„Bakıyorum Düzce’de bir hayli güzel bir değişim var. Bu değişimden mutlu musunuz? Ben de mutluyum. Beraber, birlikte, omuz omuza Türkiye’yi aydınlığa, Türkiye’yi düzlüğe çıkarmaya hazır mıyız? Birlikte mücadele edip demokrasiyi getirmeye hazır mıyız? Her eve huzuru ve bereketi getirmeye hazır mıyız? Beşli çetelerin çalıp götürdüğü paraları getirmeye hazır mıyız? Tamamını getireceğim, tamamını. Tamamını getireceğim; sizlere vereceğim, bu millete vereceğim. Bundan emin olun.
Olağanüstü güzel bir coğrafyada yaşıyorsunuz. Ormanlarınız var olağanüstü güzellikte. Dolayısıyla bu kadar güzel bir coğrafyada hava kirliliği olmasını hiç kimse kabul etmez. Sözüm söz, buranın hava kirliliği sorununu çözmek Bay Kemal’in boynunun borcu olacaktır. 22 yıldır yapamıyorlar. Yapılamayacak ne? Kolay bir şey. Çağıracaksın doğalgazı buraya dağıtan firmayı, bak şu köylere doğalgazı götüreceksin diyeceksin. Bitti o kadar. Götüreceksin. Ama bir şey daha yapacağız. Hiçbir fakir ailenin doğalgazı, elektriği ve suyu asla kesilmeyecek, asla.
Sevgili anneler, size bir şeyler söyleyeyim. En büyük sıkıntıyı yaşayan sizlersiniz. Mutfaktaki yangının farkında olan sizlersiniz. Pazara giderken aldığınız malların fiyatlarının, nasıl haftadan haftaya yükseldiğini bilen sizlersiniz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, soğana muhtaç hale gelen yurttaşları sizlersiniz. O çerçevede olaya bakmak lazım, o çerçevede değerlendirmek lazım.
Bakınız, Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz Allah nasip ederse. Hiçbir fakir aile, benim gelirim yoktur demeyecek. Her kadının bankada hesabı olacak. Sosyal devlet, her ay düzenli olarak o ailenin hesabına parayı yatıracak, kadın gidecek bankadan parasını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Onun fakir olduğunu sadece ve sadece sosyal devlet bilecek. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bu çerçevede hareket edeceğiz. Bazı kadınlar diyorlar ki ‘Bize altın hesabı açar mısınız?’ Onun da sözünü verdim. Yoksul ailelerde kadına, evet altın hesabı açacağız. Ve endişe etmeyin, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Hiç endişe etmeyin.
Gençler, hazır mısınız gençler? Özgürlüğe hazır mısınız? Size şu sözü veriyorum: Önce şunu ifade edeyim. 5 milyon 300 bin genç, ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 5 milyon 300 bin genç, dünya siyaset tarihine güzel bir armağan bırakacak. Diyeceksiniz ki, ‘nedir bu armağan?’ Armağan şu; ‘Otoriter bir yönetimi, demokratik yollarla Türkiye Cumhuriyeti Devletinde gençler, kullandıkları oyla emekli ettiler’ diyecekler. Bu onur size yeter, bu onur bize yeter, bu onur Türkiye’ye yeter. Unutmayın; sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız, arkadaşlarınızı ikna edeceksiniz. Demokrasiden yana, hukuktan yana, adaletten yana oy kullanacaksınız. Sizden tek isteğim o. Onun dışında göreceksiniz, Allah nasip eder sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanı olduğumda beni özgürce eleştirebileceksiniz. Anneniz, babanız, size ‘Sakın oğlum, kızım bu tweeti atma, başın belaya girer’ demeyecek. En özgür şekilde eleştireceksiniz. Size özgürlüğün bütün kapılarını açacağım. Gençler, siz onu göndereceksiniz zaten. Söyledim.
Bir de kadınlar. Kadınlar ve gençler bu ülkeye demokrasiyi, bu ülkeye bereketi getirecek. Yeter artık ya, gerçekten yeter! Mutfaklarda yangın var, Saray’da yok mesela. Saray’da herkes hayatından memnun. Herkesin keyfi yerinde. 3 yerden, 5 yerden maaş alanlar var. Ama garibanın çocuğu üniversiteyi bitirmiş, işsiz, yıllardır iş arıyor, iş bulamıyor. Hiç meraklanmayın. Benim saraylarda oturmak gibi bir düşüncem asla olmadı. Hiç de olmayacak. Eğer bir yere gitmem gerekiyorsa evime gideceğim. Mütevazı bir evim var. Zaten mutfağımı da aşağı, yukarı hepiniz biliyorsunuz. Huzur içinde yaşıyoruz zaten orada. Herkesin evinin mutfağının bereketli olmasını isterim. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla seçilirsem Saray’a değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sına gideceğim, mütevazı köşküne gideceğim.
