in

Özgür Yazılım: Kendi başına amaç mı?

Tahir Emre Kalaycı

Gerçek anlamda bir yazılım özgürlüğü mücadelesinin, ekonomi-politik bağlamdan bağımsız değerlendirilemeyeceği ortadadır.

Gerçek müştereklerin üretilmesi, kapitalist sistem içerisinde başarılması oldukça zorlu bir süreçtir. Nihayetinde, kapitalizm işine ve çıkarına uygun gördüğü şeyleri alıp kendisine mal etmekte oldukça başarılıdır

Özgür Yazılım kavramı ve çevresindeki Özgür Yazılım hareketi, neredeyse 40 yıldır, bilgisayar kullanıcılarının özgürlüğü, dijital özerklik, gözetimle mücadele, özel mülk yazılım üreten şirketlerin kötücül özellikleri, yazılım lisanslarının anlaşılması ve ihlali gibi konularda yürütülen kapsamlı mücadelenin önemli bir ayağını oluşturuyor. Farklı gerekçelerin ve dönüşümlerin etkisi olsa da toplumsal etkileri ve başarılarına rağmen kimi eksiklikleri olduğunu düşündüğüm Özgür Yazılım kavramını özetlemek, farklı kesimlerce, farklı açılardan yapılan eleştirileri ele almak ve nihayetinde kendi düşüncelerimi de paylaşmak için bu yazıyı yazıyorum. Yazıda özet bir tarihçeyle ve Özgür Yazılım’ın tanımıyla başlayacağım ve daha sonra herhangi bir önem sırasına girmeden kimi eleştirileri kendi düşüncelerimle birlikte paylaşacağım. En temel eleştirim, kapitalist sistemi eleştirmeden ve artı değer sömürüsünü ele almadan salt Özgür Yazılım, yazılım özgürlüğü gibi kavramları savunmanın nihayetinde kendi başına bir amaca dönüşeceği ve mücadeleyi kısırlaştırma potansiyelidir. Bu eleştirimi özellikle Dmytri Kleiner’in Telekomünist Manifesto’sundan[1] alıntılarla da desteklemeye çalışacağım.

Özgür Yazılım kavramının ilk ortaya çıkışının, GNU[2] Projesi için Richard Stallman’ın Eylül 1983’te yaptığı ilk duyuruyla olduğunu söyleyebiliriz.[3] [4] Bu ilk duyuruda Richard Stallman, amacının özgür bir Unix yazılım sistemi oluşturmak olduğunu söyledi.[5] 1985 yılında daha kapsamlı olan GNU bildirisi[6] yayınlandı. Bu bildiride geliştirilecek olan yazılım sisteminin ve hâlihazırda mevcut Unix uyumlu yazılımların, kullanabilen herkese özgür olarak verileceği söyleniyor. Bu şekilde ilk adımı atılan GNU Projesi, Ekim 1985’te kurulan Özgür Yazılım Vakfı’yla birlikte zaman içerisinde Özgür Yazılım kavramını savunan ve geliştiren en önemli oluşumlardan biri haline geldi. 1984 veya 1985 yılında Don Hopkins tarafından espri olarak kullanılan Copyleft kavramı da Richard Stallman’ın dikkatini çekti ve yazılımların dağıtımında kullanmaya başladı. Copyleft kavramı, günümüzde çoğu özgür yazılımın yayımlandığı GNU Genel Kamu Lisansının (GPL) temelini oluşturuyor. Bu lisansın ilk sürümü[7] 1989 yılında, ikinci sürümü[8] 1991 yılında, son ve mevcut sürümü[9] de 2007 yılında yayımlandı. Bu son sürümün yayımlanması bir buçuk yıllık bir kamuoyundan görüş toplanması, tartışma, yorum ve dört taslaktan sonra mümkün oldu. 1990 yılına kadar çekirdek hariç tüm önemli bileşenler bir şekilde GNU projesi kapsamında geliştirilmişti ve 1991 yılında Linus Torvalds’ın Linux çekirdeğini duyurması[10] ve çekirdeğin 1992 yılında Özgür Yazılım olarak yayınlanması en önemli açığı kapattı ve günümüzde GNU araçlarıyla Linux çekirdeğinden oluşan GNU/Linux dağıtımlarının parçaları tamamlanmış oldu.[11]

