Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, “Şimdi bu olayları resmi olarak bugünün bakış açısına göre tanımlayacağız: soykırım” dedi.
Maas, 1884 ile 1915 yılları arasında Almanya tarafından sömürgeleştirilen bu bölgede yaşanan olaylara ilişkin beş yıl boyunca yürütülen müzakerelerin ardından Namibya ile yapılan anlaşmayı da selamladı.
20. YÜZYILIN İLK SOYKIRIMI
Alman yerleşimciler 1904 ile 1908 yılları arasındaki katliamlarda Herero ve Namas halklarına mensup onbinlerce kişiyi katletmişlerdi. Çok sayıda tarihçi, bu katliamları 20’nci yüzyılın ilk soykırımı olarak tanımlıyor.
‘AF DİLEYECEĞİZ’
Heiko Maas, „Almanya’nın tarihi ve ahlaki sorumluluğu ışığında, işlenen vahşet için Namibya’dan ve kurbanların torunlarından af dileyeceğiz” dedi.
KALKINMA VE YENİDEN İNŞAAYA MALİ YARDIM
Bu tanıma çerçevesinde Almanya, 1,1 milyar eurluk mali yardım programı yoluyla Namibya’nın yeniden inşası ve kalkınmasını destekleyecek. Maas, bunun hukuki temele dayalı bir tazminat olmadığını kaydetti.
Müzakerelere yakın kaynaklara göre bu miktarın verilmesi 30 yıllık bir döneme yayılacak ve öncelikli olarak her iki halkın torunları yararlanacak.
Sömürgeci dönemde işlenen suçlar uzun yıllardır iki ülke arasındaki ilişkileri zehirliyor.
Almanya, 1884 ile 1911 yılları arasında bugünkü Namibya topraklarını sömürgeleştirmişti. Bölgede yaşayan Herero ve Nama halklarının çıkardığı isyana karşı Alman ordularının soykırımında her iki halktan 85 bin civarında kişi katledilmişti. Bu rakam, o dönemde iki halkın nüfusunun beşte dördüne denk geliyordu.
FRANSA DA RUANDA’DAKİ SORUMLULUKLARINI TANIDI
Alman Dışişleri Bakanı’nın Namibya soykırımının tanıdıkları açıklamasından önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Ruanda’ya sembolik değeri yüksek bir ziyarette bulunmuştu.
Macron 27 Mayıs günü Kigali’de soykırım anıtı önünde yaptığı konuşmada, “Sorumluluklarımızı tanımaya geldim” dedi. Fransa için “suç ortağı olmadı” iddiasında bulunan Macon, ama “çok uzun süre gerçeği araştırmak yerine sessizliği tercih etti” dedi. Macron, „Sadece geceyi geçirenler affedebilir, bize bizi bağışlama hediyesini verebilir” diye ekledi.
Fransa’nın Tutsi soykırımı öncesi, sırası ve sonrasındaki rolü yıllarca iki ülke arasındaki ilişkilerin temel belirleyeni oldu. 2006 ile 2009 arasında Paris ile Kigali arasında diplomatik ilişkiler de kesilmişti.
Mart ayında Vincent Duclert tarafından yönetilen tarihçiler tarafından hazırlanan rapor Fransa’nın “ağır sorumluluklarına” vurgu yapmış ve dönemin sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterand ile çevresinin dönemin Hutu hükümetinin ırkçı ve soykırımcı sapması karşısında “duyarsız” kaldığı kaydedilmişti.
ANF