in

Aciliyet belirtileri, başka sesler

İklim Konferansı

Dünya İklim Konferansı dünyamızın içinde olduğu acil çevre sorununa bir çözüm getirme özelliğini taşımıyor.

Ayşe Tansever

2020’de yapılacak konferansın Covid-19 nedeniyle ertelenerek bu sene 1 Kasım’da Glaskow’da yapılmasına karar verilmişti. O nedenle yapılmasının pek bir anlamı yoktu. Ayrıca belli sayıda liderle yapılacak konferans hedefinin altında kalıyordu.  O nedenle bu girişimin başka bir amaç taşıdığı düşünüldü.

Biden’in seçim öncesi vermeye çalıştığı imaj, pek inanılmasa da, Trump’ın dünya politikalarını değiştirip daha barışçıl bir yol izleyeceği idi. Ama öyle olmadı, gerilimler yer yer tırmandı. Hatta Rusya ve Çin ile dünya lideri olma yarışı silahlı çatışmalara dönüşmenin eşiğine geldi. Bu ülkeleri de İklim Konferansı ile bir araya getirerek bir yumuşama sağlama girişimi yapıldı denebilir.

Trump 2015 yılında tüm dünyanın kabul ettiği Paris Sözleşmesi sözünden dönerek itibar ve güvenilirlik kaybetmişti.  Biden bu itibarı da geri kazanmak istedi. Aynı zamanda İklim Konferansı toplayan bir lider ve ülke görüntüsüne büründü. Bu doğrultuda yeni bir şey söylemedi. Her ülkenin imza attığı gibi 2030 yılına kadar karbon emisyonunun 2005 seviyesine çekilerek ısınmanın 1,5 derece kalmasına çabalayacaktı.

Yeni olan, seçimler sırasında verdiği sözleri tekrarlamak oldu. Yenilenebilir enerji, bununla çalışacak araçların üretimi  ve ülke çapında 500 bin dolum tesisinin kurulması için 2.3 trilyon dolarlık bir fon ayıracaklarını duyurdu.  Bu projenin kendisi bile tartışmalı çünkü yenilenebilir enerji için bile olsa yeniden bir ekonomik alt yapı inşası yeniden çevre kirliliği demektir. Çevreciler açısından tartışmalı bir çevrecilik. Ayrıca bunu Kongre’den geçirip geçiremeyeceği de tartışmalı. Partisinin çoğunluğu bıçak sırtında. Cumhuriyetçiler, fosil yakıtlardan vazgeçilirse ABD’nin rekabet gücünün azalacağını ve işsizliğin artacağını iddia edip yeni yeşil sanayi kurulmasına karşı duruyor.

Dış İşleri Bakanı Antony Blinken, Chesapeake Bay Vakfı’nda yaptığı bir konuşmasında Çin’in güneş panelleri, rüzgâr türbinleri, bateri ve elektrikli araçlar yapımında daha ileri olduğunu söyledi. “Neredeyse yenilenebilir enerji patentlerinin üçte biri Çin’indir” dedi. (1) ABD yenilenebilir enerji konusunda Çin’in arkasındadır. İklim Konferansı ile dünya liderliği iddiasının da bir anlamda zaten altı boştur.   

Konferans 200’ün üstündeki dünya ülkeleri arasından 40 ülke lideri ile yapılmıştır. Bunlar arasında da Bolsonaro ve Erdoğan gibi çevreye en büyük zararı veren tartışmalı liderler de vardır. Dünya İklim Konferansı hiç de dünyamızın içinde olduğu acil çevre sorununa bir çözüm getirme özelliğini taşımıyor. Bir şov yapıldı; alkışlayan da olmadı zaten.

Başka Sesler

Konferans çerçevesinde başka sesler de çıktı. Bunların bir kısmını derlemeye çalışalım.

  • Ünlü iklim aktivisti İsveçli Greta Thunberg, “Çıplak İmparatorların” “laf değil iş” yapmalarını talep ettiği bir yazı yayımladı. 2050 yılında sıfır emisyon hedefinin dünyamızın karşı karşıya olduğu felaket karşısında büyük bir hedef olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu, bilimin söylediği, önerdiği hedeflerin çok gerisinde kaldığını tekrarladı. Öne konulan hedeflerde yığınla boşluk olduğunu ve bu hedeflerin zaten dünyamızı felaketten kurtarmaya yetmeyeceğini açıkladı. Kendimizi ve başkalarını aldatabileceğimizi ama doğa ve fiziğin aldatılamayacağını söyledi. Hiçbir şey yapmamak yerine bununla yetinelim demenin yanlış olduğuna parmak basarak, dünya liderlerinin seçmenlerin talebini yerine getirmeye çalıştıkları eleştirisini yaptı. Bu düzenin nasıl işlediğine değinmeyen açıklamasıyla o da aslında burjuvazinin öne çıkardığı iyi niyetli bir aktivist olduğunu bir kez daha ortaya koymuş oldu.
  • Konferans öncesi barış, tıp, fizik, kimya ve ekonomi gibi çeşitli dallarda Nobel ödülü almış 101 kişi dünya liderlerine “fosil yakıtları toprakta bırakın” çağrısı yapan bir açıklama yaptılar. İmzaladıkları metinde liderleri hemen harekete geçmeye; gaz, petrol ve kömür çıkarımının yayılmasını hemen durdurarak iklim felaketini önlemeye davet ettiler.  Onlar da hükümetlerin önlemlerinin bilimin talep ettiğinin çok gerisinde kaldığını söylediler. İklim sorunu için “Yüz milyonları tehdit ediyor. Her bir kıtanın her yanında binlerce canlı türü risk altında” diyen metni imzalayıp basına verdiler.
  • Ünlü dünya milyarderlerinden Bill Gates ise dünyamızın ihtiyacı olan temiz enerji için sermaya arayışı içinde olduğunu, iktidarlardan, insan sevenlerden ve şirketlerden yatırım için bir fon oluşturmaya çalıştığını açıkladı. “Yeni endüstriler, yeni şirketler kurabiliriz ve böylece temiz enerjiye yeni işler yaratarak geçebiliriz” dedi. Yani o da dünyamızı yeni bir endüstrileşme sürecine yönlendirmekten yana açıklamalar yaptı.
Aciliyet Belirtileri