Bu tarihçe önemli. Çünkü Özgür Yazılım kavramı öyle tek bir günde ortaya çıkmadı. Özgür Yazılım kavramı ve etrafındaki hareket teknolojideki değişimleri ve açık kaynak gibi “rakip” hareketleri ve hatta dünyadaki toplumsal değişimleri takip etmek zorundaydı ve kendisini gelişen teknolojinin ve kolaylaşan hesaplamanın ortaya çıkardığı kitlesel gözetim, kötü niyetli özel mülk yazılımlar, Yapay Zekâ ve Bulut Hesaplama, yaygınlaşan ve toplumsallaşan İnternet gibi konuların etkileri ve sonuçları konusunda da konumlandırmalıydı. Zaman içerisinde kelime kullanımından[12] farklı lisans tanımlarına, o lisansların eksikliklerinin veya olası zararlarının görülüp, teknolojideki ve toplumdaki değişimlerin etkileriyle değerlendirilip yeni sürümlerinin yayımlanmasına kadar çetrefilli, bol tartışmalı ve uzun bir süreç sonucunda şekillendi.

Peki nedir bu özgür yazılım? Aslında görece oldukça basit bir tanıma sahip, aşağıdaki dört temel özgürlüğü sağlayan bir yazılım veya program özgür bir yazılımdır:[13]

  1. Herhangi bir amaç için, istenen şekilde yazılımı çalıştırma özgürlüğü
  2. Her ne istiyorsanız onu yapmak için programın nasıl çalıştığını öğrenme ve onu değiştirme özgürlüğü (bunun için yazılımın kaynak koduna erişim şart).
  3. Kopyaları dağıtma özgürlüğü, böylece başkalarına yardım edebilirsiniz
  4. Değiştirilmiş sürümlerin kopyalarını dağıtma özgürlüğü

Bu özgürlükleri (başka hiçbir ek koşul sunmadan) sağlayan programlar özgürdür. Bu bağlamda vurgulamak istediğim önemli bir nokta şudur: Stallman ve Özgür Yazılım Vakfı, özgür yazılımların ekonomi-politik boyutuyla ilgili olarak “özgür yazılım parayla da satılabilir” şeklinde özetlenen fikrin dışında pek de söz etmezler. Ne yazılım üretim süreçleriyle ilgili ne de kapitalizme karşıt ve eleştirel bir tutum sergilerler. Hatta şirketlerin kullanımının engellenmesini, devletlerin kullanımının engellenmesini, ücretsiz dağıtmanın zorunlu olması gibi durumları Özgür Yazılım tanımının ihlali olarak görürler. Bu gibi kısıtlamalar içeren lisansları da özgür olmayan lisans kategorisine almışlardır[14]. Özgür Yazılım Vakfı ve Richard Stallman için tek önemli konu, yazılımın bu dört özgürlüğe uyması ve özel mülk yazılımların kötücül özelliklerinden kurtulmaktır.[15] Nihayetinde konunun etik ve felsefi boyutuna odaklanıp, kavramı ve çevresindeki tartışmaları bu boyutların dışında tartışmaktan kaçınırlar. Onlar için önemli olan kullanıcıların özgürlüğüdür, bu da etik bir sorundur. Tüm yazılımların, tüm kullanıcılar tarafından kullanılabilir, geliştirilebilir, değiştirilebilir ve yeniden dağıtılabilir olması durumunda bu sorun çözülmüş olacaktır. Bu nedenle yazılımların nasıl, neden, kimin için, kimin ve neyin pahasına üretildiğini pek dikkate almazlar, çoğu dijital sorunu ve etrafındaki fikri mülkiyet tartışmalarını yazılım özgürlüğü ekseninde ele alırlar. Bu söylediklerimden ilgili kişilerin dünya sorunlarına, çevre sorunlarına, politik ve ekonomik sorunlara ilgisiz olduklarını çıkarmayın, muhtemelen bilinçli bir tercih olarak, Özgür Yazılım kavramını ve hareketini salt yazılım özgürlüğü ekseninde ele aldıklarını vurgulamak istiyorum. Eleştirim, özel mülk yazılımların yarattığı sorunların, dijital gözetim, dijital özerklik, kullanıcıların özgürlüğü, ekonomi-politik, kapitalizm eleştirisi vb. konulara bulaşmadan salt yazılım özgürlüğü ekseninde kalarak, sadece etik bir tutumla çözülemeyeceği şeklinde.

