in ,

Zalimden alıp yoksula veren Yetimoğlu

Nevzat YILMAZ

Roman, İbrahim’in babasının ölümü ile başlıyor. Gürcü göçü ile Karadeniz’e yerleşen bey ve ağaların bölgede estirdikleri terör, baskı günümüze dek işlenmeyen biçimde anlatılıyor.

“Giritli Gelin”, “Giritli Gelin’le Felsefeci Halil”, “Köleler Ayaklanır” adlarında üç romanı daha yayınlanan Yılmaz Ünlü’nün “Yetimoğlu Hekim” adını taşıyan dördüncü romanı da Berfin Yayınları’ndan çıktı.

Bilindik halk kahramanını, türkülere konu olmuş bir kahramanı bize, bizden biri Agis anlatıyor. Öykü, Agis’in anlatımıyla, ete-kemiğe bürünürken Osmanlı topraklarına yabancı kaması sokulmazdan önce Anadolu ve Karadeniz’deki toplumsal yapının tam bir mozaik olması çok dikkat çekicidir.

Karadeniz’deki Gürcü ağa ve beylerin oluşturdukları baskı dolu ortam tam bir tabudur. Yılmaz Ünlü, bilindik yap-bozu bozup yeniden kurarak bu tabuya da meydan okuyor romanıyla. Yazar, arı kovanına çomak sokuyor bir bakıma.

Roman, İbrahim’in babasının ölümü ile başlıyor. Gürcü göçü ile Karadeniz’e yerleşen bey ve ağaların bölgede estirdikleri terör, baskı günümüze dek işlenmeyen biçimde anlatılıyor.

Babasını vurup 15 yıl damda yatan Haşim’in pususunu bekleyip öldürmek zorunda kalması ile dağ serüveni başlayan İbo, halkı baskısı altına alan varsıl kesimden elde ettiği altınları yoksula dağıtmayı seven biridir. Ağa, bey baskısı bir yandan “Şalvarı şaltak Osmanlı/Eğeri Kaltak Osmanlı/Ekende yok biçende yok /Yemeye ortak Osmanlı” bir yandan, halk canından bezer. Onlar için can simididir Yetimoğlu İbo…Aynalı martinisiyle korku salan İbo’nun Niksar serüveni ise Agis’in bağlantıları ile başlar, sürer. Donatamadığı konak da Niksar’dadır. Haksızlığa karşı dikilmişseniz, karşınıza aldığınız güçlerin yollarınızı kapatıp soluk alamaz duruma sizi sokacağı kesindir. Deli Gafur ne der romanda “Yerin kulağı var”. Düşman bütün güçleri ile sizi köşeye sıkıştırır. Gözcü koyar, adım adım izler sizi.

İbo, bir başkasından çocuğu olmasına karşın Narin’i unutması olanaksızdır. Narin, İbo’nun babasını vurmasını uzun süre bağışlamazsa da yürektir bu, sevda karşısında yenilir.

“Yerin kulağı var” İbo, vururlar seni. Halk ağıt yaktığı binlerce yoksul gibi, sana da ağıt yakar. Bir katili hapisten bile çıkarır, peşine düşmesine ses çıkarmazlar. Günümüzle de çok ötüşen öykü örgüsü romanda göze çarpar.

İbo, Yetimoğlu, türkülere konu olduğu biçimiyle Hekimoğlu için ağalar ve devleti adaletli yönetmek yerine işbirliği yapar ileri gelenler. Kaçınılmaz son Narin ile buluştuğu bir gün gelir. “Yerin kulağı var”dır. İbo, tarihin solmayan yapraklarına, ağıtlara, türkülere konu olarak kazınır. İbo’yu vuran da, vurduran da gözcülük yapan da unutulur.

Unutulmaz bir kişilik, adalet dağıtıcısı, baldırı çıplak İbo kalır dimdik ayakta. Türküler, halk hikâyeleri yaşatır onu. Kanımca, Yılmaz Ünlü, Yetimoğlu ile olağanüstü bir kahramanı bize, şiirsel bir dille, söylence havasında anlatıyor.

Bana göre romanda Agis’in anlatıcı olması, çok gerilerde kalan feodal ortamı, halkın içinde bulunduğu havayı; Papaz çocuğu olması nedeniyle de uzak olmadığı kitaplardan araya bölümler girmesi ise eskimeyen, eskimeyecek bilgiyle, söylencelerle romanı daha güçlü kılıyor.

Türkiye aydını için Avrupa’daki köylü ayaklanmaları bile bütün ayrıntısıyla bilinirken, Anadolu’da, bizde; kıyımlara, baskılara karşı sanki hiçbir kıpırtı yok gibi davranılması Batı’ya karşı aşağılık kompleksinden mi kaynaklanıyor? Batı’da köylü ayaklanmaları, sosyal adalet arayışlarını ballandırarak anlatmasına bir yanıt bu roman aynı zamanda. Pir Sultan’ı, Şeyh Bedreddin’i biliriz de ya ötesi? Alın Yunus’un yaşadığı dönemi, Batı’nın aydınlanmasına denk düşer. Köylü ayaklanmaları, Babailer vb. Bilmeyiz. Bilmemizi istemezler de. Sonrası topluca Batı karşısında aşağılık kompleksidir bizim için.

Halk türküsü Hekimoğlu, romanda gerçek anlamda noktasına, virgülüne dek kendi dekorunu okurun kafasına kuruyor. Çöküş dönemindeki Osmanlı’nın hak-hukuk düzeni, halklar mozaiğinin kendi içindeki çelişme ve çatışmaları, ezen-ezilen çatışmaları romanda Yılmaz Ünlü’nün kaleminden yetkince dile geliyor.
Özenli Türkçesi romanın kurgusunu, ele alınış biçimini, öyküsünü sağlam temellere oturtuyor.

‘Yetimoğlu Hekim’, halkın türkülerini yakanların, yasalarını yapanlardan güçlü olduğu gerçeği, Yetimoğlu’nun kişiliğinde bize bir kez daha anımsatılıyor.

BirGün

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

GEW: „Den Worten müssen Taten folgen“

Wie die Bundesregierung an zusätzliche 95 Milliarden Euro kommt