İç politikaya yönelik olarak da sosyal medya düzenlemesinin yapılacağını belirterek “Bu tahribatın artık bitirilmesi lazım” diyen Erdoğan, KHK’lilerin sorununu çözeceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkıştı, son tartışmalara atfen “Kürt sorunu yoktur” dedi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sahip çıktı
Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 76’ncı Genel Kurulu toplantısına katılmak üzere bulunduğu ABD’nin New York kentinde, beraberinde götürdüğü gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ABD’li muhatapları ile görüşme beklentileri karşılanmayan Erdoğan, hayal kırıklığını gizlemezken “İki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil” dedi.
Öte yandan Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinden bu yana Ukrayna’dan Suriye’ye, Libya’dan Karadeniz’e Rusya’yı kızdıracak hamlelere girişen Erdoğan, bunlar yaşanmamış gibi Rusya lideri Vladimir Putin’le ay sonunda yapacağı görüşmeye yönelik sıcak mesajlar verdi ve “Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik” dedi.
Erdoğan iç politikada ise sertleşme sinyalleri verdi. Sosyal medya düzenlemesinin yapılacağını belirterek “Bu tahribatın artık bitirilmesi lazım” diyen Erdoğan, KHK’lilerin sorununu çözeceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkıştı, son tartışmalara atfen “Kürt sorunu yoktur” dedi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sahip çıktı.
ABD’ye gidip ABD’li muhatapları ile görüşemeden döndüler
Erdoğan, ziyareti kapsamında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra Hırvatistan, Slovenya, Gine Bissau, Polonya, Ukrayna, Finlandiya, Burundi ve Irak cumhurbaşkanları, Birleşik Krallık, Gürcistan ve Arnavutluk başbakanları, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı ve FIFA Başkanı ile görüşebildi. Ancak ABD’li muhatapları Erdoğan liderliğindeki Türkiye heyeti ile görüşmedi.
“Bunun bedelini ödemesi gereken Amerika’dır”
“Burada önceki gün Amerika’nın önemli bir yayın organıyla yaptığımız mülakatta da söyledim; 20 yıl önce Amerika Afganistan’a niçin girdi? Afganistan’da ne işi vardı ve şimdi Afganistan’dan niye çıkıyor? Herhalde bunun bir bedelinin olması lazım? Ve bunca mülteci şu anda nereye gidecek? Türkiye’nin kapıları açması ve bunları kabul etmesi düşünülemez. Burası bizim için bir açık hava koridoru değil.”
“Amerika burada ‘Kapılar açılsın ve Afgan halkı Türkiye’ye girsin’ diyemez. Nitekim böyle bir şeye biz, açık da değiliz, müsaade de etmeyiz. Afgan halkı bizim için kardeş halktır. Tarihe dayalı bir geçmişimiz var fakat bu kuru kuruya bir kardeşlik olmuyor. Aynı şeyi biz Suriye’de de yaptık. Aynı durum Irak’ta oldu. Bunları böyle toparladığımız zaman, geçmişten alırsak girip çıkanla neredeyse 10 milyona varan bir sayı söz konusu. Şu anda bunun 5 milyonu Türkiye’de kaldı. Burada bu bedeli ödemesi gereken Amerika’dır. Amerika’nın bununla ilgili adımlar atması lazım. Fakat şu ana kadar böyle bir hava görünmüyor. Amerika’nın bu noktada kapıları açmak gibi bir derdi şu anda yok gibi. Fakat kapsayıcı, kuşatıcı bir yönetim Afganistan’da oluşursa, bu yönetimle bazı görüşmelerimiz olabilirse ve gerçekten sağlıklı bir iletişim kurabilirsek, bundan sonra ne olabileceğinin adımlarını bu görüşmelerden sonra atabiliriz.”
