Fransız yazar Jean-Paul Didierlaurent, yirmi dokuz dile çevrilen ve Fransa’da yılın edebiyat olayı olarak kabul edilen 6.27 Treni’nin ardından Çatlak romanıyla okurla buluşuyor. Çatlak’ta günlük yaşamın monotonluğundan kaçan ve kendini yeniden keşfeden bir adamın hikâyesini ustalıkla anlatan yazar, okurları varoluşsal sorgulamalara ve insan ruhunun derinliklerine sürüklüyor. Can Yayınları etiketiyle raflarda olan kitap,bir yandan hayatın sürprizlerini gözler önüne sererken bir yandan da insanın yaşamındaki görünmeyen çatlakları sorguluyor.
6.27 Treni’yle hayatın sıradanlığına meydan okuyan Fransız yazar Jean-Paul Didierlaurent, Çatlak’ta da bu geleneğini sürdürüyor ve günlük yaşamın monotonluğundan kaçarken, yazlık evinin duvarında karşılaştığı küçük bir çatlakla kendini yeniden keşfeden bir adamın hikâyesini ustalıkla işliyor.
Duvardaki bir çatlak insanın hayatını nasıl değiştirebilir?
Xavier Barthoux’nun işiyle ailesi arasındaki düzenli hayatı, yazlık evinin duvarında keşfettiği bir çatlakla sarsılır. Bu küçük çatlak, Xavier’nin hayatını değiştirecek adımların da başlangıcı olacaktır.
Ustalıkla işlediği karakterler aracılığıyla okurları varoluşsal sorgulamalara ve insan ruhunun derinliklerine sürükleyen Didierlaurent, bir yandan da düzenin kaosla, gerçekliğin de fantastik öğelerle iç içe geçtiği bir yolculuğa çıkarıyor.
Çatlak, Xavier’nin Fransa’dan Yeni Zelanda’ya uzanan kişisel mutluluk arayışı üzerinden hayatın beklenmedik güzelliklerini ve zorluklarını gözler önüne sermekle kalmıyor, aynı zamanda insanın yaşamındaki görünmeyen çatlaklara dikkat çekerek tekdüze hayatları değiştirmenin mümkün olduğunu da gösteriyor.