Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Kobane ve HDP’ye açılan kapatma davasına ilişkin konuşan Buldan, eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün MİT’in içinde yer aldığı yasa dışı işlere dair itiraflarını hatırlatan Buldan, „Mehmet Eymür itiraflarda bulundu. Devlet adına 18 kişi öldürüldü dedi. 18 kişi öldürülmüş neden sesiniz çıkmıyor? Sedat Peker yaşanan suçları ifşa etmeye devam ediyor. Var mı bir soruşturma? Suçlarınızı, kirlerinizi Kobane davası ile örtemeyeceksiniz, 17-25 Aralık’ın üstünü 6-8 ekim ile örtemeyeceksiniz“ dedi.
„Terfi almak için HDP’liler hakkında fezlekeleri otomatiğe bağlayan fezleke fabrikatörleri neredesiniz? Niçin sesiniz çıkmıyor?“ ifadelerini kullanan Buldan, şöyle devam etti: „Ne var Kobani davası var. HDP’yi kapatma davası var. İktidara şunları söylüyoruz, suçlusunuz, kirlisiniz, kirli işlerinizi Kobani davasıyla örtemezsiniz, örtemeyeceksiniz.17-25 Aralık’ın üstünü 6-8 Ekim’le örtemeyeceksiniz. Kumpasın tek dayanağı sahte – gizli tanık ifadeleridir. Bu dava aynı zamanda hakikat davasıdır. Sonunda hakikatin kazanacağını da Türkiye halkları iyi bilmeli.“
ERDOĞAN’IN ‚EKONOMİNİN KİTABINI YAZDIK‘ İFADELERİNE YANIT
Konuşmasında ülkede yaşanan ekonomik krize ilişkin de konuşan Buldan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‚ekonominin kitabını yazdık‘ sözlerini, „İflasın üstünü kapatmak için gece gündüz zam yapıyorlar. Madem ekonominin kitabını yazdınız bir de filmini çekin, çünkü sizde oyuncu çok“ ifadeleriyle eleştirdi.
Buldan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
„Bugün sevgili Ahmet Kaya’yı Paris’te sürgünde yitirişimizin yıl dönümüdür. Saygıyla anıyoruz. Hor görüldü, sürgüne zorlandı. Paris’teki mezarına yine saldırdılar. Yapanları şiddetle ve nefretle kınıyorum. Ahmet Kaya, mavi gökyüzünü sana dar etmeye çalışanlara karşı direnişimiz sürecek.
Kobani davasının her aşaması acemice tezgâhlanan kumpası kanıtlamaya yeter de artar. Bu dava iktidarın özetidir, 7 Haziran’ın, 31 Mart’ın intikamını da alma davasıdır. Demokratik siyasete karşı bir darbe davasıdır. Bu iktidarın özetidir. Çünkü asıl failler değil öldürülenler yargılanmak istenmektedir.
Mesele HDP olunca binlerce sayfayı doldurdular ama kanıt bulamadılar. Mehmet Eymür itiraflarda bulundu, devlet adına 18 kişi öldürüldü dedi, buyrun size kanıt. Var mı tek sayfalık soruşturma yok.
‚FEZLEKE FABRİKATÖRLERİ, NEREDESİNİZ?‘
Sedat Peker, yaşanan pislikleri, işlenen suçları ifşa etmeye devam ediyor. Var mı bir soruşturma. Elbette ki yok. Terfi almak için HDP’liler hakkında fezlekeleri otomatiğe bağlayan fezleke fabrikatörleri neredesiniz? Niçin sesiniz çıkmıyor? Ne var Kobani davası var. HDP’yi kapatma davası var. İktidara şunları söylüyoruz, suçlusunuz, kirlisiniz, kirli işlerinizi Kobani davasıyla örtemezsiniz, örtemeyeceksiniz.