Özgür Yazılım kavramının, Açık Kaynak kavramıyla karıştırılmaması çok önemlidir. İkisi temelde farklı dünya görüşlerine dayanıyorlar ve farklı amaçlara sahipler. Açık Kaynak fikri işin pratik ve teknik yararlarına odaklanıp daha gevşek kullanım şartları ve şirketlerle daha uyumlu bir işbirliğini savunurken, Özgür Yazılım işin etik ve ilkesel boyutuna odaklanıyor. Bu nedenden dolayı, büyük şirketler Özgür Yazılım kavramından, GPL gibi lisansları kullanmaktan mümkün olduğunca kaçınırken, Açık Kaynak kavramını ve fikirlerini büyük bir hoşgörüyle ve kucaklamayla benimsemişlerdir. Günümüzde Facebook, Google, Microsoft, IBM, Oracle gibi birçok bilişim devinin, en azından onlarca Açık Kaynak proje ürettiğini veya desteklediğini görmemiz bundandır[16]. Ne de olsa Açık Kaynak projeler kolektif bir şekilde üretildiği için sermaye ve şirketler açısından daha kârlıdır. Risk ve harcanan sermaye farklı şirketler, kişiler ve üniversiteler gibi kamu kurumları arasında bölünmüş olur. Nihayetinde, Evgeny Morozov’un da dediği gibi, Açık Kaynak hareketinin önemli temsilcilerinden olan O’Reilly[17], Stallman’ın Özgür Yazılım hareketini alıp, şirket dostu Açık Kaynak hareketine dönüştürmüştür.[18] Bunu “başarılı bir darbe” olarak gören Morozov, Stallman’ın böylece marjinalleştirildiğini de söylemektedir. Kazanan daha iyi savlar değildi, daha iyi bir halkla ilişkiler çalışmasıydı. Morozov’un da ipuçlarını yazıda verdiği gibi, benim de katılacağım üzere, Açık Kaynak hareketinin özgür yazılımdan daha başarılı olmasının ve gözükmesinin temelinde, Stallman’ın çabalarının çok fazla lisans merkezli olması da yatıyor. Tabiî unutmamak gerekir ki, Morozov’un da vurguladığı gibi Açık Kaynak hareketinin ekonomiye dayalı dili (ekonomi, verimlilik, yenilikçilik vb.), çok daha yabancılaştırıcı etkisi olan Stallman’ın etik diline de baskın gelmiştir. Böylece, Açık Kaynak hareketinin savunduğu özgürlük, Özgür Yazılım hareketinin savunduğuna zamanla baskın geldi: geliştiricilerin yazılımı canlarının istediği şekilde dağıtma özgürlüğü. Böylece, çok çeşitli yazılım lisanslarının da ortaya çıkması söz konusu oldu. Hiç ummadığımız (!) bir yerde karşımıza çıkan bu “bireysel özgürlüğün” etik ve toplumsal özgürlüklere baskın gelmesi, arka planını düşündüğümüzde kapitalizmin nasıl da kimi bireysel özgürlükleri bağlamından ve toplumsal etkilerinden kopararak, bu özgürlüklerin kendisini en önemli amaç haline getirdiğinin de bir örneği belki de.

Richard Stallman, özgür yazılım üzerindeki çalışmasının özgürlüğü ve işbirliğini yayma idealist hedefinden kaynaklandığını söyler.[19] Dolayısıyla, başkaları, GNU GPL kullanımı nedeniyle Linux ve açık kaynak yazılımları “kanser” ve “komünist fikirler” gibi görürken[20], Copyleft olarak yazılmasındaki temel mantığı kavramış oluyoruz. Başkaları bu lisans türlerini viral lisanslar olarak damgalayıp ciddi bir sorun olarak görse de, zaten Copyleft lisanslarla amaçlanan Özgür Yazılım’ın durdurulamaksızın yayılmasıdır. Copyleft, bir programın Özgür Yazılım haline getirilmesi, programın tüm değiştirilmiş ve geliştirilmiş sürümlerinin de Özgür Yazılım olması için genel bir yöntemdir.[21] GPL ile yayımlanmış bir yazılımı, bir kod parçasını veya herhangi bir şeyi kullanan bir yazılım da nihayetinde GPL ile yayımlanmalıdır düşüncesi, Copyleft’in özetini oluşturur. Copyleft sayesinde, telif hakları kullanılır ancak tersine çevrilerek, amacının aksine hakların korunması için değil, çalışmaların herkesçe kullanılabilmesinin yolu sağlanır.

