Birleşmiş Milletler, 2002 yılında 12 Hazıran’ı Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü ilan etti. Bu günün ilanından 21 yıl sonra, Türkiye’de tahminlere göre 2 milyon kadar çocuk ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor, depremden sonra bu tablonun daha da ağırlaşmasından endişe duyuluyor. Özellikle afet bölgesindeki çocuklar, bir yandan eğitime erişimdeki sıkıntılar, bir yandan derinleşen yoksulluk nedeniyle çalıştırılma riskine daha da açık hale geliyor. Okulu yıkılan, çadır dersliği kurulmayan, kurulu olana gidemeyen, öğretmeni gelmeyen, gittiği yeni şehirde okul kaydını tamamlayamayan, tamamlasa da kaynaşamayan, psikolojik sebeple eğitime ve geleceğe ilgisini yitiren çocukların çalıştırılma riski altında olduğu gözleniyor. Afet bölgesinde geçim kaynaklarının ciddi oranda kaybı ve çocukların ‘ucuz iş gücü’ olarak görülmesi, çocukların merdiven altı atölyelerde kayıt dışı işlerde, enkaz aralarında hayati riski yüksek işlerde çalıştırılmasına neden oluyor. Çocuk işçiliğinin olumsuz izleri bir ömür boyu devam ederken, bedensel, zihinsel, ruhsal, davranışsal ve toplumsal gelişime zarar veriyor. Bu süreçte çocukların okulla bağı da kopabiliyor. Çocukluğunu yaşayaman çocuklar, potansiyelini ortaya çıkarmakta zorlanıyor. Afet koşullarında ise bu olumsuz etkilerin çocuklara katmerlenerek yansıma olasılığı artıyor. Hayata Destek’in deprem bölgesinde çalışan psikologları, sosyal çalışmacıları, saha çalışanları; afet nedeniyle çalışmak zorunda kalan, okula gidemeyen çocuklarla ilgili gözlemlerini ve neler yapıldığını aktarıyor. Saha ekiplerinin bildirimleri ışığında, afet bölgesinde çocuk işçiliğiyle mücadele için ayrı bir hassasiyet gösterilmesi zorunluluğunun da altı çiziliyor. Çocukların işe değil okula yönlendirilmesi, bunu mümkün kılmak için ise ihtiyaç sahibi ailelere ve çocuklara yönelik çok boyutlu bir sosyal destek mekanizmasının hayata geçirilmesi çözümler arasında yer alıyor. DEPREM BÖLGESİNDE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ Kahramanmaraş’ta ziyaret ettiğimiz her beş çadırdan ikisinde, deprem sonrası okula gidemeyen bir çocukla karşılaşıyoruz. Nakledilen okullara uzaklık ve öğretmen eksikliği, depremden travmatize olan çocukların binalara girmek istememesi gibi nedenleri sıklıkla duyuyoruz. Ekonomik sıkıntılar da çocukların eğitimden koparken çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor. 13 yaşındaki Muhammed* gibi. Babasını Suriye savaşında kaybeden, annesi, engelli abisi ve 5 yaşındaki yeğeniyle çadırda yaşayan Muhammed, deprem öncesi ara ara çalışıyor ama okula da devam ediyormuş. Ama depremden sonra ailenin yoksulluğunun derinleşmesi, Muhammed’in okuldan tamamen kopmasına neden olmuş. Şimdi enkazların arasından plastik ve kağıt toplayan Muhammed, maalesef münferit bir örnek değil. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bildirim yaptığımız Muhammed’in okula tekrar başlayabilmesi için süreci takip ediyoruz. Neval Güzel, Psikolog, Kahramanmaraş Adıyaman’da geçim kaynaklarının depremde zarar görmesi ve yoksulluğun artması çocuk işçiliğinde artışın en önemli nedeni. Deprem bölgesinde eğitim sistemindeki aksamalar, öğretmen eksikliği gibi nedenler çocukların eğitimden daha da uzaklaşmasına neden oluyor. Öte yandan, deprem öncesi çalışmak zorunda kalan çocukların işyerlerinin zarar görmesinin, bu çocuklarda ayrıca bir iş bulma kaygısına neden olduğunu da gözlemliyoruz. Örneğin destek olduğumuz bir ailenin çocuğu, uzun