Gençler, size bir sözüm daha var. Siz büyük bir ihtimalle henüz askerlik yapmadınız. Sınıra gidip askerlik yapanlar, orada bir tabela görürler, ‘Hudut namustur’ der. ‘Huduttan, Türkiye’ye kimse elini kolunu sallayarak gelmez’ demektir bu. ‘Bizim askerimiz, güvenlik güçlerimiz, hududun güvenliğini sağlarlar’ derler ve öyle olur. Şimdi size bir sözüm var; 3 milyon 600 bin Suriyeli kardeşimizi, en geç iki yıl içerisinde o huduttan, Suriye’ye uğurlayacağız. Sadece Suriyelileri değil Afganları da göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin. Biz, önce kendi halkımızı düşünürüz, kendi milletimizi düşünürüz. Bizim ülkemizin çıkarlarını düşünürüz. Ama onların yollarını, köprülerini, okullarını, Avrupa Birliği fonlarıyla bizim müteahhitlerimiz yapacak. Onların can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Dolayısıyla dış politikamızı 180 derece değiştirip, barış eksenli yapacağız. Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi ‘Yurtta barış, dünyada barış’ olacak. Ve barış içinde hareket edeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde, huzur içinde yaşayacağız.
Biliyorum, İzmir Marşını da biliyorum.
‘Haramilerin saltanatını yıkacağız’ diyor. Benim cumhurbaşkanı olmamı iki kesim istemiyor. Bir; Beşli Çeteler. Beşli Çeteler diyorlar ki, ‘Aman Bay Kemal olmasın, kim olursa olsun’. Yuh çekmeyin. Sandığa gidin, oy kullanın. İradenizi orada gösterin. Sandığa gideceksiniz, Türkiye’de ne gerekiyorsa yapacaksınız. Diyeceksiniz ki, ‘Biz bunları istemiyoruz, bıktık artık’. Vallahi de billahi de bıktık ya. Yeter ya. Milleti mahvettiniz siz. Bıktık gerçekten.
Göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin gençler siz göndereceksiniz, siz. Bunu biliyorum siz göndereceksiniz. Hiç endişe etmeyin, benim umudum da sizsiniz. Beraber çıkacağız, beraber yol arkadaşlığı yapacağız. Türkiye’ye demokrasiyi getireceğiz, Türkiye’ye huzuru getireceğiz. Türkiye’de, herkesin huzur içinde yaşamasını sağlayacağız.
Esnafımız perişan vaziyette, onun da durumunu gayet iyi biliyorum. Çiftçimiz perişan vaziyette, onun da durumunu biliyorum. Fındık üretiyoruz biz, fındıkta dünyada bir numarayız ama başkaları milyar dolarları kazanıyor, biz kazanamıyoruz. Söz verdim; Ordu’da söz verdim, Giresun’da söz verdim. Siz de fındık üretiyorsunuz, size de söz vereceğim. Bay Kemal’in iktidarında göreceksiniz; fındığın kilosu, 4 dolar karşılığı Türk lirası olacak.
Gene diyecekler ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Hep o soruyu soruyorlar. E sen parayı Beşli Çetelere veriyorsun, ben vatandaşa vereceğim. Sen yandaşa veriyorsun, ben vatandaşa vereceğim. Kimin hakkı? Vatandaşın hakkı. Ayrıca Beşli Çetelerin, yurt dışına kaçırdıkları paranın tamamını getireceğim, tamamını. Son kuruşuna kadar getireceğim ve bu millete vereceğim. Hiç endişe etmeyin.
Orman köylüleri var biliyorum, onların da sıkıntıları var biliyorum. Toplumun en yoksul kesimi orman köylüleri, onun da farkındayım. Vahidi fiyatı belki hiç duymadınız ama bu kardeşiniz, bu amcanız, bu dedeniz gayet iyi bilir. Vahidi fiyat demek? Aslında orman köylüsünün emeğinin, alın terinin karşılığını vermek demek. Bu verilmiyor. Buradan bütün orman köylülerine seslenmek isterim; huzur içinde sandığa gidin, bayram havası içinde sandığa gidin, sizin hakkınızı teslim edecek olan kişiye oy verin. Ve siz hepiniz; taşeron işçisi değilsiniz, siz ücretlisiniz, Orman Genel Müdürlüğü’nün işlerini yapıyorsunuz, hepiniz Orman Genel Müdürlüğü’nün sigortalı işçileri olacaksınız. Böylece herkes kazanacak, herkes üretecek, herkes alın terinin karşılığını alacak. Hiçbir emeği sömürtmeyeceğiz, bunu da bilmenizi isterim.
