in ,

„İktidar Alevilerle ilgili samimi ise yargı kararlarını uygulasın“

HDP Milletvekili Zeynel Özen

Özen, “İktidar Aleviler üzerinde yeni bir algı operasyonu yapmak istiyor. Samimiyseler kazanılmış yargı kararlarını uygulasınlar” dedi.

HDP Milletvekili Zeynel Özen, iktidarın, cemevlerini gezmesini ve cemevlerine ibadethane yerine ‘kültür merkezi’ statüsü vererek ‘Alevi Açılımı’ yapmayı planladığı iddialarını Meclis’te yaptığı basın toplantısında değerlendirdi. Özen, “İktidar Aleviler üzerinde yeni bir algı operasyonu yapmak istiyor. Samimiyseler kazanılmış yargı kararlarını uygulasınlar” dedi.

AKP iktidarının, cemevlerine ibadethane yerine ‘kültür merkezi’ statüsü vererek ‘Alevi açılımı’ yapmayı planladığı iddiaları gündem oldu. AKP iktidarının görevlendirdiği kimi isimlerin cemevlerini dolaşarak “talepler raporu” hazırlaması ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “58 ilde 1585 cemevini ziyaret ettik” sözü tartışılmaya devam ediyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Zeynel Özen, konuya ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek değerlendirmelerde bulundu. Özen, AKP İktidarının gerçek amacının Alevilerin sorunlarını çözmek değil onları manipüle ederek oy devşirmeye çalışmak olduğunu vurguladı.

“ALEVİ CEMAATİ BAŞKANLIĞI, ASİMİLASYONUN ARACI BİR KURUM OLACAKTIR”

İktidarın Aleviler üzerinde yeni bir algı operasyonu yapmak istediğini ifade eden Özen, AKP İktidarının Alevi çalıştaylarından sonuç alamadığını belirterek; “Bugün başka yöntemler deneyip yine Aleviler üzerinde oyunlar oynanmaya çalışıyorlar. Bugün hükümet danışmanlar aracılılığıyla cemevlerini ziyaret ediyor. Badana, boya, demir, çimento, sandalye, masa, elektrik, su ihtiyaçlarını soruyor. Alevi cemaati başkanlığı kurmak istiyor. Aleviler Diyanet kurulduğundan bu yana karşı çıkmışlarıdır. Diyaneti inkar ve asimilasyon kurumu olarak görmüşlerdir. Diyanetin içinde kurulacak Alevi cemaatleri başkanlığı da aynı şeydir” şeklinde konuştu.

“MAAŞ BAĞLAMA TEKLİFİ HARAM OLARAK GÖRÜLMELİDİR”

AKP İktidarının, Alevi inancının sistematiğini bilmediğini söyleyen Özen sözlerine şu şekilde devam etti:

“Mürşit, Pir, Dede, Ana, Talip ilişkisinin yüzyıllardır bu topraklarda nasıl gerçekleştiğine dair hiçbir fikirleri olmadığı çok açık. Alevi inancında, erkan yürütenler, hizmet edenler ceme katılan canlardan her şeyden önce rızalık alırlar. Rızalık Aleviliğin olmazsa olmazıdır. Siz maaşlı bir Dede veya imam gönderip toplumun rızalığı olmadan inanç hizmetleri yaptıramazsınız. Aleviler asla bunu kabul etmez. Alevilik kendine özgü bir inançtır. Kendine özgü yolu ve ritüelleri vardır. Dedeler ve Analar hizmet ve erkanları maaş karşılığında yapmazlar. Hizmet hak için yapılır. Hizmet yürüten Mürşitler, taliplerinin hakullahlarıyla, lokmalarıyla yaşarlar. Dede ve Anaları devletin memurları haline getirmek istiyorsunuz. Pirimiz Pir Sultana da böyle bir teklif yapılmıştı. Bu teklifi haram olarak değerlendirip kabul etmemiştir. Bugün de Alevilerden bu Pir Sultan duruşunu göreceksiniz.”

“ALEVİLERİN HAKLARI GERÇEK ANLAMDA TESLİM EDİLMELİDİR”

Ülkemizin demokratikleşmesi için her şeyden önce Diyanetin yapısının değiştirilip, hâlihazırda tek temsilleri olan Sünni yurttaşlara verilmesi gerektiğini aktaran Özen, “Diyanet; Aleviler, diğer inançlar veya inançsızlar üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullanılmaktan çıkarılmalıdır. Her inancın kendi kendisini finanse edebileceği, kendi kararlarını verebileceği bir ortam sağlanmalıdır. Alevi meselesinde sorunun çözümü çok basittir: AİHM ve Türkiye’deki yargı kararları uygulanarak zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır. Bununla ilgili aylar öncesinde kanun teklifi de verdik. Resmi mevzuatlarda (Köy Kanunu, Belediye Kanunu, Vergi Kanunu vs)  Kilise, Sinagog ve Cami ibadet yeri olarak geçiyor. Bunların yanına Cemevi ibaresi eklenmelidir. Alevilerin hakları teslim edilmelidir. AKP iktidarını, Aleviler üzerinden kurguladığı oyunlardan vazgeçmeye çağırıyoruz! Elinizi inancımızdan ve değerlerimizden çekin!” ifadelerini kullandı.

PİRHA/ANKARA

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Zugang zu Asylverfahren

EU muss Medien, NGO und Zivilgesellschaft vor Einschüchterungsklagen schützen