Kuşkusuz önemli bir etik ilke olarak dünyayı değiştirecek bir kavram olsa da, elbette bu idealizmin ve Özgür Yazılım’ın da kendi sınırları var. Richard Stallman, ilkeli, tutarlı ve etik duruşunu hiç bozmadan korurken, bu tavrın Özgür Yazılım’ın yayılması ve kapsayıcı olmasında bir engel oluşturduğu iddiaları da yok değil.[22] [23] [24] [25] 2019 yılında Marvin Minsky’yi[26] [27] savunduğu iddiasıyla yoğun eleştirilerle karşılaşıp Özgür Yazılım Vakfı yönetim kurulundan ayrılmak zorunda kalan Richard Stallman[28], birkaç yıl sonra tekrar geri döndüğünde hem Özgür Yazılım Vakfı hem de kendisi bir yandan ciddi eleştirilerin hedefi oldu[29], öte yandan da kapsamlı bir şekilde destek gördü.[30] Stallman, toplumsal normlara uymamak konusunda yoğun eleştirilere maruz kalırken, kimileri başarısını tamamen buna borçlu olduğunu da söylüyor.[31] Elbette, toplumsal normlara uymamak, başkaları için yıkıcı ve zararlı etkilere sahipse, belli bir hareketin kapsayıcılığını etkiliyorsa, ayrımcı sonuçlar doğuruyorsa, o zaman bu durumu savunmadan önce bir kere daha düşünmek lazım. İnsanlara (ve elbette doğaya ve canlılara) zarar verdiğini bilerek ve görerek bir fikri salt etik olarak doğru bulduğumuz için çok tutarlı bir şekilde savunmak, çoğunluğun iyiliği için kimi fedakârlıklar yapmak veya savunmak nihayetinde bizi salt o fikrin önemli olduğunu düşünen bir müritler topluluğuyla karşı karşıya bırakabilir. Elbette, Özgür Yazılım fikrinin insanlara, doğaya ve canlılara doğrudan zarar verdiğini söylemiyorum ama Richard Stallman’ın pek çok kişi tarafından bir şekilde doğrulanan kimi davranışlarının, özellikle Özgür Yazılım ve bilişim alanındaki kadınlara ve LGBTİ bireylere yönelik ayrımcılığı pekiştirdiğini ve ayrıca “nerd” erkek imgesiyle yüklü bir “otoriter” ve “tek adamlık” sorunu oluşturduğunu düşünüyorum. Eğer, bir tek kişinin bırakmasıyla zayıflayacak bir hareket yaratmışsanız, o hareket zaten hiçbir zaman toplumsallaşamamış demektir.

Bu noktada Açık Kaynak kanadından yapılan eleştirilerle, yapıcı eleştirellik sunan kesimlerin eleştirileri karıştırılmamalı. Açık Kaynak Girişimi’nin (OSI)[32] ve Açık Kaynak dünyasının ve bir ayağı her zaman şirketler ve sermayedeyken, bu sözünü ettiğim eleştirileri yapanlar genellikle farklı nedenlerden dolayı Özgür Yazılım’ın daha kapsayıcı bir hat savunmasını önerenler. Bunlara bir örnek olarak Yazılım Özgürlüğü Muhafazası verilebilir.[33] Açık Kaynak kavramını kullanmaktan çekinmeyen bu oluşum kâr amacı gütmeden özgür ve Açık Kaynak yazılımları tanıtmayı, geliştirmeyi ve savunmayı amaçlıyor. 2006 yılında Yazılım Özgürlüğü Yasa Merkezi’nin desteğiyle kurulan bu kuruluş, Microsoft gibi şirketlerden destek almaktan da çekinmiyor. Kendisini FSF’den daha etik ve kapsayıcı şekilde konumlandırdığını söyleyen SFC, Stallman’ı yoğun bir şekilde eleştirenlerin başında geliyor.[34] Elbette kimileri tarafından SFC, OSI gibi oluşumlar, GNU’yu, FSF’yi ve GPL’i marjinalleştirmenin bir aracı olarak etiketleniyor[35]. SFC, OSI gibi oluşumların sırf bu nedenlerle tekeller tarafından desteklendiğini ve amacın dijital özerkliği tamamen ortadan kaldırmak olduğunu, şirketlerin çıkarlarını korumak olduğunu öne sürüyorlar.