Geçtiğimiz ay BM, düşük gelirli ülke haklarının iklim değişikliği nedeniyle, zengin ülkelerde yaşayan halklardan dört kat daha fazla yerlerinden olma riski ile karşı karşıya olduklarını açıkladı. Üstelik bu insanların iklim değişikliğinde sorumlulukları yokken. 2019 yılında 34 milyon insan iklim değişiklikleri nedeniyle yiyecek bulamaz hale gelmiştir. 140 ülkede 25 milyon insan yine yaşanan felaketler yüzünden yerinden ayrılmak zorunda kalmıştır.

Kalkınmış ülke halklarının tüketim ve yaşam biçimi, gelişmekte olan ülke halklarının yaşam koşullarını tehdit etmektedir. Hiçbir suçları olmadığı halde şimdi iklim sorununun çözümünde gerekeni yapmak onların da boyunlarının borcu haline gelmektedir. Yani ortada bir adaletsizlik vardır.

İklim değişikliğinden, çevreyi kirletmeden sorumlu olanlar bedel ödemeye gelince hiçbir suçu olmayanlara da “bedel öde” diyorlar.  Bundan sorumlu olmayan halklar açlık, evsiz barksız kalmak gibi çok acı sorunlarla karşı karşıyalar.  İnsanlık katliamına doğru gidiliyor. Bu gerçeklikler doğrultusunda zirvede konuşma yapan tek başkan Ajantin lideri Alberto Fernandez oldu. Fernandez bu ülkelerin zaten borç batağında olduğuna parmak basarak iklimi düzeltmek istiyorsak onların borçlarının yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Hatta onlara bu konuda karşılıksız yardım yapılmalıdır dedi.

Toprak Anamız Günü

BM, 1970 tarihinde 22 Nisan’ı Dünya Günü olarak kabul ediyor. İngilizce çevirisinden Dünya Günü oluyor ama anlatılmak istenen “Toprak Anamız” olarak, yani üstünde yaşadığımız, bizi yaşatan, doğduğumuz büyüdüğümüz topraklar, dünya toprakları olarak düşünmek daha yerinde. O nedenle de “Toprak Anamız Günü” olarak adlandırmak bize daha uygun geliyor.  Bu eski Bolivya Lideri Evo Morales’in kendi yerli dillerinden anlatımıdır. Yerli halklar böyle kullanıyorlar.

Biden’in İklim Konferansı’nda, bu günün anlamına vurgu yapılmamış. Ama dünyamız ve çevre sorunlarına, iklim sorunlarına başka bir perspektiften yani Toprak Anamız olarak bakan ve onu korumak için büyük mücadele veren başkaları da vardır. Onların söylediklerine Batı basınında yer verilmedi. Biraz da onlara değinelim.

Bizce bunların içinde en önemlisi Bolivya’nın Birleşmiş Milletler liderine çağrısıdır: “Hayata su verecek bir organizma yaratmak” için BM’yi acilen bir Toprak Ana Meclisi yada genel kurulu toplamaya davet etti. Latin Amerika yerli halkları arasında yapılan bir “Toprak Ana ile Birleşme” toplantısında Bolivya tüm Latin Amerika halkları adına BM’ye böyle bir çağrı yapma görevini üstlenmiş. O nedenle bu çağrıyı yaptıklarını açıklıyorlar. 

BM’ye sundukları çağrıda “Multilateralizm çerçevesinde insan merkezli değil kosmo-biomerkezli paradigmalar geliştirilmeyi sürdürmek gereklidir.” deniyor. 2  Venezuela Dış İşleri Bakanı Jorge Arreaza vahşi kapitalist sistemin doğayı bir meta haline getirdiğini ve bu koşullarda insanlık hedeflerine ulaşmanın olanaksız olduğunu söyledikten sonra “Kapitalist sistemin ömrünü tamamladığını düşünmeli, insan ilişkilerinin ve üretimin toprak ana ile bütünleşmesinin farklı olduğu başka bir sistemi üstlenmeye karar vermeliyiz. Bu, günümüzün zor savaşıdır.” dedi. Ayrıca “kapitalizm sonrası bir sistem kurmak için çok vaktimiz yok diye de ekledi. 3 Yazıda aynı toplantıda başka Latin Amerika sözcülerinin de iklim sorununda kapitalist üretim tarzı ve onun tüketim anlayışının değiştirilmesi, sürdürülebilir bir kalkınma yoluna girilmesi gerektiğine parmak basıldığı yazılıyor.   


  1. Virtual Bunny Hugging: Boasting About Climate Change Goals – Binoy Kampmark
  2. Bolivia Proposes to the UN to urgently Convene an Earth Assembly and create a “Water for life” agency
  3. Ay.

Karşı Mahalle

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Daimler Mobility ist bester Diversity-Arbeitgeber

Briefmarke zu Ehren von Joseph Beuys