Yeni Yaşam Gazetesi’nden Gülcan Dereli’nin haberinde, Diyarbakır’ın Lice ilçesinin 1993 yılında yakılması sonucu çok sayıda yurttaşın hayatını kaybettiği, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın suikast sonucu öldürülmesi olayına dair, Lice ve JİTEM davalarının soruşturma ekibinde yer alan bir istihbaratçının ifadelerine değiniliyor.
Gülcan Dereli imzasıyla yazılan haber şöyle:
“Cinayet silahı kanas ortadan kaldırıldı. Duvardaki çekirdek de yok edildi. Kanas silah yakılıp eritildi. Lice yakılıp yıkıldı. Helikopterle ateş edildi, insanlar öldürüldü. JİTEM ve TİT elemanları da evleri, dükkanları yaktı
Mehmet Emin Özkan, 84 yaşında hasta bir Kürt tutuklu. Lice’nin yakılması ve Bahtiyar Aydın suikasti bahanesiyle müebbet aldı. Oysa birçok bilgi Lice’yi askerlerin yaktığını, Aydın’ı da JİTEM’in öldürdüğünü gösteriyordu. Geçtiğimiz günlerde elleri kelepçeli hastaneye götürülürken videosu yayınlandı. Ağır hastalıkları olmasına rağmen Adli Tıp “Cezaevinde kalabilir” raporu verdi. Adli Tıp nasıl bu kadar ağır hastalıkları olan bir tutukluya böyle bir rapor veriyordu? Gazetemiz Adli Tıp Kurumu’ndan JİTEM davalarına, Özkan’ın müebbet aldığı Lice davasına yeni bilgilere ve önemli iddialara ulaştı. Gazetemize ulaşan ve ismini vermek istemeyen eski emniyet istihbarat üyesi, Lice davası, Cemal Temizöz ve diğer JİTEM davalarına dair dikkat çekici iddialarda bulundu. Eski istihbaratçı, Lice ve Temizöz gibi JİTEM davalarının soruşturma ekibinde bizzat yer aldığını, bu soruşturmalarda önemli bilgilere ulaştıklarını kaydetti. Eski istihbaratçı, isim, yer ve tarih vererek iddialarını delillendiriyor.
ÖZKAN’IN ÜZERİNE YIKILDI
Kısa bir hatırlatma. 1993 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesi yakıldı, çok sayıda sivil yurttaş katledildi, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın, burada suikast sonucu öldürüldü. Lice’nin bütün yükü Mehmet Emin Özkan’ın üzerine yıkıldı, müebbet hapis aldı. Oysa deliller bambaşka şeylere, JİTEM’e, devlet içi güç savaşlarına işaret ediyordu. Sonraki yıllarda bunu kanıtlayan çok sayıda bilgiye ulaşıldı. Mesela iki askerin kenti askerlerin yaktığına dair ifadelerine. Bahtiyar Aydın’ı JİTEM’in öldürdüğüne dair bilgilere.
JİTEM VE BAŞBUĞ
Çözüm süreci ve hemen öncesi yıllarda JİTEM davaları yeniden açılmaya başlandı. Çoğu olay tam zaman aşımına uğrama sürecindeyken dava açıldı. Eski istihbaratçı, işte bu açılan soruşturmalarda yer aldığını söylüyor. Mehmet Emin Özkan’ın müebbet aldığı Lice davasına dair çarpıcı iddialarda bulunan eski istihbaratçı, “Bahtiyar Aydın cinayeti İlker Başbuğ’a uzanıyordu. Savcı bunu tespit etti. Önce dosyada sanık olan dönemin üsteğmeni Tunay Yanardağ’ın (JİTEM, Türk İntikam Tugayı (TİT) Komutanı, sonra Albay oldu…) Bahtiyar Aydın’a tuzak kurması istendi. Tuzak kuruldu ve yalandan bir polis aracı tarandı. Diyarbakır Kolordu Komutanı Hasan Iğsız, yardımcısı da İlker Başbuğ idi. İlker Başbuğ, Bahtiyar Aydın’a Lice’de çatışma var, hemen oraya git dedi. Helikopterle komando bölüğüne iner inmez Bahtiyar Aydın kanasla (keskin nişancı silahı) vuruldu. Ama kanasçı JİTEM’ciydi. Ve tugayın içinden yakın mesafeden tek el ateş ederek vurdu onu. Sonra çatışma süsü verildi. Diğer sanık da Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu. 30 dakika sonra olay yerine helikopter geldi. Gelen Iğsız ve İlker Başbuğ’du” diyor. Daha önce de gündeme gelen Başbuğ, iddiaları avukatları aracılığıyla yalanlamıştı. Ancak yalanlamada Lice’de PKK saldırısı olduğunu belirtmesi kuşkuları artırıyor zira tüm bilgiler Lice’de bir çatışma değil JİTEM eliyle çatışma süsü verilmiş bir katliam ve suikast yaşandığına işaret ediyor. Başbuğ’un iddialarını 3. Dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı (E) Korg. Hasan Kundakçı’ya dayandırması da iddiaları çürüten değil güçlendiren unsur. Zira Kundakçı, bölgede kirli savaşta rol oynamış önemli bir figür.
KANAS SİLAH YAKILDI
Eski istihbaratçının içeriden verdiği bir diğer kritik bilgi ise Bahtiyar Aydın suikastinde kullanılan kanas silaha dair. Eski istihbaratçı, “Cinayet silahı kanas ortadan kaldırıldı. Duvardaki çekirdek de yok edildi. Kanas silah yakılıp eritildi. Ateşte, parmak izi vs. otopsi için hiçbir şey kalmadı. 3 gün sokağa çıkma yasağı ve bu bahane ile Lice yakılıp yıkıldı. Helikopterle ateş edildi, insanlar öldürüldü. JİTEM ve TİT (Türk İntikam Tugayı) elemanları da evleri, dükkanları yaktı. Bunların hepsini tespit ettik o dönem” bilgilerini paylaşıyor.
DOSYALAR ENGELLENDİ
Eski istihbaratçı, davaların nasıl boşa çıkarıldığını ve Başbuğ’a ilişkin iddialarını isim, yer ve tarih vererek sürdürüyor. Engelleyenlere dair bilgi veren eski istihbaratçı, “Dönemin Emniyet Amiri ve komiser ifade verdi. Terörist görmedik… Birileri ateş ediyordu ama kimdi bilmiyorduk diyordu. Bunların ifadesini okudum. Sonra dosyalar genişletilmeye çalışıldı ama engeller başladı. Birçok ilde eşzamanlı 2008-2014 arası faili meçhulleri araştırma birimleri (istihbarat içinde kuruldu). Bu davalar daha sonra engellenmeye çalışıldı. Hem TSK / Ergenekon hem de AKP içinden; ilk engelleme Albay Cemal Temizöz’ün Cizre davasına geldi. Sonra bu müdahalenin İlker Başbuğ üzerinden geldiğini öğrendik. Adalet Bakanı Müsteşarı Fahri Kasırga, Genelkurmay’a çağrıldı kaç kere. Kasırga, JİTEM’ci Veli Küçük’ün kankasıdır. Şimdi Saray’da Genel Sekreter. Muhtemelen AKP ve Ergenekon arasında köprü vazifesini üstlendi” diyor.