Bir başka eleştiri hattını da Stallman’ın özgürlük tartışmasındaki konumunun, yazılım müştereklerinin gerçekleştirilmesinin gerekliliğinden ortaya çıktığı halde, müşterekler konusunda Stallman’ın, Hardin’in[36], denetimsiz özgürlüğün yıkıma götüreceği şeklindeki kusurlu görüşünü paylaştığı eleştirisiyle Mathias Klang oluşturuyor.[37] Eleştirisine göre Stallman tarafından oluşturulan müşterekler, tamamen özgür olmayan, kısıtlı müştereklerdir ve birtakım seçkinler tarafından denetlenmektedir. Klang, Özgür Yazılım hareketini ve Stallman’ı bu hattan eleştirirken, OSI’yi de ticari çıkarları tatmin ederken, özgür/açık kaynak hareketinin felsefesinin sularını bulandırmakla suçluyor. Nihayetinde, Açık Kaynak yazılımlarda bir artış olsa da, bazı temel felsefik ve etik hususları tartışmanın azaldığına işaret ediyor. Açık Kaynak hareketinin bu tartışmayı ticari aktörlerin kolayca anlayabileceği (ve faydalanabileceği) kavramlara tercüme etmesi sonucunda, tartışmanın en önemli hususu olan altyapımızın en temel öğelerinin sahibi kim olmalıdır sorusunun yitirildiğini söyleyerek de yazısını bitiriyor.

Özgür Yazılım hareketine yönelik bence oldukça önemli ve kapsamlı eleştiriler Dmytri Kleiner’dan geliyor. Kleiner yazdığı Telekomünist Manifesto’da[38] soldan olarak tanımlayabileceğim eleştiriler yapıyor. Stallman’ın copyleft ve Özgür Yazılım fikrinin sistem içi bir çözüm olduğunu ve telif haklarına, fikri mülkiyete doğrudan karşı çıkmak yerine bir geri adımı temsil ettiğini söylerken, bir başka eleştirisini de ekonomik boyuttan yapıyor. Özgür Yazılım hareketinin GPL ve Copyleft nedeniyle sıklıkla ticaret karşıtı olarak konumlandırılmasının yanlış olduğunu söylerken, yukarıda da sözünü ettiğim gibi dört özgürlüğün kapsamında olmayan ticari olmama koşulunun olmamasının buna yol açmadığını söylüyor[39]. Yazılımı üretenler isterlerse bu yazılımı bir ücret karşılığı satabilirler. Bu bağlamda haklı bir şekilde şunu söylüyor: “Bazı Özgür Yazılım hayranlarının iddia ettiğinin aksine ne mübadeleyi ortadan kaldırır ne de artı değerin hırsızlığına dayalı kapitalist ekonomiyle uyumsuzdur.” Kleiner’ın da vurguladığı gibi dört koşul sağlandığı sürece o yazılımın nasıl üretildiği, ne tür bir sömürü mekanizmasından çıktığı, ticari dağıtılıp dağıtılmadığı o yazılımı Özgür Yazılım olmaktan çıkarmıyor. Kleiner’a göre, her nerede üretiliyorsa üretilsin, bütün bu kurumlarda yazılımın kullanım değeri kendi normal üretimleri içerisinde mübadele değerine dönüştürülür, iş ne olursa olsun, hangi ürünü satarlarsa satsınlar, yazılımı üretkenliklerini artırmak için kullanırlar. Dolayısıyla lisanslar için ödeme yapmalarını ve kısıtlayıcı koşullarını kabul etmelerinin kendi çıkarlarına uygun olmadığını söyleyen Kleiner, Microsoft gibi bir yazılım şirketinin çıkarıyla, kullanıcıların çıkarlarının her zaman zıt olacağını vurgular. Bu eleştirilerinin ötesinde Kleiner, copyleftin politik konumunun da sosyalist solun konumuna göre geri bir konum olduğunu söyler. Eben Moglen gibi copyleft savunucularını, Marx ve Engels’in kapitalizmin ortadan kaldırılması çağrısını, yüzsüz bir “dot Komünist Manifesto”[40] ile fikri mülkiyetin dar alanına sıkıştırdıklarını vurgular. Bu, kendisine göre geri bir konumlanmadır. Bütün bu eleştiri ve eksikliklere rağmen, copyleftin ve Özgür Yazılım hareketinin enformasyon müşterekleri yaratma konusunda etkili bir araç olduğunu söylemekten de geri durmaz. Ancak, özgür yazılım hareketi artı değer sömürüsüne ilişkin bir eleştiri veya öneri sunmuyor. Bu nedenle salt boş zamanda yapılacak olan çalışmaların neden zamanla Özgür Yazılım ve Açık Kaynak hareketinin yarattığı ürünlerin, nasıl da şirketlerin yararına kullanıldığını açıklamakta zorlandığını düşünüyorum. Elbette, böyle bir kaygıları da, yukarıdaki anlattığım gibi, yok. Yine kapitalist şirketlerin, mevcut bir fikri alıp kendi pragmatist ilkelerine uydurup, çıkarlarına uygun bir şekilde kullandıklarını görüyoruz. Bu da nihayetinde Özgür Yazılım’ın geri planda kalmasına yol açıyor. Bunu salt bir halkla ilişkiler başarısı olarak veya FSF’nin ve Stallman’ın katı duruşlarıyla açıklamaya çalışmak yetersizdir. Bu daraltmalar, yazılım üretimindeki kapitalizmin ve kapitalist üretim sürecinin etkilerini yok saydığınız anlamına gelir. Dilediğiniz kadar Özgür Yazılım savunun ve üretin. Geçiminizi sürdürmek için emeğinizi satmak zorundaysanız, o sattığınız emek zaman içerisinde ürettikleriniz üzerindeki tasarruf tamamen şirketin, yani sermaye sahibinin olacaktır. Bu noktada Kleiner’ın ağ üretim lisansı, sermayenin artı değer sömürüsü olmadan yazılım ve eserleri, nihayetinde müşterekleri üretmek için önemli bir model işlevi görse de, kapitalizmle mücadele etmeden, özgür yazılımın gerçek anlamda bir özgürlük sağlamayacağını da kavramak şarttır. Gerçek anlamda bir yazılım özgürlüğü mücadelesinin, ekonomi-politik bağlamdan bağımsız değerlendirilemeyeceği ortadadır. Benim kavrayışıma göre, gerçek müştereklerin üretilmesi, kapitalist sistem içerisinde başarılması oldukça zorlu bir süreçtir. Nihayetinde, kapitalizm işine ve çıkarına uygun gördüğü şeyleri alıp kendisine mal etmekte oldukça başarılıdır.

