Cinayetlere, yolsuzluklara batmış Amerikancı sağcı hükümetlerin uzun yıllardır yönetimi altında olan Kolombiya halkı, 2019’dan beri yönetimdeki sağcı Devlet Başkanı Ivan Duque’nin iktidarına son vermeye hazırlanıyor.
Yoksulluk ve işsizlik, eğitim ve sağlık sisteminde adaletsizlik, aktivistlere suikastler ve kırsal bölgelerdeki çatışmalar, artan polis şiddeti gibi bir dizi sorunla boğuşan ülke, mart ve mayıs aylarında yapılacak iki kritik seçim öncesi sol-sosyal demokrat ittifak „Kolombiya İçin Tarihsel Pakt“ın olası adayını tartışıyor. Ülkeyi 2002-2010 yılları arasında yöneten sağcı Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin halefi olarak görülen Duque, bu yıl seçimlerde aday olmazken iktidardaki Demokratik Merkez ittifakı ise güçlü bir aday arıyor. Sosyal demokrat ve liberal gruplarla kırılgan bir ittifak içerisinde yer alan sol partiler ise ülkeyi sağcı iktidarlardan kurtarma hedefiyle her iki seçimlerde de ortak hareket etmeyi planlıyor.
DUQUE’NİN ESKİ RAKİBİ YENİDEN ADAY OLABİLİR
Ülkede partiler 13 Mart’ta parlamento ve 29 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimleri için çalışmalar yürütüyor. Duque hükümetinin „yozlaşmış bir sistemle solu iktidardan uzaklaştırmaya çalıştığını“ savunan ülke solu ise geçen yıl kurulan sol-sosyal demokrat ittifakın cumhurbaşkanı adayını belirlemeye hazırlanıyor. Yurtseverler Birliği-Komünist Parti, Demokratik Alternatif Kutup, Yerli ve Sosyal Alternatif Hareket, Kolombiya İşçi Partisi, Demokratik Birlik, Hepimiz Kolombiya’yız isimli parti ve grupların da yer aldığı Tarihsel Pakt’ın, kamuoyunda öne çıkan adayı ise senatör Gustavo Petro oldu. İttifakta yer alan Hümanist Kolombiya (Colombia Humana) hareketinin lideri Petro, ülkede açıklanan son anketlere göre, seçimi kazanmaya en yakın „sol aday“. Başkent Bogota’nın eski Belediye Başkanı da olan senatör Petro, 2018’de sağcı Duque’ye yarıştığı iki tur seçimlerde aldığı yüzde 25.1 ve yüzde 42,2 oy desteğiyle hatırlanıyor. Petro, Tarihsel Pakt’ın mart ayında yapacağı aday oylaması öncesi birçok kente ziyaretler yapıyor ve kalabalık mitingler gerçekleştiriyor.
Adaylık konuşmalarında, Tarihsel Pakt’ın sınıf temelli bir örgüt olmadığını „toplumsal hareketler, yerliler, feministler, LGBTİ+’ler ve ekolojistlerle geniş bir birliktelik olduğunu“ savunan Petro, eşitsizliğin kaynağı olan neoliberal ekonomik sistemin ise „şirketlerden alınan vergilerin ve ithalat oranlarının artırılmasıyla“ iyileştirilebileceği görüşüne sahip. Petro, bu konuyla ilgili görüşlerine gelen eleştirilere ise „Siyaseti sağ ve sol olarak ayırmıyorum. Benim ayrımım ölüm siyaseti ve yaşam siyaseti. Kolombiya’da iki yüzyıl boyunca bir ölüm siyaseti hüküm sürdü“ yanıtı veriyor. Petro’nun adaylık konuşmalarında, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile 2016’da imzalanan ve Duque döneminde sona erdilen barış anlaşmasına geri dönülmesi hedefi de öne çıkıyor. Aynı zamanda kıtadaki sol hükümetlere dönük „ABD destekli dış müdahalelere“ karşı çıkan Petro, Venezuela hükümetiyle ilişkilerde ise mesafeli tutumunu koruyor.
KOLOMBİYA BASINI: ‘ADAY BOLLUĞU’ YAŞANIYOR
Tarihsel Pakt’ın olası adayları tartışılırken sağcı partilerden de birçok aday cumhurbaşkanlığına talip. Bogota’dan İngilizce yayın The City Paper gazetesinde Richard Emblin imzasıyla önceki gün yayımlanan yazıda, ülkede bu yıl seçim öncesi „aday bolluğu olduğu“ belirtildi. Emblin, halihazırda 17 kişinin cumhurbaşkanlığına adaylık için çalışma yürüttüğünü belirttiği yazısında, durumu şöyle özetledi: „Son derece çekişmeli bir seçim dönemi bizi bekliyor. Solcu Petro, bu yarışta şimdilik öne çıkarken sağcı koalisyon Kolombiya Takımı (Equipo Colombia) ise üç aday arasında bir çekişme yaşıyor. Bir diğer koalisyon, merkez soldan adayların yanı sıra Yeşiller ve liberallerden oluşan Umut Koalisyonu (Coalición Centro Esperanza) ise ittifak içerisinde hükümetle örtülü ilişkileri olan kişi veya kişileri tartışıyor. İktidardaki Demokratik Merkez ise 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan eski bakan Óscar Iván Zuluaga’yı aday gösterilebilir.“
İŞSİZLİK, YOKSULLUK CİNAYETLER ARTIYOR
Seçimler aynı zamanda ülkede giderek artan yoksulluk ve işsizlik, artan siyasi cinayetler için bir dönüm noktası olarak görülüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, yaklaşık 50 milyon nüfuslu ülkede nüfusun yüzde 42,5’i yoksulluk sınırı altında yaşıyor. 21 milyon kişi ayda 84 ABD doları kazanıyor. FAO’ya göre, pandemiden bu yana ülkede 6,4 milyon kişi işsiz kalırken halihazırda her üç kadından biri işsiz. Ülkede artan eşitsizlik 2019’da kitlesel eylemlere neden olmuş, geçen yıl birçok sektörden işçiler farklı günlerde „Ulusal Grev“ ilan ederek sokakları doldurmuştu.
Kadınlar ise uzun süredir başta kürtaj hakkı mücadelesi olmak üzere kısıtlanan haklarını geri almak için eylemler düzenliyor. En son, Anayasa Mahkemesi’nin 3 Şubat’ta „gebeliğin ilk 16 haftasında kürtajın suç olmaktan çıkarılması“ yönünde yapılan başvuruyu reddetmesi Başkent Bogota’da protestolarla karşılandı. Ayrıca ülkede peş peşe yaşanan suikastlar da can yakmaya devam ediyor. Kolombiya Ombudsman Ofisi’nin verilerine göre, geçen yıl Kolombiya’da 145 insan hakları savunucusu suikastlar sonucu hayatını kaybetti. 13 Mart ve 29 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin sonuçlarının ise ülkenin mevcut sorunlarıyla ilgili kritik etkileri olması bekleniyor.