Beş bin yıllık eril-iktidar zihniyeti tarafından sömürülen, ezilen, bastırılan, varı-yoğu talan edilen, ismi-cismi inkar edilen ve tarihen yok sayılan kadınlar…
Müziğin, bilimin, sanatın, felsefenin, ekonominin,
edebiyatın ve bilumum maneviyatın sahibi olmasına rağmen hakkı verilmeyen kadınlar…
Doğuşu müjdeleyen, doğayla bütünleşen, toprağı ilk işleyen, bitkiyi ilk tanıyan, ceylanı ilk okşayan ve yeşili hep koruyan kadınlar…
Teolojik rivayetlerde ‚ilk günahın müsebbibi‘
Akla ziyan ayetlerde ‚keyfince sürülebilir arazi‘
Mitolojik çarpıtmada ‚erkeğin kaburga kemiği‘
Engizisyon cenderesinde ‚ruhunu şeytana satmış cadı müsveddesi‘
Aile meclisinde ’namus vesilesi‘
Bezirgan pazarında ‚metaların kraliçesi‘
Savaş meydanlarında ‚ganimet payesi‘ addedilen kadınlar…
Havva ile cennetten kovulan,
Hacer’in bağrında Mekke’ye sürülen,
Meryem’in gözlerinde çarmıha gerilen,
Zennube esaretinde Roma’da teşhir edilen,
İştar yalnızlığında tapınağa terk edilen,
Tiamat’ın göğsünde paramparça edilen ve
Zeugma’nın yüzünde bilinmeze daldıran kadınlar..
Erkek vurdukça direnen
erkek bozdukça düzelten
erkek tükettikçe üreten
erkek çirkinleştikçe güzelleşen
erkek düştükçe özgürleşen
erkek kirlendikçe ölümsüzleşen kadınlar…
Metin Ay