Yukarıda anlattığım tarihçe ve paylaştığım eleştiriler, kapsamlı bir mücadelenin durmaksızın sürdüğünü, farklı politik ve pragmatik konumlanışları gösteriyor. Richard Stallman, Özgür Yazılım hareketini pragmatik bir idealizm olarak ortaya koyarken, dünyanın farklı yerlerinden çeşitli insanlar farklı amaçlarla bu kavramı benimsediler, kendi politik ve dünya görüşleri doğrultusunda yeniden ürettiler. Nihayetinde Stallman ve diğer Özgür Yazılım düşünürleri en başta amaçlamamış olsa da, tıpkı açık kaynak hareketinin kendilerinden bağımsız olarak ortaya çıkması gibi, Özgür Yazılım kavramı da kimi durumlarda oldukça politik bir içerik kazandı ve kapitalizmle mücadelenin bir aracına da dönüştü. Ne de olsa fikri mülkiyet, dijital özerklik gibi kavramları kapitalizmin kendisini tartışmadan veya en azından eleştirmeden tartışmak yeterli olmazdı.

Her şeye rağmen, sonuç olarak, yazının başlığındaki iddiamı destekleyen bir durum da söz konusu. Stallman ve Özgür Yazılım Vakfı özgüllüğünde baktığımızda Özgür Yazılım, kendi başına bir amaç haline gelmiş durumda ve bu amaç başka önemli noktaları gözden kaçırma veya yok sayma konusunda hiç de masum değil. Yine de bu kavramın kapitalizmle mücadelenin, politik mücadele hattının bir parçası olması dünya görüşünü solda kuranların kaçınamayacağı ve kaçınmaması gereken bir olgu olarak önümüzde duruyor. Nihayetinde, tüm insanlık, canlılar ve gezegenin geleceği için amaçlanan müşterek bir gelecek tahayyülü için herkes için ve herkesten yeteneğine göre şiarının altını yazılım gibi fikri alanlarda da doldurmamız şart. Bunun bence başarılı bir potansiyelini ve daha dayanışmacı ve paylaşımcı bir geleceğin nüvelerini sunan Özgür Yazılım hareketi yadsınamaz bir şekilde yol göstericidir.

Dipnotlar:

[1] Dmytri Kleiner, Telekomünist Manifestohttps://sendika.org/wp-content/uploads/2016/11/telekomunist_manifesto_2016.pdf, Kasım 2016

[2] “GNU’s Not Unix!” (GNU Unix Değildir!) ifadesinin özyinelemeli kısaltması, Unix gibi olduğunu ama aynı zamanda da ondan farklı olduğunu vurgulamak için kullanılıyor.