Taliban da maalesef…
Türkiye’nin Afganistan’da altyapı ve üstyapı yatırımlarının olduğunu ve bu yatırımlardan rahatsız olmadıklarını, bundan sonraki süreçte de bu tür adımları atabileceklerini söyleyen Erdoğan, “Ama Taliban’ın şu andaki yaklaşım tarzına bakıldığında kucaklayıcı, kuşatıcı bir yönetim maalesef oluşmadı. Şu anda sadece bazı sinyaller geliyor; bazı değişikliklerin olabileceği, yönetimde bazı kuşatıcı, kapsayıcı bir havanın oluşacağı istikametinde. Bunu tabii daha henüz görmüş değiliz. Eğer böyle bir adım atılabilirse o zaman birlikte neler yapabileceğimizi kendileriyle görüşme, konuşma noktasına gidebiliriz. Kaldı ki kendi içlerinde de şu anda bazı sıkıntılar yaşanıyor. Bu sıkıntıları aşabilirlerse ve ondan sonra Türkiye ile bazı görüşmeler olursa, adımlar atılabilirse bunları nasıl gerçekleştiririz, nasıl bir yol haritası belirleriz, ona bakar, ona göre de Afganistan’la böyle bir adımı gerçekleştirmiş oluruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir sürecin işlediğini doğrusu söyleyemem”
Afganistan ve Suriye bağlamında Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrini nasıl gördüğünün sorulması üzerine Erdoğan, “Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir sürecin işlediğini doğrusu söyleyemem. Niye? Bakın biz F-35’leri aldık, 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık ve bu F-35’ler bize teslim edilmedi. Amerika önce bunu bir defa halletmeli. Bize S-400 konusunu bahane edip F-35’leri vermemek, her şeyden önce bir defa devletler arası ilişkilerde ne diplomasi noktasında ne de münasebetler noktasında bir kimlik ortaya koymaktır. Amerika’nın önce bunu bir defa düzeltmesi lazım” dedi.
Erdoğan, uluslararası hukuka dayalı olarak ne yapılması gerekiyorsa yapacaklarını vurgulayarak, “Bize sürekli S-400’ü dayatmalarını bir defa bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bizim için S-400 işi bitmiştir. Buradan geri adım atmamız da mümkün değil. Amerika’nın bunu uluslararası diplomaside, ilişkilerde doğru bir yere oturtması gerekir. Ama şu ana kadar bunu oturtamadılar. Biz Türkiye olarak dürüst davranıyoruz, duruşumuz dürüsttür ama Amerika maalesef dürüst davranmadı, davranmıyor” diye konuştu.
“İki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil”
“Şunu da bilmeleri gerekir ki artık eski Türkiye de yok. Bu Türkiye başka bir Türkiye. Savunma sanayisinde de biz her geçen gün daha ileri gidiyoruz, daha ileri gideceğiz. Ama yarın ‘Niçin F-35’i almıyorsun?’ diyemezler. Vermezsen almayız. O zaman biz daha başka kapılara da müracaat ederiz. Burada CBS ile yaptığım röportajda onlara da onu söyledim. ‘Yani başka yerlerden almayı mı düşünüyorsunuz?’ diye sordu. ‘Gerekirse alırız’ dedim. Sen bana şimdi Patriot vermeyeceksin, ondan sonra biz S-400’ü aldığımızda ‘Niye S-400’ü aldın?’ diyeceksin. Türkiye, kendi savunmasına yönelik ne gerekiyorsa onu alır. Gerekirse bunları üretmeye de başlar. Zaten şu anda başladık. Bundan sonra bunu daha da ileri safhalara taşıyacağız. İnşallah kendi insansız savaş uçaklarımızı da üreteceğiz. Bunu da görecekler. Bu adımları da inşallah atıyoruz. Temennim odur ki iki NATO ülkesi olarak birbirimize hasmane değil, dostane davranalım. Ama iki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil. Benim Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak yaklaşık 19 yıllık yöneticilik hayatımda Amerika ile olan münasebetlerimde geldiğimiz nokta maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, sayın Obama ile iyi çalıştım, sayın Trump ile iyi çalıştım ama sayın Biden ile iyi başladık diyemem.”
“Seyredecek değiliz”
“Amerika şu anda eğer Afganistan’da bir şekillendirme yapamadıysa burada düşünmek lazım. Şu anda Afganistan’da Amerika’nın bir yönlendirme veya bir şekillendirme durumu olmuştur diyebilir miyiz? Hayır. İşte her şeyi bıraktı, gidiyor. Ama şimdi bir bedel çıkacak ortaya. Bu bedel nedir? Şu anda Taliban’ın elindeki silahlara baktığınız zaman, bu silahlar Amerika’nın silahları. Dolayısıyla bu bedeli de ödemek durumunda kalacaktır. Buradan bir yere daha geliyorum. Sayın Trump döneminde binlerce TIR silah, mühimmat terör örgütlerine verildi. Bunları ben sayın Trump’a defalarca ifade ettim, anlattım. Şimdi aynı durum Biden döneminde de var. Yine Biden terör örgütlerine silah, mühimmat, araç gereç taşımaya başladı. Biz bunu elimizi kolumuzu sallaya sallaya seyredecek değiliz. Dikkatle takip ediyoruz. Vakti, saati geldiğinde de söylenmesi gereken neyse onu da kendilerine söyleriz.”
“Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik”
Erdoğan, İdlip’te son dönemdeki saldırılar ve 29 Eylül’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceği hatırlatılarak, “Bu konuda nasıl mesajlar vermeyi düşünüyorsunuz? Bu zirveden herhangi bir sonuç bekliyor muyuz?” sorusunun yöneltilmesi üzerine Putin ile yapacakları ikili görüşmenin önem arz ettiğini bildirdi.
Heyetler arası görüşmenin olmayacağını yalnızca Putin’le ikili görüşme yapacaklarını belirten Erdoğan, “Bu tabii sadece İdlip’i içeren bir görüşme olmayacak. Aynı zamanda Türkiye-Rusya ikili ilişkilerini ve Suriye’deki durumu masaya yatıracağız. Suriye’de nereye geldiğimizi, bundan sonraki süreçte de nereye geleceğimizi kendileriyle konuşacağız. Kimseyi üçüncü bir şahıs olarak yanımıza almadan bu görüşmeyi yaparken orada tabii Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir karara da varacağız.” dedi.
Türkiye ve Rusya’nın bölgede önemli iki ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, “Önemli iki ülke derken bir şeyi daha ifade etmem lazım; biz Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik. Ticaret hacmine baktığımız zaman iyi bir konumdayız ve sürekli ilerleyen bir ticaret hacmi var. Suriye’deki gelişmeleri daha iyi bir konuma taşıma noktasında zaman zaman bazı sıkıntılar yaşamıyor değiliz. Ama bunu da gerek şahsım gerek Savunma Bakanım, gerek Dışişleri Bakanım, attığımız adımlarla hemen telafi edebiliyoruz. Örneğin sayın Putin, Azerbaycan’da eğer devlet adamlığını tam manasıyla ortaya koymamış olsaydı, Azerbaycan’dan bu şekilde çıkılmazdı. Ama bunu ortaya isabetli kararlarla koyduğu için Azerbaycan’dan çok çok olumlu bir şekilde çıkma şansını yakaladık” değerlendirmesinde bulundu.
“Iğdır’dan Azerbaycan’a yolu inşallah yapacağız”
Erdoğan, Azerbaycan’da yoğun bir çalışmanın devam ettiğine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin sayın İlham Aliyev istediği anda istediği gibi rahatlıkla sayın Putin’le görüşüyor, konuşuyor. Ben, hakeza öyle… Çok kısa sürelerde irtibatlarımızı kurup görüşmelerimizi yapabiliyoruz. Tabii, çok daha önemlisi, şu anda attığımız adımlarla biz Iğdır’dan Azerbaycan’a yolu inşallah yapacağız. Buna demir yolu da dahil. Bu yolun yapımı çok çok önemli bir adım olacak. Bizim 5’li veya 6’lı platform dediğimiz olay vardı. Şu anda bu konuyla ilgili de Paşinyan’dan olumlu sinyaller geliyor. Şimdi bu olumlu sinyallerle beraber bu konuda da bazı adımları atacağız. Yani bölgeyi barış noktasında da iyi bir konuma taşıma fırsatını inşallah yakalamış olacağız. Ay sonunda sayın Putin’le yapacağımız görüşmede bunlar da tabii konunun içinde yer alacak. Böylece Türkiye-Rusya ilişkilerinde inşallah çok daha güçlü, çok daha farklı bir döneme girmiş olacağız.”
“Sosyal medyanın maalesef tahribatı ortada, artık bitmesinden yanayım”
Sosyal medya düzenlemesine yönelik çalışmanın hangi aşamada olduğu ve hangi adımların atılmasının planlandığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, bununla ilgili çalışmaların sürdüğünü, Meclisin açılmasıyla birlikte de TBMM’ye sunulacağını bildirdi.
Erdoğan, “Böylece sosyal medya konusundaki atacağımız adımların ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Çünkü sosyal medyanın maalesef tahribatı çok açık ve net ortada. Bu tahribatın artık bitmesinden yanayım. Artık bu tahribatı bitirmenin vaktinin geldiğine inanıyorum” diye konuştu.
