DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Elif Esen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında, yeni eğitim-öğretim yılında ekonomik sıkıntılarla boğuşan milyonlarca ailenin çocuklarının yaşayacağı sorunları gündeme getirdi.
Esen, değindiği sorunları yanı sıra çözüm önerilerini de paylaştı.
Esen’in açıklaması şöyle:
‘En zor eğitim öğretim yılı başladı’
“Okullar açıldı. Cıvıl cıvıl sesler okulları doldurdu. Yaklaşık 19 milyon öğrenci için eğitim zamanı. Ama bu sene geçen senelere göre biraz daha buruk, biraz daha sorunlu, biraz daha yoksul. Açlık sınırı altında geliri olan milyonlarca dar gelirli ailenin çocuğu için en zor eğitim öğretim yılı başladı. Adeta Survivor… İşte tam da bu sebeple bugün buradayız, çocuklarımızın ve ailelerinin yaşadığı zorlukları, ihtiyaçları derinden yüreğimizde hissederek. Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan ekonomik zorlukları ve çocukların yaşadığı açlığı, yoksulluğu ve yoksunlukları gündeme getirerek çözüm üretebilmek amacıyla…”
‘Son iki yılda birçok gıdanın fiyatı yaklaşık 4 kat arttı’
“Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksul hanelerin sayısındaki hızlı artış, işsizlik, enflasyon, etiketlerin gün gün değişmesi, zamlanması, nitelikli gıdaya, meyveye, süte bile erişimdeki zorluklar, kiraların asgari ücretin üstünde kalması ve daha pek çok sorun ülkemizi birçok çocuk ve aile için temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadıkları bir yer haline getirdi. Yıllardır uygulanan tutarsız, yaz boz tahtasına dönen beceriksiz, başarısız, yıkıcı politikalar sonucu ciddi bir gıda krizi de ülkemizi kıskacına aldı. Son iki yılda birçok gıdanın fiyatında yaklaşık 4 katı bir artış gerçekleşti. Kantinlerde de fiyatlar benzer oranlarda arttı ve gıda krizinden en çok ve kalıcı şekilde etkilenenler yine çocuklar oldu.”
‘Çocukların gelişimi için gerekli vitamin, mineral ve proteinlerden yoksun kaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız’
“TÜİK- Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’nda da çocuklarımızın temel gereksinimleri olan gıdaya yeterince ulaşamadıkları net bir şekilde görülüyor. 6 ay-17 yaş aralığındaki çocukların her gün tükettiklerini belirttikleri yiyecekler arasında en yüksek oran, yüzde 62,4 ile ekmek ve makarna gibi yiyecekler yani her 10 çocuktan 6’sı. Her 100 çocuktan 12’si et, tavuk veya balığı; 2 çocuktan 1’i peynir ve yoğurdu her gün tüketebiliyor. Çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi, büyümeleri için gerekli vitamin, mineral ve proteinlerden yoksun kaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. UNICEF tarafından yayınlanan ‘Dünya Çocuklarının Durumu’ raporunda ‘Yoksulluğun pençeleri bir aileye uzandığında, bundan en çok etkilenen, en çok zarar görenler; yaşama, gelişme ve büyüme hakları riske atılanlar, o ailenin en küçük üyeleridir. Çocuk haklarının yaygın bir biçimde ihlali de temelde gene yoksulluktan kaynaklanmaktadır’ İfadesi durumun önemini ortaya koymaktadır.”
‘Eğitimden uzak yaşam mücadelesi veren endişeli çocuklar yetişiyor’
“Temel ihtiyaçlar barınma, beslenme, sağlık, eğitim alanlarında derin yoksunluklar yaşanıyor. Gelir adaletinin azalması akranlar arasında derin uçurumlara sebep oluyor. Yoksulluk yaşayan çocuklar her gün geleceğe dair umutlarından biraz daha uzaklaşıyor, hayallerini kaybediyor. Geleceklerine dair duydukları endişeleri onları büyüklerinin sohbet alanlarına çekiyor. İşsizlik, zamlar ve ülke siyasetini takip ederek eğitimden uzak yaşam mücadelesi veren endişeli çocuklar yetişiyor. Oysa çocuğun olması gereken yer okul. Ancak eğitim ve öğretim sadece belli bir müfredatın ya da bilgilerin öğrencilere aktarılmasından ibaret de değil. Yine çocuklar okulların açık olduğu dönemde evlerinden daha çok zamanlarını okulda geçiriyorlar. Bu nedenle öğrencilerin okullarda yeme, içme, temizlik, tuvalet gibi temel gereksinimlerinin gelişimlerini destekleyecek bir sistemle verilmesi de önemli bir gereklilik ve devletin öncelikli sorumluluğu.”
