağını vurguladı.
VEDAT AYDIN’IN DURUŞU
Sonrasında konuşan Eren Keskin, derneklerinin kadınlar tarafından kurulduğuna işaret ederek, ilk başlarda çocukları cezaevinde olan aileler, işkence ve idam cezası almış kişilere destek verdiklerini anımsattı. Keskin, sonrasında daha geniş çevreler için mücadele vermeye başladıklarını ifade etti. Keskin, Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı iken 5 Temmuz 1991’de JİTEM tarafından kaçırılan ve 7 Temmuz 1991’de cesedi bulunan Vedat Aydın’ın yaptığı bir konuşmaya işaret ederek, “O zamanlar da tek bir Kürtçe sözcük kullanılmıyordu. Vedat abi konuştuğu sırada herkes salonu terk etti, tek bir kadın kaldı. Ama Vedat abi konuşmaya devam etti ve sonrasında Kürtçe yasak kaldırıldı. Yani bu şekilde dik duruşla taleplerinizi yerine getirebiliyorsunuz” dedi.
90’LARDAKİ İHLALLER VE İHD
90’lı yıllarda büyük çatışmalar ve buna bağlı çok sayıda hak ihalallerinin yaşandığını anımsatan Keskin, “O zamanlar bize ‘ensenizi tutarak yürüyün’ derlerdi. Sanki kurşun gelince o kurşunu tutacakmışız gibi. Vedat abi insan hakları mücadelesinde çok büyük bir yol ayrımıydı. O zaman kontra gerilla eylemleri çoktu ve Vedat abi de öyle katledildi. O kadar çok insan gözaltında kaybedildi ve biz o kadar yalnızdık ki şimdi baktığınızda akademisyenler yazıp çiziyor. Bugün bu kadar yazılıp çiziliyor ise bu İHD sayesindedir. Çünkü o zaman bu olayları araştırmaya hep İHD gitti” ifadelerini kullandı.
KADIN OLMANIN ZORLUĞU
Her alanda olduğu gibi insan hakları mücadelesinde de kadın olmanın çok zor olduğunu söyleyen Keskin, “Çünkü erkeklere oranla mağlup başlıyorsunuz. Biz bunu 90’lı yıllarda kadınlar olarak yaşıyorduk. Köy yakmaları zamanında köylere ziyarete gittiğimizde kadınlar bizi kenara çekip, ‘askerler bize çok kötü şeyler yapıyor’ derlerdi. Ama ‘anlatmak ister misiniz’ dediğimizde çekinirlerdi. 90’lı yıllarda bir baba beni aradı ve kızının kayıp olduğu söyledi. O günleri asla unutamıyorum. Kızının Silopi Jandarma Komutanlığı’nda 66 gün boyunca her gün cinsel tacize maruz kaldığını öğrendik. Bir buçuk ay sonra tahliye oldu ve babası üzülmesin diye suç duyurusundan vazgeçti. 6 yıl sonra suç duyurusunda bulunduk ama hiçbir sonuç alamadık. Örneğin çıplak arama deniliyor; O zamanlarda bütün kadınlar çırılçıplak aranıyordu ama bu durum hiç konuşulmuyordu. Sonra bunu konuşmaya başlayınca hukuk sisteminin ne kadar erkek egemen sistem olduğunu anladık” diye konuştu.
İŞKENCE VE HASTA TUTUKLULAR
Keskin, günümüzde yaşanan hak ihlallerine de değindi. Hasta tutukluların ölüme yakın tahliye edilmesinin bunlardan biri olduğunu kaydeden Keskin, “İşkence bir devlet politikası ve onu sorgulamayan, raporlama yapmayan ATK hekimleri hepsi bu işkence sistematiğinin içinde. Türkiye Cumhuriyeti kendi iç hukukunda cinsel işkenceyi yasaklamış ama hiçbirini uygulamıyor. Burası bir soykırım coğrafyası ve Türkiye bunları tartışmıyor. Bu coğrafyada çok kötü suçlar işlendi ve burada işlenen bütün suçlara Avrupa ortaktır. Hiçbir denetim merkezi Türkiye’ye uygulanmıyor” diye belirtti.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dikkati çeken Keskin, bu sözleşmenin de Kürt kadınlarının mücadelesiyle çıktığını söyledi. Keskin, “Biz kutsal olmak istemiyoruz, eşitlik ve adalet istiyoruz. Bu sözleşmede LGBTİ’ler gerekçe gösterildi ama asıl gerekçeleri örf ve namus anlayışına yönelik maddeydi. En çok korkutan bu madde oldu. Çünkü ‘kutsal aileye’ ihtiyaçları var. İstedikleri çocukları yetiştirmek istiyorlar. Bu tür erkek egemen aileye çok ihtiyaçları var. Ama ben bu sözleşmenin geri geleceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
‘ERDOĞAN DERİN DEVLET OLDU’
Kadın bakış açısının güçlendirilmesi için tüm kurumlarda zihniyetin değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Keskin, “İnsan hakları mücadelesinde de kadın olmanın en zor yanı muhalafetin çifte standardı. Bir kadın şiddet görüyorsa hangi partiden olduğu bizi ilgilendirmez” dedi. Ülkeyi “çok kötü bir yönetimin” yönettiğini ifade eden Keskin, geçmişten bugüne devlet aklının hiç değişmediğini söyledi. Keskin, “Tayyip Erdoğan derin devlet oldu. İki parti çıktı içinden. 90’lardaki en önemli aktörler, bugün iktidarın yanında oldu. Şuan ki devlet Devlet Bahçeli, Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’dır. İşimiz çok zor. Ama biat etmemek başka bir güç veriyor” dedi.
30 yıldan sonra “örgüt üyeliği”nden ceza aldığını aktaran Keskin, “Mahkemede hakim bana son talebimi sordu. Ben de ‘ben sizden ne talep edeyim ki ben sizden daha özgürüm’ dedim. Şuana baktığımızda 90’larda rahat rahat savcı hakim odasında girerdik. Şimdi kapılar kilitli” ifadelerin bulundu.
AYSEL TUĞLUK’UN DURUMU
Tüm baskılara karşı kadın mücadelesinin önemine vurgu yapan Keskin, kadınların örgütlenmesi güçlendirmesi gerektiğini dile getirdi. Keskin, son olarak hasta tutuklu Aysel Tuğluk’un durumuna değindi. Keskin, “Yaşadıkları hepimizin bildiği şeyler. Aysel, yakın zamanı unutuyor, unutmak istiyor, annesine yaşatılan ırkçı saldırıdan sonra oldu. Bu muhalefetin gündemine girmedi. Aslında o kadar yalnızız ki ama aynı zamanda kilit noktadayız. Biat etmeden yolumuza devem etmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Panel, soru-cevap şeklinde son buldu. Panel sonrası Keskin, dinleyiciler için kitap imzaladı. (MA)