Yazar Murray Bookchin’in “Kıtlık Sonrası Anarşizm” ile Süreyya Su’nun “Dünyadan Geriye Kalan” adlı kitapları çıktı.
Yazar Süreyya Su’nun kaleme aldığı “Dünyadan Geriye Kalan” kitabı Sümer Yayıncılık etiketiyle çıktı. Kitabıyla devrimi hayal etmenin, dünyayı değiştirmek için inatla mücadele etmenin ve sebatla çalışmanın gerekliliği üzerine okuyucularını bir kez daha düşünmeye çağıran Su, öncelikle başka bir dünyayı hayal edebilmek için başka türlü düşünebilmenin gerekli olduğuna işaret ediyor.
Yazar, bir anlamda, dünyayı yorumlamak-anlamak ve değiştirmek için gerekli olabilecek alet edevatı kutuya koyuyor. Sonra bu alet edevatla bazı olay ve olguları yorumlamaya ve anlamaya girişiyor. Yazara göre, dünyayı değiştirmek için önce çözümlemek ve yorumlamak gerekir ve böylece dünyada meydana gelen bazı olayları teorik bakışla çözümlüyor ve yorumluyor. Yazar, çalışmasının devamında da, dünyadan geriye kalanlara; yani krizlere, şiddete, adaletsizliğe, güvencesizliğe, umutsuzluğa, utanmazlığa, çer-çöpe, kötülüğe, ölüme eleştirel teorik bir perspektifle bakıyor.
KÖTÜLÜK
Kitabın arka yüzünde ise şu ifadeler yer alıyor: “Antroposen Çağı’ndayız; dünyanın düzeninin, doğanın dengesinin bozulduğu bir dönemdeyiz. Kriz de diyenler var buna. Devinimi yavaşlamış bir topacın artık yalpalayarak dönüşünü sürdürmesi gibi; durması gerekiyor ama durmuyor da yalpalayarak ve oraya buraya çarparak dönmeye devam ediyor. Dünyanın hali de böyle: iklimi değişiyor, okyanusları asitleniyor, habitat daralıyor, biyoçeşitlilik azalıyor, ormanlar özelleşirken, köylüler mülksüzleşiyor, kentleşme hızlanırken, çölleşme büyüyor. Belki o yüzden bugün Mars’ta da yaşayabileceğimize daha çok inanıyoruz. Tamamen çoraklaşan dünyada yaşayacaksak, neden olmasın? Belki çoraklaşan bir dünyada yine de bilim ve teknolojinin sunacağı olanaklarla yaşamaya çalışırız ama ya adaletsizliğin, savaşın, şiddetin, sömürünün, faşizmin egemen olduğu bir dünyada yaşayabilir miyiz? Yaşayamayız ve yaşayamayanların sayısı her gün artıyor. Savaş, zulüm ve yoksulluktan kaçarak göç ve iltica etmeye çalışan insanlar denizlerde boğularak, yollarda ve kamplarda açlıktan ve donarak ölüyor. Kentlerde işsiz, mutsuz ve umutsuz insanlar intihar ediyor. Savaşlarda insanlar katlediliyor ve ölüyorlar. Dünyadan geriye kalan, kötülükten ibaret. 0 yüzden bugün dünyayı değiştirme ve başka bir dünya kurma iradesine, başka dünyaları hayal etme ve tasarlamaya, başka dünyaların olanakları üzerine düşünmeye her zamankinden daha acil ve zorunlu olarak gerek var. Umut aşkın bir dünyada, Mars’ta veya başka yerlerde değil; burada, içkin bir dünyada.”
KITLIK SONRASI ANARŞİZM
Yazar Murray Bookchin’in, kaleme aldığı Umut Kocagöz’ün Türkçeye çevirdiği “Kıtlık Sonrası Anarşizm” adlı kitap da raflardaki yerini aldı. Birbiriyle ilişkili olan makaleler dizisini kapsayan bu kitapta Sümer Yayıncılık’ta çıktı. Murray Bookchin, „kıtlık sonrası“ dönemin sunduğu imkanlarla kendi ekolojik ve anarşist vizyonunu tartıyor. Marksist politik ekonominin maddi kıtlık çağından kaynaklanmış ve geleceğin kökten değişimlerini ön göremeyen kısıtlarını aşan Bookchin, karmaşık sanayi toplumunun öz yönetimi için gerekli olan araçların çoktan gelişmiş olduğunu ve devrimci çehremizi büyük oranda değiştirdiğini öne sürüyor. Yirminci yüzyılda gerçekleşen teknolojik ilerlemeler, üretimi büyük oranda genişletmiş olmakla birlikte, bunu şirketlerin kârı lehine ve insan ihtiyaçları, işçi denetimi ve ekolojik sürdürülebilirlik pahasına gerçekleştirmiştir. Sanayinin doğrudan kontrolü ve topluma yönelik ekolojik ve ütopyacı bir vizyonu bir arada ele alan işçi sınıfı, özgürlük mücadelesi için devletin, hiyerarşik toplumsal ilişkilerin ve politik partilerin gerekli olduğuna dair miti bertaraf edebilir. Güncel toplumun gerçekliklerine dayanan Bookchin’in analizi, pragmatik tazeliğini hala korumaktadır.
YENİ ANARŞİZM
Anarşist Çalışmalar Enstitüsü kurul üyesi Cindy Milstein kitap hakkında ise şu yorumda bulunuyor: “Anarşizmin dinamik bir şekilde ortaya çıkışıyla birlikte, güncele yönelik bir kavrayış için Bookchin’in Kıtlık Sonrası Anarşizm kitabından daha iyi bir klasik yoktur. Hatta, makalelerden oluşan bu derleme ‘yeni anarşizm’ için bir mihenk taşıdır. Günümüz anti-kapitalist hareketlerindeki en mücbir meseleler – yakınlık grupları ve doğrudan eylem, ekoloji ve çeşitlilik içinde birlik, hiyerarşinin eleştirisi- kırk yıl öncesinin Kıtlık Sonrası Anarşizm kitabında bulunmaktadır. Bookchin’e referans vererek söylemek gerekirse, Kıtlık Sonrası Anarşizm özgürlüğün doğrudan demokratik biçimleri için ütopik talepleriyle -günümüzün küresel deneyimlerinde yüksek sesle yankılanmakta olan- ‘vaat hissi’ sunmaya devam etmektedir.”