17-25 Aralık’ın üstünü 6-8 Ekim’le örtemeyeceksiniz. Kumpasın tek dayanağı sahte – gizli tanık ifadeleridir. Bu dava aynı zamanda hakikat davasıdır. Sonunda hakikatin kazanacağını da Türkiye halkları iyi bilmeli. Kobani kumpas davasını hızla sonuçlandırıp, HDP hakkındaki kapatma davasına sahte dayanak yapmak isteyenler komplocular iyi bilsin ki başaramayacaksınız. Kurduğunuz tuzağa siz düşeceksiniz. Hakikatler ortaya çıktıkça Kobani davasının arkasındaki karanlık örgütlenmeniz de bir bir ortaya çıkmaya devam edecektir. IŞİD karanlığı Orta Doğu’da nasıl kaybettiyse siz de aynı şekilde bu davaların sonucunda kaybetmeye mahkumsunuz. Türkiye’nin geleceğini hukuksuz mahkeme salonlarında şekillendiremeyeceksiniz. Türkiye halklarının ortak geleceği demokrasi, barış ve adalet mücadelesiyle kurulacaktır.
‚İKTİDARIN BİR BAŞKA KUMPAS DA BARIŞ AKADEMİSYENLERİ’NE YÖNELİK‘
Çökmekte olan iktidar bloğu halkın karşısına siyasetle çıkamıyor. Çünkü yürütebilecekleri siyaset kalmadı. Hukuksuz yargı kararlarıyla, baskıyla topluma korku salmaya çalışıyorlar. İktidarın bir başka kumpas da Barış Akademisyenleri’ne yöneliktir. Adıyaman’ın sevilen doktoru Behçet Yıldırım hukuksuzca tutuklandı. Behçet Yıldırım da direnmeye devam edecektir.
Birçok tutuklu iyi halli olmadığı gerekçesiyle tahliye edilmemektedir. Aysel Tuğluk arkadaşımız ağır hastalığı nedeniyle aslında bir saniye dahi cezaevinde tutulmaması gerekirken tahliye edilmemekte ve tedavisi engellenmektedir.
ADALET BAKANLIĞI’NA SESLENDİ: ÇIPLAK ARAMA SUÇUNU İŞLEYENLERİ YARGI ÖNÜNE ÇIKARIN
HDP’nin, demokratik kamuoyunun, insan hakları örgütlerinin ve tutuklu ailelerinin mücadelesi sayesinde yönetmeliği değiştirdiler. Hani çıplak arama yoktu. Bunu ortaya çıkaran vekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu’na karşı her türlü hukuksuzluğu yaptılar, hatta AKP’nin bir sözcüsü çıplak arama için iftira demişti, şimdi suçlarını kabul ettiler, yönetmelikte bu maddeyi değiştirdiler.
Buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum, kim çıplak arama suçunu işlemişse derhal yargı önüne çıkarın.
KADIN CİNAYETLERİ
İstanbul’un göbeğinde Başak Cengiz kılıçlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Gencecik bir kadın yol ortasında katledildi. Medya ve adli merciler her zamanki gibi bu kadın cinayetine de kılıf bulmak için zanlının psikolojik sorunu var diyerek cinayeti sıradanlaştırmaya çalışmaktadır. Biz bu telaşı İzmir il binamızda Deniz Poyraz yoldaşımızı katleden caninin sahiplendirilmesinden elbette ki biliyoruz. Siyasal iktidar da şiddetin ortağı ve sorumlusudur. Kadın cinayetlerine karşı devletin aklı nerededir? İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden akla ne denmelidir? Bu erkek egemen sistemden beslenen bir iktidar var. İktidar, kadın cinayetlerinin yarattığı şiddet iklimini kendi siyaseti için kullanmaktadır. Kadınlar bunun farkında. Kadın katili erkek faillere iyi hal indirimi yapan, tecavüzcüyü serbest bırakan yargının kalemiyle, Başak’ı katleden kılıç aynı noktada birleşmektedir. Aynı yargı Başak Demirtaş’a ceza verdi. Erkek düzenin sahiplerine sesleniyoru; kadına yönelik şiddete, bu şiddete geçit veren siyasi iktidara karşı mücadelemizden bir milim dahi geri adım atmayacağız. Kadınları durduramayacaksınız. Kadınlar sizin erkek sisteminizi alaşağı edecektir.“