zamandır okula gitmiyor, depremden önce fabrikada çalışıyormuş. Depremde fabrika yıkıldığı için günlük işlerde çalışmak zorunda kaldığını belirtti. Feride Öztürk, sosyal çalışmacı, Adıyaman Depremin yarattığı yıkım Hatay’da hala çok net hissediliyor. Ve deprem sonrası çocuk işçiliğinin arttığını gözlemiyoruz. Çünkü temel ihtiyaçların bile karşılanmasında zorluklar yaşanıyor ve ailelerin ekonomik zorluklarla olumsuz bir baş etme mekanizması olarak çocuklar çalıştırılıyor. Yakın zamanda çok çarpıcı bir örnekle karşılaştık. Hatay’da çocuklarla psikososyal destek etkinliği yapabilecek bir alan ararken, bir yerde çocukların olduğu söylendi. Bu alana gittiğimizde bir tekstil atölyesi olduğunu ve bahsedilen çocukların da çalıştırıldığını gördük. Bunun üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bildirimde bulunduk; süreci takip ediyoruz. Çocukların bu tür risklere karşı güçlü hale getirilmesi çok boyutlu bir süreç. Gizem Havare, Psikolog, Hatay Adana’da, hem mevsimlik tarım alanlarında hem de şehir merkezinde çocukların iyilik hallerini artırmak için çalışıyoruz. Depremin ardından, evini ve geçim kaynaklarını kaybeden çok sayıda ailenin hayatlarını sürdürebilmek için Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Malatya’dan mevsimlik tarım alanlarına göç ettiğini tespit ettik. Tarım alanlarında çocuklar tarlada ya da çadır bekçiliği gibi işlerde çalıştırılıyor. Biz mevsimlik tarım alanlarında bulunan çocukların iyilik hallerini güçlendirmek için psikososyal destek çalışmaları yapıyor, bireysel psikolojik danışmanlık hizmeti veriyor; çocukların işe değil okula gidebilmesi için okula kayıt sürecini yürütüyoruz. Özellikle bu kriz dönemlerinde hepimize çok daha fazla görev ve sorumluluk düşüyor. Hep söylediğimiz gibi, bu iş çocuk oyuncağı değil. Süleyman Mutlu, Saha Çalışanı, Adana İstanbul’da, hem dış göç hem de iç göç nedeniyle yerinden edilmiş, hem savaş hem de deprem gibi iki büyük afetten etkilenmiş çocuklarla çalışıyoruz. Deprem illerinden İstanbul’a gelen ailelerin çocuklarının, hele de mültecilerse yol izin belgesi almada yaşadıkları zorluklar, yaşadıkları sabit bir adres olmaması, okul kaydının nasıl yapılacağının bilinmemesi, çocukların hayatında belirsizliğe sebep oluyor. Yanı sıra ailenin ekonomik sorunları çocukların da yükümlülükleri haline geliyor. İstanbul’da çocukların ucuz iş gücü olarak görüldüğünü, bu sebeple çocukların yetişkinlere nazaran kolayca iş bulabildiklerini gözlemliyoruz. Bu durum çocukların okul hayatından iyice uzaklaşmasına, okula devamlılığının zorlaşmasına ve çocuk işçiliğinin artmasına neden oluyor. Sevgi Serin, Gülbin Demircan, Sosyal Çalışmacılar, İstanbul *Çocuğun kişilik haklarını korumak için rumuz kullanılmıştır. Hayata Destek Derneği Hakkında: Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenmiş kişi ve toplulukların temel hak ve ihtiyaçlarına erişimlerini sağlamayı amaçlayan bir insani yardım kuruluşudur. 2005’ten bu yana insanlık, ayrım gözetmeme, tarafsızlık, bağımsızlık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle Acil Yardım, Mülteci Destek, Çocuk Koruma ve Sivil Toplumda Kapasite Geliştirme çalışmaları yürütür. 2023 yılı itibariyle Türkiye’nin 13 ilinde, yaklaşık 400 kişilik profesyonel insani yardım çalışanından oluşan ekibiyle ihtiyaç sahiplerine hizmet sunmaktadır. Ayrıca Avrupa’nın 5 ülkesinde Ukraynalı mültecilere insani yardım desteği sağlayan yerel sivil toplum kuruluşlarına danışmanlık hizmeti verilmektedir. |