Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyon Birimi Başkanı Prof. Dr. Ulviye Yiğit, son bir ay içerisinde adenovirüse bağlı konjonktivit adı verilen göz iltihabı vakalarında salgın düzeyinde ciddi bir artış yaşandığını söyleyerek, vatandaşlara alması gereken tedbirlerle ilgili uyarılarda bulundu.
Türkiye’deki göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği, özellikle solunum yolu hastalıklarına yol açmasıyla bilinen adenovirüslerin, gözlerde de ciddi enfeksiyonlara sebep olabileceği konusunda uyardı. Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyon Birimi Başkanı Prof. Dr. Ulviye Yiğit, adenovirüsten etkilenen gözlerdeki şikayetlerin haftalarca devam edebildiğini, virüsün çok hızlı bir şekilde özellikle aile içi bireyleri arasında bulaştığını belirterek hastalığın görme kayıplarına dahi yol açabildiğine dikkat çekti.
Yakın temasa dikkat
Prof. Dr. Ulviye Yiğit, halk arasında kırmızı göz hastalığı olarak da bilinen konjonktivit adı verilen göz iltihabı vakalarında son haftalarda hızlı bir artış olduğunu belirterek, pandemi önlemlerinin gevşetilmesiyle beraber virüs enfeksiyonlarının gözleri olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan adenovirüslerin, gözde de iltihaba neden olan türleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yiğit, hastalığın bulaşıcılığının da çok yüksek olduğunu ve özellikle yakın temas, hijyene dikkat etmemek ve el göz teması ile hastalığın aile bireyleri arasında hızla yayılabildiğini, en çok da anaokulu gibi küçük yaş grubunda temasın engellenmesinin daha zor olması nedeniyle riskin daha yüksek olduğunu aktardı.
Hızlı bulaşıyor, görme kaybı riski var
Hastalığın çok hızlı yayıldığını özellikle aile içerisinde ya da çok yakın temaslı kişiler arasında bulaşıcılığının son derece yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yiğit, „Sadece konjonktivit tablosunu daha sık görüyoruz. Konjonktivite kulak önünde adenopati yani lenf bezi büyümesi de eşlik ediyor. Eğer kornea dediğimiz gözün şeffaf tabakasının altında bulanıklık oluşursa, bunların tedavisi çok ayrı bir önem arz ediyor. Görme kaybına dahi yol açabiliyor. Adenoviral konjonktivit’lerde belirtiler genellikle temaslı olma durumundan birkaç gün sonrasında başlıyor. Tek taraflı başlasa da yüzde 50 kadar vakada bir hafta içinde diğer gözde de tutulum görülebiliyor. Gözde kızarıklık, sulanma, akıntı, ışığa hassasiyet ve kulak önü lenf bezinin büyümesi şikayetleri ile başlıyor. Ardından etkilenecekse birkaç gün içerisinde diğer gözde de semptomlar görülebiliyor“ şeklinde konuştu.
Belirtiler 3 haftadan uzun sürebiliyor
Prof. Dr. Yiğit şöyle devam etti: “Kirpiklerde ciddi akıntı nedeniyle sabah gözlerin açılamaması, gözde belirgin kanlanma gibi rahatsız edici belirtilerle seyreden adenovirüs enfeksiyonlarının etkili bir tedavi yöntemi yok ancak semptomları geriletmeye yönelik tedaviler uygulayabiliyoruz. Adenovirüsün gözdeki semptomları 1 ila 3 hafta hatta daha uzun sürebilir. Son derece acı verici olabilir. Özellikle ışığa hassasiyet çok rahatsız edicidir. Çok fazla batma, yanma, ağrı hissi olabilir. Her iki gözdeki şeffaf tabakanın alt tabakalarında oluşan bulanıklık varsa, görme kaybı da eklenince hastalarımızın stresi bir kat daha artar ve onların tedavisi daha özellikli bir önem arz eder.“
Gözünüze dokunmayın, havlu kullanmayın
Gözleri adenovirüs enfeksiyonundan korumanın en önemli yolunun, el göz temasını azaltmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yiğit, “Kişisel eşyaların, özellikle de göz makyaj ürünlerinin ortak kullanımı son derece riskli. El göz teması olmamalı, özellikle hastalık süresince kişi asla normal havlu kullanmamalı; tek kullanımlık kağıt havlu tercih etmelidir. Ayrıca yastık kılıflarını mümkünse her gün değiştirmek gerekir. Kontak lens kullanıcıları da son derece dikkatli olmalı ve hastalık süresince lens kullanımına ara vermeli ve virüs ile temas etmiş lensleri ile birlikte lens kaplarını da imha etmelidirler” dedi.
Anaokulu çocukları risk altında
Hastaların evlerinde gözlerine soğuk/ılık su kompresi yapabileceğini belirten Prof. Dr. Ulviye Yiğit, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Çok temiz bir pamuk ve kaynamış su ya da çay kullanılması gerekir. Bunların hiçbir zararı yok. Ek olarak muayene sonrası önerilen antienflamatuar damlalar kullanılabilir. Antibiyotik ve kortizonlu damlalar özel durumlar haricinde kullanılmamalıdır. Bizim en sık karşılaştığımız riski artıran davranışlardan biri ise aile üyelerinden biri hasta olduğunda, ona verdiğimiz ilacı diğer aile üyelerinin de kendilerini korumak amacıyla kullanması. Aile içi bulaşı hızlandıran durumlardan birisi bu. Çünkü damlalıkların ucu bir göz ile temas eder, sonra diğer bir kişi bunu kullanırsa yayılım daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Çocuk yaş grubu bana özellikle daha riskli geliyor. Çünkü anaokullarında bir çocukta varsa, öğretmenlerimiz ya da velilerimiz ne kadar çaba sarf ederse etsin, onları izole etmeniz mümkün olmuyor maalesef. O yüzden okul yaş grubunda çok daha hızlı yayılabiliyor.“