Sanatçı Ru Ceylan tarafından 2014 yılında başlatılan ve Türkiye’nin ilk betimlemeli sergi serisi olma özelliği taşıyan ‘Konuşan Resimler” projesinin 10. Yıl Veda sergisinin lansmanı yoğun katılım ile gerçekleşti.
Ru Ceylan: “Vedalar her zaman hüzünlü değildir”
Yoğun katılımla gerçekleşen lansmanın açılış konuşması için sahneye çıkan Ru Ceylan, serginin mentörlerinden Selen Öztürk’e teşekkürlerini sunarak, sözü ilk olarak Öztürk’e verdi. Selen Öztürk, “2013 yılında telefonlarımızın hayatımızda bu kadar yer kaplamadığı, mahalle kültürünü çok güzel yaşattığımız Beşiktaş’ta yaşayan iki komşuyduk biz. Kim bilebilirdi ki bu dostluk, böyle bir hale gelecek ve böylesi bir üretime vesile olacak. Ebru o zamanlar resim yapıyor ve harika yazılar yazıyordu. Birlikte çok derin sohbetler ettiğimiz, keyifli müzikli muhabbetler yaptığımız gecelerimiz oldu. Sadece biz değil, belki burada bulunan arkadaşlarımız ve seslerini veren tüm dostlarımız da bu işe dahil oldu. Bir gün otururken, dedim ki: “Ebru, sen güzel resimler yapıyorsun, harika yazılar yazıyorsun. Neden bu resimler konuşmasın, neden seslenmesin, seslere dönüşmesin?” Konuşan Resimler projesi işte öyle bir gecede oluşmaya başladı.” dedi.
Konuşmada sözü alan ressam Ru Ceylan, serginin ilk çıkış aşamasından bugüne kadarki sürecine değindi. Ceylan, “Serginin bu hale gelmesini gerçekten beklemiyorduk. Eski usul sohbetler yapan bir arkadaş grubuyduk. Burada ve dışarıda gördüğünüz, şimdiye kadar yüzü aşkın sanatçımız aslında bizim arkadaşlarımızdı. Bugün ‘Konuşan Resimler’, Türkiye’nin ilk betimlemeli edebiyat arşivini oluşturuyor. Konuşan Resimler’in tek bir manifestosu vardı: Yıllardır farklı fikir ve düşüncedeki insanları aynı masada toplamak. Bunu neden önemsediğimi açıklayayım; bazen kendi içimizden gelenleri ifade ederken cesaret edemiyoruz. İşte bu insanları anlatma hikayelerim de biraz böyle başladı. Çünkü kaybettiğimiz ya da marazlarımızı kendi yeteneklerimizle anlattığımız bazı zamanlarda, o içe kaçışı yaşıyoruz.” dedi.
‘Konuşan Resimler’ ile ilgili görüşlerini aktarmaya devam eden Ceylan şunları aktardı: “Geçmişe dönüp baktığımızda, bu insanların da kendi dönemlerinde büyük zorluklar çektiğini görüyoruz. Belki onlar da aykırı davrandılar, ama başardılar. Hikayeleri hüzünlü olsa da bence çok umut verici bir yanı var. Bu yüzden sizleri bu hikayelere tekrar tanık etmeye davet ettim. Bugün dinlediğiniz bu eserler, bütünlükle size ulaşıyor. Konuşan Resimler, 10. yılında, doğru bir zamanda vedasını yapıyor. Ancak unutmayın, vedalar her zaman hüzünlü değildir. Bence bu, güzel bir başlangıç. Kendi yerinde ve kıymetinde kalabilmesi için, bu arşiv çalışması tam da zamanında ve yerinde bir veda ile sona eriyor.”
„Konuşan Resimler 10. Yıl Veda Sergisi“
Ustaların eserlerinden ilham alınarak yapılan 34 yeni eserin yer aldığı sergide Cahide Sonku, Afife Jale, Semiha Berksoy, Fatma Aliye, Nazım Hikmet, Tomris Uyar, Didem Madak, Atilla İlhan, Orhan Veli gibi edebi dâhiler ve edebiyat dünyasından usta isimlerden oluşan eserler 10. yıl veda sergisi kapsamında sanat tutkunları ile bir araya geldi.
Eserleri seslendiren sanatçılar arasında; Altan Erkekli, Erkan Avcı, Bennu Yıldırımlar, Bülent Emin Yarar, Osman Sonant Kadriye Kenter, Müge Uğurlar, Selen Öztürk, Yurdaer Okur, Berfu Öngören, Özgün Aydın, Erdem Kaynarca, Ayça Erturan, Kadir Çermik, Ekrem Yüceltan, Emel Çolgeçen, Onur Dilber, Esra Kızıldoğan, Levent Can, Hakan Gerçek, Devrim Yakut, Gonca Vuslateri, Tilbe Saran, Bülent Şakrak, Engin Hepileri, Sevket Çoruh, Tamer Levent, Ozan Akbaba, Deniz Çakır, Esra Dermancıoğlu, Sinan Tuzcu, Yiğit Özşener, Ezel Akay, Sarp Akkaya, Bahtiyar Engin, Serhan Teoman Mithat Erdemli gibi sanat dünyasından isimler yer alıyor.
Bestesini ise; Ediz Hafızoğlu, Veyasin, Tuluğ Tırpan, Babazula, Cihat Taşkın, Doğan Duru, Ekin Eti, Hasan Niyazi Tura, Nurettin Çolak, Kutay Korkut Peker, Birkan Nasuhoğlu, Peyk, Jean Peri Foucault, Kenan Doğulu, Serenad Bağcan, Ceren Gündoğdu gibi müzik dünyasından önemli isimler üstleniyor.
Final sergisi için hazırlanan eserler, sadece sanatsal estetikleriyle değil, Türkiye’nin kültürel hafızasına kattıklarıyla da önemli birer miras olarak değerlendiriliyor. Her bir tablo, birer resim olmanın ötesine geçip, derin ve duygusal hikâyelerle yeniden hayat buluyor.