Yeni kurulan Cumhuriyetin ilk işçi sınıfı aydınlarından Yaşar Nezihe Bükülmez. Fakir bir ailenin çocuğu olarak doğan Yaşar Nezihe, zorlu bir çocukluk geçirir. Annesini küçük yaşlarda kaybettikten sonra alkol bağımlısı olan babası tarafından kendinden 27 yaş büyük bir erkek ile evlendirildi. Kısa süren bu evlilik sonrası Yaşar Nezihe geçimini sağlamak için şiirler yazmaya başladı. Osmanlı Devletinde ilk defa Yaşar Nezihe’nin fotoğrafı peçesiz şekilde yayınlandı.
Yaşar Nezihe yazdığı eserlerinde toplumun çektiği sıkıntılardan ve ezilen halktan bahsetmiştir. Açlık ve yoksulluk nedeniyle kaybettiği kardeşlerini, çocuklarını hiç unutmamıştır. Yazarken asla toplumsal olaylara gözlerini kapamamış, grevlere, sekiz saatlik iş günü eylemlerine destek vermiştir. Kendisi bir aydındır, işçi sınıfının aydını. Her ne kadar yeterli eğitimi olmasa da eğitimsizliği toplumu anlamasına, asalak sınıfların sömürüsüne karşı durmasına engel değildir.
Amele Cemiyeti üyesi olan Yaşar Nezihe Bükülmez aynı zamanda dönemin önemli Sosyalist gazetesi Aydınlık’ta yazmaktadır. 1923 yılında Mürettipler Cemiyeti ile gazete sahipleri arasında iş saatleri arasında anlaşmazlık çıkar ve greve gidilir. Bu durum basın camiasında bir ilktir. Grevin başlamasıyla Yaşar Nezihe “Gazete Sahiplerine” isimli bir şiir yayınlar;
“Onlardır eden zevkini, eğlenceni temin
Onlar çalışır etmek için hep seni zengin
Kurşundan hurûfât o hayatı kemirirken
Her gün bir parça solarken ve erirken”.
1 Mayıs 1923’te işçiler işgal altındaki İstanbul’da 1919’dan sonra ilk defa 1 Mayıs’ı kutladı. Şehirdeki tütün, askeri fabrika, demiryolu, fırın, tramvay, telefon, tünel, gazhane işçileri 1 Mayıs sokakta kutladılar. Sekiz saatlik çalışma süresi, hafta tatili ve sendika-grev hakkı talep eden pankartlar taşındı. O gün Aydınlık dergisinin kapağında Yaşar Nezihe’nin yazdığı “1 Mayıs” şiirine yer verildi.
Yaşar Nezihe şiirinde işçi sınıfının gücüne dikkat çeker, patronların onlar olmadan var olamayacağı, onların bilinçli ve sürekli mücadelesi sayesinde sömürünün son bulacağını belirtir. Özellikle yeni uyanışa geçen işçi sınıfına karşı bir seslenmenin öne çıktığı şiirde yeni bir döneme girildiği açıkça görülmektedir.
1 Mayıs için
Ey işçi…
bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
Ey işçi…
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
Ta’zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin.
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say
Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvettedir hak, hakkını haksızlara anlat