Mustafa Gezgör’ün 1980’li yıllarda cezaevlerinde yazdığı şiirleri Aram Yayınevi tarafından „Zaman’ın Ardından“ adıyla kitaplaştırıldı. Gezgör’ün şiirleri sadece devrimci eylemi anlatmaz, devrimcinin ruhunu, duygusunu da yansıtıyor.
Mustafa Gezgör, 1957’de Urfa’nın Viranşehir ilçesinde doğdu. 1976’da özgürlük hareketiyle tanışır ve lise son sınıfta özgürlük mücadelesine katılır. Aynı yıl bir cenaze töreninde Kemal Pir ve Hayri Durmuş ile birlikte gözaltına alınır. Tutuklanır ve Urfa’dan sonra Diyarbakır Zindanı’na gönderilir. Kısa bir süre orada kaldıktan sonra çıkar. 1979’da tedavi amaçlı kaldığı evde gözaltına alınır ve katılmadığı bir eyleme katılmış süsü verilerek tutuklanır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 24 yıl ceza verilir ve Malatya’ya sürgün edilir. Diyarbakır cezaevi vahşetinden bir yıl sonra Gezgör buraya sürgün edilir. 1987’de kazdığı bir tünel son anda fark edilir. Ardından Mardin Cezaevine sürgün edilir. Urfa, Viranşehir, Kızıltepe, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Malatya, Eskişehir, Aydın, Buca cezaevlerinde kalan Mustafa Gezgör, 1991’de cezaevinden çıkar. Yönünü dağlara verir. Daha sonra Urfa’ya döner ve 23 Aralık 1992’de bir çatışmada yaşamını yitirir.
Mustafa Gezgör’ün kendini yazmaya ve araştırmaya verdiği cezaevi sürecinde kaleme aldığı şiirleri „Zaman’ın Ardından“ adıyla kitaplaştırılarak Aram Yayınevi tarafından okuyucuyla buluşturuldu. Mücadele arkadaşları Mustafa Gezgör için “araştırma kapasitesi, yaratım yeteneğinin derinliği ve yoğunlaşması hiç eksik kalmamıştır. O önce kişiliğinde insan özünü ortaya çıkararak şiiri oluşturur” derler.
Kitabın önsözünde yoldaşı Ali A. Mustafa Gezgör için şöyle diyor: „Şiir, zindan direnişinde kendini dışa vurduğu ilk sözleridir. Bu şiir umut yüklüdür, direnç ve moral yüklüdür. Duygu taşıyıcısıdır. Bir hançerdir mesela veya bir karanfil. Estetik ve sanatsal kaygı bu sözden ve duygudan sonra gelir. Gezgör ilk şiir yazanlarımızdandır. Şehitlerimizi, direnişlerimizi mısralara ilk dökenlerdendir. Bu sebeple şiirleri çıplaktır. Her zaman işlenmeye, esinlenmeye yarayan hammadde gibidir. Sadece devrimci eylemi anlatmaz, devrimcinin ruhunu, duygusunu da yansıtır…“
“Gittiler
Bilirim geri gelmezler
Kum fırtınaları
görmeyecekler
sahralarda
Çalı diplerinde
Pusu atmayacaklar
Vietnamlardan
Kutuderesi’nden
Geçmeyecek Dersim’den yolları
Sonsuzluğun dinmeyen acılarında
Dağları sahraları
ormanları aşalım
Haydi haydi gelin
Dağlara kavga ekelim
Gidenler, gidenlerimiz
Biliyorum geri gelmeyecekler
Neyleyim kahpeyse devran
Vaktidir geceleri
kuşatmanın
Bu dağlar ki hep bizden yana
Çatışmasız, baskınsız, pususuz
gün yaşanmadı…”
Mustafa Gezgör, mücadeleyle, direnişle bezenen kısa bir ömrün ardından devrimci duygulara bürünmüş onlarca şiir miras bıraktı. Kendi döneminin duygularını, özlemlerini, umutlarını şiirlerine işledi. Kitabın önsözünde yoldaşı Muzaffer A. Mustafa Gezgör için şöyle diyor: “Gezgör’ün tüm yaşamında ve mücadelesinde olduğu gibi, bu şiirlerine de yansıyan; hapishaneler, sorgular, sürgünler, işkenceler, direnişler ve isyanlardır. Bu şiirlerini okuyanlar, aynı zamanda onun duygusal, hümanist, arkadaş canlısı, ülkesine ve halkına aşkla, tutkuyla bağlı olduğunu anlayacaklardır” diyor.
Mustafa Gezgör, Mazlum Doğan’ın anısına yazdığı bir şiirinde mısraları kağıda şöyle diziyor:
“Kan çığlıklarında yürüyor işkence
Nefesler tutulmuş bekleyişte
Nerede bu belalı ölüm
Bir bir kavuşalım güneşe
Diyarbakır sessiz
İşkence yürüyor
Bedenimden yüreğime beynime
Zulüm yiğit
İblisçe davet ediyor ihanete
Ve NEWROZ
Tarihimizin şafak vaktinde
Kürdistan topraklarına diz vurduğumuz
Bir bayram ki kavgasında duyduğumuz
Üç bin yıldır
Böyle yaşanmamıştı Newroz
Tarih 21 Mart 1982
(…)
NEWROZ kutlanacak
Ve Mazlum
Kızılca güneş
Toprağımıza alev tohumları ekecek.”
Mustafa Gezgör yoldaşlarının deyimiyle “genç yaşadı, genç kaldı”. Ardından örnek alınacak anılar bıraktı. Aram Yayınevi etiketiyle çıkan „Zaman’ın Ardından“ kitabı bunlardan sadece biri.
MA / Abdurrahman Gök