‘Hak, hukuk, adalet’ yazıyorsunuz. Biliyorum, haksızlığa uğrayanları biliyorum. Ne olduğunu da gayet iyi biliyorum. Mağdur edilen binlerce insan var. Bunu da biliyorum. Yargıya başvurmuş, beraat kararı almış; ‘Başlatmayacağım’ diyor. Savcıya gitmiş, dava açmışlar. Savcı demiş ki ‘Dava açacak bir şey yok burada, çık kardeşim bir şey yok’, onu da işe başlatmıyorlar. Herkesin hakkını teslim edeceğim. Şu yol Ankara-İstanbul yolu, 450 kilometre yürüdüm. Adalet için yürüdüm 450 kilometreyi. Burada da geceledim ben. Bir gece Düzce’de kaldım. Dolayısıyla kim haksızlığa uğrarsa -oy versin vermesin- kim haksızlığa uğrarsa, adalet için ben onun yanındayım. Çünkü haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Haksızlık karşısında susmayacağız. Haksızlığa isyan edeceğiz ve haksızlığı gidereceğiz. En ufak bir endişeniz olmasın. Bay Kemal eşittir adalet, hak, hukuk; bunu bileceksiniz.
Köylerdeki bütün okulları kapattılar. Söz verdim; bütün köy okullarını açacağız ve Cumhuriyetin 100’üncü yılında, 100 bin yeni öğretmen atayacağız. Böylece her okulda öğretmen olacak ve bütün köylerde çocuklar, anneleri tarafından güler yüzle okula gönderilecekler. Bir şey daha yapacağız. Beslenme çantası uygulamasını sonlandıracağız. Çocuk, okula gidecek; suyunu, sütünü içecek, yemeğini akranlarıyla beraber yiyecek, karnı tok eve dönecek. Bütün çocuklar aynı yemeği yiyecekler, bütün çocuklar huzur içinde karınlarını doyuracaklar. Böylece ‘beslenme çantasına ne koyayım’ diye bir anne asla düşünmeyecek. Bunu da sağlayacağız.
Anneler, sizin için çalışıyorum. Anneler, sizin çocuklarınız için çalışıyorum. Anneler, sizin mutfağınız bereketli olsun diye çalışıyorum. Anneler; Beşli Çetelerden alacağım, size vereceğim. Sizin huzurunuz için vereceğim. Ayrıca anneler; evlatlarınız işsiz, bunu da gayet iyi biliyorum, evlatlarınıza iş bulmak benim boynumun borcudur. Çünkü bir evde bir işsiz varsa, çocuk işsizse; ne o evde, ne annede, ne babada huzur vardır. Bunu da düzelteceğiz, hiç endişeniz olmasın.
Değerli arkadaşlarım, bir şeye daha değinip bitireceğim. Zaman zaman, ‘yok masanın altında, yok masanın üstünde, yok masanın yanında’ diye sanki terör örgütleriyle bağlantımız varmış gibi bizi dillendiriyorlar. Yuh çekmeyin. CHP’nin Altı Ok’undan birisi milliyetçiliktir. Daha bize milliyetçilik dersi verecek kişi anasından doğmadı. Bunu da aynen rahatlıkla söyleyeyim. Buradan söylüyorum… Terör bir insanlık suçudur. Kimden gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin hep beraber mücadele edeceğiz. Mücadele etmek de bizim boynumuzun borcudur, herkesin bilmesini isterim.
Bir şey daha… Bize milliyetçilik dersi verenler unutmasınlar. Siz, para dilenmek için, düne kadar küfrettiğiniz adamların ayağına gittiniz ve diz çöktünüz. Kabul etmeyiz biz bunu. Bize milliyetçilik dersi verenler, Süleyman Şah Türbesi’ndeki, -bizim toprağımız, bizim bayrağımız dalgalanıyor- bayrağı indirdiler ve Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar. Sözüm söz, Türkiye’ye sözüm söz; o bayrak oraya gidecek, Süleyman Şah Türbesi de gidecek. Bize kalkmışlar da milliyetçilik dersi veriyorlar!
Ayrıca Katar ordusuna sattıkları Tank Palet Fabrikası’nı alacağız, onu da şanlı ordumuza teslim edeceğiz; hiç kimse endişe etmesin. Biz, onlar gibi değiliz; hangi görüşten, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun, herkesin Bay Kemal’in başının üstünde yeri vardır, yeter ki bu ülkede huzur olsun.
İki kırmızıçizgimiz var onu da söyleyeyim: Vatanımız ve bayrağımız. Nokta.