“Yok Kürt sorununu çözmektir, yok şudur, yok budur… Türkiye’de böyle bir sorun yok”
Erdoğan, “HDP eski Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ‘Kürt sorununda çözümün adresi İmralı’dır.’ açıklaması yaptı. Selahattin Demirtaş’ın da bir açıklaması oldu, o da HDP’yi işaret etti. Sayın Kılıçdaroğlu da bu yönde bir açıklama yaptı; ‘Kürt sorununu HDP çözer.’ dedi. Seçimlerin yaklaşmasına yakın bir dönemde bu tür ittifaklar, bu tür açıklamalar nasıl değerlendirilir? Bir de HDP kendi arasında ikiye mi bölünüyor?” sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Hayırlı olsun. Bu konuyla eğer biz meşgul olursak yazık olur. Yani İmralı mıdır, değil midir, onların sorunu. Varsın onlar bu şekilde yola devam etsinler; yani HDP midir, şu mudur, bu mudur… Biz diyoruz ki bu ülkede şu anda Cumhur İttifakı bu işin tek çözüm noktasıdır ve Cumhur İttifakı olarak da biz bu çözümün mücadelesini sürdürüyoruz. Çünkü bizim şu anda kitabımızda birlik var, beraberlik var, kardeşlik var ve bununla da bu yolda devam ediyoruz. ‘Yok Kürt sorununu çözmektir, yok şudur, yok budur…’ Türkiye’de böyle bir sorun yok. Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik. Eğer birliğe, beraberliğe, kardeşliğe inananlar varsa buyursunlar hep beraber yola devam edelim.”
“Sen ne zamandan beri yargı oldun?”
Muhalefetin KHK’liler ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile ilgili açıklamaları hatırlatılarak, “Muhalefetin bu tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusunun yöneltilmesi üzerine Erdoğan şunları söyledi:
“Bir defa KHK ile ilgili ‘Ben bu işi çözeceğim’ diyen kim? Ana muhalefetin başındaki zat. Sen ne zamandan beri yargı oldun? Bu yargının konusu. Bununla ilgili adımı yargı atar. Sana ne oluyor? Kim sana bu yetkiyi verdi? Velev ki iktidar olsan -böyle bir şansın var mı, yok mu o da ayrı- yargının yetkilerini elinden sen nasıl alıyorsun? Öyle bir şey var mı? Şu anda bunlar tamamen yargının kontrolü altında olan, yargının iradesinde olan bir konu. Adam öyle atıyor ki bazıları da buna inanıyor. Bunu kabullenmek asla mümkün değil. KHK ile ilgili konularda zaten zaman zaman yargıda bu gelişmeleri takip eden, kontrol eden bazı kararları da kesinlikle görüyoruz.
“Diyanet İşleri Başkanı’mız yalnız değildir”
Ali Erbaş hocamızla ilgili konuya gelince… Bir defa ana muhalefetin Ali Erbaş hocamıza, Diyanet İşleri Başkanı’mıza bu denli hakaret etmeye ne hakkı ne yetkisi vardır. Bu densizliktir, terbiyesizliktir. Zaten CHP’nin cemaziyelevveli de hep bizim din adamlarımıza hakaretle geçmiştir. Şimdi de aynısını Diyanet İşleri Başkanı’mıza hakaretle yürütüyorlar. Ama şunu bilsinler ki Diyanet İşleri Başkanı’mız yalnız değildir. Diyanet İşleri Başkanı’mız CHP’nin bu kendini bilmez tiplerinin hiçbir zaman muhatabı da olmamıştır, olmayacaktır. Diyanet İşleri Başkanı’mızı bu noktada biz asla yalnız bırakmayız. O makam önemli bir makamdır. Dolayısıyla bu makama hakaret edenler, bu ülkede dinini, diyanetini bilenlere hakaret etmiş olurlar. Yeni ortaya çıkmış olan birisi daha var; o da böyle sallayıp sallayıp duruyor. Dur bakalım; daha parti olduğun bile değil. Ana muhalefetle beraber bir şeyler yapıyorlar.”
“Tek problem zincir marketler mi?”
Erdoğan, bizzat ilgileneceğini söylediği fahiş fiyat konusundaki problem başlıkları ve izlenecek yol haritasına ilişkin soruya, “Bu konuda kısmen özellikle bu zincir marketlerin sınırsız uygulamaları var. Bu sınırsız uygulamalar karşısında biz de Ticaret Bakanlığı olarak bunların üzerine üzerine gideceğiz. Zincir marketlerin bu uygulamalarıyla mücadelede Ticaret Bakanlığımız gerekli olan her türlü tedbiri alıyor, alacak ve bunlara da gerekli operasyonları yapacaktır” yanıtını verdi.
“Tek problem zincir marketler mi?” sorusu üzerine ise Erdoğan, “Ağırlıklı olarak iş orada toplanıyor. Bütün üreticiden tüketiciye olan yerde zincir marketlerin buradaki yoğun ürünleri toparlaması… Bu da 5 tane zincir market. Bunlar bütün o ürünü toparlıyor. Bu 5 tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar altüst oluyor. Bunlar eğer bu noktada daha adil davranırlarsa hem vatandaş uygun fiyatla ürün alabilecektir hem de üretici şu an itibarıyla kazanımını, parasını zamanında alma şansına ulaşacaktır” dedi.