‘Devlet okullarında temiz içme suyu temin eden arıtma cihazları kurulmalı’
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık ‘Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)’ belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği ile temiz içme suyu desteğine dair bir ifade bile yer almamaktadır. Ücretsiz okul yemeği gibi programların askıya alınması, çocuklarımızın temel ihtiyaçlarının göz ardı edildiğini gösteriyor. Temiz içme suyu da yemek kadar önemli bir ihtiyaçtır. Zamanlarının büyük bir kısmını okulda geçiren bu öğrenciler, evlerinden getirdikleri suyu bitirdikten sonra devlet okullarında bedelsiz içilebilir su olanağı bulunmadığından ya kantinden ücretini ödeyerek pet şişe su almakta ya da ekonomik nedenlerle evlerine dönene kadar su içmemektedirler. Bu süreçte bazı öğrenciler, tuvalet musluklardan su içmek durumunda kalmakta; bu durum, öğrenci sağlığını tehlikeye atmaktadır. Bu konuda atılması gereken adım, devlet okullarında, okuldaki öğrenci sayısını da dikkate alarak, temiz içme suyu temin eden arıtma cihazlarının kurulmasıdır. Bu projede ilkokullara öncelik verilerek küçük çocukların insan onuruna uygun fiziksel gelişimi güvence altına alınmalıdır. Ayrıca tüm bu konuları da içeren ve çocukların beslenme ve gelişim durumunu takip edecek birinci basamak sağlık hizmetleri ve okullarda görev alacak yeterli sayıda uzman personelin çalıştığı kontrol- destek sistemi de yine önemli eksiklerden biridir.”
‘Bu sorunun çözülmesi, sağlıklı bir neslin yetişmesi için şart’
“Bu sorunun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için gerekli şarttır. İktidar ve kamu kurumları bu önemli sorumluluklarını vicdani bir yaklaşımla yerine getirmelidir. Çocuk haklarının gereği olarak, devlet bütçesinden çocuğa ayrılacak kısım çocuğa yönelik yapılacak kamu harcamaları gözetilerek doğru planlanmalı ve uygulanmalıdır. Çocuklara kamu kaynaklarından doğrudan ya da dolaylı tahsis edilecek merkezi ya da yerel bütçenin bu anlayışla belirlenmesi, bu kaynağın yasalarla devlet güvencesi altına alınması ve bu harcamaların da çocuğun üstün yararı gözetilerek bağımsız kurumlarca takip edilmesi ve değerlendirilmesi önemli bir gerekliliktir.”
‘Ücretsiz okul yemeği uygulamasının durdurulması, çocuklarımızın geleceğine ihanettir‘
“Türkiye’de geçen eğitim-öğretim yılında başlatılan ‘ücretsiz okul yemeği’ uygulamasının, yaklaşık 19 milyon öğrencinin sadece 1,8 milyonunu kapsayacak şekilde ‘geçici olarak’ durdurulması kabul edilemez bir karardır. Eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in açıklamalarına göre, bu programın 5 milyon öğrenciye ulaştırılması hedefleniyordu. Ancak, maalesef bu hedefler yerine uygulama ‘geçici olarak’ durduruldu ve hiçbir resmi açıklama yapılmadı. Ücretsiz okul yemeğinin yalnızca okul öncesi eğitim ve taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerin devam ettiği pansiyonlu okullarda ve deprem bölgesinde dağıtılacağı açıklaması çocukların yaşadığı gıdaya ulaşım sorununda bir algı yaratmanın ötesine geçmemekte ve yaşanılan beslenme sorununa çözüm olmaktan son derece uzaktır. Bu karar, çocuklarımızın geleceğine yönelik bir ihanettir.”