Bir şey daha istiyorum. Sandığa giderken, mutlaka ama mutlaka komşunuzu, yakınınızı, akrabanızı almayı unutmayın. Beraber gidin sandığa. Sandıkta oy kullanırken elinizi vicdanınıza koyun. Adaletten yana, hukuktan yana, alın terinden yana oy kullanın. Hırsızlardan yana değil. Devleti soyanlardan yana değil. Oy kullanmayın, devleti soyanlardan yana.
Kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Herkes bilsin. Ben bunu söylüyorum da mesela onlar diyemiyorlar. ‘Kul hakkı yemem’ diyemiyor. ‘Kul hakkı yedirmem’ diyemiyor. Bunu sadece Bay Kemal söylüyor. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı söylüyor. Evet; kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem.
Başka bir şey daha. Beşli Çeteler, beni istemeyenler. Bir de uyuşturucu baronları, onlar da istemiyorlar. Ama sözüm söz: uyuşturucu baronlarının kökünü bu topraklarda kurutacağım ve keseceğim. Gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar.
Efendim, bu güzel toplantımızı huzur içinde yapmamızı sağlayan polis arkadaşlarımız var. Onlara da yürekten teşekkür ederim. Polis arkadaşlarımızın sıkıntılarını biliyorum. Büyük dertleri var, biliyorum. Günde 12 saat, 14 saat, 15 saat çalıştıklarını biliyorum. Bazen 24 saat çalıştıklarını biliyorum. Böyle metrelerce sıraya dizilip. Ya bunlar da insan kardeşim! Bunların da ihtiyacı olur; yemek ihtiyacı olur, tuvalet ihtiyacı olur. Onlar düşünülmeden, ‘ben emir veririm ve kesintisiz yerine gelir’ diye bir anlayış var. Onu da değiştireceğiz, göreceksiniz. Bu ülkenin polisi, bu ülkenin huzuru için çalıştığı sürece bizim başımızın üstünde yeri olacak.
Kamuda çalışan herkese, onlara da söyleyeyim, en küçüğünden en büyüğüne kadar. Sakın ola, bir yolsuzluk dosyasının altına imza atmayın. Kul hakkı yemeyin. Eğer kul hakkı yediyseniz karşınızda beni göreceksiniz. Onun dışında hiçbir sorunum yok.
Son söz. Hazır mıyız? Demokrasiyi getirmeye hazır mıyız, özgürlükleri getirmeye hazır mıyız? Her eve huzuru ve bereketi getirmeye hazır mıyız? Suriyeli kardeşlerimizi, Afgan kardeşlerimizi, kendi ülkelerine uğurlamaya hazır mıyız? Güzel. O zaman sandığa gidiyoruz, bir bayram havası içinde gidiyoruz ve oyumuzu kullanıyoruz, demokratik bir yönetimi Türkiye’ye getirmek için, Türkiye’de çalışması için, üretmesi için.
Stadyum… Benim gençlere sözüm olsun; buraya güzel bir stadyum yapacağım, gençlere sözüm olsun. Sizler spor yaptığınız sürece zaten biz mutlu oluruz. Dünyaya iyi sporcular yetiştiren bir ülkeyiz biz aynı zamanda. Stadyum olacak, göreceksiniz. Hiç endişe etmeyin. Yalnız il başkanına söyleyin, bir de seçilecek olan milletvekiline de haber verin, bana hatırlatsın diye. Tamam mı, anlaştık mı?
Efendim Ekrem Başkanın söylediği gibi. Her şey çok güzel olacak. Vallahi de, billahi de her şey çok güzel olacak. Sizin için çalışacağım, bu ülkenin insanları için çalışacağım. Sizin için çaba harcayacağım. Bu ülkede huzur olsun diye çalışacağım, bereket olsun diye çalışacağım. Dediğim gibi, saraylarda asla ve asla gözüm yok. Mütevazı evimde sizler gibi yaşamak benim için en büyük onurdur ve bu onuru hayatım boyunca hep sürdüreceğim. Öyle büyük paralar, büyük israflar yapmayacağım.
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığına bağlı 16 uçak var; 16 uçağı satacağım, orman yangınlarında kullanılmak üzere yeni uçaklar alacağım. İlk tasarrufumuz öyle olacak. Boş yatıyorlar, dünyanın yarasını veriyorlar.
Öyle 3 yerden, 5 yerden maaş alma saltanatına da son vereceğiz. Vatandaşın evladı işsiz; 5 yerden maaş alıyor, 6 yerden maaş alıyor. Devleti soyuyorlar. Soygun düzenini, harami düzenini bitireceğiz. Hakkı, hukuk ve adaleti sağlayacağız hep beraber.
Hepiniz sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.“