[3] Richard Stallman, GNU Projesi Hakkında, https://www.gnu.org/gnu/thegnuproject.tr.html

[4] Elbette, Richard Stallman pek çok yazıda da söylediği gibi yazılım paylaşımı konusunu ve özgür yazılım, yazılımın özgürce dağıtılması kavramlarının tartışılmaya başlanmasını çok daha eski zamanlara da uzatabiliriz. 1980’lerin başındaki bu ihtiyaç, bir bakıma kişisel bilgisayarların ve dolayısıyla özel mülk yazılım üreticilerinin, işletim sistemlerinin ortaya çıkışından da etkilenmiştir şeklinde bir yorum da yapabiliriz. Çünkü, kanımca, kişisel bilgisayarların ortaya çıkışı, donanımdan mümkün mertebe bağımsız yazılım üretimini de tetikleyen ve çeşitliliği arttıran bir etki de yaratmıştır.

[5] Richard Stallman, İlk Duyuru, https://www.gnu.org/gnu/initial-announcement.tr.html

[6] Richard Stallman, GNU Bildirisihttps://www.gnu.org/gnu/manifesto.tr.html

[7] GNU General Public License v1.0https://www.gnu.org/licenses/old-licenses/gpl-1.0.html

[8] GNU General Public License v2.0https://www.gnu.org/licenses/old-licenses/gpl-2.0.html

[9] The GNU General Public License v3.0https://www.gnu.org/licenses/gpl-3.0.html

[10] Linux’un geçmişi,

https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Linux%27un_ge%C3%A7mi%C5%9Fi&oldid=22310774

[11] Richard Stallman, Neden GNU/Linux?https://www.gnu.org/gnu/why-gnu-linux.tr.html

[12] İngilizce’de “free” kelimesinin çift anlamlılığı (“ücretsiz” ve “özgür” anlamlarına gelmesi) yıllar boyunca sorun yaratmıştır, kimi durumlarda bu karmaşıklığı aşmak için Libre kelimesini kullanıyorlar. Türkçede böyle bir kavram karmaşası yok diyebiliriz. Bkz. Özgür Yazılım Nedir? Yazısı Çevirmen Notları, https://www.gnu.org/philosophy/free-sw.tr.html#f1

[13] GNU Projesi, Özgür Yazılım Nedir?,  https://www.gnu.org/philosophy/free-sw.tr.html

[14] GNU’nun Özgür Olmayan Yazılım Lisansları sayfasında Anti-Kapitalist Yazılım LisansıAnti-996 lisansıJSON LisansıAğ Üretim LisansıKişisel Kamu Lisansı Sürüm 3a gibi lisanslardaki notlarda bunu görebiliriz: https://www.gnu.org/licenses/license-list.tr.html#NonFreeSoftwareLicenses

[15] Özgür olmayan yazılımların ortaya çıkardığı sorunlarla karşılaştıkça kısa bir özetle paylaştıkları düzenli olarak güncellenen “Özel Mülk Yazılım Genellikle Kötücül Yazılımdır” başlıklı bir bölümde ne gibi sorunların önceliklie olduğunu görebilirsiniz, Bkz.  https://www.gnu.org/proprietary/proprietary.tr.html

[16] Adrian Bridgwater, The Impact Of The Tech Giants On Open Sourcehttps://www.forbes.com/sites/adrianbridgwater/2019/09/07/the-impact-of-the-tech-giants-on-open-source/, 7 Eylül 2019

[17] O’Reilly Media’nın kurucu ve CEO’su olan Tim O’Reilly, Silikon Vadisi’ndeki en önemli “düşünürlerden” biridir. “Açık kaynak”, “Web 2.0”, “bir platform olarak hükümet”, “katılım mimarisi” gibi kavramları popüleştiren önemli bir şahsiyettir. 1998 yılında “özgür yazılım” kavramının, “açık kaynak” olarak markalaşmasına katkısı çoktur.

[18] Evgeny Morozov, The Meme Hustler, https://thebaffler.com/salvos/the-meme-hustler

[19] Richard Stallman, Copyleft: Faydacı İdealizm, https://www.gnu.org/philosophy/pragmatic.tr.html

[20] Başkaları tarafından derken elbetter özgür yazılım, açık kaynak gibi toplumsal hareketleri kendilerine rakip ve tehlike gören Steve Ballmer gibi büyük şirketlerin yöneticilerini kastediyoruz (bkz. https://www.cnet.com/news/microsoft-red-hat-argue-open-source/ ). Zaman geçti ve yöneticisi olduğu Microsoft şimdi çoğu şeyi Açık Kaynak olarak yayınlıyor (bkz. https://github.com/microsoft/), sanırım IBM gibi büyük şirketlerin önceden gördüğü Açık Kaynak potansiyelini (!) sonunda gördüler.

