Modernist hareketin en önemli yazarlarından Virginia Woolf’un modern romanın dönüm noktası kabul edilen başyapıtı, Mrs. Dalloway, Can Yayınları’nda okurla buluşuyor. Savaş sonrası İngiltere’sinde geçen eserinde bir yandan bireylerin psikolojik durumunu ve toplumsal yapıyı irdelerken bir yandan da gündelik ayrıntıların ötesine geçerek, yaşamın kırılganlığını ve insan ruhunun derinliklerini apaçık ortaya koyuyor.
Cinsiyet eşitliği ve medeni haklar konusundaki yazıları ve çalışmalarıyla dünya kadın hareketinde önemli bir yere sahip olan Virginia Woolf’un, modern romanın dönüm noktası sayılabilecek eseri Mrs. Dalloway okurla buluşuyor.
Modernist dönemin en büyük İngiliz yazarı, bu eşsiz başyapıtında, görünüşte birbirinden çok başka hayatlar yasayan karakterlerin aslında nasıl benzer sorunlarla boğuştuklarını anlatırken, savaş sonrası İngiltere’sinde bireylerin psikolojik durumunu ve toplumsal yapıyı irdeliyor. Gündelik ayrıntıların ötesine geçerek yaşamın kırılganlığını ve insan ruhunun derinliklerini apaçık sunuyor.
Her şeye rağmen güneş parlıyordu. Her şeye rağmen insan yasadıklarının üstesinden geliyordu. Her şeye rağmen hayat, günü güne eklemenin bir yolunu buluyordu.
Londra cemiyetinin önemli isimlerinden Clarissa Dalloway, o akşam evinde vereceği parti için hazırlık yaparken zihninde dalgalanan anıları, geçmişe dair pişmanlıkları ve arzularıyla yüzleşiyor. Bu sırada Londra’nın çok da uzak olmayan bir başka kösesinde, eski bir asker olan Septimus Warren Smith, Birinci Dünya Savaşı’nın bıraktığı izleri silmeye, kafasının içindeki şeytanlarla mücadele etmeye çalışıyor. Dünyanın bir ucundan, Hindistan’dan yeni dönen Peter Walsh ise Clarissa Dalloway’e duyduğu eski hisleri yeniden keşfederken kendi güvensizlikleriyle hesaplaşıyor.
“Belki de Woolf’un başyapıtı… Zarif ve mükemmel bir şekilde yapılandırılmış… Çoğu yazar gibi, eserlerini oluştururken yüzey ile derinlik arasında bir seçim yapması gereken Woolf yüzeyi seçiyor ve ardından olabildiğince derine inmeye çalışıyor.”
E.M. Forste
VIRGINIA WOOLF, 1882’de Londra’da, şehrin edebiyat ve yayıncılık dünyasına kökten bağlı bir ailede doğdu. Çocukluğu ve gençliği önce Hyde Park yakınlarında, annesinin ölümünden sonra da ailenin Bloomsbury’de taşındığı evde geçti. Yazıyla ilişkisi küçük yaşlarda başlayan Woolf, 1905’te edebiyat eleştirileri yazmaya başladı. İlk romanı Dışa Yolculuk’u 1915’te yayımladı. Beş yıl öncesinde evlendiği Leonard Woolf’la 1917’de Hogarth Press’i kurdular. Kendi yazdığı ve çevresindeki yazarlara ait kitaplar bu yayınevi tarafından yayımlandı. Gece ve Gündüz (1919) ve Jacob’un Odası’ndan (1922) sonra Mrs. Dalloway (1925) ve Deniz Feneri (1927) gibi modern edebiyatın en güçlü romanlarından birkaçını ustalaştığı “bilinç akışı” tekniğiyle kaleme aldı. Cambridge Üniversitesi’nde verdiği bir dizi konuşmadan yola çıkarak yazdığı Kendine Ait Bir Oda, cinsiyet eşitliği ve medeni haklar konusundaki en önemli yapıtlardan biri oldu. Kendisinin ve kocasının da kurucu üyeleri olduğu Bloomsbury Grubu toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim konularında özgürlük yanlısıydı. Woolf’un da Vita Sackville-West’le uzun ve tutkulu bir ilişkisi oldu. Bu düşüncelerini cisimleştirdiği Orlando (1928), üslubu kadar konusuyla da Virginia Woolf’un en yenilikçi ve devrimci eserlerindendir. Olgunluk dönemindeki diğer yapıtları arasında Dalgalar (1931), Yıllar (1937) ve Üç Gine (1938) sayılabilir. Hayatı boyunca ruhsal ve bedensel hastalıklarla mücadele eden Woolf, 1941’de intihar etti.
DUYGU AKIN, 1969’da Diyarbakır’da doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini Beşiktaş Atatürk Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1986’da Boğaziçi Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi. 1993’te bu bölümden lisans derecesini kazandı. 1993’te British Council’in İstanbul’da başlattığı Britanya Kültürel Çalışmaları yüksek lisans programına katıldı ve kazandığı bursla yüksek lisans eğitimini İngiltere’de, Warwick Üniversitesi’nde tamamladı. İngilizceden yaptığı çevirilerle profesyonel olarak çevirmenliğe başladıktan sonra aralarında hem klasiklerin hem de çağdaş eserlerin yer aldığı edebî eser çevirilerinin yanı sıra bilim kitapları ile çocuk kitapları çevirileriyle birlikte yüzden fazla eseri Türkçeye kazandırdı ve kazandırmaya devam ediyor.