“Kerbela insanlığın kırılma noktasıdır” diyen “Kerbela insanlığın kırılma noktasıdır” , “Muharrem’i veya Kerbela’yı çıkardığımız zaman Anadolu Aleviliği’nin kutsallığının hemen hemen yarısını yok saymış olursunuz. Kerbela, hak ile batılın savaşıdır” ifadelerini kullandı.
Alevilerin tuttuğu 12 İmam orucu ve Kerbela yası devam ediyor. Kerbela Katliamı’na ilişkin PİRHA’ya konuşan Babamansur Ocağı’na bağlı dedelerden Yasin Kendigelen, “İmam Hüseyin birilerinin söylediği gibi orada bir iktidar savaşı yapmamıştır” dedi.
Kendigelen, “Muharrem, Alevilerin en kutsal ayıdır. Kerbela Katliamı’nın Aleviler nazarında sancağıdır. Muharrem’i veya Kerbela’yı çıkardığımız zaman Anadolu Aleviliği’nin kutsallığının hemen hemen yarısını yok saymış olursunuz. Kerbela insanlığın bir kırılma noktasıdır. Hak ile batılın savaşıdır. İmam Hüseyin birilerinin söylediği gibi orada bir iktidar savaşı yapmamıştır. Sadece hakkın tekrardan ayağa kalkması için yarenleri ve çocuklarıyla beraber serini vermiştir. Savaş dediğiniz iki güç arasında olur. Oysa orada altı aylık bebek de vardır. Aleviler için çok önemlidir ve hiçbir zaman oradan vazgeçmemiştir” değerlendirmesinde bulundu.
“ALEVİLER, İNANCA VE İNSANA FARKLI BAKMASININ CEZASINI TARİH BOYUNCA ÇEKMİŞTİR”
Kendigelen, Alevilerin tarih boyunca yaşadığı sorunlara değinirken, “Aleviler, inanca ve insana farklı bakmasının cezasını tarih boyunca çekmiştir. Biz bunu gönüllü de çekiyoruz. Alevilik insanı temele koyar ve hümanisttir. Yaşamı kutsal görür. Yalnız insan yaşamı değil, bütün canlıların yaşamına saygı duyar ve onları korur. Aleviler’de avcılık yoktur” diye konuştu.
“DEVLET KUL HAKKI YİYOR; DİYANET’İN BÜTÇESİNDE BİZİM DE PAYIMIZ VAR”
Eşit yurttaşlık hakkına atıfta bulunan Kendigelen, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçeye dikkat çekerek şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Vergimizi veriyoruz. Vatandaşlık görevlerimizi yapıyoruz fakat haklarımıza gelince haklarımız verilmiyor ya da anayasal güvence altına alınmıyor. Eşit yurttaşlık dediğimiz temel yok. Verdiğimiz vergilerden bize olan payı almamız gerekiyor.
Bulunduğumuz Gazi Cemevi, tamamen Alevilerin emeğiyle yapıldı. Devletin bir kuruşu yok. Diyanet’e bakıyoruz, 120-130 bin çalışanı var. Devasa bir bütçe ayrılıyor. O bütçede benim de payım var. Devlet kul hakkı yiyor. Adalet kavramı yok. Böyle olunca da sorunlar çözülmüyor.”
“BİR ALEVİ, ‘BUGÜN BENİM CEMİM VAR’ DESE, İŞVEREN İZİN VERMİYOR”
Kendigelen, Aşure günü ve hizmetinin Aleviler açısından kıymetli olduğunu söylerken; Alevilerin o gün izinli sayılması gerektiğini ifade etti.
Kendigelen, “Muharrem ayında oruçlarımızı tutuyoruz, lokmalarımızı pay ediyoruz. Aşure gününde iznimiz yok. Bizde aşure çok kıymetlidir. Birlik lokmasıdır. İzin günümüze denk getirmeye çalışıyoruz. Bu da anayasal bir hak ihlalidir. Herkes inancını yaşamakta özgürdür. Uygulamaya baktığımız zaman bir Sünni kardeşimiz gidip namazını kılabiliyor, özel bir günü için izin alabiliyor. İşveren buna izin vermek zorunda ama bir Alevi “Bugün benim cemim var” dese gidemiyor” şeklinde konuştu.
“LÜTUF İSTEMİYORUZ, HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
Babamansur Ocağı’na bağlı dedelerden Yasin Kendigelen konuşmasına şöyle devam etti:
“İşveren, ‘orada yazmıyor ki’ diyor. Orada ‘ceme gidebilir’ diye bir madde yok. Bu haksızlık değil mi? Bunun dışında Ramazan orucu tutmadığı için katledilen Alevi canlarımız var. Öldürülen, dövülen insanlarımız var. Hala hor görülüyoruz. Neden? Kardeşlik ve birlikte yaşama ilkesine aykırı. Bütün halklar güvence altında olmalı. Bu neyle olur? Adaletle olur. Biz lütuf istemiyoruz. Hediye istemiyoruz. Biz hakkımızı istiyoruz.”
Barış KOP-Ali AKDÜZGÜN / İSTANBUL