‘Çocuklarımızın temel ihtiyaçları göz ardı ediliyor’
“2022 yılında TBMM bütçesi 2 milyar 198 milyon TL iken, 2023 yılı için 5 milyar 481 milyon TL olarak belirlendi. Cumhurbaşkanlığı bütçesi de 2022’de 3 milyar 890 milyon TL iken, 2023’te 6 milyar 637 milyon TL’ye yükseltildi. Bu rakamlar, bu kurumların önceliklendirildiğini gösteriyor. Ancak bu öncelikler, çocuklarımızın eğitimi gibi temel ihtiyaçları göz ardı ediyor. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) eğitim bütçesinin, merkezi yönetim bütçesine oranının azalması ve ücretsiz okul yemeği programının askıya alınması, temiz içme suyu ihtiyacı, okulların temizlik hijyen eksikleri sonucu çocuklarımızın geleceği ile oynanıyor. TBMM ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerindeki artışlar, çocuklarımızın eğitimine ve geleceğine ayrılması gereken kaynakların başka alanlara yönlendirildiğini gösteriyor. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranının her geçen yıl azalması, eğitim sistemimize, çocuklarımıza verilen değere hasılı ülkemizin geleceğine duyulan sorumluluğa dair bizlere ışık tutuyor. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 1998’de %30, 2002’de %17 iken2018’de %12,13’e, 2023 yılında da %10,6’ya kadar geriledi. Şunu unutmamak gerekir ki sadece okulöncesi döneme yapılan her 1{{tooLongContent}}rsquo;lık yatırımın bile ülke ekonomisine 7-10$ arası geri dönüşü vardır.”
‘Okullar giderlerini karşılayabilmek için velilerden ücret talep ediyor’
“Okula kayıt döneminde bağış adı altında alınan ücretlerin gerçek sebebi okullara merkezi bütçeden ayrılan ödeneğin azlığıdır. Okullar kendi eğitim giderlerini karşılayabilmek için velilerden ücret talep ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yolladığı bütçe yetersiz olunca açığı kapamak velilere düşüyor. Bir yandan ‚okullarda kayıt ücreti alınması yasaktır‘ derken diğer taraftan da ‚okulların yetersiz bütçelerinden dolayı yapacağınız harcamaları bir şekilde toparlayın bunu nasıl yaparsanız yapın‘ denmek isteniyor. Okul ile veli baş başa bırakılıyor. Ve bu tutarlar hiç de azımsanmayacak büyüklükteki rakamlar oluyor. Ardından da sene içinde temizlik işleri için devam eden talepler aidat gibi isteniyor pek çok okulda. Son zamanlarda kamu bütçeleri ve kaynak dağılımı konusunda önemli değişiklikler yaşanıyor. Ancak çocuk hakları, her şeyin önündedir. Bu haklar herhangi bir ekonomik, siyasi veya sosyal değişiklikten etkilenmemelidir. Çocukların iyi bakım, eğitim ve korunma hakkı her zaman öncelikli bir devlet politikası olmalıdır.”
‘Sorumlular, kendi çocuklarını düşünerek çalışmalı’
“Devlet politikaları ve kamu bütçesi bu anlayışla ama daha da çok vicdani sorumlulukla ele alınmalı. Çocuklarla doğrudan bağlantılı MEB ve ASHB plan ve bütçelerini bugünün çocukları yarının Türkiye’sinin geleceği ve güvenliği için yapmalı. Tüm bu çalışmaları yaparken de kendi çocuklarını düşünerek o hassasiyet ve samimiyetle çalışmalı ilgili sorumlular. Biz çocuklarımızın haklarını savunmak için bir araya gelmeye, bu haksızlıklara karşı sesimizi yükseltmeye devem edeceğiz. Siz değerli basın mensuplarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı bu yürüyüşümüzde yanımızda olmaya davet ediyoruz. Ücretsiz okul yemeği programının tüm çocuklarımıza eşit bir şekilde sunulması için adımlar atılmalıdır. Çocuklarımızın geleceği için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Unutmayalım, çocuklarımızın alacağı nitelikli bir eğitim ve umut dolu mutlu bir yaşam yarının Türkiye’sini inşa edecektir.”