Emperyalizme karşı verilen amansız mücadeleyle kurulan Cumhuriyet’in 98. Yılına Saray rejiminin gölgesi altında giriliyor. Ülke, AKP eliyle teslimiyetçi, gerici, baskıcı ve piyasacı kuşatma altında. Saray yönetimi, laiklik başta olmak üzere en temel kazanımları bir bir tasfiye ederken ülke büyük bir karanlığa gömülüyor. Tüm kaynakları ‘Beşli çete’ye aktaran iktidar, limanları, fabrikaları, çiftlikleri yok pahasına elden çıkarıyor. Cumhuriyet fikri ve onun idealleri toplumun hafızasından silinsin isteniyor.
HALKIN ÇOCUKLARI AÇLIĞA MAHKÛM
Bir grup azınlık ülkenin tüm kaynaklarını sömürürken halkın çocukları açlığa mahkum ediliyor. Yoksulluk derinleşiyor, yurttaşlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geliyor. “Eve ekmek götüremiyorum” diyen yurttaşlara “Abartıyorsun” yanıtı veriliyor. Yangın, deprem, sel felaketlerinde kendi başının çaresine bakması istenen halkın üzerine çay fırlatılıyor. Devlet, mafya, siyaset üçgeninde tüm pislikler ortalığa saçılıyor. Saray rejimine aparat edilen Diyanet, protokollerde ön sıralara alınıyor, hemen her olayda görüş beyan ediyor. Adalet sarayları dualarla açılıp, gerici yaşam tarzı toplumun tümüne dayatılıyor.
Toplumsal yaşam tarikatlar, gerici vakıflar eliyle her geçen gün daha fazla kuşatılıyor. Eğitim başta olmak üzere devletin tüm kurumları bu dönüşümden payını alıyor. Kurumlar, yandaşlarla dolduruluyor.
TÜM KURUMLAR İŞLEVİNİ YİTİRİYOR
Kadınlar katledilirken İstanbul Sözleşmesi feshediliyor. Geleceğinden endişe eden milyonlarca genç, umutsuzluk içinde yurtdışında yaşamak istiyor. Emperyalizme bağımlılığını gösteren Saray rejimi, NATO’nun ileri karakolu olma görevini eksiksiz yerine getiriyor. Montrö Sözleşmesi dahi tartışmaya açılırken ülke yeni maceralara sürükleniyor. Meclis, iktidarın ihtiyaç duyduğunda bir onay mekanizması haline gelirken yargı, aynı iktidarın elinde oyuncağa dönüşüyor. Başkanlık sistemiyle girilen ‘tek adam’ yönetimi, yasama ve yargıyı kendi bünyesine hapsediyor. Tüm yetki Cumhurbaşkanı Erdoğan’da toplanırken en tepeden en alta bütün kurumlar işlevini yitiriyor.
Tüm bunlara rağmen 2023’ü kendine hedef olarak seçen iktidar, Cumhuriyet’in yüzüncü yılı yaklaşırken dağılmanın arifesini yaşıyor. Halka anlatacak hikayesi kalmayan Saray yönetimi hegemonyasını hızla kaybediyor. Bugün sokaklarda taleplerini haykıran emekçilerden, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen kadınlara, Boğaziçi’nde direnen gençlerden, doğasına sahip çıkan köylülere kadar dalga dalga büyüyen isyan Saray yönetimini korkutuyor.
BU KARANLIKTAN SOL İLE ÇIKILIR
İktidar bugün hızla çözülürken medyadan TÜSİAD’a herkes yeniden pozisyon almanın derdinde. Cumhuriyet’in tüm ilerici kazanımlarını yok eden 19 yıllık AKP rejiminin bıraktığı tüm bu tahribat ise kırıntısı bile süpürülmüş değerleri muhafaza ederek değil ancak devrimci, demokratik, kökten bir değişimle onarılabilir. AKP ve onun türevlerinin ülkeyi içine attıkları bu ateş çemberinden yurttaşın taleplerini kucaklayan, emekten yana, halkın iktidarını amaçlayan, bağımsız, laik, demokratik bir sol ile çıkılabilir.
***
Cumhuriyet’in kırılma dönemleri
Tek parti dönemi
1923’ten 1946’ya kadar olan dönem.
Menderes dönemi
1950 ile 1960 arası dönem.
Darbeler dönemi
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’de gelişen toplumsal muhalefet bastırıldı. 12 Eylül sonrası neoliberal politikalara geçildi
28 Şubat
1997’de Erbakan hükümetine karşı yapılsa da AKP’nin temelleri atıldı.
AKP, 2002’de iktidara geldi
2010 referandumu
Bugünkü rejimin kırılma noktası oldu. AKP ve Cemaat koalisyonu yargıyı ele geçirdi.
2016 darbe girişimi
AKP’den ayrışan Cemaatin darbe girişimi bastırıldı, OHAL rejimi kuruldu.
2018 başkanlık sistemi
Bugünkü tek adam rejiminin resmen uygulanmaya konulduğu dönem oldu. Yürütme, yargı ve yasama üzerinde tahakküm kurdu.