[21] GNU Projesi, Copyleft nedir?https://www.gnu.org/licenses/copyleft.tr.html

[22] Klint Finley, Where The Free Software Movement Went Wrong (And How To Fix It)https://techcrunch.com/2013/04/06/where-the-free-software-movement-went-wrong-and-how-to-fix-it/, 6 Nisan 2013

[23] Steven J. Vaughan-Nichols,  Free Software Foundation leaders and supporters desert sinking shiphttps://www.zdnet.com/article/free-software-foundation-leaders-and-supporters-desert-sinking-ship/, 29 Mayıs 2021,

[24] Selam G., Remove Richard Stallman. And everyone else horrible in tech.https://selamjie.medium.com/remove-richard-stallman-fec6ec210794, 12 Eylül 2019

[25] It’s time to talk about post-RMS Free Softwarehttps://mjg59.dreamwidth.org/52587.html, 14 Eylül 2019

[26] 1958’den Ocak 2016’daki ölümüne kadar MIT’de profesör olarak çalışan Marvin Minsky’nin, Jeffrey Epstein’in bir kurbanının tanıklığında adı geçiyor: 17 yaşındayken, Mayıs 2016’da Jeffrey Epstein’in evini ziyaret ettiğinde Minsky ile cinsel ilişkiye zorlandığını söylüyor. Bkz. Russell Brandom, AI pioneer accused of having sex with trafficking victim on Jeffrey Epstein’s island https://www.theverge.com/2019/8/9/20798900/marvin-minsky-jeffrey-epstein-sex-trafficking-island-court-records-unsealed

[27] Yapay Zekâ alanında Marvin Minsky ve Jeffrey Epstein ilişkisine ve aşırı sağın etkisine ilişkin ayrıntılı bir bilgilendirme için şu iki yazıyı önerebilirim:

[28] Jon Brodkin, Richard Stallman returns to FSF 18 months after controversial rape comments, https://arstechnica.com/tech-policy/2021/03/richard-stallman-returns-to-fsf-18-months-after-controversial-rape-comments/

[29] An open letter to remove Richard M. Stallman from all leadership positions, https://rms-open-letter.github.io/

[30] In Support of Richard Stallman, https://stallmansupport.org/

[31] People are complaining a lot that Stallman isn’t complying with the social norm …https://news.ycombinator.com/item?id=3086230, 7 Ekim 2011

[32] Açık Kaynak Girişimi, Open Source Initiativehttps://opensource.org/

[33] Software Freedom Conservancy, https://sfconservancy.org/

[34] Richard Stallman Does Not and Cannot Speak for the Free Software Movementhttps://sfconservancy.org/news/2019/sep/16/rms-does-not-speak-for-us/, 16 Eylül 2019

[35] Dr. Roy Schestowitz, Creating Parallel ‘Movements’ (Backed by Monopolies) to Marginalise the FSF, GNU, and GPLhttp://techrights.org/2021/04/27/monopolies-vs-fsf/, 27 Nisan 2021

[36] Garrett Hardin, 1968. “Tragedy of the commons,” Science, volume 162, s. 1243–1248. http://dx.doi.org/10.1126/science.162.3859.1243

[37] Mathias Klang, View of Free software and open source: The freedom debate and its consequences, https://firstmonday.org/ojs/index.php/fm/article/view/1211/1131

[38] Dmytri Kleiner, “Telekomünist Manifesto” içinde “4.3 Özgür Yazılım: Kendini Tüketen Telif Hakları” bölümü, https://sendika.org/wp-content/uploads/2016/11/telekomunist_manifesto_2016.pdf, Kasım 2016

[39] Örneğin Telekomünist Manifesto kitabında önerilen Ağ Üretim Lisansı (Bkz. 5. Bölüm: Copyfarleft için Bir Model: Ağ Üretim Lisansı), FSF ve GNU tarafından özgür bir yazılım lisansı olarak değerlendirilmiyor (Bkz. https://www.gnu.org/licenses/license-list.tr.html#NonFreeSoftwareLicenses).

[40] Eben Moglen (çev. Necla Öztürk), The dotCommunist Manifesto – noktaKomünist Manifesto (Bilgiye Ücretsiz Erişimi Savunanların Manifestosuhttps://birikimdergisi.com/guncel/303/the-dotcommunist-manifesto-noktakomunist-manifesto-bilgiye-ucretsiz-erisimi-savunanlarin-manifest, 24 Aralık 2009

Sendika.Org

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Tibet en hızlı trenine kavuştu

Edith Groth (TSV Glinde) ist HFV-Ehrenamtlerin des Monats Juli 2021