Enerjiyle iyileştirme tekniğini modern tıp bilgisiyle sentezleyerek insan sağlığına yönelik tedaviye farklı bir boyut getiren Metin Hara, yeni projelerini ve aşk ile ilgili düşüncelerini MAG Şubat sayısında anlattı.
Düzenlediği başarılı seminerler ve verdiği eğitimler ile adından sıkça söz ettiren Metin Hara, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne özel yaptığı röportajda aşka dair önemli açıklamalarda bulundu.
Aşkı nasıl tanımlarsınız? Sorusuna “Aslında aşkı tanımlamak, aşkı tanımlara hapsetmek diye düşünüyorum. Bence herkesin kendi yaşadığı aşk, kendi süreci, gönül dağarcığı ve bu süreçteki deneyimi yine kendine özgü. Aslında şöyle söyleyebilirim; aşk anlatılabilir değil, anlaşılabilir bir unsur” cevabını veren Metin Hara, aşkın hayatında nasıl bir yerde olduğunu ise “Aşk benim hayatımda kendimi bildim bileli çok merkezî bir yerde. İlham aldığım, geliştiğimi hissettiğim, dönüştüğüm ve empati yeteneğimi arttırabildiğim bir alan” sözleriyle açıkladı.
Erkeklerin ve kadınların aşk tanımlamaları ile ilgili konuşan Metin Hara “Bana göre geçtiğimiz yüzyıldaki aşk içerisinde, erkek ve kadının rolleri çok ayrışmış durumdaydı ve belirgindi; ama günümüzde bu rollerin birbirine karıştığını, birbiriyle daha fazla etkileşim halinde olduğunu ve gerektiği durumda bu rollerin değişebildiğini görüyoruz. O yüzden her ilişkinin içerisindeki partnerlerin karakter yapısına ve durumuna göre bu rollerin dinamik şekilde doğal bir dengede olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Herkesin ağzında “Nerede o eski aşklar?” söylemi… Günümüz aşk kavramı nasıl şekillendi? Sorusunu yanıtlayan Hara “Bu durumda, şikâyet ettiğimiz unsurun ne kadar parçasıyız diye düşünerek herkesin bir parça özeleştiri yapması gerektiğini düşünüyorum. Aşkın neden eskisi gibi olmadığı sorusunun muhatabı aşkın kendisi değil, bu aşkın vesilesi olan gönüllerimiz” dedi. Kendi adına aşkı doyasıya yaşadığını düşündüğünü belirten Metin Hara “Ben kendi açımdan eski aşklardan hiç eksik bir aşk yaşadığımı düşünmüyorum. Gönlümü de bu konuda olabildiğince cesaretlendirmeye dikkat ediyorum. Eğer böylesine bir aşkı yaşayamıyor isek “Problem, aşkın tanımında değil, kendi gönlümüzde olabilir mi?” diye bir sormak lazım” ifadelerini kullandı.