Rus edebiyatının öncü isimlerinden Nikolay Gogol’ün başyapıtlarından kabul edilen Bir Delinin Güncesi ve öykü türünün en yetkin örneklerinden biri olan Fayton aralık ayında Can Yayınları’nda tek kitapta bir araya geliyor. Gogol, Bir Delinin Güncesi’nde okura tatlı tatlı deliren Petersburg’lu memur Poprişçin’in sanrılarla dolu öyküsünü aktarırken, Fayton’da arzu nesnesine dönüşen bir faytonun maceralarına odaklanıyor.
Rus edebiyatında gerçekçilik akımının öncüsü Nikolay Gogol’ün en önemli öykülerinden Bir Delinin Güncesi ve Fayton bir araya gelerek Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alıyor.
“Küçük insan”ı bir edebiyat kahramanına dönüştüren Gogol’ün iki önemli öyküsünü bir araya getiren bu derlemenin ilk öyküsü Bir Delinin Güncesi, toplumsal adaletsizlik nedeniyle aklını yitiren ana karakter Aksenti İvanoviç Poprişçin’in günlüğü. Bir Delinin Güncesi, yavaş yavaş deliliğe sürüklenen ve sonunda İspanya kralı olduğunu fark edip gerçeklikten iyice koparak kendisini akıl hastanesinde bulan Petersburg’lu memur Poprişçin’in sanrılarıyla dolu öyküsüdür.
Kısa öykü türünün en yetkin örneklerinden biri olan Fayton‚daysa olaylar bir süvari alayı bölgeye taşınana kadar her şeyin sıkıcı, iç karartıcı ve sıkıcı olduğu B. kasabasında başlar. Alay kasabaya yerleştikten sonra bölge canlı, hareketli ve renkli bir hal alır; komşu toprak sahipleri subaylarla sosyalleşmek, çeşitli toplantı ve partilere katılmak için sık sık kasabaya gelirler. Fayton da bu gösteriş budalası topluluğun içinde başköşedeki yerini alır.
NİKOLAY GOGOL, 1809’da Ukrayna’da doğdu. Kültürünü yansıtmakla birlikte alışılmışın dışına çıkan ilk öyküleri Rus edebiyatına yeni ve diri bir hava getirdi. Genç yaşında ünlenen Gogol’ün ilk hayranları arasında şair Aleksandr Puşkin ve eleştirmen Vissarion Belinski de vardı. Mirgorod Öyküleri ve Petersburg Öyküleri, Gogol’ün Rus edebiyatındaki yerini daha da sağlamlaştırdı. Çar I. Nikolay dönemindeki yozlaşmış bürokrasiyi acımasızca alaya alan Müfettiş adlı güldürüsünün gerici basından gördüğü büyük tepki üzerine Rusya’dan ayrılmak zorunda kalan Gogol, çeşitli aralarla 1842’ye kadar Roma’da yaşadı. Ölü Canlar adlı romanı, serflik düzeni ve devlet yönetimindeki adaletsizlikleriyle feodal Rusya’yı yansıtıyordu. Gogol’ü ününün doruğuna ulaştıran yapıtı Ölü Canlar oldu. Rus edebiyatının öncü isimlerinden kabul edilen Gogol, yaşamının son döneminde ruhsal bunalımlar geçirip 1852’de Moskova’da öldü.
LÜTFİYE PEHLİVAN, 1994 yılında İstanbul’da doğdu. 2017’de İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli yayınevlerinde serbest zamanlı çevirmenlik ve editörlük yapıyor. Şu an Ankara’da yaşıyor.